Büyük tartışmaların ardından Adli Yıl Açılışı Töreni bugün gerçekleşiyor. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, "Türkiye Barolar Birliği hiçbir siyasi partinin muhalifi veya destekçisi değildir" açıklamasında bulundu.

Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda gerçekleşen töreni onlarca baro başkanlığı boykot ederken, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu bir konuşma yaptı.
Erdoğan, adli yılı açtı: İnsan adalet yerine zulüm yolunu seçiyorsa, bunu kendi iradesiyle yapıyor demektir
Yargıtay Başkanı’ndan ‘istinaf mahkemesi’ uygulamasına eleştiri: Adil yargılanma hakkını zedeliyor
Feyzioğlu'nun konuşmasının tam metni şöyle: Sayın Cumhurbaşkanım, Sayın Dinleyenler,
Mesleğini icra ederken şehit olan meslektaşlarıma, Vatan mücadelesinde şehit olan tüm güvenlik güçlerimize, terör eylemlerinde kaybettiğimiz vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Ruhları Şad olsun. Bu sene, 19 Mayıs 1919’un 100. yılını gururla idrak ediyoruz.  Samsun'a çıktığında “elimizde hiçbir kuvvet yoktu, yalnız Türk Milleti’nin asaletinden doğan ve benim vücudumu dolduran yüksek ve manevi kuvvet vardı. İşte ben bu milli kuvvete, Türk Milleti’ne güvenerek işe başladım” diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, kurtuluşa ve kuruluşa kanıyla, canıyla, mücadelesiyle ortak olmuş herkese saygı ve şükranlarımızı bir kez daha ifade ediyorum. Hepsinin ruhları şad olsun. O günlerden bugünlere uzanan bir ses duyuyorum. Diyor ki; “Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel senin en kıymetli hazinendir.” İşte bizlere görevimizi hatırlatan bu ses, bizim her daim yüreğimizdedir. Bizim için vatan söz konusu ise, gerisi teferruattır. Bugün buradayız. Çünkü; Vatandaşlarımızın yargıya ilişkin sorunları ve bizlerden beklentileri vardır. Avukatların yargıya ilişkin sorunları ve bizlerden beklentileri vardır. Bu sorun ve beklentiler birbirinden farklı ve bağımsız değildir. Avukatın sorunu, vatandaşın sorunudur. Çözümler de ortaktır. Burada bunlardan bazılarına değineceğim. Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Sayın Adalet Bakanımızın yadsınamaz destekleriyle, ilgili her kesimin katkılarıyla hazırlanmış olan Yargı Reformu Strateji Belgesi’nde sorunlarımızın önemli bir kısmının çözümüne yer verilmiştir. Ben de bu sorunların bazılarını çözümleriyle birlikte ortaya koyacağım. Ancak bundan önce şu hususları vurgulamakta fayda görüyorum: -   Türkiye Barolar Birliği hiçbir siyasi partinin muhalifi veya destekçisi değildir. Yargı Erki'nin üç eşit kurucu unsurundan savunmayı temsil eder. -   Yargı Reformu Strateji Belgesi, Türkiye Barolar Birliği'nin etkin katılımıyla hazırlanmıştır. -   Reform paketleri süratle çıkarılmalı ve hızla uygulamaya geçirilmelidir. 1.   Ülkemizin kanayan yarası, biz avukatların da hedefi olduğumuz toplumsal şiddetle ve kadına – çocuğa karşı şiddetle hep birlikte mücadele etmek zorundayız. Amacımız o ilk tokat, o ilk şiddet eyleminden itibaren mağdurun yanında onu sarıp sarmalayacak bir avukatın bulunmasının sağlanmasıdır. Bu konu partiler üstüdür. Milli bir meseledir. Hiç kimse ve hiçbir kurum kendi başına yeterli değildir. Herkes ve her kurum üzerine düşeni yaparsa çözüm olacaktır. 