Unutmayın! Siyasi partinizin çıkarları için değil, seçildiğiniz ilin ve o ilde yaşayan insanların çıkarları için o koltuklarda oturuyorsunuz! Sizin maaşınızı partinizin lideri değil, millet veriyor! Bu yüzden milletvekilinin tek patronu onu seçen millettir! 

Seçime katılan siyasi partiler Yüksek Seçim Kurulu’na milletvekili listelerini sundular.

Ülke yönetiminde milletin sesi olması için 600 yeni milletvekili seçeceğiz.

Benzer seçimleri daha önce de yaptık ancak her seferinde ne milletin seçtiği vekilden ne de vekilin kendi görev ve sorumluluklarından haberi olmadığına defalarca şahit olduk.

Parti ayrımı yapmaksızın; aklını ve iradesini tek bir kişiye teslim etmiş, eskimiş, yandaş, vasıfsız vekiller görmekten artık bunaldık, sıkıldık, bıktık!

Bu vesileyle cumhuriyetin 100. yılında hem seçenlere hem de seçilenlere demokrasinin en temel şart ve kurallarını tekrar hatırlatmak isterim.

Milletin bir ferdi olarak beni temsil edecek yeni milletvekillerine açık çağrımdır!

Sizler milletin vekili olacaksınız. Adı üzerinde millet-vekili! Hepiniz birer şahsiyet ve özgür bireylersiniz! Siyasi parti liderinizin emir-eri olmak için seçilmiyorsunuz! Bunu asla unutmayın.

Milletvekilinin üç temel görevi vardır. Birinci vazifesi seçildiği ilin gelişmesi için devlet politikalarına yön vermektir; ikinci vazifesi yönetim erkinin alacağı kararlarda o ilde yaşayan halkın menfaatlerini korumaktır. Çünkü milletvekili öncelikle seçildiği ilde yaşayan vatandaşların meclisteki temsilcisidir ve parti liderinden önce kendisini seçen ildeki halka karşı sorumludur!

Örneğin; hükümetin izin verdiği bir madencilik faaliyeti sonucunda iktidar partisine mensup bir milletvekilinin şehrindeki ormanlar, zeytinlikler, akarsular yok edilecekse, bu duruma ilk önce o milletvekilinin karşı çıkması gerekir! Bu karşı çıkış mensubu olduğu iktidar partisine, kendi milletvekili arkadaşlarına karşı bile olsa bunu yapmalıdır çünkü bu onun milletine karşı asli ve öncelikli görevidir!

Unutmayın! Siyasi partinizin çıkarları için değil, seçildiğiniz ilin ve o ilde yaşayan insanların çıkarları için o koltuklarda oturuyorsunuz! Sizin maaşınızı partinizin lideri değil, millet veriyor! Bu yüzden milletvekilinin tek patronu onu seçen millettir!

Devleti yönetenler halkın gücünü unutmasın diye meclis vardır. Mecliste asıl güç halkındır. Meclise giren her vekil halkın yani milletin vekilidir. Aslolan millettir, siyasi partiniz veya onun lideri değildir!

Üçüncü ve en önemli göreviniz ise milletin adına yürütme erkini denetleme vazifenizdir! Yürütme erki kimdir? Bakanlar ve Cumhurbaşkanıdır. Aynı partiden olsanız bile milletvekili seçildiyseniz sizin artık bir denetleme göreviniz vardır.

İktidar partisine mensup bir milletvekilinin bütçe görüşmesinde ekonomi bakanından hesap sorduğunu hiç gördük mü? Hesabı bırakın, soru sorduğunu gördük mü? ‘‘Bizim parti ne yaparsa doğrudur, cumhurbaşkanım ne derse emirdir’’ diyerek milletin vekili olamazsınız! Millet ve devlet size binlerce lira maaşı millet adına bu denetleme ve sorgulama vazifenizi yapmanız için veriyor! Örneğin; yönetici erk bütçede ‘‘500 milyar ek vergi toplayacağız’’ dediğinde iktidar partisinden bir milletvekilinin, temsil ettiği millet adına ‘‘hayır bu vergi oranları çok’’ diye itiraz ettiğini gördük mu? Tek yaptıkları: Eller havaya, onaylandı… Parti ayrımı yapmaksızın; ‘‘Grup kararı’’ gibi anti-demokratik uygulamaların demokrasinin kalbi mecliste hâlâ sıklıkla hayat buluyor olması bile üzerinde düşünmemiz gereken bir husustur. Denetleme vazifelerini Türk milletine karşı düzgün yapamayan bu tür ‘‘emir-eri’’ milletvekilleri yüzünden Türkiye’de aslında büyük bir yasama sorunu vardır. Bu bir sorundur çünkü yasama yürütmenin yandaşı olamaz! Eğer olacaksa 600 milletvekili çıkartmaya ne gerek var? Sadece bir cumhurbaşkanı seçeriz, o da gereken bakanları atar ve ülke yönetilir.

Devleti yönetenler halkın gücünü unutmasın diye meclis vardır. Mecliste asıl güç halkındır. Meclise giren her vekil halkın yani milletin vekilidir. Aslolan millettir, siyasi partiniz veya onun lideri değildir!

Koltuk, makam, şöhret, maddi ve manevi rant gibi nedenlerle siyasete girenler milletin vekili değil, partinin başkanının vekili olurlar.

Bu bir demokratik bilinç ve kültür meselesidir. Düzgün milletvekilleri için önce demokratik bilinci yüksek millet gerekir. Milletvekilini gördüğünde karşısında el-pençe divan duran bir millet olduğu sürece milletvekili milletin değil, kendisine o koltuklara oturma şansı tanıyacak parti başkanının vekili olur.

Tabii ki bu demokratik kültürün gelişmesi için öncelikle seçim sistemimizdeki bazı köklü değişimlerin yapılması gerekir. Türkiye’deki siyasi parti ve seçim sistemleri demokratik anlamda çağ-dışı kalmıştır. Örneğin; lider sultasını sonlandıracak dar bölge seçim sistemine niçin geçilmez? Millet olarak milletvekili adaylarını milletin kendisinin belirlemesi daha doğru olmaz mı?

Bugünkü sistem bir siyasi parti başkanının millet adına milletin kimi seçeceğine karar verdiği sistemdir… Bir başka deyişle aslında seçim değil, seçiN’dir.

Milletvekillerinin sadece millete hesap verdiği daha demokratik günlerin gelmesi dileğiyle, seçimler ülkemiz için hayırlı olsun.

ü