1948 yılında çıkan Arap-İsrail savaşında Filistin’de kurulması öngörülen Arap devletinin toprakları İsrail, Mısır ve Ürdün arasında paylaşıldı. Gazze şeridi Mısır, Batı Şeria Ürdün, Arap devletinin geri kalan toprakları ise İsrail tarafından işgal edildi. İsrail’in işgal ettiği topraklardan yüzbinlerce Arap aile Gazze, Batı Şeria, Lübnan, Ürdün ve Suriye’ye göç etti ve buralarda kurulan mülteci kamplarında yaşamaya başladı. 1955 yılı itibariyle Birleşmiş Milletler’e mülteci olarak 912 bin Filistinli kayıtlıydı. Bunların yaklaşık 351 bini mülteci kamplarında yaşıyordu. Bugün itibariyle BM’e kayıtlı 5.6 milyon Filistinli mülteci bulunmakta, bunların 1.5 milyondan fazlası halen daha mülteci kamplarında yaşamaktadır. Nakba veya Filistin Felaketi, Filistinlilerin 1948 yılında başlayan ve halen süregiden trajedinin adıdır. Bu trajedinin yarattığı şaşkınlık, yönsüzlük, kopukluk, yabancılaşma ve benzeri travmatik etkileri bütün çarpıcılığı ile aşağıdaki satırlarda sezmek ve hissetmek mümkündür. Yürürüm kuşlar gibi usulca derisinde yeryüzünün, uyandırmamak için ölüleri. Ve kilitlerim kapıyı diğerim olma arzuma, böylece hissetmem buluta özlemle inleyen bir taş olduğumu. Öylece yürürüm bir seyyahmışım bir gazete muhabiriymişim gibi batılı.. Rüzgarı seçerim bu yerden … Yokluğu seçerim tarif etmek için orasını. Yokluk kucakladı tarafsızca beni, ve gördü onu kargalar tarafsızca. Ey dostlarım durun … kendimizce inceleyelim bu yeri: Burada düşer gökyüzü üzerine taşın açsın baharda diye dağ laleleri taçlı … (şimdi benim şarkım nerede?) Burada ceylan kırar odamın camını onu takip edeyim vadiye kadar diye (öyleyse şimdi benim şarkım nerede?) Burada sihirli sabah kelebekleri taşır yolunu okulumun (öyleyse şimdi benim şarkım nerede?) Burada yıldızlara uçmak için eğerledim atı (öyleyse şimdi benim şarkım nerede?) Dostlarıma seslenirim: Durun… düşünmek için bu yeri ve ıssızlığını zengin cahiliye şiirleri ile atları ile ve ayrılıkları ile. Her bir kafiye için çadır kuracağız. Ve var her ev için esen rüzgarda bir kafiye… Ancak ben ilk hikayemin oğluyum. Sütüm annemin memesinde sıcak. Ve yatak iki küçük serçenin salladığı. Ve babam inşa ediyor yarını elleriyle… Büyümedim, bu yüzden de gitmedim sürgüne. Seslenir seyyah: Bekle güvercini, ta ötüşünü bitirene kadar. Seslenirim: O beni bilir ben de onu bilirim, ancak mektup henüz gelmedi. Ve muhabir keser gizli şarkımı: Hiç, görüyor musun iri çam ağacının arkasındaki şu süt fabrikasını? Seslenirim hayır. Görmüyorum pencerede ceylandan başka. Seslenir: Modern yollar görmüyor musun uzanıyor üzerinde evlerin enkazının? Seslenirim hayır. Görmüyorum onu. Görmüyorum altındaki bahçelerden başkasını, ve görüyorum örümcek ağlarını. Seslenir sil gözünün yaşlarını bir avuç taze çimle. Seslenirim: bu benim diğerim geçmişine ağlayan… Seyyah seslenir: Ziyaret sona erdi. Bulamadım resmini çekecek bir şey, sadece hayalet. Seslenirim: Yokluk görüyorum kusursuz edevatıyla, ona dokunuyorum ve onu duyuyorum, ve yükseltiyor beni daha yukarı. Göklerin en uzak köşelerini görüyorum. Ne zaman ki öldüm farkettim, ikinci kez doğdum ve döndüm yokluktan yokluğa.* * Mahmud Derviş’i anlamak zordur. Başka bir dile çevirmek ise çok daha zor. Bu şiirin çevirisi için Sinan Antoon’un İngilizce tercümesinden faydalandım. Ayrıca Mark Farha, Mazhar el-Zouby, Husam Muhammad ve Fatih Okumuş’dan yardım aldım. Hatalar tamamen bana ait. Kaynak: Mahmud Derviş, Talaliyyat el-Birveh: https://pulpit.alwatanvoice.com/articles/2009/12/06/181807.html Sinan Antoon, “Standing Before the Ruins of al-Birweh”: https://www.jadaliyya.com/Details/23789
Nakba - Filistin Felaketi
Popüler Haberler

Terör örgütü PKK, Devlet Bahçeli'nin önerisine uydu: Kongre için tarih ve yer belli oldu

Beyaz ette ölümcül bakteri: Gıda Mühendisleri Odası'ndan uyarı

Esenler’de kadın cinayeti: Evli olduğu erkek tarafından bıçaklanarak katledildi!

Özel: Kayyum kararının CHP’ye cuma akşamı 16:59’da tebliğ edilmesi kararlaştırılmış

Esenyurt'ta bir erkek çocuk, kız arkadaşını yaralayıp, annesini katletti!

Özel harekat polisi, AK Parti Genel Merkezi'nin bahçesinde intihar etti