CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Çanakkale Şehitler Abidesi ziyareti sonrası Çanakkale Belediyesi’ne geçti.

"Biz Anayasa'nın 4'üncü maddesi olmasın diyoruz" açıklamasıyla gündem olan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu ve HÜDAPAR'IN Cumhur İttifakı üyesi olduğunu hatırlatarak "Sayın Erdoğan çok söz verir, seçimden sonra tutmaz. Domuz bağcıları savunan ve anayasanın ilk dört maddesine itiraz eden Hizbullah istemiyor diye İstanbul Sözleşmesi’nden çıktı. Yıkılsın öyle ittifak. Hizbullah’tan güç alan ittifakın adı ‘Cumhur’ olamaz. Cumhurun adını böyle kirletemezsiniz” dedi.

Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:

* Birisi karar verdi, ‘Ben bilirim’ dedi veya ‘En iyisini damadım yapar’ dedi. Yüzde 3 olan enflasyonu yüzde 6’da gördü Avrupalı, yüzde 7 yapıp faizi durdurdu. Yüzde 9’da gördü ABD’li, yüzde 9,5 yaptı durdurdu ama biz, ‘faiz sonuç değil, sebeptir’ deyip bütün dünya bir yana giderken ‘Ben bilirim’ diyen yüzünden enflasyonu her geçen gün yüzde 18-20-25, resmi rakamlara göre yüzde 86 ama bağımsız kuruluşlara göre yüzde 150’lere kadar çıkardılar. Bugün yaşanan yoksulluğun, bugün yaşanan Türk parasının değersizliğinin yegane sebebi Meclis’i, aklı, bilimi dışlayan, ‘ben bilirim’ diyen anlayışın yaşattığı ekonomik felakettir. Seçime kadar inadım inat gittiler. ‘Enflasyon olsun, tedbir alınmasın, millet felaketin farkına varmasın, para bol dolaşsın’ dediler. Seçimden sonra Mehmet Şimşek’i getirdiler. Mehmet Şimşek kendinden önceki yapılanlara ‘irrasyonel’ dedi. Kendi politikalarına ‘rasyonel’ dedi.

'Bu kurum Tayyip Bey’i üzmez, Erdoğan’ı üzmez ama emekli Tahir amcayı üzer'

* Gele gele geldiğimiz noktaya bir bakalım. Haziran ayında göreve geldiğinde, 2023 Haziran’da vatandaşın bankalara borcu, hepimizin bütün bankalara toplam borcu 720 milyar liraydı. Şu anda 1,6 trilyon lira. Yani bir yılda yüzde 122 artmış. Fiyatlar artmış, konuşacağız ama bankaya olan borcumuz yüzde 122 artmış, ikiye katlanmış, üstüne geçmiş.

* Vatandaş alım gücünün kalmadığı ortamda, mutfak alışverişini dahi kredi kartıyla yapan, o bankanın borcunu öbür bankanın kartıyla kapatan, döndürebildiği kadar döndüren ama o büyüyen kartopunun altında ezilen bir süreçte. Eylül 2024 döneminde gıda enflasyonu TÜİK’e göre yüzde 43,7. Nedir TÜİK? ‘Tayyip’i üzmeyen istatistik kurumu’nun kısaltmasıdır. Bu kurum Tayyip Bey’i üzmez, Erdoğan’ı üzmez ama emekli Tahir amcayı üzer.

* Emine Erdoğan’ın adaşı Emine teyzemi üzer, Fadıl abiyi üzer, Büşra’yı, Nimet’i üzer. Bu kurum enflasyonu düşük gösterdiği için Nimet’in babasına az zam verirler. Üniversite öğrencisi Nimet, babasının gönderdiği harçlıkla geçinemez. Tahir amca emeklidir. Erdoğan geldiğinde 1,5 asgari ücret emekli maaşı almaktadır.

'Bir şey kaybedildiği yerde bulunur'

* O gün Sayın Erdoğan geldiğinde en düşük emekli maaşı 1,5 asgari ücrettir. Bugün asgari ücretin bütün düşüklüğüne rağmen eğer Tayyip Bey TÜİK’i, kendisini üzmeyen ama Tahir amcayı üzen bir kurum yapmasaydı bugün Tahir amca 26 bin lira emekli maaşı alacaktı. Tahir amcanın, AKP iktidarından önce emekli maaşıyla 8 çeyrek altın aldığını unutmayalım. Bugün verilen 12 bin 500 lira ile 3 çeyrek altın alamıyor. Yani bir emekli düşünün, gitse şu karşıdaki kuyumcudan bir çeyrek altın alsa, cebine katsa, evine varsa baksa ki yok aklı çıkar.

