Noam Chomsky: İklim Değişikliğini Sona Erdirecek Olan Şey Politikacılar Değil “Kitlesel Halk Eylemleri Olmalı” (2. Kısım)
Chomsky, Danimarka’nın Eftertryk dergisinden Poyâ Pâkzâd ve Benjamin Magnusson ile Ekim 2021’de Afganistan’daki savaş, ABD ile Çin arasında devam eden çatışmalar, iklim değişikliği ve anarşizm üzerine konuştu. ABD’nin Çin ile gereksiz çatışmaları körüklemekteki ikiyüzlülüğünü, Afganistan’daki kanlı ve yıkıcı savaşı ve ABD’nin iklim değişikliğini kolayca sona erdirebilecek olmasının nedenlerini anlattı.
İklim Değişikliği Üzerine
Benjamin Magnusson: Sizce iklim krizinin çözülmesinin önündeki en büyük engel nedir?
Noam Chomsky: Bu konuda iki büyük engel var. Biri, elbette ki fosil yakıt şirketleri. İkincisi Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri dâhil olmak üzere dünya hükümetleri. Bunu geçtiğimiz yaz çok dramatik bir şekilde gördük. 9 Ağustos 2021’de IPCC (Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli) iklim durumuna ilişkin son analizini yayınladı. Bu çok ciddi bir uyarıydı; her zamankinden çok daha ciddi.
Analizden çıkan sonuç temel olarak “iki seçeneğimiz olduğu” idi: ya hemen şimdi fosil yakıt kullanımını azaltmaya başlarız ve yüzyılın ortasında kullanımdan tamamen kaldırana kadar bunu her yıl sistematik olarak yaparız. Bu birinci seçenek. Diğer seçenek ise bir felaket: dünyadaki insan yaşamının sonu. Bu hemen gerçekleşmeyecek; sadece geri dönüşü olmayan kritik eşiklere ulaşacağız ve bunun sonu felakete gidecek. Seçenekler bunlar.
Büyük güçler buna nasıl tepki verdi? IPCC raporunun yayınlanmasından sonraki gün Joe Biden OPEC karteline üretimi artırması yönünde çağrıda bulundu. Avrupa da Rusya dâhil tüm üreticilere üretimi artırma çağrısı yaptı. Üretimi arttırmak. Fosil yakıt kullanımını hemen şimdi azaltmaya başlamamız gerektiğini söyleyen IPPC’ye verilen yanıt buydu.
Bunun nedeni politik: fosil yakıt fiyatlarının düşmesini istiyorlar. Onlar için iyi olan şey bu. Benzin fiyatlarının yüksek olması Joe Biden’ın seçim umutlarına zarar verir. Bugün ticari basında süregelen büyük bir tartışma var: Üretimi artırmanın en iyi yolu nedir? Amerikan kaya petrolü mü –hidrolik kırılma endüstrisi– yoksa OPEC mi? Bu, ticari basında yazanlar. Petrol dergileriyse öforik bir halde: “Sömürecek yeni alanlar bulduk. Talep artıyor. Bu harika.”
ABD Kongresi’ne gidelim. Biden’ın programı –genç aktivistlerin, Bernie Sanders hareketlerinin vb. baskısı altında gerçekleştirilen– aslında kâğıt üzerinde önceki programlara göre büyük bir ilerleme ifade ediyor. Harika değil, ama öncekilerden çok daha iyi. Bernie Sanders tarafından gündeme getirilen “uzlaşma tasarısı” üzerine Kongre’de gerçekleşen önceki tartışmalarda Sanders’ın tasarısı çok büyük ölçüde budanmıştı. Bu anlamda Biden’ın tasarısı oldukça önemli. Neoliberal dönemde halka yönelik yapılan büyük saldırıyı bir şekilde tersine çeviriyor.
