Politika

Özgür Özel: Hayvanları katleden belediye başkanları olacak

“Hayvan hakları yasasında CHP grubu kırmızı alarmdadır" diyen CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Bu kanun teklifinde, 2028 yılına barınak yapma yükümlülüğünü erteliyor. Bu şu demek: ‘Para yok. Sorumluluk sizde. Yetki sizde. Hayvanlar sokakta. Katledin onları.’ CHP’li belediyeler bunu yapmayacak elbet. Ama bunu yapacak birçok belediye başkanı çıkacak" dedi.

Abone Ol

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, CHP Genel Merkezi’nde CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile görüştü. Babacan’a; Parti Sözcüsü İdris Şahin ve Genel Başkan Yardımcıları Cem Avşar, Evrim Rızvanoğlu, İbrahim Çanakçı, Mehmet Emin Ekmen ve Seda Kaya Ösen’den oluşan DEVA Partisi heyeti eşlik etti. Babacan ve heyetini, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülşah Deniz Atalar karşıladı.

Görüşme yaklaşık bir buçuk saat sürdü. Görüşmede, Özel’e Genel Başkan Yardımcıları Burhanettin Bulut, Gökan Zeybek, Gökçe Gökçen, Gül Çiftci, Gülşah Deniz Atalar ve Yalçın Karatepe eşlik etti. Özel ve Babacan, görüşmenin ardından açıklama yaptı.

Babacan ise şöyle konuştu:

*Ülkemizin gündeminde olan üç konu üzerinde görüş alışverişinde bulunduk. Bunlardan birincisi; ülkenin şu anda en önemli sorunu, en yakın sorunu. Enflasyon, ekonomik sorunların geniş kesimlere gittikçe daha fazla yayılması ve sosyal ayağı olmayan bir ekonomik modelin Türkiye’de son bir yıldır uygulanmaya çalışılması.

*İkinci önemli gündem maddemiz sığınmacı sorunu ve bu bağlamda Suriye’ydi. Bu sorunun çözümüyle alakalı Sayın Genel Başkanın Suriye rejimiyle temas programı ve Sayın Esad ile görüşme planı gerçekten son derece kıymetli. Türkiye'de sadece iktidarın değil, ana muhalefet partisinin de Suriye ile normalleşme iradesini ortaya konulması bizim dış politikamız açısından ve bölgemizin ilerideki istikrarı, barışı ve huzuru açısından son derece kıymetli.

Anayasa çalışmaları

Üçüncü önemli gündem maddemiz de Meclis Başkanımız Sayın Numan Kurtulmuş’un başlattığı yeni anayasa arayışı. Tamam, Anayasa çalışalım ama önce Anayasa’yı bir üst hukuk normu olarak kabul eden ve bağlayıcı bir hukuk normu olarak bilen ve anayasaya bağlı bir yönetim anlayışının öncelikle Türkiye'de olmasının bu çalışmaların yarınlarıyla alakalı önemli önemli olacağını kendisine ilettik. 

'Asgari ücrete zammının pas geçilmesi kul hakkıdır'

*Asgari ücrete 1 Temmuz zammının pas geçilmesi kul hakkıdır. Bu haktır, hakkın da teslimi gerekiyor. Emeklilerimizin de 12 bin 500 lira gibi bir rakama mahkum edilmesi de ayrı bir yanlıştır. Olumludur ama yeterli değildir. Hak bu değildir.

Özgür Özel: Dün yapılan zam değildi

Özgür Özel yapılan emekli maaşı zammına dğeinerek şöyle konuştu:

"Biz en düşük emekli maaşının asgari ücretin altında olmaması gerektiğini savunuyoruz. AKP’nin ilk iktidara geldiği gün, en düşük emekli maaşı 1 buçuk asgari ücret düzeyindeydi. Bugün gelinen noktada en düşük emekli maaşının 10 bin liradan 12 bin 500 liraya çıkarılması sadece geçinemeyen emeklilerle dalga geçmektir. Bugün asgari ücret düzeyine çıkarılmayan her rakam, emeklinin cebinden bir şeyleri almaktır. Dün yapılan ayarlama bir zam değil, emeklinin hakkı olan parayı cebinden çalmaktan başka bir şey değildir. Bunu bir kez daha kabul etmeyeceğimizi ve emeklilerle birlikte en sert tepkiyi verip mücadeleye bu noktada devam edeceğimizi ifade etmek isterim"

İzmir'deki kaçak elektirik akımı can aldı

Özel, İzmir'de yaşanan ve iki kişinin hayatını kaybettiği elektrik akımı olayıyla ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ''Vebali olanlar çıkıp bir kez olsun milletten özür dilemedi. Sorumluluklarını kabul ederek hiçbir açıklama yapmadılar'' sözlerini, şöyle değerlendirdi:

*Sayın Erdoğan’ın ‘Vebali olanlar özür dilemeli’ ifadelerini gerçekten hayretle okuyorum. Ben İzmir’deki elim olay yaşandığı anda üç telefon açtım. Telefonlardan ilki İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımızaydı. Dedim ki ‘Soruşturmada savcılıkla tam bir işbirliği yapın. Belediyenin de sorumluluk alanında olan bir mazgal var. Orada kusur bizdeyse, ortaya çıkacak. Kusurun sahipleri hesap verecek. Cezalarını çekecekler. Biz de tekrarlanmaması için hangi tedbir alınacaksa bunun arkasında duracağız.’ 

