MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Meclis açılışında DEM Parti grubuyla tokalaşmasıyla başlayan ve PKK lideri Abdullah Öcalan'ı TBMM'ye çağırmasıyla süren 'yeni süreç' ile ilgili tartışmalar hız kesmeden sürüyor.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başdanışmanı Mehmet Uçum da, Türkiye’nin bir iç Kürt sorununun kalmadığını öne sürdü. Uçum, Türkiye’yi bölmeyi hedefleyen bir dış Kürt sorunu üretildiğini iddia etti.
Uçum, “Emperyalist proje Türkiye’nin Kürtlerini; bağımsız devletleri olan Türkiye Cumhuriyeti’nden, vatanları Türkiye’den koparmayı hedefliyor. Kürtlere ait devlet ve ülke projesi Kürtlerin statü hakkı olarak tarif ediliyor. Bunun ilk adımı olarak Doğu ve Güney Doğu Anadolu’da yetki devri/siyasi özerklik var. Nihai amaç ise emperyalizmin mandası bir devlet kurmak” dedi.
“Bu nedenle Terörsüz Türkiye hedefi Kürtlerin, Devletlerine ve Vatanlarına sahip çıkması çağrısı ve uyarısını da kapsıyor” diyen Uçum, “Artık bir emperyalist proje olan Türkiye Kürtlerine statü hakkı verilmesi dayatmasına karşı alınacak tavırlar Terörsüz Türkiye hedefinde safları belirleyecek temel ölçüdür. Takiye siyasetleri, iki yüzlü yaklaşımlar, perde arkasından konuşmalar sona ermelidir. Herkes açıkça ve dürüstçe emperyalist proje olduğu tartışmasız olan Kürtlere statü verilmesi konusunda fikrini ortaya koymalıdır. Akla kara belli olmalıdır” ifadelerini kullandı.
✔️PAZAR YAZISI
— Mehmet Uçum (@mehmetucum) November 24, 2024
TÜRKİYE’NİN BİR “İÇ KÜRT SORUNU” KALMAMIŞTIR!
EMPERYALİZMİN TÜRKİYE’YE DAYATTIĞI VE TÜRKİYE’Yİ BÖLMEYİ HEDEFLEYEN BİR “DIŞ KÜRT SORUNU” ÜRETİLMİŞTİR!
Türkiye'de 1980’e kadar geçen Cumhuriyet tarihimiz boyunca Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaşanan…
Uçum, “Çünkü bugün Türkiye’ye dayatılan ve asıl amacı Türkiye’yi bölmek olan yapay ‘dış Kürt sorununa’ karşı mücadele, Türkiye’nin anti-emperyalist mücadelesindeki en temel konudur. İç Cephenin öncelikle bu konuda sağlamlaştırılması ve güçlendirilmesi son derece önemlidir. Türkiye’nin coğrafi bütünlüğünü ve siyasi birliğini korumak için zorunludur. Türkiye’nin geleceği açısından hayatidir” diye konuştu.
'İçerde terörün bitme noktasına gelmesiyle de huzurlu bir ortam oluştu'
Mehmet Uçum, sosyal medya hesabından şu notu paylaştı:
* Türkiye’de 1980’e kadar geçen Cumhuriyet tarihimiz boyunca Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaşanan çeşitli olumsuz pratikler ile tarihi, kültürel, sosyolojik, ekonomik ve siyasi tartışmalar Türkiye demokrasi tarihinin gelişim sürecinde ve derin tartışmalarında hep önemli bir yere sahip oldu.
* Demokrasi tarihimizi askıya alan en kara dönemlerden 12 Eylül faşizmiyle birlikte devreye sokulan Kürtlerin reddi ve inkarı girişimleri ise bir ‘iç Kürt sorunu’ tarifi yapılmasına neden oldu.
* Ret ve inkar politikalarının bitirildiği Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yönetimlerinde Kürtler; kimliklerinin tanınması, ana dilleri önündeki yasakların kaldırılması, akademik ve kültürel haklar, bölgesel kalkınma, ekonomik refah, sosyal adalet imkanlarına kavuştu. İçerde terörün bitme noktasına gelmesiyle de huzurlu bir ortam oluştu.