2.   Hukuk alanındaki mesleklere giriş sınavı bir an önce getirilmelidir. Bilgiyi ölçen, zor bir sınav olmalıdır. Böylece hukuk fakültelerinin eğitim öğretim seviyelerini çağın gereklerine uygun hale getirmeleri sağlanacaktır. 3.   Yeni hukuk fakültesi açılmasına, mevcutlar arzu edilen seviyeye gelinceye kadar son verilmelidir. 4.   Hâkim ve savcı yardımcılığı müessesesi getirilmelidir. Türkiye’nin son dönem gerçeği olan iki üç yıl kıdemli, yani tecrübesiz hâkim ve savcılarla adalet dağıtılmasında büyük sorun vardır. Bu müessese bu sorunu çözecektir. 5.   Hâkim ve savcı adayları dahil olmak üzere kamuya personel alımlarında mülakat uygulamasına bir disiplin getirilmelidir. Örneğin 500 kişinin alınacağı bir pozisyona, yazılıyı geçen 3000 kişi çağrılmamalı, yazılı sınav anlamsız kılınmamalıdır. Kadroya alınacak kişi sayısının yüzde on veya on beş fazlası, yazılı puanlarına göre mülakata davet edilmelidir. Mülakatlar kamera kaydına alınmalıdır. İlgili kamu kurumunun web sitesinde isim isim yayınlanarak şeffaflık sağlanmalıdır. Böylece yargı denetimi fiilen mümkün kılınmalıdır. 6.   Bugün verilen hükümlerin yaklaşık yüzde doksanı istinaf aşamasında kesinleşmektedir. İstinaf mahkemelerinin kararlarının daha büyük bir yüzdesi Yargıtay denetimine açılmalıdır. Yargıtay’ın içtihat mahkemesi özelliği güçlendirilmelidir. Düşünce özgürlüğünü ilgilendiren her suç tipi mutlaka Yargıtay’ın denetiminden geçmelidir. 7.   Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ve Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvurulardaki ilke kararlarına uygun kararlar vermek, hakimlerin yükselmelerinde en önemli ölçüt haline getirilmelidir. 8.   Tutuklama tedbirinin peşin ceza gibi uygulanmasına sebebiyet veren katalog suçlar kanundan çıkarılmalıdır. 9.   Vatandaşlarımızın üzerindeki avukatlık hizmetinden kaynaklanan KDV yükü azaltılmalıdır. Kararname konusudur. Hızlıca çözülebilir. 10. Kamuda çalışan avukatların özlük hakları sorunu ve bu çerçevede ek gösterge sorunu artık çözülmelidir. 11. Stajyer avukatlara, avukat yanında ücretli ve sigortalı çalışma imkânı getirilmelidir. Staj kredilerinin ödenmesi işe girişten sonraki sene başlamalı ve vadeleri de uzatılmalıdır. 12. Uyuşmazlıkların doğmadan önlenmesini hedefleyen koruyucu avukatlık uygulamaları geliştirilmelidir. Belirli miktarın üzerindeki sözleşmeler ile gayrimenkullün aynına ilişkin sözleşmelerin avukatlar eliyle yapılması, belirli davaların avukatlar eliyle takip edilmesi zorunluluğu getirilmelidir. 13. İş uyuşmazlıklarında dava şartı olan arabuluculukta işçinin yanında avukatı olmadan müzakereye katılmasını adalet ve sosyal devlet ilkesi karşısında yanlış buluyoruz. Talep eden her işçiye maddi durum araştırması yapılmaksızın baro tarafından avukat görevlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Görevlendirilecek avukatların müzakere yöntemleri, iletişim becerileri ve işçi alacağının hesaplanması konularında meslek içi eğitim almalarını sağlamaya hazırız. Bu konuda bir düzenleme ve adli yardım fonunun desteklenmesini bekliyoruz. Sayın Cumhurbaşkanım, Yargı Reformu Strateji belgesi, doğru bir belgedir. Kalıcı çözümlere odaklanmıştır. Adalet Bakanlığı’nın çatısı altında mümkün olan en çoğulcu katılımcı anlayışla hazırlanmıştır. Paketler halinde kanunlaşacaktır. Katkıda bulunan ve bulunacak, her kurumdan ve her seviyeden herkesTürkiye içindoğru bir iş yapmıştır. Teşekkür ediyoruz. 