TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda Gençlik ve Spor Bakanlığı bütçesinde kayyım tartışması çıktı. CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, "Keşke dört belediye başkanının görevden alınması sadece o dört belediye başkanlığını ya da o beldeleri etkilese ama Türkiye ekonomisini maalesef yok ediyorsunuz. Ahmet Özer on yıldan beri takip ediliyormuş. 10 yıl geriye gidilerse burada AK Parti Grubu kalmaz. FETÖ’ye eteğini tutmayan milletvekili, bakan yok neredeyse" dedi.

DEM Parti Antalya Milletvekili Saruhan Oluç, "2016’dan bugüne kadar sekiz yıldır kayyım atayan bir iktidarsınız. Siz, tarihe kayyım atayanlar dönemi olarak geçtiniz. Bu sizi biraz utandırmıyor mu" diye konuştu. AK Parti Ankara Milletvekili Orhan Yegin, kayyım atamalarına ilişkin, "Terörle bağlantısı olan şirketlere de kayyum atanıyor. Biz de istemeyiz herhangi bir yere kayyum atansın. Biz de istemeyiz bir belediye başkanı terörle anılsın. Kimse bu ülkenin birliğine, bütünlüğüne düşmanlık etmesin" dedi. 

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Gençlik ve Spor Bakanlığının 2025 yılı bütçesi görüşmeleri, kayyım protestosuyla başladı. Bir hafta içinde Esenyurt, Mardin Büyükşehir, Batman ve Halfeti belediyelerine kayyım atanması bütçenin gündemini de kayyıma çevirdi. CHP ve DEM Parti milletvekilleri usul tartışması isteyerek belediyelerine kayyım atanmasını eleştirdi.

Plan ve Bütçe Komisyonu CHP Grup Sözcüsü ve İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli, kayyım anlayışına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Türeli, şöyle konuştu:

* TBMM’nin varlık nedeni olan demokrasi, hukuk devleti ve güçler ayrılığıyla çok yakın ilişkili bir konu bu, bütçe hakkını savunmak için bunu ortaya koyduk. Sonuçta, Esenyurt’ta yaşayan seçmenlerin, vatandaşların oylarıyla seçilmiş bir kişinin görevden alınmasını, kayyım atamalarını hiçbir şekilde kabul etmiyoruz. Hemen arkasından da zaten Mardin’de, Batman’da ve Halfeti’de de belediye başkanlarının görevden alındığını ve yerlerine kayyım atandığını gördük.  Bu uygulamaları protesto ediyoruz, bunlar son derece yanlıştır. Bütçe hakkı ile demokrasi kavramı çok yakın ilişki içindedir.

* Demokratik bir sistemde bütçe hakkı, kamu gelirinin kaynağının nasıl elde edileceğinin ve harcandığı yerin bilinmesi ve onun yanında, bütçeyi meydana getirecek ve kullanacak makam ve kişilerin seçim yoluyla belirlenmesi demektir. Merkezî hükûmet ve yerel yönetimler bir bütündür. Onun içinde de sadece bu kamu kaynağının, kamu gelirlerinin alınması, kamu harcamalarının nereye yapıldığı değil, onu yapacak olan kişiler de bu işin, bütçe hakkının ayrılmaz bir parçasıdır. O kişiyi görevden aldığınız zaman aslında bütçe hakkına aykırı davranmış oluyorsunuz. Sonuç itibarıyla, belediye başkanlarının yaptıkları bütün uygulamalar devletin merkezi hükümetinde vesayet denetimi altındadır, Sayıştay denetimi altındadır. Varsa eğer herhangi bir biçimde hukuka aykırılık zaten bunun içindedir, denetim kapsamındadır.

