Türkiye siyaseti son bir ayda, ‘alışık olunan'ın yanı sıra uzun yıllar sonra ilk kez meydana gelen olaylara da sahne oldu. PolitikYol, kamuoyuna 'normalleşme' veya 'yumuşama' olarak yansıyan siyasi diyalog süreci ve cumhur ittifakı hakkındaki tartışmaların özetini okurları için derledi...

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve CHP Genel Başkanı Özgür Özel 2 Mayıs’ta AK Parti genel merkezinde görüşmüştü. AK Parti ve CHP arasındaki genel başkan düzeyindeki bu görüşme en son sekiz yıl önce yapılmıştı.

Erdoğan, görüşmenin ardından ‘siyasetin yumuşama dönemine girdiğini’ söylemişti. Özel ise ‘yumuşama’ kavramını reddederek sürecin ‘normalleşme’ olduğunu savunmuştu.

Bu sırada iki taraftan da ılımlı mesajlar gelmişti.

Özel'in görüşmede 28 Şubat hükümlülerinin durumunu aktarmasından sonra Erdoğan, 17 Mayıs'ta hasta ve ileri yaştaki komutanların cezalarını kaldırmıştı.

Sekiz yıl sonra AK Parti genel merkezindeki görüşme. Süreç medyaya da yansımış, iktidara yakın Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, Osman Kavala başta olmak üzere Gezi tutuklularının serbest bırakılması gerektiğine dair yazılar yazmaya başlamıştı. Kavala'nın avukatı 6 Mayıs’ta davanın ‘kanun yararına bozulması’nı talep etmiş, başvuru 7 Haziran'da Adalet Bakanlığı'na gönderilmişti. Aynı zamanda 1 Mayıs'ta Saraçhane'den Taksim'e yürümek istedikleri için tutuklanan bazı öğrenciler, Özel'in Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'a telefonu sonrası 6 Haziran'da serbest bırakılmıştı. Öte yandan Özel, 8 Mayıs'ta Türkiye'de ana muhalefet, yurt dışında ise 'Türkiye partisi' olduklarını söyleyerek "Dış politikada yüzde 85 benzer şeylerde birleşiyor olmamız lazım" demişti. CHP lideri bu süreçte sık sık, 'son 22 yılda devlet teamüllerinin bırakıldığını söyleyerek iki parti liderinin el sıkışabildiği günlere dönme' mesajı veriyordu.

Bu süreçte aynı zamanda CHP'nin Merkez Yönetim Kurulu üyelerinden oluşan gölge bakanlar kabinesi, bakanlarla ortak çalışma toplantıları düzenlemeye başladı.

DEM Parti'ye 'yumuşama' yok

16 Mayıs’ta aralarında eski HDP eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da bulunduğu 108 kişinin yargılandığı ‘Kobani Davası’nın 83’üncü celsesinde karar açıklanmıştı. 72’si firari, 18’i tutuklu ve 18’i de tutuksuz olmak üzere 108 kişinin yargılandığı davada, tutuklu bulunan beş kişiye hapis cezalarıyla birlikte tahliye, 12 kişiye beraat kararı verilmişti. 13 kişinin tutukluluğunun devamına karar verilmişti. 42 yılla davada en yüksek cezayı alan ve yaklaşık sekiz yıldır Edirne Cezaevi'nde tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş, 17 Mayıs'ta süreci şöyle eleştirmişti: "Biz de siyasetçiyiz ve halkın seçilmiş temsilcileriyiz ve bizimle konuşmak yerine bize ağır cezalar veriliyorsa demek ki yumuşama, normalleşme Kürtleri ve dostlarını kapsamıyor diye düşünürüz." DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan da 20 Mayıs'ta Demirtaş'ı ziyareti sonrası “Bize yansıyan bir normalleşme süreci yok” demişti. Nitekim, Erdoğan 1 Haziran'da 'yumuşama'ya çizgi çekmişti: “Siyaset belli çerçevede, belli sınırlar içinde yapılır. Yumuşama adı altında kimliğimizden, duruşumuzdan ve kırmızı çizgilerimizden taviz verecek değiliz." Sadece iki gün sonra DEM Partili Hakkâri Belediye Başkanı Mehmet Sıddık Akış, 3 Haziran tarihinde gözaltına alınmış ve belediyeye kayyım atanmıştı. Akış daha sonra çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderilmiş ve 19 yıl altı ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Kayyım kararına DEM Parti’den tepkiler devam ederken, AK Parti ve MHP kanadından uygulamanın devam edeceği mesajları verilmişti.