'Erdoğan çıkıp özür dileyecek mi?'

*Soruşturma sürüyor. Dikkatle takip ediyoruz. Savcılıkla tam bir işbirliği halindeyiz. Soruşturmanın sonunda kimin vebali olduğu ortaya çıkacak. Hesap verecek. Eğer suç bizdeyse biz çıkar üzerimize düşen sorumluluğu yerine getiririz. Peki suç elektrik dağıtım şirketindeyse -ki ilk bilirkişi raporunda bununla ilgili çok önemli işaretler var- Sayın Erdoğan çıkıp özür dileyecek mi?

'Elektrik dağıtımını ben mi özelleştirdim, Erdoğan mı özelleştirdi'

*2010-2013 arası bütün elektrik dağıtımını ben mi özelleştirdim, Erdoğan mı özelleştirdi? Türkiye’yi 21 bölgeye bölüp bütün elektrik dağıtım işini verirken Elektrik Mühendisleri Odası ve CHP, ‘Elektrikte özelleştirme cinayettir’ diyor muydu, demiyor muydu? ‘Elektrik özelleştirmesi bakım onarımı aksatır. Bu kamu görevidir. Elektrik özelleştirmesi bir takım tedbirleri aksatır, bunların hepsi kamunun görevidir. Özele verirseniz kara bakar ve geri kalan kısmı aksatır’ diyorduk. ‘Elektrikte özelleştirme cinayettir’ diyenlere, pazar günü yaşananlardan sonra ‘Çık, özür dile’ diliyorlar. Suç bizdeyse ben özür dileyeceğim ama elektrik şirketindeyse Sayın Erdoğan dileyecek mi?

'Erdoğan özür diledi mi?'

*Isparta’da, geçen sene 500 bin kişilik bir şehir karanlıkta kaldı günlerce. 70 yaşında bir amca öldü, amcamızı kaybettik soğuktan. Bilirkişi raporu ve EPDK verdiği karar, ‘Elektrik dağıtım şirketi sorumlu’ diyor. Isparta’daki 70 yaşındaki amcamızın ölümü için Erdoğan özür dileyecek mi? Suçu olan özür dilesin. Soma, Çorlu, Ermenek, Pamukova, Aladağ, depremler, seller, yangınlar, Torunlar faciasından sonra, Aşkale’de beş işçimiz elektrik arızasına giderken güpe gündüz donarak öldükten sonra Erdoğan özür diledi mi? Eğer o sorumlular belediye çalışanı çıkarsa dönemin belediye başkanı da bu partinin genel başkanı olma sıfatıyla görevde devamlılık gereği Özgür Özel de çıkar aslanlar gibi özür dliler. Ama bugüne kadar bu kadar acı yaşanmışken özür dilemeyi bir kere aklından geçirmeyenler, Soma’da adalet tecelli etmek üzereyken hakim değiştirenler, Soma’da kamu görevlilerinin de sorumluluğuna atıf yapan, Yargıtay’ın beş sıfırlık kararını, üç Yargıtay üyesini değiştirip siyasi atamalarla üçe iki bozanlar, olası kast yerine ihmalden beşer gün yatırtıp herkesi salanlar çıkmış şimdi bize özür dilemekten bahsediyorlar. Gerçekten hayret ediyorum.

'Bir yılda ev umudu verip üç yıl sokakta bıraktıklarından özür dileyecek misin?'

*Bunu söyleyen Tayyip Erdoğan’ın 22 yıldır iktidarda olan Tayyip Erdoğan ile isim ve soyisim benzerliği var. Yeni doğmuş, tazecik bir partinin genel başkanıysa bu açıklamalar doğrudur. 22 yıldır ülkeyi yöneten ve yaşanan her şeyden sorumlu olan birisi bunları söylüyorsa gerçekten buna verecek cevapta insan kelimeleri nezaketle seçmekte güçlük çekiyor. Ama ben yine Sayın Erdoğan’a oy verenlere saygımdan bu sınırlar içinde kalmaya gayret edeceğim. Sayın Erdoğan davette bulunuyorsa ben de şu davette bulunmak isterim: Depremin ertesinde, ‘Bir yıl içinde herkese ev’ dedi. 650 bin konut yapacaktılar, 76 bin konut yaptılar. 10 depremzededen dokuzuu bırakın bir yıl sonra, bir buçuk yıl sonra yine sokakta, çadırda, konteynerde. Şimdi önce Sayın Bakan, şimdi  Sayın Erdoğan bu bir yıllık süreyi üç yıla çıkardılar. Erdoğan’a şimdi soruyoruz: Bu vatandaşı kandırmak değilse nedir? Madem öyle özür dilenecekse, konteynırda, çadırda tutup, bir yılda ev umudu verip, üç yıl sokakta bıraktıklarından özür dileyecek misin? Önce bir buna cevap ver bakalım.''