'Milli irade gasbının olduğu yerde hangi bütçeyi konuşacağız'

* Milli irade gasbıyla belediye başkanlarının görevden alınmasını, Esenyurt Belediye Başkanımızın usulsüz, düzmece birtakım iddialarla tutuklanmış olmasını, cezaevinde olması ve sadece bizim belediyemiz değil diğer belediyelere de kayyım atanmasını protesto ediyoruz. Son derece yanlıştır, bütçe hakkına aykırıdır. Bu şekilde demokrasi olmaz, bu son derece antidemokratik bir uygulamadır. Bu uygulamalardan bir an önce vazgeçilmesi gerekiyor. Eğer hukuki anlamda yapılması gereken bir şey varsa gerekli hukuki destekleri elbette her zaman vermeye hazırız ama bu şekilde bir yapının sürdürülmesini doğru bulmuyoruz.

* Biz şimdi burada bütçeyi konuşacağız. Bütçeyi konuşalım ama demokrasinin olmadığı yerde, milli irade gasbının olduğu yerde hangi bütçeyi konuşacağız? Bizler nasıl seçilmişsek belediye başkanları da seçilmiş kişilerdir. Biz bir taraftan yasamanın, seçilmiş olan insanların görevlerini yapmalarını savunurken öbür taraftan belediye başkanlarımızın, yerel yönetimlerin bu şekilde bir baskı altında olmasını hiçbir şekilde kabul etmiyoruz. Son derece antidemokratik uygulamalardır. Türkiye'nin demokrasiden ne kadar uzaklaştığının en somut kanıtıdır. İktidara sesleniyoruz. Bu yanlış uygulamalardan derhal vazgeçilmelidir.

Plan ve Bütçe Komisyonu DEM Parti Grup Sözcüsü ve Antalya Milletvekili Saruhan Oluç da aynı konuda şunları söyledi:

'Darbeci bir iktidar olarak tarihe geçtiniz''

CHP, Erdoğan'ın hedefinde: Küresel güçlerin soytarısı haline geldi CHP, Erdoğan'ın hedefinde: Küresel güçlerin soytarısı haline geldi

* Meclis çatısı altında hiç yapmadıysam birkaç yüz kere kayyımla ilgili konuşma yapmışımdır, abartmadan söylüyorum. 2016’dan bugüne kadar sekiz yıldır kayyım atayan bir iktidarsınız. Siz, tarihe kayyım atayanlar dönemi olarak geçtiniz. Bu sizi biraz utandırmıyor mu, bu sizi biraz düşündürmüyor mu? 'Biz ne yapıyoruz?' diye hiç sormuyor musunuz kendinize? 2016'da kayyımlar atadınız, 2019’da biz belediyeleri yine aldık. 2019’da neredeyse 2-3 belediye dışında bütün belediyelerimize kayyım atadınız, bunu defalarca tartıştık, ne oldu? 2024 seçimleri oldu 78 belediye kazandık. Bunun size politik bir faydası da yok, demokrasi açısından topluma bir faydası yok, hiç kimseye bir faydası yok. Kayyım atamak demek demokrasiye darbe yapmak demektir.

* Nereye atıyorsunuz kayyımı? Seçilmiş olan belediye başkanına atıyorsunuz ve seçilmiş olan belediye meclisini feshediyorsunuz yani o belediye meclisinde sadece bizim partimizden belediye meclis üyeleri yok, bütün partilerden belediye meclis üyeleri var. Herkes kendi oranında belediye meclisine seçilmiş, belediye meclislerini işlemez hale getiriyorsunuz, feshediyorsunuz. Darbeci bir iktidar olarak tarihe geçtiniz. Bunu kaç defa daha yapacaksınız? Halkın iradesine darbe yapıyorsunuz, halkın iradesini gasbediyorsunuz, siyasi hırsızlıktır bu. Bunu nasıl anlatalım başka türlü?