Bahçeli'nin sürece muhalefeti ve Ayşe Ateş görüşmesi

10 Haziran’da Özel’le görüşen, öldürülen eski Ülkü Ocakları başkanı Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la ayın ilk haftası yapmayı planladıkları görüşmenin MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin çağrısı sonrasında gerçekleşmediğini söylemişti.

Aynı gün İletişim Başkanlığı, Ateş’in Erdoğan’la görüşeceğini duyurmuş, ertesi gün de iki isim Beştepe’de görüşmüştü.

Fotoğraf: AA Erdoğan ayrıca aynı gün CHP genel merkezinde Özgür Özel’le 'iade-i ziyaret' kapsamında görüşmüştü.

Tayyip Erdoğan, bu ziyaretle tam 18 yıl sonra tekrar CHP Genel Merkezi'ne gitmişti. Özel ve CHP heyeti Erdoğan'ı Cumhurbaşkanlığı forsu bulunan Türk bayrağıyla karşılamıştı.

11 Haziran’da partisinin grup toplantısında konuşan Bahçeli, “Cumhurbaşkanımız doğal olarak herkesle görüşebilir, herkesi dinleyebilir” demişti. Bahçeli 12 Haziran’da da grup toplantısında taktığı, üzerinde “Allah bana yeter” diye yazan yüzüğünü Instagram’dan paylaşarak şunları demişti: “AK Parti içindeki gayri memnun kesimin devamlı suyu bulandırmasını da dikkate alarak, AK Parti ile CHP arasında geniş tabanlı bir ittifakın vücuda gelmesi, buna da altılı masanın diğer unsurlarının desteği Milliyetçi Hareket Partisi’nin samimi dileği ve temennisidir. Buna rağmen Cumhur İttifakı’na bağlılığımız kararlılıkla devam edecek.” Bahçeli'nin 'AK Parti ile CHP ittifakı' açıklaması, kamuoyunca 'cumhur ittifakında çatlak' olarak yorumlansa da AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik ve MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız 'ittifakın devam ettiğini' vurgulamıştı.

Özel'in Bahçeli'ye yanıtı Erdoğan'ı kızdırdı

13 Haziran'da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'yla İstanbul'da ‘Şehit Aileleri ve Gaziler Çalıştayı’ düzenleyen Özel, Bahçeli'nin açıklamasına buradaki basın toplantısında yanıt vermişti. CHP lideri, şunları demişti: "Sayın Bahçeli’ye de bir davette bulunayım. Eğer kendisi ittifakından memnun değilse bizim ittifakımıza katılabilir. Bizim ittifakımızın adı Türkiye ittifakı. Siyasi partileri birleştirmeye gerek yok. CHP‘yle bir başka siyasi partiye ittifak teklif etmesine gerek yok. Bize kimse ittifak falan önermesin. Bahçeli, şöyle bir kolaycılık yapmasın. Memleketi bu hale getirip suç ortağını bize doğru itmesin." Fotoğraf: İBB Özel'in bu açıklamasına ilk hızlı yanıt aynı gün AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'ten geldi: "Sayın Özel’in cumhur ittifakı bileşenlerine ‘suç ortağı’ demesi ise siyasi nezaket atmosferine yakışmayan saygısız bir siyasi saldırganlıktır. Cumhur ittifakı güçlü bir birliktelikle yoluna devam etmektedir ve her türlü saldırganlığa siyaset ve hukuk zemininde cevap verecek güçtedir."

15 Haziran'da İtalya dönüşü uçakta iktidara yakın medyaya konuşan Erdoğan, Özel'in Bahçeli'ye tepki gösterdiği basın toplantısında yanında İmamoğlu'nun bulunmasına dikkat çekti.

Cumhurbaşkanı aynı zamanda, 'yumuşama/normalleşme' süreci boyunca Özel'e kullandığı 'sayın' hitabını bırakarak 'CHP’nin başındaki arkadaş' dedi:
  • Devlet beyin açıklaması devlet adamı yaklaşımıyla, sakin, bir tartışmaya fırsat vermeden yapılmıştır. Konuyu bu şekilde kapatmış olması gayet isabetlidir.
  • (Görüşme) İki gün sonra ortaya maalesef arzu etmediğimiz bir yaklaşım çıkınca bu durum da bizi üzmedi değil.
  • Eğer bu iadeiziyaretimizi CHP’nin başındaki arkadaş hazmedebilseydi, bu tür bir açıklamayı yapmaya gerek duymazdı.
  • İade-i ziyaretle siyasete yumuşama getirelim dedik ama bundan anlamayanlar İstanbul’da basın toplantısı yaptı ve belli ki birilerinin etkisi altında kaldılar.

