Almanya mülteci entegrasyon politikası, 2015’ten sonra alınan önlemler ışığında sığınmacı kabul ederken mültecilere eğitim alabilme, dil öğrenebilme, çalışabilme gibi göstergelerle toplumun bir parçası olma hakkı tanımaktadır.
Küresel boyutta baş gösteren iltica meseleleri, uluslararası gündemi meşgul eden konuların başında gelmektedir. İltica meselelerine çözüm yolu arayan en önemli uluslararası örgütlerden biri olan Birleşmiş Milletler iltica meselesi ile ilgili olarak mültecilerin kendi ülkelerine gönüllü olarak geri dönmeleri, iltica ettikleri ya da iltica ettikleri ülke dışında başka bir ülkeye iskân ettirilmeleri ve iltica ettikleri ülkede entegrasyona tabi tutulmaları gibi çeşitli çıkış yolları üretmektedir.
[1]
Küresel bir sorun haline dönüşen iltica sorunu ile ilgili en sağlıklı çözüm yolunun mültecilerin ikamet ettikleri ülkelerine kendi istekleriyle geri dönmeleri olduğu yorumu, yaygın bir değerlendirme olurken 2018 yılında yaklaşık 600.000 ilticacının, ikamet ettiği ülkeye geri döndüğü ancak ikamet ettiği ülkeden başka bir ülkeye iltica eden kişi sayısının ikamet ettiği ülkeye geri dönen kişi sayısının çok üzerinde kaldığı kaydedilmiştir.
[2]
Mültecilerin ikamet ettikleri ya da iltica ettikleri ülke dışında başka bir ülkeye iskan ettirilmeleri, mülteci meselesinde çözüm adına ortaya atılan başka bir alternatif yöntemi oluştururken mültecilerin kendi ya da iltica ettikleri topraklar haricinde üçüncü bir ülke tarafından kabul edilmeleri ve bu ülkeye yerleştirilmeleri ise entegrasyon sürecini kapsamaktadır.
[3]
Mülteci entegrasyon süreci, mültecilerin iltica ettikleri ülkenin hukuki, iktisadi, içtimai bir parçası haline dönüştüğü bir süreci kapsarken bu sürecin mesuliyeti gerek iltica edilen ülkenin gerekse mültecilerin omuzlarında taşınmaktadır. Son 10 yıl içerisinde 1 milyondan fazla mültecinin küresel boyutta iltica ettiği görülürken mültecilerin iltica ettiği ülkenin vatandaşlığına geçmesi de bu çözüm yolunun bir sonucu olarak beraberinde ortaya çıkan bir patronaj olarak gelişmiştir.
[4]
Mülteci entegrasyonunun tanımıyla alakalı hemfikir olunan bir durum olmasa dahi pek çok kaynak, iltica edilen ülkede güvende hissetmek toplumun sahip olduğu tüm hak ve özgürlüklerden faydalanabilmek ve eşit şartlarda yaşam hakkını sürdürebilmek şeklinde çizilen genel hatlarda buluşmaktadır. Bu bağlamda iltica edilen ülke toplumuna kabul edilme sürecini kapsayan mülteci entegrasyonu, mülteciler ve asli toplumu kapsayan iki yönlü bir uyum sürecinden oluşmaktadır. Mülteci entegrasyonu; mültecilerin iktisadi, içtimai, siyasi ve kültürel olarak topluma uyum sağlaması olarak bilinen sosyal içerme ve mülteciler ile asli toplumun birbirlerine karşı anlayışlı olması olarak tanımlanan sosyal uyum kavramlarını içermektedir. Dolayısıyla mülteciler, asli toplum ve sivil toplum kuruluşları mezkûr entegrasyon sürecinin başrollerini oluşturmaktadır. Bu nedenle etkili bir entegrasyon politikasına ulaşmak adına entegrasyonu şekillendiren unsurlar arasındaki uyum ve iletişim ağı, büyük bir önem arz etmektedir.
[5]
Avrupa Birliği’nin paydaş ilkelerinden mütevellit bir anlayışa sahip olan ulusal entegrasyon süreci de sosyal devlet anlayışı tandanslı bir mahiyet taşımaktadır. Keza sosyal devlet anlayışı, bütün insanlığın ortak etik değerlerini kapsayarak evrensel bir toplum olduğunu kabul eden çok ulusluluk anlayışından daha ziyade sosyal mobiliteyle doğrudan bağlantılıdır.
