Manşet

Metin Göktepe, katledilişinin 22'nci yılında mezarı başında anıldı: "Yaşasaydı Ahmet'le aynı hücrede olurdu"

Abone Ol
Evrensel Gazetesi muhabiri Metin Göktepe, katledilişinin 22'nci yılında mezarı başında anıldı. Anmaya katılanlar, üstüne Evrensel Gazetesi ile karanfiller bıraktıkları mezarı başında, "İnadına hepimiz birer Metin'iz" diye haykırdı. “Mutlaka ben izlemeliyim arkadaşlar” diyerek gittiği haberde, gözaltına alınıp ve polislerce dövülerek öldürülen Evrensel Gazetesi muhabiri Metin Göktepe, katledilişinin 22'nci yılında Esenler Kemer Mezarlığı'nda bulunan kabri başında anıldı. Anmaya Göktepe'nin ailesi, Evrensel Gazetesi çalışanları, CHP milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu ile Barış Yarkadaş, ÖHP'li avukatlar, Emek Partisi (EMEP) Genel Başkan Yardımcısı ve eski milletvekili Levent Tüzel, Cumartesi Anneleri, DİSK Basın İş Genel Başkanı Faruk Eren, TGS temsilcileri, HDP temsilcileri ve çok sayıda kişi katıldı. Göktepe'nin mezarına Evrensel Gazetesi ile karanfiller bırakıldı. Göktepe şahsında yaşamını yitiren gazeteciler için bir dakikalık saygı duruşunda bulunulan anmada, "İnadına hepimiz birer Metin'iz" sloganı atıldı. POLAT: TÜM GAZETECİLER SERBEST BIRAKILSIN Anmada ilk olarak Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat konuştu. Göktepe'nin katledilmesinin üzerinden 22 yıl geçtiğini hatırlatan Polat, Göktepe'nin katledilme hikayesini anlattı. Göktepe'nin kararlı bir gazeteci olduğunu söyleyen Polat, "Metin mesleğini coşku ve heyecanlı yapan biridir. Metin gözaltına alındığında yanında Ahmet Şık vardı. Ahmet, Metin davasını ilk takip edenlerdendir. Metin Göktepe cinayeti aslında devlet görevlileri tarafından işlenmiş ve ceza almış bir cinayet olarak tarihe geçti. Gazeteciler davayı kararlı bir şekilde takip ettiler ve ilk kez bir sonuç alındı" dedi. Ahmet Şık ve diğer bütün tutuklu gazetecilerin serbest bırakılmasını isteyen Polat, tutuklu gazeteciler serbest bırakılıncaya kadar mücadele edeceklerini vurguladı. Polat, konuşmasını "Metin'in gazeteciliği, bir kuşağın kararlı gazetecilik sürüvenidir. Bugün pek çok genç gazeteci bunu takip ediyor. Türkiye'de eğer bugün 150'inin üzerinde gazeteci tutuklu ise, aslında bu aslında güçlü bir gazeteciliğin olduğunun kanıtıdır" sözleriyle sonlandırdı. ANNE GÖKTEPE: HEPİNİZ BİRER METİN'SİNİZ Anne Fadime Göktepe ise, oğlunun mezarı başında kendilerini yalnız bırakmayan herkese teşekkür etti. "Ben barış ve adalet istiyorum. Cezaevinden çocuklarımız çıksın istiyorum. İyi bir devlet istiyorum. Çocuklar ölmesin, anneler ağlamasın, cezaevine girmesinler. Grevdekiler ölmesin istiyorum" diyen anne Göktepe, anmaya katılanlara “Hepiniz birer Metin'siniz" diyerek duygularını dile getirdi. EREN: BU DÖNEMİ METİN OLARAK AŞACAĞIZ Konuşmasında 22 yıldır acılarının halen taze olduğunu ifade eden DİSK Basın İş Başkanı Faruk Eren de, "Metin katledilen tek gazeteci değildi. Ondan sonra da gazetecileri ve insan hakları savunucularını kaybettik. Bugün yaşadığımız durum, o dönemden çok farklı değil. Yine gazeteciler ölüm ile tehdit ediliyor, öldürülüyor. Hapishanelere atılıyor. Karanlık bir dönemdeyiz. Ama bu dönemi daha çok Metin olarak aşacağız. Daha çok Metin