TBMM'de partisinin grup toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yerine kayyım atanan Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk'e ilişkin konuşmuş ve dün Türk'ün yanına Mardin'e giden CHP Genel Başkanı Özgür Özel'i Türk'ü 'istismar' etmekle suçlamıştı.

Bahçeli şunları söylemişti:

* Özellikle ciddi sağlık sorunları olan, yaşı kemale ermiş bulunan ve köklü bir aileye mensup olduğu da bilinen Sayın Ahmet Türk'ün istismar edilmesi, İmralı'yla DEM Parti arasına çomak sokma sinsilikleri CHP'nin başını çektiği kara kampanyanın dış bağlantılı mahsulüdür. Özgür Bey çığırından çıkmış, çılgına dönmüş, gergin yüz hatları, bozuk ve bulanık dil yapısı içine sürüklendiği krizin büyüklüğünü gözler önüne sermiştir.

Bahçeli'ye yanıt veren Türk, "Kimse bizi istismar edecek durumda da değil. Kürtler bugün politize olmuş bir halk. Kürtler ne istediğini biliyor" diye konuştu.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), bugün grup toplantısını Büyükşehir Belediyesi’ne kayyım atanan Mardin’de yaptı. Grup toplantısının ardından yerine kayyım atanan Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Türk, kayyım atamaları hakkında "Genel olarak Kürtleri susturmaya, sindirmeye yönelik bir siyaset izlendi. Bugün de bu siyaset devam ediyor. Ama barış konusunda, hayallerimizi gerçekleştirmek için umudumuzu hiçbir zaman kaybetmeyeceğiz, bu umudu hep taşıyacağız, besleyeceğiz ve büyütmeye çalışacağız" dedi.

Türk, şunları söyledi:

MİT başkanı, CHP'ye sunum yaptı: 'Görüşme olumlu geçti' MİT başkanı, CHP'ye sunum yaptı: 'Görüşme olumlu geçti'

* Barışı, onurlu bir yaşamı sağlamak yıllardan beri bunun için mücadele veriyoruz. Biz gerçekten Türkiye’yi bu kaostan kurtaracak her türlü girişimlerin içinde olma ihtiyacı ve zorunluluğu duyuyoruz. Bizim için önemli olan burada bir diyalog ortamının oluşması. Eğer bugün CHP ile bir diyaloğumuz varsa biz Türkiye’deki bütün siyasi partilerle görüşmek, konuşmak, tartışmak ve sorunun çözümüne katkı sunacak bir formülü oluşturmak için varız.

Bahçeli'ye 'istismar' yanıtı

Türk, Bahçeli'ye yanıt olarak şunları söyledi:

*Yarın pratikleriyle gerçekten sorunun çözümü, demokratik bir gelecek için bir çalışmaları varsa Sayın Bahçeli ile de görüşürüz. Bu nedenle kimse bizi istismar edecek durumda da değil. Kürtler bugün politize olmuş bir halk, Kürtler ne istediklerini biliyor.

'Biz halkımızın taleplerini yerine getirmek için mücadele ediyoruz'

* Kürtler hangi projenin demokratik bir proje olduğunu mu veyahut gerçekten demokratik olmayan bir proje olduğunu fark edecek bilinçte ve fark edecek güçtedir. Bu nedenle bir istismar söz konusu değil ama doğru bir pratik, gerçekten Türkiye’deki bütün siyasi partilerin birlikte diyalog ortamını oluşturarak çözüme katkı sunacak bir noktaya taşıyabilir. Bunun için biz zaten hep elimizi uzattık. Biz elimizi her zaman uzatıyoruz ama bir elde sopa bir elini de uzatarak bu mesele çözülemez. Bizim söylemek istediğimiz bu. Sopayı bıraksınlar ellerinden, ellerini uzatsınlar. Biz bu eli tutmaya hazırız.

* Diyalog oluşturmaya hazırız. Biz bu bakımdan hiçbir partinin etkisinde değil, halkımızın talebi doğrultusunda siyaset yapıyoruz. Biz halkımızın taleplerini yerine getirmek için mücadele ediyoruz. Bizim amacımız hiçbir zaman kürsü değil, makam değil. Bizim amacımız halkımızın onurlu bir barışa kavuşmasıdır. Biz bugün bunun mücadelesini yürütüyoruz. Bunu yürütmeyi de devam edeceğiz.

'Bir yerde elini uzatırken diğer elinde sopa tutarak sorunlar çözülmez'

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 1 Ekim’de el uzatması ve 22 Ekim’deki çağrısının ardından kayyım atamalarının anımsatılarak “Bundan sonrasını nasıl görüyorsunuz” sorusu üzerine Türk, şöyle konuştu:

Tavrıyla pratik birbirine uymuyor. Pratikte ne var? Neyi getirecekler? Bizden talepleri nedir? Bu konuda neler düşünüyor? Biz bunları görmeden, bu konuda bir diyalog oluşturulmadan söyleyecek fazla bir şeyimiz yok. Ama ilk günden beri ‘uzatılan ele değer veriyoruz’ dedik, ama pratikte nelerle karşılaşacağımız konusunda henüz bir bilgiye sahip değiliz. Bu konuda gerçekten nasıl bir yol ve yöntem istiyorlar bunu da açıklamıyorlar. Bu konuda susmak ve beklemek gibi bir zorunluluk var. Partimin tüzel kişiliği varken partim adına bunları söylemiyorum, şahsi düşüncelerim olarak bunu dile getiriyorum. Bir yerde elini uzatırken diğer elinde sopa tutarak sorunlar çözülmez, diyalog ortamı oluşmaz.

'Barış konusunda umudumuzu hiçbir zaman kaybetmeyeceğiz'

* Türk, kayyum atamaları üzerine bir başka soru üzerine de “Bugün Kürt halkı politize olmuş bir halk. İradesini ortaya koyuyor. Bu iradeyi kırmaya çalışan bir anlayış ile karşı karşıyayız. Genel olarak Kürtleri susturmaya, sindirmeye yönelik bir siyaset izlendi. Bugün de bu siyaset devam ediyor. Ama barış konusunda, hayallerimizi gerçekleştirmek için umudumuzu hiçbir zaman kaybetmeyeceğiz, bu umudu hep taşıyacağız, besleyeceğiz ve büyütmeye çalışacağız. Bunun için önümüze ne gelecek, nasıl bir sofra gelecek, sofranın üzerinde bir şey var mı yok mu sadece bomboş bir sofra mı olacak bunu zaman içinde göreceğiz. Bugün sofranın üstünde bir çorba bile yok. Ona göre elbetteki partimiz, siyasetimiz, demokrasi, güçlerimiz bu konuda düşüncelerini ortaya koyacaktır.

Kaynak: ANKA