Geçtiğimiz ay evinin önünde saldırıya uğrayan Yeniçağ gazetesi yazarı Yavuz Selim Demirağ, bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a hakaretten cezaevine giriyor. Demirağ'ın bugün Yeniçağ'daki "Mahpus Çantası" başlıklı yazısı şöyle: 31 Mart seçimleri öncesinde iktidar partisi küçük ortağı ile beraber meydanlarda muhalif partilerin liderlerini "içeri tıkma" adına ciddi söylemlerde bulundular. "Dokunulmazlığı bile yok!" diyerek İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'i işaret ediyordu. Sayın Akşener'i Türkiyem TV'ye davet etmiştik. Canlı yayın esnasında "Çantanız hazır mı?" diye sormuştum. Ardından "10 yıldır çantam kapının arkasında. 10 yıldır her gün cezaevine girme ihtimaline karşı çantamı hazır tutuyorum" demiştim. Sayın Akşener 31 Mart'tan bir kaç gün önce Manisa'da yaptığı mitingde kürsüye çantayı koymuştu. "Bu çanta var ya bu çanta..." diye darbeler esnasında tutuklanan siyasi liderlerin isimlerini tek tek sıralayarak "O çanta ile hapishaneye gittiklerini" ifade ederken her an kendisinin de hapishaneye girmek için hazır olduğunu belirtmişti. Akşener'in çantasının içinde "yazma, kuran, seccade" vardı. Siz bu satırları okurken ben de kapının arkasında hazır bekleyen çantamı alıp cezaevine girmiş olacağım. Suçum "Cumhurbaşkanına hakaret". Daha önce yazdım. FETÖ'cü polislerin kumpası ile tutulan fezleke, konuşma metninin  kaseti bana verilmedi. Montajsız video izletilmedi. Karar gıyabımda verildi. Hakim dinlemedi bile. Talimatla alınan ifadeyi yeterli gördü. İstinaf Mahkemesi de hiç bir işlem yapmadan onayladı. Hasılı 11 ay 20 günlük ceza infaz edilecek. Bu arada devam eden sayısına yetişemediğim başka davalarda var. 250 binden fazla insanımız tutuklu ve hükümlü olarak cezaevinde yatıyor. Aralarında gazeteci arkadaşlarımızda var. Ben biraz daha şanslıyım. Sayılı gün gelip geçer. En azından kısıtlı olmayacağım...Okuyup-yazmaya devam edeceğim. Cezaevlerinin kuralları var. Çantanıza her şeyi doldurup götüremiyorsunuz. Kitaplarınızı bile tek tek kontrol edip "sakıncalı" değilse alabiliyorsunuz. 5 den fazlası da yasak. Maphus çantamın içinde 4 kitap var. Bir de taslak. Birinci kitap Mustafa Kemal Atatürk'ün "Nutuk"u defalarca okumama rağmen kaynak olarak her fırsatta elimin altında olmalı. Bir nevi güvencemdir. İkincisi Hasan İzzettin Dinamo'nun "Kutsal İsyanı" 5 ciltlik bu dev eserin birinci cildini alıyorum yanıma. Haftalık ziyaret esnasında diğer ciltleri de tek tek gelecek. Üçüncü kitap "İmamların Öcü" bu güne kadar 12 baskı yaptı. Düzletmelerini yapıp yeni baskıya hazırlamak için alıyorum yanıma. Aynı şekilde "Fettullah'a Selam Kumpasa Devam-At izi, it izi" isimli kitabımda yeni baskı hazırlığını tamamlamayı planlıyorum. Gelelim taslak kitaba. "Kumpas Mektupları"nı hazırlayalı çok oldu. Yayın için Eylül ayı bekleniyor. Son okumalarını mahpus damında tamamlayıp yayınevine yollayacağım. Bunları bitirince de belki kendi "Hapishane Günlüğü"mü kaleme almaya başlayabilirim. Mahpus çantamda başka neler mi var? Üç adedi geçemeyen çamaşır. İki gömlek, bir pantalon bir de eşofman. Birer kazak ve hırka... Bir top A-4 kağıt. Üç kalem. Bir çift terlik... Kalp, şeker, tansiyon, kolestrol ilaçlarından oluşan poşetide ekledim. Çantanın fermuarını kapattım.Bir kaç gün kitap tanıtım yazılarımla idare edin. En kısa zamanda içeriden de yazmaya devam edeceğim. Hukukun üstünlüğünün yeniden tesis edilmesi, adalete güvenin tazelenmesi dileğiyle... Sevgi ile kalın...