olacağız. Hepimiz birer Metin'iz" dedi. NASUHBEYOĞLU: GERÇEKLERİ YAZMAK İSTEDİĞİ İÇİN KATLEDİLDİ Daha lisede okurken Göktepe'nin öldürüldüğünü söyleyen aynı zamanda TGS İstanbul Şube yöneticisi olan Evrensel gazetesi çalışanı Vural Nasuhbeyoğlu da duygularını şu sözlerle dile getirdi: "O zaman bu gazetede olacağımı bilmiyordum, ama bugün onun gazetesindeyim. Gerçekleri yazmak istediği için ve sesi duyurulmayanların sesi olmak istediği için katledildi. Bugün belki bu denklaşörlere basan gazetecilerin çoğu doğmamıştı. Ama hala gerçekleri yazmak için kalemini oynatan, denklaşörüne basan gazeteciler var. Yüzlerce gazeteci cezaevinde olmasına rağmen, demek ki gerçeklerin peşini bırakmayacağımızın bir simgesi Metin Göktepe." TÜZEL: MÜCADELE TEK ÇIKIŞ NOKTAMIZ, BAŞARACAĞIZ Emek Partisi (EMEP) Genel Başkan Yardımcısı ve eski milletvekili Levent Tüzel de, konuşmasında devletin şiddetinin mazlum haklar ve gazeteciler üzerinde sürdüğünü söyledi. Göktepe'nin ölüm haberini şaşkınlık ile karşıladığını dile getiren Tüzel, "Sonra morgda onun dövülerek öldürülen cenazesini gördüm. Çok konuşuyorsun denilerek gözaltına alındı. Sopalarla dövülerek öldürüldü. ‘Gazeteciyim’ demesine rağmen, 'bu gazeteci' denilerek öldürdüler. Bilerek ve isteyerek öldürdüler" dedi. Göktepe'nin ilk öldürülen gazeteci olmadığını sözlerine ekleyen Tüzel, "O dönem 25 gazetecinin devlet eli ile katledildiği söyleniyordu. Faşizm baskılarını gazeteciler üzerinden eksik etmedi. Faili meçhuller, baskılar hep devam etti. 22 yıl sonra KHK'lerle kendine itiraz eden bütün muhaliflere benzer müdahalelerde bulunuluyor" diye ifade etti. Anne Göktepe'nin "iyi bir devlet istiyorum" sözlerine de değinen Tüzel, "İyi bir devlet insanların işkence ile öldürülmediği, kadınların ezilmediği, hor görülmediği, hak arayan gazeteci akademisyenlerin tutuklanmadığı, demokratik, bağımsız ve özgür bir ülke demektir" diye belirtti. Tüzel, konuşmasını "OHAL ve KHK rejimine karşı direneceğiz, demokratik bir ülkeyi Fadime ana gibi bütün anneler adına ve gazeteciler adına başaracağız. Mücadele bizim tek çıkış noktamız bunu başaracağız" diyerek tamamladı. YARKADAŞ: METİN YAŞASAYDI AHMET İLE AYNI HÜCREDE OLURDU CHP Milletvekili Barış Yarkadaş ise, Göktepe'nin katledildiği yıl, profesyonel olarak gazeteciliğe başladığını paylaştı. Göktepe'yi tek bir kelime ile anlatmanın mümkün olduğunu dile getiren Yarkadaş, "Metin Göktepe gerçeğin peşinde olmanın adıdır. Habercilikte ısrarın adıdır. Gerçeği aramanın ısrarın hakikatidir. 8 Ocak 1996 tarihinde katledilen iki tutuklunun cenazesini takip eden ve o haberin peşinde koşan, o katliamın unutulmasına izin vermeyen bir gazetecidir. Bugün bizim Metin Göktepe gibi gazetecilere ihtiyacımız var" dedi Yarkadaş son olarak, Göktepe'nin arkadaşlarının uydurma suçlarla cezaevinde olduğunu söyleyerek, "Metin bugün yaşıyor olsaydı, o da Ahmet ile birlikte aynı hücrede olurdu. Gazetecilerin kaderi o günden bugüne değişmedi" ifadelerini kullandı. TANRIKULU: KADERLERİ MEZAR VE CEZAEVİ OLMAMALI' CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da "Gazetecilerin kaderi mezar ya da cezaevleri olmamalıdır. Mutlaka bu durumdan çıkacağız" diye konuştu. Konuşmaların ardından anma sona erdi.