CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Sözcü TV'de Özel Röportaj programında gazeteci Uğur Dündar'ın sorularını yanıtladı.

Özel şunları dedi:

*Kendisine başarılar diliyoruz. Amerika'daki halk seçimlere gitti. Bir karar verdiler ve yüksek bir farkla Donald Trump seçildi. Türkiye-ABD ilişkilerine katkı sağlayacak bir dönem olmasını ümit etmek isteriz. Tabii geçmiş dönem çok çalkantılı bir dönemdi. Aslında dünya görüşleri, tavırları birbirine çok benzeyen iki lider olmakla birlikte Sayın Erdoğan ve Sayın Trump çok çalkantılı günler yaşandı. Örneğin Rahip Brunson krizi yaşandı. O dönemde içinde olduğumuz F35 projesinden son derece haksız bir şekilde çıkarıldık. F35 projesinin ortaklarındanız. Bizi kapının önüne koydular. Teslim edilmeye hazır F35'lerimiz var, vermediler. Allah bilir İsrail'e verdiler o F35'leri. Teslim edilmeyi bekleyen F35'ler gitti.

*Böyle süreçler yaşadık. Yani ulusal onurumuz gerçekten çok zedelendi. Bunda tabii Sayın Trump'ın siyaset yapış biçimi kadar Sayın Erdoğan'ın siyaset yapmış biçimi de söz konusu. Çünkü kişisel değil kurumsal ilişkiler önemlidir. Diplomatik başarılı meslek memurluğundan başlayarak gelmiş olan kişilerin deneyimleri dışlandı dışlanalı Türkiye önemli sıkıntılar çekiyor. Tabii siyaset geriye bakma değil bir ileriye bakma işidir. Bizim bundan sonraki süreçte yapılacak ilk seçime kadar Türkiye'yi yöneteceği için Sayın Erdoğan'dan da Sayın Trump'tan da yapıcı müttefiklik ilişkilerine uygun Türkiye'yle Amerika'nın karşılıklı çıkarlarını gözeten ve Türkiye'nin yaşadığı ciddi mağduriyetleri ortadan kaldıracak bir tutum bekleriz.

"Kayyum, Türkiye demokrasisini 80 yıl geriye götüren bir şey"

*Bir kanun hükmünde kararnameyle, eğer suçlama terörse yargılama beklenmeden yani suçlandığı anda kayyum atıyor. Belki beraat edecek. Mahkemenin kararını beklemeden atıyor ve onun yerine de belediye meclis üyeleri içinden seçmek yerine onlara 'siz de hepiniz teröristsiniz' diyor ve beş kişilik bir kurul atıyor, yoluna bakıyor. Bugün Esenyurt'ta yapılan bu. Ahmet Özer'e üç büyük yalanla kayyum atandı. Esas şey şu, Kürtlere kızıyorlar, 'Esenyurt'ta neden CHP'nin adayına oy verdiniz?' diye. Bakın üç büyük yalan var. Ahmet Özer DEM'lidir yalanı. 10 yıldır üye Ahmet Özer. Remzi Kartal'la görüştü diyorlar. İddiası var, kanıtı yok. Ne günü belli ne saati. O telefon görüşmesinin yapıldığı iddia edilen on yıl önce de bizim Ahmet Özer akademisyenden başka bir şey değil. Belediye Başkanı olduktan sonra görüşmemiş. On yıl önce görüşme yaptığı iddia ediliyor. Günü, saati, tarihi belli değil. Üçüncü büyük yalan. Hesabına kaynağı belirsiz para geliyor. Yatan para kızının kira bedeli. İspatlandı. Şimdi bu kişiye kayyum atadılar.

*Ayrıca Ahmet Türk gibi ömrü 'barış' demekle geçmiş, ömrü 'çözüm' demekle geçmiş, ömrü 'kardeşlik' demekle geçmiş birisine kayyum atadılar. 73'te CHP milletvekili. Ben daha hayatta yokken iki dönem CHP'li milletvekilliği yapmış. Defalarca belediye başkanı seçiliyor, kayyum atıyorlar. Ben gittim ve Mardin'de zaten ziyaret edeceğim Ahmet Türk'ü, TUSAŞ'ımıza yapılan saldırıdan dolayı etmemiştim. Ziyaret ettim ve dedim ki 'Mardin'in şehrül emininin kim olduğuna Tayyip Bey değil, Mardinliler karar verir.' Bu konudaki tavrımız da son derece net."

"Yarın MHP'li belediyeye atasınlar ona da giderim"

*Ben gitmeden önce Tuncer Bakırhan aynı otobüsün üstünde konuşmuş, inmiş. Ben Ahmet Türk'le çıktım. Yanımda Bakırhan yoktu. Bu konuşma yapıldığında ben uçaktan iniyor ve geliyordum. Zaten ben gittiğimde gördünüz, hava kararmıştı. Ancak indik, ancak yetiştik. DEM Parti'nin eş başkanları konuşmalarını yapmışlar, inmişler. Otobüs sivil bir otobüs. Yani otobüs DEM Parti'nin otobüsü falan değil. Hatta Ahmet Türk 'otobüs sizin' dedi. Dedim ki 'Başkanım olur mu, birlikte çıkalım.' Diğer Eş Başkanımız Devrim Hanım, onu da aldık birlikte çıktık. Eşlik ettiler sağ olsunlar. Konuşmamı yaptım. Ellerini tuttum. Dedim ki 'Mardin'in iradesinin arkasındayım.' Bunda çekinecek hiçbir şey yok. Yarın MHP'li belediyeye atasınlar ona da giderim. Burada parti ayırmadan demokrasi noktasından bu işi sahipleniyoruz. Mesele milli irade hırsızlığıdır.

