Evinin önünde saldırıya uğrayan gazeteci Sabahattin Önkibar yaşadıklarını kaleme aldı. Sabahattin Önkibar saldırganlarla ilgili, “Göz hasmını tanır derler! Benim tahminim, ülkücülükten geçinen kopillerdir” ifadelerini kullandı.
Gazeteci Sabahattin Önkibar’a saldırı
Ardından saldırıyı, yazı yazdığım ODATV’ye ve Halk TV’deki dostum Fatih Ertürk’e bildirip hastaneye rapor almaya gittim. Çankaya Emniyet Müdürü bulunduğum Güven Hastanesi’ne gelerek olay hakkında bilgi aldı. Peşi sıra Ankara Valisi “geçmiş olsun” diye arayarak, şu bilgiyi iletti: “Saldırganların aracı kiralık, onu belirledik. Merak etmeyen yakalayacağız.” Kahpe saldırının özeti budur. Öncelikle, saldırının duyulması ile beraber aldığım çok çok sayıdaki telefon ve mesajlara teşekkür ediyorum; ki hala bazılarına geri dönemedim ve zira sayı çok fazla. Merak edenlere aktarayım; Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, Sayın Meral Akşener ve Sayın Doğu Perinçek, ODATV haberi duyurur duyurmaz anında aradılar. Peşi sıra CHP ve İyi Parti’den onlara milletvekili ve de meslektaşlar, dostlar aradı. AKP eski milletvekili, gazeteci kardeşim Mehmet Metiner sağ olsun geçmiş olsun dedi. Bu yazıyı gece yarısı yazdığım için telefonumda hala bakamadığım onlarca isim var, bakacağım, arayan başka bilinen isimler de olabilir. Gelelim, saldırıyı kimin yaptığına... Göz hasmını tanır derler! Benim tahminim, ülkücülükten geçinen kopillerdir. Ancak iki araç kiralayıp saldırmak, basit bir ergen ya da sokak çocuğunun bireysel  eylemi olamaz. Hadise açık ve net olarak organize bir kahpeliktir. Birkaç gün önce yayına verdiğim, Bahçeli ile alakalı Youtube’daki videoma kızmış olabilirler. Olayı ve failleri yakından takip ediyorum. Çok yakında ayrıntıları ile öğrenirim. Saldırının dikkat çeken bir diğer yönü ise zamanlamasıdır. Sayın Kılıçdaroğlu’na linç girişimi, ardından Sevgili Yavuz Selim Demirağ’a saldırı ve akabinde bu olay, ki tamamı Başkent’te oldu. Hayır, tam seçim arifesinde bu olanlar tesadüf olarak açıklanamaz. Buradan haykırıyorum, 1977’den beri eylemli  siyasal mücadelenin içinde olan bendeniz bu tür saldırılarla yılmam; ki hatırlayın benzer bir saldırı 2 yıl önce İstanbul Kitap Fuarı’nda yapılmıştı, Tam tersine, o kopilleri arkadan saldırtan alçaklara karşı bilenmiş olarak mücadele edeceğim. Ancak büyük resimde hadise şudur: Türkiye’de artık can güvenliği Kaf Dağı’nın ardındadır. Ondan vahimi, toplum her geçen gün tam ortadan dehşet bir ayrıştırma operasyonlarına muhataptır. Beka ticareti ile oy devşirmeye çalışanların bu saldırılara suskun kalmaları, onların derdinin ülke değil iktidar ve koltukları olduğunun ispatıdır. Çubuk’ta ana muhalefet liderini  linç etmeye kalkanlar bırakın tutuklanmayı, kahraman gibi baştacı ediliyorsa, bu ülkede bırakın demokrasi, bırakın hukuk, bırakın ahlak ve vicdan, birlikte yaşama bile tehdit altında demektir. Dahası lince ve saldırıya açık davetiyedir. Son söz: Ümitsizlik yok… Karanlığın en kesif olduğu an, aydınlığa en yakın  olunan zaman dilimidir… Her şey güzel olacak…