Cumhuriyetçiler buna tamamen karşı çıkıyor. Hiçbir şeyi kabul etmeyecekler. Demokratlar arasında da tasarı karşıtları var: “ultra gericiler” olarak adlandırılması gereken sözde ılımlı Demokratlar. Bunlardan biri, fosil yakıt endüstrisinden fon alma konusunda Kongre birincisi olan Senato Enerji Komitesi başkanı. Adı Joe Manchin. Petrol şirketlerinin taktik tahtasına dayanan bir politikası var ve “Kullanımdan kaldırılmamalı, sadece inovasyon yapılmalı” diyerek bunu açıklıkla ortaya koydu. Yani fosil yakıt kullanımında herhangi bir azalma olmayacak. Yeni bir şey icat edebilirsen sorun değil.
Avrupa’da ise durum ülkeden ülkeye değişiyor. Örneğin büyük ölçüde yenilenebilir enerjiye yönelen bazı ülkeler var, Danimarka gibi. Diğerlerinin tutumları daha farklı. Ama kriz söz konusu olduğunda petrol şirketlerine ve üreticilere ne yapmaları gerektiğini söyleyen Avrupa, üretimi azaltmamız gerektiği yönündeki uyarının hemen ardından “üretimi artırın” dedi. Yaşadığımız dünya bu.
Benjamin Magnusson: Bunu göz önünde bulundurarak, ihtiyacımız olan ölçekte ve zamanda çözümler bulmamız kapitalist sistem içinde mümkün mü sizce?
Noam Chomsky: Çok basit. Üzerinde çalışılmış çok özenli ve ayrıntılı öneriler var. Üretici temelli bir grup olan Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) bile böyle öneriler tasarladı. Çok iyi birkaç iktisatçı tarafından hazırlananları da var. Bu iktisatçıların biri Robert Pollin, diğeri Columbia’dan Jeffrey Sachs. Farklı modeller kullanarak hazırlanan bütün bu öneriler aynı sonuçları veriyor. IPPC hedeflerine ulaşmak ve aynı zamanda daha iyi bir dünya yaratmak için tamamen uygulanabilir önlemler var. Daha iyi çalışma koşulları, daha iyi yaşam koşulları ve doğanın iyileştirilmesi. Bunların hepsi mümkün.
Avrupa’da üretimi artırın çağrısında bulunan liderler eğer okuma yazma biliyorlarsa bunun farkında olmalılar. Ve bu önlemler GSYİH’nın belki yüzde 2 ila 3’ü ile kolaylıkla hayata geçirilebilir. Söz konusu meblağ ABD Hazinesinin içinde bulunduğumuz kriz sırasında finansal kurumları kurtarmak için harcadığından daha az. Tamamen karşılanabilir bir maliyet. İkinci Dünya Savaşı sırasında harcanan paranın çok küçük bir kısmı.
Ama sorun şu: Bunu yapacak iradeye sahip olunabilir mi? Bu irade liderlerden gelmeyecek: kitlesel halk eylemlerinden gelmeli. Bir skandal ve trajedi olan şeyse bu iradeyi ortaya koyanın sadece gençler olması. Bu yılın başındaki iklim eylemlerini gençler yaptı. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Biden iktidarını en azından kâğıt üzerinde makul bir öneriyi kabul etmeye zorlayan “Gündoğumu Hareketi”ni gençler örgütledi. Greta Thunberg Davos toplantısında ayağa kalkıp “Bize ihanet ettiniz” derken çok haklıydı. Hafif bir alkış aldı ve sonra dediler ki, “Tatlı küçük kız, neden okuluna geri dönmüyorsun? Bununla biz ilgileneceğiz.”
Yapılabilir. Ama büyük çaba ve enerji gerektiriyor.
Bu konuda önemli sorunlar var. Geçen ay yapılan bir IMF araştırmasında fosil yakıt şirketlerine verilen sübvansiyonlar hesaplanmaya çalışıldı. Araştırmanın ortaya koyduğu tahminlere göre çoğunlukla zengin ülkeler tarafından fosil yakıt endüstrisine verilen sübvansiyonlar dakikada 11 milyon dolar civarında. Bazıları doğrudan, diğerleri dolaylı (örneğin fosil yakıt kullanımının maliyetini eksik hesaplamak gibi). Bu oldukça önemli bir miktar ve para her gün buralara akmaya devam ediyor.