"Türkiye'deki kayyum belediyeciliği Türkiye'yi bir kez daha bütün dünyada perişan bir duruma getirecek"

*(İstanbul'a kayyım atanma ihtimali hakkında) Hiç tavsiye etmem bunu. Biz ne yapacağımızı çalıştık uzun uzun. Ne yapacağımızla ilgili ilk dakikadan itibaren parti ne yapacak, il ne yapacak, diğer iller ne yapacak, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ne yapacak, Ekrem Bey ne yapacak? Gün gün, dakika dakika, bir dört hafta kadar seri toplantılarla çalıştık. Biz bunu olası ve olanaklı görmüyoruz. Kimseyi de böyle bir şeyi ihtimal dahilinde gören bir tondan herkesi uzak durmaya davet ediyoruz. Böyle bir şeye kalkıştıkları takdirde, bakın bugün yaptıkları bile Türkiye'ye büyük kötülük. Şimdi Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Yerel Yönetimler Komite Başkanı kınama mesajı yayınlamış. Türkiye Raportörü Atina'dan meseleyi eleştiren bir şey yayınlamış. Bu siyasi değerlendirme raporları çok önemli.

*Türkiye'deki kayyum belediyeciliği Türkiye'yi bir kez daha bütün dünyada perişan bir duruma getirecek. Ekonomiye çok ağır maliyeti var. Bu kadar yoksulluk, bu kadar işsizlik, bu kadar açlık, bu kadar sefalet varken bu ülkeye, bunu kimsenin yapmaya hakkı yok. İşin ekonomi politiği açısından da. Türkiye artık böyle Tanzanya'yla falan anılan bir ülke haline geldi. Olmaz böyle bir şey. Böyle işleri yapmamaları lazım. Türkiye demokrasi endekslerinin tamamında baş aşağıya gidiyor. Bu ülkeye böyle yaparsanız yatırım gelmez, para gelmez. Turist gelmez. Yaptığınız ihracat değerini bulmaz. Kapılar yüzümüze kapanır. Bunu yapmamaları lazım. Hele hele yani İstanbul'a dünyanın en bildiği, Türkiye'nin metropolü İstanbul'a böyle bir şeye yeltendiklerinde yani Türkiye ekonomisini çekip alnından vursunlar daha iyi. Böyle saçmalık olmaz. Biz böyle bir şeyde onlara yaptığını yanlarına bırakmayız.

"Bu millet bunu affetmez"

*Siz bu hazımsızlığı 2019'da yaptınız. Kazanılmış seçimi göz göre göre iptal ettirdiniz ve o iptal edilen seçimden sonra tekrar sandığa gittik. Fark 13 binken 806 bine çıktı. Bu milletin ferasetiyle haksızlığa uğrandı. Bu millet bunu affetmez. Erdoğan, Siirt'te bir şiir okudu, ceza aldı. Üç buçuk ay hapiste yattı, çıktı. Millet onun o mağduriyetine karşı kurduğu partiye çok önemli bir destek verdi. O Erdoğan gitti Siirt'ten CHP'nin Sayın rahmetli Baykal'ın desteğiyle -hala tartışılır- milletvekillerimiz istifa ettirildi karşılıklı. Bir ilin milletvekili olmayınca o ilde hemen seçim yenileniyor. 60 günde o zaman. 60'ıncı gün yenilendi. Erdoğan Siirt'ten önce milletvekili oldu, geldi partisinin genel başkanı olarak başbakan oldu. Milletvekili olabildiği için ve anayasa değişti bu arada, muhtar bile olamıyorken. Sonra da gidiyor şimdi. O Siirt'in şimdi seçtiği belediye başkanına kayyum atadı geçen sefer.

İstismar ve şiddete maruz bırakılan Sıla bebeğe ilişkin dava ertelendi İstismar ve şiddete maruz bırakılan Sıla bebeğe ilişkin dava ertelendi

"Neyi örgütleyeceğimizi hayal bile edemezler. Bin pişman olacaklarına eminim"

*Şimdi sen kendin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıyken görevden el çektirilmişsin. Onun mağduriyeti üzerinden buralara gelmişsin, Gerçekten hani siyasetin buralara gelmemesi lazım ama Tayyip Erdoğan, Ekrem İmamoğlu'nu Cumhurbaşkanı yapmak istiyorsa bu işlere kalkışır. Vallahi kendi bile anlamaz nasıl bir desteğe dönüştüğünü, nasıl çığ gibi büyüdüğünü. Şimdi aynı yanlışı yapıyor. Yapacaksa biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak a'dan z'ye onları buna elbette demokratik sınırlar içinde kalarak demokrasi rejimi içindeki sınırların içinde kalarak tepkimizi de göstereceğiz ama neyi örgütleyeceğimizi hayal bile edemezler. Bin pişman olacaklarına eminim. içlerinde arsa halen daha sakin düşünebilenler Erdoğan'a bu hatayı yapmaması noktasında telkinde bulunsunlar. Benim tavsiyem odur."