82 milyon vatandaşımızın kucaklaşacağı zemin, güven veren ve erişilebilir yargıdır. Milli birlik ve beraberlik, sadece ve sadece güvenilir bir yargı varsa mümkün olabilir. Her vatandaşımızın kendini Türk Milleti’nin asli ferdi olarak bilmesi, hissetmesi ve bu hissi evlatlarına geçirmesi, güvenilir bir adalet hizmetiyle mümkün olacaktır. Bir anne ve baba, ülkesinin yargısına güven duyarsa, evlatlarının geleceğine güven duyar. Bu güven duygusu, millet olma bilincinin en etkili unsurudur. Yerli ve yabancı yatırımcıların da Türkiye’ye gönül rahatlığıyla yatırım yapmalarını sağlayacak en etkili teşvik, güven veren bir adalet sistemini kurmamız olacaktır. Böyle bir adalet sistemi, daha çok fabrika, daha çok turizm yatırımı, daha çok iş ve istihdam, daha bol refah ve refahın adil dağılımı demektir. Türkiye’ye yönelik çeşitli algı operasyonlarının yürütüldüğü ve bunların hedefi malumumuzdur. Yabancı kamuoylarının ülkemize karşı olumsuz etkilenmesini önleyecek en etkili çare, hukuk devletinin taşıyıcı kurumlarını güçlendirmektir.  Yargı Reformu Strateji Belgesi bu sebeple de önemlidir. Hayata geçirilmelidir. Eksiklikleri de süreç içerisinde giderilmelidir. Meclisimiz açılır açılmaz bir an önce ilk paketi kanunlaştırmalıdır. Pek çoğu bulundukları yerde kanaat önderi olan, müvekkil çevrelerini dikkate aldığımızda milyonlarca vatandaşımızla etkileşim içinde bulunan 125.000 avukat meslektaşımızın beklentisi budur. Vatandaşlarımızın beklentisi budur. Sayın Cumhurbaşkanım, Ülkemiz 15 Temmuz darbe girişimi ile iç savaşa sürüklenmek istenmiştir. Milletçe tek yumruk olarak bunu önledik. Bir daha böyle bir felaketle karşılaşmamak için demokratik kurumlarımızı ve hukuk devletinin taşıyıcı sütunlarını güçlendirmek zorundayız. Türkiye’nin normalleşme sürecinde Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun yapısının kuvvetler ayrılığını tam olarak sağlayacak şekilde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde uzlaşma ile yeniden düzenlenmesini öneriyoruz. Tartışmaya açmak istediğimiz önerimiz şudur: Hakimler ve Savcılar Kurulu üyelerinin yarısını TBMM’nin örneğin 3/5 gibi nitelikli bir oyla, dolayısıyla yüksek bir uzlaşmayla belirlemesi. Bu durumda uzlaşma kaçınılmaz olarak liyakat temelli olacaktır. Kalan üyelerin de Yargıtay ve Danıştay genel kurullarında yine nitelikli oyla belirlenmesi. Ayrıca Türkiye Barolar Birliği Genel Kurulu’na da aynı şekilde belli sayıda üye seçme yetkisi verilmesi. Elbette önerimizi tüm yönleriyle tartışmaya hazırız. Çünkü Türkiye’nin ortak akla konuşarak ve tartışarak ulaşabileceğini biliyoruz. Sayın Cumhurbaşkanım, Değerli Dinleyenler, Sorunların her birinin çözümü vardır. İstek olursa, çözüm bulunur. Kararlılık olursa, sorunlar çözülür. Çıkış yolumuz, Anayasamızın 2. maddesinde tanımlanan Cumhuriyetin kuruluş felsefesine sımsıkı sarılmaktır. Türkiye’nin hukuk devletini ve demokrasiyi eksiksiz inşa edeceğine dair inancımız sonsuzdur. En derin saygılarımla.”