Neoliberal dönemin tamamı temelde bir sınıf savaşımıydı. Piyasalarla ya da başka bir şeyle ilgisi yoktu. Sadece sınıf savaşımı. Bugünküyse başka bir form. Çocuklarımızın ve torunlarımızın geleceğini olabildiğince kâr etmek isteyen ve yarın ne olacağını umursamayan aktörlere teslim etmek istiyor muyuz? Bu bir seçenek. Diğer seçenek ise yaşanabilir ve daha iyi bir dünya kurmak.
Anarşizm ve Klasik Liberalizm Üzerine
Benjamin Magnusson: Anarşizme geçelim. Anarşizm bence çok yanlış anlaşılan bir kavram. Pek çok insan anarşizmin, sizin sözünü ettiğiniz anarşizmden çok farklı biçimde, kuralları olmayan kaotik bir toplumla ilgili olduğuna inanıyor. Anarşizm derken ne demek istediğinizi kısaca açıklayabilir misiniz?
Noam Chomsky: Anarşizm çok geniş bir alanı kapsar. İçinde her türden şey var. Aşırı sağ bile kendine anarşist diyor; yani iktidarın hükümetten özel aktörlerin tiranlığına geçmesini istiyorlar. Ancak ana akım anarşizm çok basit bir ilkeye dayanmakta: kendini haklı kılmadığı sürece her türlü hiyerarşi ve tahakküm gayri meşrudur. Burada bir ispat yükümlülüğü var. İspat yükümlülüğü karşılanamıyorsa iktidarı dağıtın ve daha özgür, daha katılımcı, daha kooperatif bir toplum inşa edin.
Bir anarşist sistem aşağıdan kontrol edildiği sürece pekâlâ bir hiyerarşiye sahip olabilir. Mesela ameliyat olmam gerekirse doktora giderim, marangoza değil. Hiyerarşi budur. Ama bunu yine ben seçtim: o benim kararım dolayısıyla bir doktor; kolektif olarak verdiğimiz kararla bir grup insan toplumun ihtiyaç duyduğu becerileri kazanıyor. Dolayısıyla her kurumda, her işyerinde, her toplulukta sorumluluk demokratik katılımcı halka verildiği sürece özgür ve adil bir topluma doğru ilerleyebiliriz.
Anarşist toplum örgütlü bir toplum olacak. Kaynakları nasıl dağıtmamız gerektiği, politikalarımızın ne olması gerektiği konusunda çok fazla tasarı olabilir. Kapsam olarak uluslararası olabilir veya olmalıdır. Yani anarşizm, kendisini haklı kılmayan herhangi bir hiyerarşi biçiminin daha fazla özgürlük lehine ortadan kaldırılması şartını karşılayan, halkın demokratik kontrolüne dayalı zengin ve karmaşık bir örgütlenmedir.
Poyâ Pâkzâd: Sanırım bu felsefenin iktisadi pratikte gerçekleştirilmesi, söz konusu özel aktörlerin tiranlığı konusunda bir şeyler yapmak anlamına geliyor.
Noam Chomsky: Yapılabilecek birçok şey var ve aslında bunlar yapılıyor. Yapılması gereken şeylerden biri işçi ve köylü hareketlerinin on dokuzuncu yüzyıldaki taleplerini –kökleri klasik liberalizmde olan– ortaya koymaktır: “İşletme, o işletmede çalışanların sahipliğinde ve yönetiminde olmalıdır.” Radikal çiftçilerin kooperatif topluluk olarak adlandırdıkları, içinde kolektif olarak örgütlendikleri ve kendilerini Kuzeydoğu bankacılarının ve piyasa yöneticilerinin tahakkümünden kurtardıkları oluşuma doğru ilerlemeliyiz. 19. yüzyılda Amerika Birleşik Devletleri’ndeki halk hareketleri böyleydi. “Değirmende çalışanlar değirmenin sahibi olmalılar. Hiç kimsenin bir başkasının emeğine el koymaya hakkı yok” diyen, büyüyen bir işçi hareketiyle birleşmeye başlıyorlardı.