Yani entegrasyonun sağlıklı bir zeminde ilerleyebilmesi adına gerek iltica edilen ülke sorumlularının gerek asli toplumun gerekse mültecilerin aynı değerde mükellefiyeti mevcuttur.
Avrupa Birliği’nin paydaş ilkelerinden mütevellit bir anlayışa sahip olan ulusal entegrasyon süreci de sosyal devlet anlayışı tandanslı bir mahiyet taşımaktadır.
Bu karşılıklı sorumluluk arz eden mülteci entegrasyon politikalarında başarılı olan devletlerin başında bir Avrupa Birliği üyesi olan Almanya gelmektedir. Almanya’ya iltica eden sığınmacıların sayısının 1 milyona ulaşması, Almanya’da yabancı karşıtı görüşlerin yükselmesi ve sığınmacıların ekonomide oluşturduğu etkinin ve Avrupa bütünleşmesinin dinamiğini oluşturan ilkelerin sorgulanmasını gündeme getirmiştir.
[6] Almanya, 2015 yılına kadar üç nedenden ötürü kapılarını sığınmacılara aralamıştır: Birinci neden; savaş ve çatışmadan kaçan sığınmacılara kapıların açılması için kamuoyunun hükümete vermiş olduğu destektir. İkinci neden; 2005 yılından itibaren Angela Merkel’in sığınmacılara açılan kapılar konusundaki istikrarlı ve karalı duruşu, üçüncü neden ise, sığınmacıların Almanya’nın yaşlanan nüfusu ve işgücü eksikliği karşısında bir çözüm olabilme ihtimalidir. Mülteciler ise Almanya’yı güvenli ve kalkınmış bir refah ülkesi olarak gördükleri için özellikle 2013-2015 yılları arasındaki dönemde sadece Suriye’den değil, Irak, Afganistan, Yemen, Eritre, Nijerya gibi çeşitli ülkelerden Almanya’ya akın etmiştir.
Almanya’da, mültecilerin Alman tarihi ve kültürel değerleri hakkında bilgi sahibi olması önemsenen konuların başında gelmektedir.
2006 yılında Almanya’ya iltica başvurusu yapanların %6.4’ü kabul edilirken, 2010 yılında %20.5, 2014 yılında %31.4 ve 2015 yılında ise %40’a kadar yükselmiştir.
[7] Almanya bu dönemde, Avrupa’da sığınmacılara karşı kapılarını açık tutan nadir devletlerden biri olurken Merkel, tüm eleştirilere karşın bu tutumunu uzun süre devam ettirmiştir.
[8]
Küreselleşme dönemi itibariyle yoğun bir göç durağı haline gelen ve diğer taraftan da sistematik devlet olma özelliğini muhafaza eden Almanya’da 25 Mayıs 2016 tarihinde çıkarılan ve mültecilerin hak ve sorumluluklarını düzenleyici entegrasyon kanunu, Alman hükümetini entegrasyon prosesinin baş aktörü kılmış ve yasa doğrultusunda hükümet, entegrasyonun başarıyla yürütülmesi adına entegrasyon eğitimi ve çalışma programları düzenlemek iş kanunları tertip etmek barınma olanaklarını geliştirmekle yükümlendirilmiştir.
Almanya’da, mültecilerin Alman tarihi ve kültürel değerleri hakkında bilgi sahibi olması önemsenen konuların başında gelmektedir. Almanya Hükümeti, ülkesine yerleşmek isteyen gruplardan kültürel bir bilinç talep ederken bu doğrultuda hazırlanan ve Müslüman ve Yahudi örgütlerin temsilcileri ile akademik camia tarafından düzenlenen ‘’Almanya Ulusal Entegrasyon Planı’’ uyarınca mültecilerin, Almanya’nın tarihi, kültürü ve hukuku hakkında yaklaşık 30 saatlik bir vatandaşlık eğitimi alması zorunludur.
[9] Almanya’nın tarihi ve kültürüyle alakalı toplamda 47 içerikten mütevellit olan entegrasyon eğitiminde, sığınmacıların eğitime katılmayı reddetmesi durumunda devlet tarafından sağlanan sosyal yardım ödenekleri kısıtlanmaktadır.