'Sandığa olan inancı yok ediyorsunuz'

* Biz bu demokrasi mücadelesini, özgürlük ve adalet mücadelesini sizin bütün müdahalelerinize rağmen sürdüreceğiz ve sürdürüyoruz. Halkın iradesinin tecelli etmesinin önündeki bütün engellere karşı mücadelemizi sürdürüyoruz ve bundan dolayı da çok eminiz kendimizden, kararlıyız. Siz, bu yaptığınız işle sandığa olan inancı yok ediyorsunuz. Kayyım atanan yerdeki insanlar, halkımız diyor ki 'Ya, gidip oy vereceğiz de ne olacak, yine kayyım atanacak.' Sandığın, seçimin bir değeri kalmıyor, sandığa olan inancı yok ediyorsunuz. Demokrasiye ihanet ediyorsunuz bunu daha nasıl anlatalım size?

'Bütün belediyelerimize kayyım atamanızı tesadüf ya da sürpriz olarak görmüyoruz'

* Esenyurt’tan sonra, Mardin, Batman, Halfeti. Mardin deyince, Ahmet Türk’ü gerçekten burada iki cümleyle herkese hatırlatmak istiyorum. Ahmet Türk, Kürt siyasetinin duayenidir, hepimizin ağabeyidir. 3 kere kayyım atanmış. Eskiden bir deyim vardı, 'Ahmet Türk 2 kere gitmiş kayyım atamasıyla, 3 kere gelmiş sandıkla, seçimle.' Hepimize her kutuplaşma döneminde itidal tavsiye eden, sorunlarımızın çözümünü sağlamak için uzlaşmayla, müzakereyle, diyalogla çaba sarf eden bir kişi. Siz buna 3’üncü defa kayyım atıyorsunuz. Bu da tarihe geçti, bunu da tarih yazacak. Niye böyle yapılıyor? Niye şimdi Batman, Mardin, Halfeti… Yarın bilmiyoruz, belki başka belediyelerimize de atayacaksınız. Belki yine hepsine atayacaksınız, olabilir yani biz bunu tesadüf ya da sürpriz olarak görmüyoruz.

'Bölücülük yapıyorsunuz, bölücü bir iktidar olarak tarihe geçtiniz'

* Siz bir mesaj veriyorsunuz, ne mesajı veriyorsunuz biliyor musunuz? O mesaj şu: Siz 'Kürt nüfusunun ağırlıklı olarak yaşadığı belediyelere kayyım atayarak diyorsunuz ki Kürt halkına 'Siz seçimlere katılabilir, seçebilirsiniz de biz sizin seçtiklerinizi yönetici olarak kabul etmiyoruz, sizin seçtiklerinize sizi yönettirmeyeceğiz ancak bize biat eden kaymakam, vali varsa onlara yönettireceğiz.' Bölücülük yapıyorsunuz, bölücü bir iktidar olarak tarihe geçtiniz.

* Biz bütünlüğü, birliği sağlamaya çalışırken farklılıkların, özgünlüklerin eşitliği içinde, eşit koşullarda ortak vatanda birlikte yaşayalım diye uğraşırken siz bölmek için uğraşıyorsunuz. Çünkü diyorsunuz ki Kürt'e: 'Biz size yönettirmeyeceğiz, Türk'e yönettireceğiz burayı' Resmen bunu söylüyorsunuz. 2016’dan beri, sekiz senedir bu bölücülüğü yapıyorsunuz, yapmayın.

CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ise şunları söyledi:

'FETÖ’nün eteğini tutmayan, FETÖ’ye övgü düzmeyen milletvekili, bakan yok'

* Burada yapılan uygulamayla sadece üç-dört belediye başkanlığına kayyım atanmasının dışında Türkiye ayağına sıkıyor. Fakir fukaranın inim inim inlediği, kadın cinayetlerinin, çocuk cinayetlerinin olduğu bir ortamda hem gündem saptırılıyor hem de seçimlerin sonuçlarını hazmedemeyen iktidar kayyım atayarak kendi iktidarını sürdürmeye çalışıyor. Keşke dört belediye başkanının görevden alınması sadece o dört belediye başkanlığını ya da o beldeleri etkilese ama Türkiye ekonomisini maalesef yok ediyorsunuz.