Erdoğan ‘yumuşama’yı övmüş, Bahçeli ‘ikiyüzlülük’ demişti

15 Haziran'daki bayram mesajlarında Erdoğan 'yumuşama iklimini memnuniyetle karşıladıklarını' söylerken Bahçeli yine muhalefeti hedef almıştı. Erdoğan mesajında şunları demişti: “Siyasette oluşan yumuşama ikliminin milletimizin tekrar kucaklaşmasına katkı sağladığını memnuniyetle müşahede ediyoruz. İnşallah hep birlikte gönül gönüle vererek bu bayramı tam anlamıyla bir kardeşlik şölenine dönüştüreceğimize inanıyorum.” Bahçeli’yse şunları söylemişti: “Bir yanda yumuşaklık pozu veren, diğer yanda meşrep ve müktesebatındaki nefreti yağdıran siyasi hasis ve hırçın zihniyetlerin ikiyüzlülüğü utanç verici düzeylerdedir. Fitne fesat kışkırtıcılığıyla dava ve camiamızı Türk düşmanlarının siparişiyle yargılama ve terörize etmeye kalkanlar bedelini adalet ve millet nezdinde ağır ödeyecektir.”

Özel, Erdoğan'ın lafını üstüne alınmadı

Bugün Memleketi Manisa’da bayram namazı sonrası gazetecilerin sorularını yanıtlayan Özel, Erdoğan’ın  “İade-i ziyaretimizi hazmedemedi” sözünü üzerine alınmadığını söyledi: “Herhalde onu yine ittifak ortağına söylüyor. Cumhur ittifakının ortakları bizim üzerimizden iletişim kuruyorlar.”

Bahçeli: Cumhur ittifakı devam edecek, bizde çatlama olmaz

Bugün Ankara'da MHP'nin kurucusu Alparslan Türkeş'in mezarını ziyareti sonrası gazetecilere konuşan Bahçeli, 'cumhur ittifakında çatlak olmadığını' söyledi: "Bizde çatlama olmaz. Biz ne kerpiciz ne de toprağız, biz kaya gibi bir ittifakız. Kayaların parçalanması gürültülü olur fakat sonuç vermez. Siyasilerin dayanışmada, kaynaşmada samimi olmaları, milletin huzurunu kaçıran her türlü davranışlardan kendilerini arındırmaları gerekiyor. MHP, bu anlayışla cumhurbaşkanının yanındadır."

Sinan Ateş cinayetine MHP'li birçok isim karışmıştı

Partisindeki birçok isme Sinan Ateş cinayetiyle ilgili suçlama yöneltilen Bahçeli, sürece en sert muhalefetini, Erdoğan Ayşe Ateş'le görüştükten sonra yaptı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, cinayete ilişkin soruşturmayı iki yıl dört ay sonra, 29 Nisan’da tamamlamıştı.

22 kişiye ‘tasarlayarak öldürme’ suçu yöneltilen iddianamede, cinayet sebebi de dahil olmak üzere birçok kritik bilgi yer almamıştı. Soruşturmanın en önemli delillerinden, telefon mesajlarıyla cinayet organizasyonuna işaret eden bilirkişi raporundan neredeyse hiç bahsedilmediği gibi Ateş’in eşi Ayşe Ateş’in de ifadelerine yer verilmemişti. Sinan Ateş.

Soruşturmada eski Ülkü Ocakları yöneticisi Tolgahan Demirbaş’ın yanı sıra Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım’ın özel kalem müdürü ve yardımcısı Emre Yüksel, MHP’li avukat Serdar Öktem gibi kritik şüpheliler tutuklandı. Bu arada Yıldırım ve Ülkü Ocakları Ankara Ülkü Ocakları Başkanı Ömer Şanlı hakkında da yurt dışına çıkış yasağı konmuştu.

Öte yandan MHP İstanbul İl Yönetim Kurulu üyesi Ufuk Köktürk, iki özel harekat polisi, cinayeti organize etmekle suçlanan Doğukan Çep de tutuklananlar arasında.

Olay tarihinde nöbetçi olduğu için cinayet soruşturmasına bakan savcı Ayhan Ay, eski Ülkü Ocakları yöneticisi Tolgahan Demirbaş’ı gözaltına aldırmak istemesi üzerine izne çıkarılmıştı. Demirbaş, dönemin MHP milletvekili Olcay Kılavuz’un evinde saklanırken gözaltına alınmıştı.

Editör: Altan Sancar