Ayrıca mülteci statüsüyle Almanya’da bulunan tüm sığınmacıların Almanya’ya iltica ettiği tarihten itibaren ilk altı ay içerisinde dil eğitimlerine katılmaları zorunluluk teşkil etmektedir. Almanya’da kalıcı ikametgâh almak isteyen sığınmacıların Almancaya hâkim olmaları istenmektedir. Entegrasyon yasası, mültecilerin Almanya’da istihdam edilmelerini sağlayacak seviyede Almanca öğrenmelerini sağlamayı amaçlamaktadır. Zira hayatını yalnız sürdüren sığınmacılar beş yılı doldurduktan sonra ancak Almancayı akıcı bir şekilde konuşabilme şartıyla daimî ikamet izni başvurusu hakkına sahip olabilmektedir. Bu durum dışında yasa kapsamında tespit edilen birtakım özel durumlar dâhilinde bu süre üç yıla kadar düşebilmektedir.
[10]
Almanya hükümeti, mülteci istihdamının artırılmasını konusunda ciddi adımlar atarken herhangi bir iş adına mültecilerin de istihdam edilmesine olanak sağlayan iş kanunları düzenlemiştir.
Alman Federal Göçmenler ve Mülteciler Servisi tarafından 2015 yılında düzenlenen ‘’Sığınmacılar: Sosyal Yapı, Nitelikler ve İstihdam Edilebilirlik’’ başlığını taşıyan bir çalışma, Almanya’daki mültecilerin %18’inin üniversite mezunu olduğunu kaydederken bu durum, sığınmacıların ihtisasta istihdam edilmelerinin kolay olmadığını göstermiştir. Ancak entegrasyon yasası çerçevesince yürütülen politikalar ışığında 2017 yılının Ekim ayında 203.000 kişi olan mülteci istihdamı %47 artışla 2018 yılı Ekim ayı içerisinde 298.000 kişiye çıkmış ve 2017 yılı aralık ayındaki %10,6 seviyesindeki istihdam arama oranı, 2018 yılı aralık ayı içerisinde %6,7’ye gerilemiştir.
[11] Dolayısıyla doğru programla sorunun büyümesi yerine küçültülmesi sonucu elde edilebilmiştir.
Almanya hükümeti, mülteci istihdamının artırılmasını konusunda ciddi adımlar atarken herhangi bir iş adına mültecilerin de istihdam edilmesine olanak sağlayan iş kanunları düzenlemiştir. Ayrıca saatliği 1 Euro olan ve 100.000’e yakın sığınmacının istihdam edildiği proje kapsamında çalışmayı reddeden sığınmacıların da sosyal yardımları kısıtlamaya uğramaktadır.
[12]
Sığınmacıların istihdamı kadar sığınmacı çocukların eğitimini de önem veren Almanya hükümeti, sığınmacı çocukların eğitimi adına da önemli bir politika yürütmüştür. Almanya’daki okula gitmeyen sığınmacı çocukların oranı %5 olurken mezkûr oran; entegrasyon politikasının eğitim alanında da başarıya ulaştığını ispatlar niteliktedir. İlkokul eğitimi gören sığınmacı çocuklardan birçoğu kendi sınıf arkadaşlarından yaşça daha büyüktür. Ancak sığınmacı çocukların üniversite hazırlık ve lise meslek okullarındaki katılım oranı daha düşüktür.
[13] Göçmen Entegrasyon Politikası Endeksi 2022 Raporu’na göre; Almanya eğitim göstergesiyle kıyaslanan 52 ülke arasından 11. sırada yer bulmuştur.
[14]
Sığınmacıların iltica esnasında Almanya’ya ulaşmaları ve Almanya’da müsait bir bölgede iskân edilmeleri süreci başından sonuna kadar Almanya hükümeti kontrolünde yürütülmektedir. Almanya’da mülteci entegrasyonu politikaları çerçevesince bir sığınmacı Almanya’ya ulaştığında ilk olarak sınırdaki yetkililer tarafından yerleşim merkezinden uzak bölgelerde yer alan kabul merkezine alınmakta ve ‘’Sığınmacı İlk Dağılımı Sistemi’’ vasıtasıyla kendisine uygun olan bir bölgeye gönderilmektedir. Sığınmacıların Almanya içindeki ikamet edecekleri bölgeler Almanya hükümeti tarafından belirlenirken bu dağılımlar, iltica kanunun 45. maddesi kapsamında bölgelerin nüfusu ve vergi gelirine göre düzenlenmektedir.