Bu aslında klasik liberalizmdir. Klasik liberalizmin kurucularından Wilhelm von Humboldt gibi, “tarlada çalışan köylünün, sarayda oturan toprak sahibinden daha fazla mülkiyet hakkı vardır” diyen birine dönmek. Klasik liberalizm budur. Amerika Birleşik Devletleri’nde Abraham Lincoln klasik liberaldi. Lincoln için ve aslında Cumhuriyetçi Parti için, “ücretli kölelik” –bir efendiye boyun eğme– tıpkı kölelik gibidir; kölelikten tek farklı geçici olmasıdır, kendinizi özgürleştirince sona erer. Şimdi, arada küçük bir fark var. Lincoln bireysel özgürlükten bahsediyordu; işçi ve köylülerse kolektif özgürlükten, kooperatif bir topluluktan. Ancak bu iki fikrin kökeni de Romalılara kadar uzanan kadim anlayıştır: bir efendiye tabi olmak insan onuru ve haklarına temelden bir saldırıdır. Bu anlayış yüzyıllık bir propagandayla insanların zihninden çıkarıldı.
Bugün artık çalışma hayatınızın çoğunda kendinizi bir efendiye tabi kılabilmeniz harika bir şey olarak görülüyor. Buna “iş bulmak” deniyor. Bu, binlerce yıl boyunca insan onuruna korkunç bir saldırı olarak kabul edildi. Bin yıl, kelimenin tam anlamıyla, on dokuzuncu yüzyıla kadar. Uyanık olduğunuz saatleri başka birinin emirlerini yerine getirerek geçirmenin harika bir şey olduğu fikrini insanlara empoze etmek için büyük uğraşlar verilmesi gerekti.
Ve bu totaliter devletlerin yaptığından daha aşırı bir şekilde yapıldı! Mesela, Stalin “Saat 3’te on beş dakika tuvalet izniniz var” diyemezdi. Bunu yapamazdı. İşte bunun adı “iş bulmak”: biri size ne tür kıyafetler giyeceğinizi ve eğer bir Amazon deposunda çalışıyorsanız iki nokta arasında nasıl bir yol izleyeceğinizi söyler. Bir kargo şirketinde çalışıyorsanız on beş dakikalık kahve molasına izin verilmez, araçta bir gözetleme sistemi olduğu için kontrol edilirsiniz. Kahve molasına çıkarsanız ceza alırsınız ve bunu birden fazla kez yaptığınızda oyundan atılırsınız. Bunun adı “iş bulmak”. Kendini bir efendiye tabi kılmak.
Sadece anarşistler değil, sosyalist hareket de bunu bir slogan olarak benimsedi. “İşçilerin işletmeler üzerindeki kontrolü” geleneksel sosyalist hareketin temeliydi ancak süreç içinde bundan önemli ölçüde uzaklaşıldı. Ne var ki tüm bu fikirlerin hızla yeniden gündeme gelebileceğini düşünüyorum; bu belirli ölçüde gerçekleşti bile. Temel anarşist ilkeler üzerine kurulu daha özgür ve adil bir toplumun parçaları olan işçi kontrollü işletmeler, kooperatifler, büyüyen yerel girişimler var.
Ne yazık ki bu, acil krizlerimizle başa çıkmaya çalıştığımız bir zamanında gerçekleşemez. Zamanlama yanlış. Acil krizler hayatta kalma krizleridir ve az ya da çok mevcut kurumların varlığında ele alınmalıdır. Bu kurumlar değiştirilebilirler, ancak krizlerle başa çıkmaya çalıştığımız bir zamanda kökten dönüştürülemezler. Bu, uzun vadede bu yönde çalışmayı bırakacağımız anlamına gelmez; uzun vadede bunun için çalışırız, bilinci değiştirir, anlayışı değiştirir ve son derece baskıcı bir toplumda özgürlük unsurlarını inşa ederiz. Bu yapılabilir. Ancak acil krizler mevcut kurumlarla birlikte çalışmayı gerektirir. Buna mecburuz.
( https://jacobinmag.com/2021/11/noam-chomsky-climate-change-afghanistan-anarchism-china adresinden Pelin Tuştaş tarafından çevirilmiştir.)
Bunlar da ilginizi çekebilir