Hayvanların katledilmesini öngören yasa tasarısı

Babacan, her iki genel başkana da sorulan “Meclis’te şu an sokak hayvanlarına yönelik komisyonda teklif görüşülmeye başlandı. Muhalefetin itirazlarının gölgesinde görüşülüyor şu dakikalarda. Sizin muhalefet olarak hangi adımlarınız olacak? Hangi argümanlar öne sürülecek” sorusunu şöyle yanıtladı:

*Burada bir yandan sokaklarımızı daha güvenli hale getirirken bir yandan da hayvan hakları konusunda vicdani duruşumuzu asla kaybetmeden çözüm bulmak gerekiyor. Çok detaylı bir konu. Kolay bir konu değil. Çünkü problem büyümüş durumda. Önce ‘Problemi niye bu kadar büyüttün? Niye hiçbir şey yapmadın’ diye iktidara sormak lazım. Bir de bu yasada bir şunun takipçisi olacağız: İktidar bu işi yerel yönetimlere havale edip ‘Bundan sonra bu sorun benim değil. Yerel yönetimin, belediyelerin sorunudur’ diyebilir. İktidarın hem planlama, düzenleme görevi vardır hem de yerel yönetimleri denetleme görevi vardır. ‘Bu belediyenin işi, bana ne’ diyemez. İçişleri Bakanlığı üzerinden belediyeleri denetlemesi gerekir. Onun için bu yasal düzenlemede iktidarın sorumluğuğu başkalarına ciro etmesine izin vermeden akılcı bir çözüm için ne gerekiyorsa bizim milletvekillerimiz konunun çok yakından takipçisi olacaklar.

Özgür Özel: 'CHP'li belediyeler bunu yapmayacak

Özel ise konuya ilişkin şunları kaydetti:

*Bu kanun teklifinde, 2028 yılına barınak yapma yükümlülüğünü erteliyor. Bu şu demek: ‘Para yok. Sorumluluk sizde. Yetki sizde. Hayvanlar sokakta. Katledin onları.’ CHP’li belediyeler bunu yapmayacak elbet. Ama bunu yapacak birçok belediye başkanı çıkacak. Muğlak ifadeler var. Kamu güvenliği tehdit altındaysa diyor. Birisine göre bir tek köpek bile kamu güvenliğini tehdit ediyor olabilir. Bunun tarifi nedir? Kamu güvenliğinin tehdit altında olup olmadığına kim karar verecek. Engelli hayvanların doğrudan itlafının önünü açan çok kötü kullanılmaya müsait bir ifade var. Bu yüzden biz buna karşı, hayvan hakları yasasında CHP grubu kırmızı alarmdadır. En üst düzey kırmızı alarmdadır. Çok özel ve sağlık sorunlarına dayalı ve birinci derece akrabaların sağlık sorunlarına dayalı mazeretler hariç, grubumuz Meclis’te mücadelesini sürdürecektir. Kırmızı alarm halindeyiz. Bu yasanın yasalaşmaması, çoğunluk gücüyle yasalaşıyorsa da tarih önünde biz sorumluluklarımızı yerine getirmek üzere gereğini yapacağız.

'Soyadı konusunda karar kadınlarındır'

*Bir diğer hassasiyet duyduğumuz konu da düzenlemesi gündemde olan kadınların dilediği soyismini kullanabilmesi konusundaki düzenlemedir. Anayasa Mahkemesi (AYM), kadına kendinin ilk soyadını, eşinin soyadını ya da bunları birlikte kullanmak konusunda özgürlük alanını tayin etmiş, bu konuda Meclis’i görevlendirmiştir. Şimdi dönüp yeniden kadına ya kendi soyadını ya da eşinin soyadını ya da önceki soyadıyla eşinin soyadını kullanma gibi bir dayatma getirmektedir. Bu konuda karar kadınlarındır. CHP’nin de bu konudaki tutumu kadın haklarından ve bu alanda örgütlü olan derneklerin ve bu konuda mücadele eden kadınların kararlılığının arkasındayız. Bu konuda da kırmızı alarm durumundayız.