[15] Ancak sığınmacıların, hükümetin uygun bulduğu bölgeler dışında başka bir bölgede istihdam fırsatı elde etmeleri durumunda istedikleri bölgede ikamet etme hakkı da mevcuttur.
Sığınmacıların iltica esnasında Almanya’ya ulaşmaları ve Almanya’da müsait bir bölgede iskân edilmeleri süreci başından sonuna kadar Almanya hükümeti kontrolünde yürütülmektedir.
Almanya’da sığınmacılar adına üç tip barınma koşulu mevcuttur:
- İltica talebinde bulunan kişinin başvurusuyla alakalı karar sonuçlanıncaya değin ilk altı ay kadar kalabileceği geçici ilk kabul merkezlerinde ikamet etmek,
- İltica talebinde bulunan kişinin ilk kabul süreci sonrasında hükümet tarafından belirlenen toplu ikamet merkezlerinde ikamet etmek,
- Toplu ikamet merkezlerindeki yetersizlik nedeniyle merkezsiz ikamet etmek.[16] Bu durum karşısında sığınmacılar devlet tarafından belirlenen bölgelerde ikamet etmek zorundadır ve devletten konut kirası yardımı almaktadır.[17]
Almanya hükümeti 2015 yılında ülkeye gelecek sığınmacı sayısını 300.000 olarak tahmin ederken bu sayı çerçevesince eyalet hükümetlerine bütçe ayırmıştır. Eyaletlerin, 2015 yılının mart ayında bu sayıyı 500.000 olarak tahmin etmesi üzerine merkezi hükümetten daha fazla para talep etmesi kabul edilmemiş fakat Ağustos ayında bu sayının 800.000 gibi bir sayıya ulaşması, Almanya’da doğal afet statüsünün yürürlüğe konmasına neden olmuştur.
[18]
Sığınmacıların istihdamı kadar sığınmacı çocukların eğitimini de önem veren Almanya hükümeti, sığınmacı çocukların eğitimi adına da önemli bir politika yürütmüştür.
Almanya’da 2016 yılında yaklaşık olarak 20,5 milyar dolar, 2017 yılında yaklaşık olarak 21,2 milyar dolar ve 2018 yılında yaklaşık olarak 23,6 milyar dolar harcanması entegrasyona ayrılan maliyetlerin her geçen yıl giderek arttığını da göstermektedir. Mülteci entegrasyonu için ayrılan bütçenin yaklaşık %66’lık kısmı barınma, sosyal güvenlik yardımları ve entegrasyon pratikleri adına kullanılırken yaklaşık %34’lük kısmı ise mülteci sirkülasyonunu önlemeye yönelik önlemler adına kullanılmaktadır.
[19]
Karnitschnig, mülteci problemine çare olarak üç faktör üzerinde durmuştur. İlk faktör; Almanya dışındaki diğer AB üye devletlerinin pozisyonudur. Fakat AB devletlerinin sığınmacılara kapı açmak ve Almanya’nın yüklendiği yükü paylaşmak fikrine çok sıcak bakmadığı görülmektedir. İkinci faktör, sığınmacıların Avrupa’ya gelişinin önlenmesinde önemli bir müttefik olan Türkiye ile kurulan ortaklık ilişkileridir. Üçüncü faktör ise, Almanya’nın ekonomi dengesinin bozulmadan sığınmacılar sorununun çözüme kavuşmasıdır. Bu bağlamda 2016’da Londra’da gerçekleştirilen Suriye Bağışçılar Konferansı’nda 2016 yılı için 6 milyar dolar, 2017-2020 dönemi için ise 6.1 milyar dolar yardım yapılmasına karar verilmiştir.
[20]
Almanya’da ‘’Sol Parti’’ tarafından verilen bir soru önergesine yanıt veren hükümet, 2021 senesinin ilk 6 ayında, 47 bin 400 sığınmacının resmen kabul edildiğini, 7 bin 360 kişinin sınır dışı edildiğini ve 4 bin 374 kişinin ise kendi isteğiyle ülkesine döndüğünü açıklamıştır.