* Evinden kuyumcuya kadar her yeri arar bir çeyrek altın için. Oysa bir emekli değil her emekli, sadece bir kez değil her ay, bir çeyrek altın değil 5 çeyrek altın kaybediyor. Emeklilere soruyorum, Tahir amcaya soruyorum. Bütün emeklilere, emekli Emine teyzeye soruyorum. Bir şey kaybedildiği yerde bulunur. Siz 1,5 asgari ücretlik, 8 çeyrek altınlık emekli maaşını 3 Kasım 2002’deki seçim sandığında kaybettiniz. Şimdi gelecek ilk sandıkta bulmaya var mısınız?

Kılıçdaroğlu’ndan 'Özgür Özel'e çok mu kızgınsınız?' sorusuna yanıt Kılıçdaroğlu’ndan 'Özgür Özel'e çok mu kızgınsınız?' sorusuna yanıt

'Türk Telekom’un yönetiminde karar Tayyip Bey’in atadıkları tarafından alınıyor'

* En çarpıcı örnek, Tayyip Bey’in dediği gibi üç çocuk sahibi de olan değil, 4 kişilik çekirdek bir aile. Bu ailenin iletişim masrafları var, cep telefonu artık herkesin cebinde olmak durumunda. Sabahleyin hamallık yapacak kişi cep telefonunun başında bekliyor, su tesisatçısı, elektrik tesisatçısı cep telefonunda, çilingir eve gittiğinde cep telefonunu kapıya yazıyor, çocuklar pandemide tabletlerinden ev internetinden okula gittiler. Sokaklar bu kadar güvencesizken her yaşta çocuğun cebine cep telefonunu koymadan annenin babanın içi rahat etmiyor. Bir hesap var. 4 kişilik ailenin iletişim masrafı en normal, en uygun tarifelerden geçen sene 745 liraydı.

* Cep telefonları, ev interneti, aile büyüklerinin bir tanesinin cep interneti; toplam 745 lira. Bugün, geçen ay yapılan zamlarla yani Turkcell’in, Vodafone’un ve Türk Telekom’un eş zamanlı, anlaşarak hiçbiri diğerinden geri kalmadan yaptıkları zamlarla o tarife şu anda yüzde 235’lik artışla 2 bin 350 lira oldu. Geçen haziranda, 3 ay önce 745 lira ödediğimiz faturaların toplamına bu ay 2 bin 350 lira ödeyeceksiniz. Biz buna itiraz ettik, ‘haksızlık’ dedik. Bakana, Ulaştırma Bakanımıza mikrofonu uzatmışlar grup toplantısında.

'Olmaz olsun öyle ittifak, yıkılsın öyle ittifak'

* Cevap, ‘Serbest piyasa, biz bir şey yapamayız.’ Ey Ulaştırma Bakanı, sen kendini akıllı, ahaliyi saf mı sanırsın? Bugün Türk Telekom’un hisseleri; önce özelleştirdiniz, Harriri aldı, içini boşalttı, kucağımıza attı, Türk Telekom devletin elinde. Turkcell’in en çok hissesi Varlık Fonu’nun elinde. Turkcell’in yönetiminde, Türk Telekom’un yönetiminde karar Tayyip Bey’in atadıkları tarafından alınıyor. Siz, o iki büyük firmaya bu zammı yaptırmasaydınız göreyim üçüncüsü yapsın. Türkiye’de serbest piyasa yok o alanda.

* Tabii Tayyip Bey, Sayın Erdoğan çok söz verir, seçimden sonra tutmaz. Bir süredir konuşuyoruz. Tayyip Bey emekliye söz verdi, tuttu mu? Asgari ücretliye söz verdi, tuttu mu? Çiftçiye, esnafa, öğrencilere? Kime verdiği sözü tutuyor, biliyor musunuz? Hizbullah’a verdiği sözü tutuyor. ‘Bekar kadınlar sahipsiz köpek gibidir, sahiplendirilmelidir’ diyen, domuz bağcıları savunan ve anayasanın ilk dört maddesine itiraz eden Hizbullah istemiyor diye İstanbul Sözleşmesi’nden çıktı. O yüzde 1 oy için çıktı, hiçbirimize verdiği sözü tutmuyor, Hizbullah’a verdiği sözü tutuyor. Olmaz olsun öyle söz, olmaz olsun öyle ittifak, yıkılsın öyle ittifak. Hizbullah’tan güç alan ittifakın adı ‘Cumhur’ olamaz. Cumhurun adını böyle kirletemezsiniz.

Kaynak: ANKA