Manşet

Sansür yasası kapsamında: 41 gazeteci hakkında 47 soruşturma

Abone Ol
MLSA ve Türkiye Gazeteciler Sendikası'nın verilerine göre, 'sansür yasası' olarak adlandırılan ve 'halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma'yı suç haline getiren düzenleme kapsamında son 18 ayda 41 gazeteci hakkında 47 soruşturma açıldı.  MLSA ile ile Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın (TGS) verileri 2022 yılının Ekim ayında kabul edilen 'halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma' suçuna dair maddenin geçtiğimiz 18 ayda gazetecilere karşı yoğun olarak kullanıldığını ortaya koydu. MLSA'dan Deniz Tekin soruşturmaya ilişkin örnekleri şöyle sıraladı:
  • 6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş merkezli yaşanan depremlerle ilgili haber yazan, program sunan ve sosyal medya paylaşımları yapan çok sayıda gazeteci hakkında “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla dava ve soruşturmalar açıldı.
  • Fırat Bulut, 6 Şubat 2023’te Pazarcık ve Elbistan ilçelerinde meydana depremlerde zarar gören Elbistan E Tipi Ceza İnfaz Kurumu’ndaki tutuklu ve hükümlülerin isyan ederek çıkardığı yangının haberini paylaştığı için “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” iddiasıyla yargılandı. Yargılama sırasında Elbistan İlçe Jandarma Komutanlığı’nın hazırladığı yazı, gazetecinin belirttiği tarihlerde hükümlülerin isyan çıkardığını ve cezaevinin A ve B bloklarını ateşe verdiği bilgisini doğruladı.
  • Haklarında soruşturma açılan gazeteci Mehmet Güleş, Fırat Bulut, Serdar Akinan, İlknur Bilir, Dinçer Gökçe, Cengiz Erdinç, Sinan Aygül, Ali İmat, İbrahim İmat ve Tolga Şardan gözaltına alındı. Gazeteci Sinan Aygül, Ali İmat, İbrahim İmat ve Tolga Şardan tutuklandı. TCK 217/A maddesi nedeniyle haklarında dava açılan 15 gazeteciden beşi beraat etti, dokuz gazeteci hakkındaki davalar ise devam ediyor.
  • Gazeteci Mehmet Güleş, Ahmet Sesli, Aslıhan Gençay, Ahmet Kanbal, Serdar Akinan, Canan Kaya, İsmail Arı (2 soruşturma), Emre Orman, Hüsniye Karakoyun, Mahmut Karakoyun, Medine Mamedoğlu, Şükran Ekinci ve Zeynep Kuray hakkında TCK 217/A suçundan açılan soruşturmalarda ise takipsizlik kararı verildi. Gazeteci, Mir Ali Koçer, Fırat Bulut, Ahmet Kanbal, İsmail Arı, Yüsra Batıhan, Sevilay Yılman, Zübeyde Sarı (2 soruşturma), Mehmet Sıddık Güler, Zülal Kalkandelen, Cengiz Erdinç, Uğur Koç, Uğur Şahin, Onur Öncü, İlknur Bilir, Abdullah Aslan, İsmail Saymaz ve Duygu Kıt hakkında açılan soruşturmalar ise devam ediyor.

Sansür Yasası nedeniyle hakkında üç soruşturma açılan gazeteci Ahmet Kanbal, açılan soruşturmalar ve davada yapmış olduğu savunmalarda, bu yasasının gazeteciliği bitirmeye olduğunu belirterek şunları söyledi:

 “Bu yasayla birlikte gazeteci haber yazarken, fotoğraf çekerken düşünmek zorunda kalıyor. ‘Hangisini ne yaparsam başıma bela almam, hangisini yaparsam gazetecilik yapmaya devam edebilirim’ diye düşünmek zorunda kalıyor. Biz mahkemelerde haberimizin doğru olduğunu ispatlamakla uğraşmıyoruz. Biz savcının iddiasının gerçek olmadığını ispatlamak için yoğun bir çaba sarf ediyoruz. Hiçbir gazetecinin sansüre, oto sansüre boyun eğmemesi gerekiyor. Gazetecilik susmayacak, gazetecilik yapmaya devam edeceğiz.” Sansür yasası nedeniyle hakkında en çok soruşturma açılan ve gözaltına alınanlardan biri de 23 Derece isimli sosyal medya hesaplarının sahibi Gökhan Özbek’in avukatı Gizay Dulkadir de yasanın muhalefetin tüm itiraz ve endişelerini haklı çıkaracak biçimde, maksadını aşan bir uygulama alanı bulduğunu belirtti. Bu yasanın, deprem, seçim gibi süreçlerde bu yasa gazeteciler aleyhine adeta bir “sopa” olarak kullanıldığını ifade ederek şunları söyledi: “Bu yargı pratiğinin altında iki temel hukuksuzluk yatıyor. Bu hukuksuzluklardan ilki; sanal devriye uygulamasıdır. Kolluk, belirlenmiş muhalif gazetecileri ve yayınlarını sürekli olarak takip ediyor ve haklarında hiçbir ihbar ve/veya şikâyet olmaksızın yayınlarda sürekli olarak ‘suç’ arıyor. Sanal devriye adı verilen bu uygulamaya ilişkin Anayasa Mahkemesinin iptal kararı olmasına rağmen, bu uygulama hiçbir yasal dayanak olmaksızın devam ediyor. Kolluk tarafından hazırlanan bu tutanaklar, sadece muhalif gazetecilerin aleyhine olduğu için soruşturmaya dönüşüyor. Dolayısıyla soruşturmanın ilk aşamasında açık bir hukuksuzluk yapılıyor.”