[21] 2021 yılında Federal hükümete soru önergesini yönelten Sol Parti Federal Meclis Milletvekili Ulla Jelpke, ülkeye kabul edilen sığınmacı sayısının Merkel’in büyük koalisyon hükümetinin öngördüğünden çok daha düşük olduğu eleştirisinde bulunurken küresel boyutta yükselen mülteci sayılarına bakıldığında bu sayının utanç verici olduğunu ve Almanya gibi gelişmiş bir ülkenin mülteciler konusunda daha fazla sorumluluk üstlenmekten kaçındığını belirtmiştir.
[22]
Özetle Almanya mülteci entegrasyon politikası, 2015 sonrasında alınan önlemler ışığında aşamayla sığınmacı kabul ederken mültecilere halihazırda belirgin olmasa da bir tolerans dairesinde geçici de olsa ülkede kalabilme, eğitim alabilme, dil öğrenebilme, çalışabilme gibi göstergelerle gereken şartları yerine getirdiklerini ispatlamaları koşuluyla ülkede kalarak toplumun bir parçası olma hakkı tanımaktadır.
[23]
---
[1] UNHCR, Local Integration. URL: https://www.unhcr.org/enus/local-integration-49c3646c101.html.
[2] UNHCR, Education. UNHCR: URL: https://help.unhcr.org/turkey/information-for-syrians/education/.
[3] Uluslararası Göç Örgütü, Göç Terimleri Sözlüğü, 2013, s.10.
[4] A.g.e., s.30.
[5] Council of The European Union, Justice and Home Affairs - 2618th Council Meeting, Brussels: 2004, European Union.
[6] A. Akkaya,“Almanya’nın Zorunlu Tercihi: Mülteci Krizi Ekseninde Türk-Alman İlişkilerini Yeniden Düşünmek”, Bölgesel Çalışmalar, 2016, 1(1): s.23-49.
[7] http://ormer.sakarya.edu.tr/20,3,,50,almanya_nin_suriyeli_multecilere_yonelik_politikasi.html
[8] M.M. Mayer, Germany’s Response to the Refugee Situation: Remarkable Leadership or Fait
Accompli?,Newpolitik,
http://www.bfna.org/wpcontent/uploads/2017/04/Germanys_Response_to_the_Refugee_Situation_Mayer.pdf
[9] D. Şimşek, ve M. Çorabatır, Challenges and Opportunities of Refugee Integration in Turkey. Ankara, İstanbul: İGAM, 2016.
[10] Aynı yer.
[11] S. Trines, The State of Refugee Integration in Germany in 2019. World Education News and Reviews,
URL: https://wenr.wes.org/2019/08/the-state-ofrefugee-integration-in-germany-in-2019.
[12] Şimşek ve Çorabatır, 2016.
[13] Trines, 2019.
[14] Huddleston ve Solano, 2020.
[15] E. Chemin, Refugee Housing Policy and its Effects on the Lives of Asylum Seekers in Germany. RESPOND: URL: https://www.respondmigration.com/blog1/refugee-housing-policy-in-germany#_ftn1=
[16] AIDA, Country Report: Germany, Germany: ECRE, 2018.
[17] Saria Alshekh Fattouh, Kent Mültecilerinin Entegrasyon Süreci. Ankara/Altındağ Örneği, Yüksek Lisans Tezi Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Haziran 2021.
[18] Mayer , 2017 s.5-7.
[19] Trines, 2019.
[20] İlhan Aras, Akın Sağıroğlu, ‘’Almanya ve Suriyeli Mülteci Krizi’’, Uluslararası İlişkiler ve Diplomasi Dergisi, Cilt:1, 1.Sayı, Haziran 2018, s.105-116.
[21]https://www.dw.com/tr/almanya-2021in-ilk-6-ay%C4%B1nda-47-bin-400 s%C4%B1%C4%9F%C4%B1nmac%C4%B1-ald%C4%B1/a-59032747
[22] Aynı yer.
[23] Zahide Erdoğan, ‘’Alman Sığınma Sisteminde Açık Kapıdan Entegrasyon Siyasetine Geçiş ve Tolerans
Politikası’’, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 25 (Özel Sayı), 65-86.