'Erdoğan’ın tarihi hamleleriyle paradigma değiştiren bir Devlet inisiyatifi ortaya kondu'
* Elbette demokrasinin geliştirilip güçlendirilmesi ve yeni anayasa kapsamında her zaman değerlendirilecek konular olur. Ancak bunlar artık tüm toplumun ortak konularıdır, ayrılıkçı yaklaşımlarla değil ortak politikalarla ele alınıp çözüme kavuşturulur.
* Bununla birlikte son kırk yıldır emperyalist bir proje olarak terör destekli bir ‘dış Kürt sorunu’ üretildi. Bu proje “etnik kimlik=milli kimlik=bağımsız (manda) devlet” formülüne dayandırılıyor. Bu, nesnel bir Kürt sorunu değildir. Emperyalist dayatma olarak Türkiye’den toprak kopartıp Ortadoğu’da bir manda devlet kurma çabasıdır. Buna karşı 1 Ekim 2024’ten itibaren Sayın Bahçeli ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tarihi hamleleriyle paradigma değiştiren bir Devlet inisiyatifi ortaya kondu. Bu inisiyatif “Milli Birlik ve Kardeşliği Güçlendirme ve Terörsüz Türkiye” hedefidir.
* Emperyalist proje Türkiye’nin Kürtlerini; bağımsız devletleri olan Türkiye Cumhuriyeti’nden, vatanları Türkiye’den koparmayı hedefliyor. Kürtlere ait devlet ve ülke projesi Kürtlerin statü hakkı olarak tarif ediliyor. Bunun ilk adımı olarak Doğu ve Güney Doğu Anadolu’da yetki devri/siyasi özerklik var. Nihai amaç ise emperyalizmin mandası bir devlet kurmak.
'Terörsüz Türkiye hedefi Kürtlerin, vatanlarına sahip çıkması çağrısı ve uyarısını da kapsıyor'
* Yani emperyalizmin kafasında Kürtlere biçilen rol; bölgede sürekli bir huzursuzluk faktörü, kullanışlı bir aparat, bir terör ordusundan ibaret. Bu plan Kürtleri statü sahibi yapmak yada büyütmek için değil Türkiye’yi küçültmek maksatlıdır.
* Türkiye’nin Kürtlerinin bir statü sorunu ve dolayısıyla statüye dayalı tarif edilecek bir hak yoktur. Çünkü sözü edilen statü, ülke ve devlet sahibi olmaktır. Türkiye’nin Kürtleri bin yıllık kardeşlik ruhu ve bilinciyle emperyalizme karşı Kurtuluş Savaşımızda, yine aynı bilinç ve ruhla Cumhuriyetimizin Kuruluşunda yer aldı.
* ”Türkiye Cumhuriyetini Kuran Türkiye Halkına Türk Milleti denir!” ilkesi uyarınca Tek Milletin ayrılmaz parçası Kürtler gönüllü olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna katılıp kendi kaderlerini ebediyen tayin etti. Dolayısıyla Kürtlerin Milli Devleti Türkiye Cumhuriyeti’dir. Kürtlerin Vatanı Türkiye’dir. Bu nedenle Terörsüz Türkiye hedefi Kürtlerin, Devletlerine ve Vatanlarına sahip çıkması çağrısı ve uyarısını da kapsıyor.
'İç cephenin öncelikle bu konuda sağlamlaştırılması ve güçlendirilmesi son derece önemlidir'
* Artık bir emperyalist proje olan Türkiye Kürtlerine statü hakkı verilmesi dayatmasına karşı alınacak tavırlar Terörsüz Türkiye hedefinde safları belirleyecek temel ölçüdür.
* Takiye siyasetleri, iki yüzlü yaklaşımlar, perde arkasından konuşmalar sona ermelidir. Herkes açıkça ve dürüstçe emperyalist proje olduğu tartışmasız olan Kürtlere statü verilmesi konusunda fikrini ortaya koymalıdır. Akla kara belli olmalıdır.
* Çünkü bugün Türkiye’ye dayatılan ve asıl amacı Türkiye’yi bölmek olan yapay ‘dış Kürt sorununa’ karşı mücadele, Türkiye’nin anti-emperyalist mücadelesindeki en temel konudur. İç Cephenin öncelikle bu konuda sağlamlaştırılması ve güçlendirilmesi son derece önemlidir. Türkiye’nin coğrafi bütünlüğünü ve siyasi birliğini korumak için zorunludur. Türkiye’nin geleceği açısından hayatidir.