* Hiç kimse bu koşullarda gelip hukukun olmadığı, demokrasinin olmadığı yerde yatırım yapmaz. Çeşitli paralel uygulamalar da var. Şimdi ne deniliyor? Ahmet Özer, 10 yıldan beri takip ediliyormuş, 10 yıldan beri takip edildiği için çeşitli ilişkileri var. 10 yıl geriye gidilerse vallahi burada AK Parti Grubu kalmaz. FETÖ’ye selamı olmayan, FETÖ’nün eteğini tutmayan, FETÖ’nün etkinliklerine katılmayan, FETÖ’ye övgü düzmeyen milletvekili, bakan yok neredeyse. Gençlik ve Spor Bakanı Sayın Osman Aşkın Bak’ın da mutlaka resimleri vardır, Bakan kalmaz.

Ağbaba ile Yegin arasında 'FETÖ' tartışması

AK Parti Ankara Milletvekili Orhan Yegin, Ağbaba'ya "Kimmiş elini öpen" diye sordu. Ağbaba, "Vallahi, elini tutmayan, FETÖ’yle iş birliği yapmayan, derneğine gitmeyen kimse yoktu. Zaman gazetesine üçer beşer abone oluyordunuz. Bu grupta bir tane milletvekili kalmaz. Bizim ömrümüzde selamımız sabahımız yok. Varsa çıkarın, varsa bir tane selamımız çıkarın" diye tepki gösterdi.

Ağbaba, konuşmasına şöyle devam etti:

'Ahmet Türk gibi birine kayyım atanması bizim iç barışımıza da kayyım atanması demek'

* Ahmet Türk, ona gelelim. Bir aşiret devletinde yaşıyoruz, onu da eleştireceğim. 4 kişi ölmüş, barış yemeği yapılıyor, cezaevinden çıkarılıyor. Aşiret devleti mi bu? Ahmet Türk ile Cevdet Yılmaz el sıkışıyorlar, barış yemeği yapıyorlar, bir hafta sonra Ahmet Türk’e kayyım atanıyor. Siz de biliyorsunuz, Ahmet Türk’e, Ahmet Türk gibi birine kayyım atanması bizim iç barışımıza da kayyım atanması demek. Şimdi 'FETÖ’yle ilişkimiz yok' diyorsunuz. Örneğin, Ankara Belediye Başkanı'nı niye istifa ettirdiniz acaba, niye istifa ettirdiniz?

* Ya da Balıkesir Belediye Başkanını ya da Bursa Belediye Başkanını niye istifa ettirdiniz? Bunların hepsinin FETÖ’yle ilişkisi olduğunu siz de biliyorsunuz. Türkiye'nin 1’inci partisiyiz biz. Siz seçim sonuçlarını hazmedemediniz. Demokrasi sadece seçim kazandığınız zaman sandığa saygı göstermek değildir. 'Sandık, sandık, sandık' diyordunuz. Sandıkta dersinizi aldınız. Bunu hazmedemediğiniz için çeşitli vesilelerle belediye başkanlıklarına kayyım atıyorsunuz. 

'Bunun zararlarını sadece 4 Belediye Başkanı, Esenyurt görmeyecek, bütün Türkiye görecek'

* Bir taraftan Öcalan’la görüşüyorsunuz, bir taraftan Öcalan’la kol kola girmişsiniz. Siz Öcalan’la el elesiniz.  Burada bu ifadeyi başkası kullansa, Veli Ağbaba kullansa, dese ki 'Öcalan gelsin Meclis’te konuşsun.' Bizi ne yaparsınız, bilmiyorum. Sevgili ortağınız  böyle bir şey söyledi, sizin Genel Başkanınız bunun doğru olduğunu onayladı. Biz taraftan Öcalan’la gizli kapıların ardında görüşüyorsunuz, diğer taraftan kayyım atıyorsunuz. Hem paralel bir hukuk egemen bir Türkiye’de hem de keyfi bir hukuk egemen.

* Bir aşiret devletine dönüşmüş durumda, bunun zararlarını sadece 4 Belediye Başkanı, Esenyurt görmeyecek, bütün Türkiye görecek. Türkiye yoksulluk çekerken gündem değiştirmek için… Uyuşturucunun oransal olarak çok arttığı, fuhuşun arttığı bir dönemde kayyım atayarak demokrasiyi yok ediyorsunuz, hukuku askıya almış durumdasınız. Bütçe kimin için yapılıyor? Orada yaşayan insanlar için yapılıyor ve insanların iradesine ket vuruyorsunuz. Bu işi de temizleyecek şey derhal bir erken seçimin olmasıdır."

'Cumhur İttifakı’nın hiçbir mensubunun, üyesinin Öcalan’la el eleliği, kol kolalığı söz konusu değil'

AK Parti Ankara Milletvekili Orhan Yegin, Ağbaba'nın FETÖ ve terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan ile ilgili sözleri üzerine "Kayyım üzerinden siyasal yaklaşımın farklılıklarından kaynaklanan farklı yorumlara saygı duyarız. 'Siyasal eleştiridir, siyasal bakış açısındaki farklılıklardır' deriz. Bir siyasal tartışma, bir entelektüel tartışma olarak bunların sürdürülmesinde beis görmeyiz ama 'FETÖ’yle münasebet ettiniz' deyip 'Eğer biz o döneme girersek içinizde onun eteğini öpmemiş, onun elini öpmemiş bir vekil kalmaz' derseniz bu çok münasebetsiz bir yakıştırma olur. 'Bir isim verin de anlayalım ne demek istediğinizi' dediğimizde, bir isim veremezsiniz ki veremediniz de. 'Öcalan’la kol kola girmişsiniz' diyorsunuz, 'Öcalan’la el ele yürüyorsunuz' diyorsunuz. Bizim hiçbirimizin, Cumhur İttifakı’nın hiçbir mensubunun, üyesinin Öcalan’la el eleliği, kol kolalığı söz konusu değildir" diye konuştu.

Ağbaba'nın Yegin'e "Meclise çağırdınız. 'Meclis kürsüsüne gel' dediniz" demesi üzerine Yegin, "Siz Öcalan’ı övenlerle, methedenlerle el ele, kol kola bir dönem geçirdiniz, hala da geçirmeye devam ediyorsunuz.. Öcalan’ın dağdaki arkadaşları son seçimde senin öve öve bitiremediğin Genel Başkanı'na destek istiyordu, konuşturma beni" diye tepki gösterdi.

Ağbaba ise Yegin'e "Öcalan’a 2019’da heyet gönderip, İstanbul seçimlerinde mektup okutup yorumlattınız mı? Osman Öcalan’ı TRT’ye çıkardınız mı?" diye yanıt verdi. Yegin, "Öcalan’ın Kandil’deki arkadaşları senin öve öve bitiremediğin Genel Başkanı'na destek istiyordu son seçimde; kim el ele, kim kol kola" dedi. Ağbaba ve Yegin bir süre daha atışmaya devam etti.

Yegin'den kayyım savunması: Biz de istemeyiz herhangi bir yere kayyım atansın

Yegin, "Kayyım atama meselesi sadece belediyelerle ilgili kanunumuzda olan bir mesele. Terörle bağlantısı olan şirketlere de kayyım atanıyor. Biz de istemeyiz herhangi bir yere kayyım atansın. Biz de istemeyiz bir belediye başkanı terörle anılsın. Kimse bu ülkenin birliğine, bütünlüğüne düşmanlık etmesin" diye konuştu. 

DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan ve Antalya Milletvekili Saruhan Oluç, kayyım konuşmalarının ardından partilerinin aldığı karar gereği komisyondan ayrıldı ve bütçe çalışmalarına katılmadı.

Kaynak: ANKA