MEB istatistiklerine göre AKP'nin 15 yıllık iktidarında eğitime vurduğu darbeler: Okul öncesi eğitim gözden çıkarıldı, çocuk işçiliğin önü açıldı, İmam Hatip sayısı arttı, okullaşma oranı düştü, özel okul sayısı yüzde 95 arttı... Eğitim-İş'in hazırladığı raporda AKP'nin eğitim alanında yarattığı yıkım gözleri önüne seriliyor. Rapora göre; Okulöncesi Eğitim Gözden Çıkarıldı Zorunlu ilköğretime başlama yaşının bir yıl erkene alınması, okulöncesi eğitimin zorunlu eğitimin dışına çıkarılması çocuğun gelişim ve eğitimine ilişkin olumsuz sonuçlarını kısa sürede ortaya çıkarmıştır. 2011-2012 eğitim öğretim yılında, 5 yaş grubunda okulöncesi eğitimde okullaşma oranı % 65,69 iken, 2012-2013 eğitim öğretim yılında bu oran % 39,72’ye düşmüş, 2013-2014 eğitim öğretim yılında ise ilkokula başlama yaşının 66 aydan 69 aya çekilmesi nedeniyle bir önceki yıla göre çok az bir artışla 42,54’e çıkmıştır. 2014-2015 eğitim öğretim yılında 5 yaş grubu çocukların yüzde 53.78’i, 2015-2016 eğitim öğretim yılında yüzde 55.48’i okul öncesi eğitim almış bu yıl ise yüzde 58.79’da kalmıştır. Okulöncesi eğitimde okullaşma oranı, 4+4+4 düzenlemesiyle birlikte gerilemiştir. Okul öncesi eğitimde, okul öncesi çağdaki öğrencilerin zorla ilkokula kaydedilmesi nedeniyle okul ve öğrenci ve öğretmen sayılarında da azalma meydana gelmiştir. 4+4+4 uygulamasından önce 2011-2012 eğitim öğretim yılında 28.625 olan okul öncesi eğitim veren okul sayısı, 2015-2016 eğitim öğretim yılında 27.793’e düşmüştür. 2016-2017 eğitim öğretim yılında ise çok az bir artışla 28 bin 891 olmuştur. Okullaşma Oranı Düştü Eğitimin temel sorunlarından biri olan okullaşma oranlarındaki yetersizlik çözülememiş bir sorun olarak ortada durmaktadır. İstatistiklere göre, ilkokul ve ortaokulda okullaşma oranlarında belirgin bir düşüş yaşanmıştır. 2013-2014 eğitim öğretim yılında okullaşma oranı ilkokullarda yüzde 99.57 iken, bu yıl bu oran yüzde 98.13’e düşmüştür. 2013-2014 eğitim öğretim yılında yüzde 99.61 olarak gerçekleşen kız çocuklarının okullaşma oranı ise geçtiğimiz yıl yüzde 98.90’a bu yıl ise yüzde 98.19’a gerilemiştir. Derslik Başına Düşen Öğrenci Sayısı Yüksektir MEB’in istatistikleri, derslik başına düşen öğrenci sayısının geçen yıllara göre az da olsa düşmekle birlikte, özellikle göç alan illerde hala ortalamanın üstünde kalabalık sınıflar bulunduğunu ortaya koymuştur. Resmi okullara baktığımızda, ilkokullarda derslik başına düşen öğrenci sayısı ortalama 21, ortaokullarda 25, liselerde ise 22’dir. Çocuk İşçiliğin Önü Açıldı MEB istatistikleri, son yıllarda sermayenin kalifiye ve ucuz işgücü ihtiyacına bağlı olarak meslek liselerinin sayısında da artış olduğunu ortaya koymuştur. Türkiye genelindeki toplam 10 bin 596 lisenin yaklaşık yarısı yani 4 bin 36’sı mesleki ve teknik lisedir. Eğitimde 4+4+4 öncesinde, 2011-2012 eğitim öğretim yılında Türkiye’de sadece 45 özel meslek lisesi varken, son dört yıl içinde kamu kaynaklarıyla yapılan doğrudan destek ve teşvikler sonucunda özel meslek lisesi sayısı ise 368’e çıkmıştır. Bu okullarda okuyan öğrenciler daha öğrencilik yıllarından itibaren düşük ücretle işçi olarak çalıştırılmaktadır. “Meslek Lisesi Memleket Meselesi” sloganıyla sermayenin resmi kurumlarla düzenlediği kampanyalar, özel meslek lisesi açacak iş adamlarına öğrenci başına 5 bin lira teşvik verilmesi bütün bunlar ucuz, nitelikli çocuk işçiler yaratmak içindir. Eğitim sistemi sermayenin çıkarları doğrultusunda şekillendirildi MEB istatistiklerine göre ülke genelinde, 62 bin 250 okul bulunuyor. 4+4+4 düzenlemesi öncesi 2011-2012 eğitim öğretim yılında 4 bin 664 özel okulda 535 bin 788 öğrenci eğitim görürken, geçtiğimiz yıl 9 bin 581 özel okulda, 1 milyon 174 bin 409 öğrenci eğitim görmüştür. Bu yıl ise 9 bin 555 özel okulda 1 milyon 204 bin 963 öğrenci eğitim görmektedir. Özel okulların sayısı, 2011-2012 eğitim öğretim yılına göre de yüzde 95 oranında artmıştır. Ortaya çıkan tablo, AKP hükümetinin eğitim sistemini sermaye sınıfının çıkarları doğrultusunda nasıl şekillendirdiğini ve eğitim sistemindeki ayrışmayı gözler önüne sermektedir. MEB’in istatistikleri, özel okulları doğrudan kamu kaynaklarıyla destekleyen AKP’nin eğitimi kamusal bir hizmet olmaktan çıkarma amacını ortaya koymaktadır. İmam Hatip Okullarındaki Artış Sürmektedir 4+4+4 düzenlemesiyle, yeniden ortaokul olarak düzenlenen ikinci 4 yıllık eğitimle mesleki yönlendirmeyi erken yaşa çekme gerekçe olarak sunulmuştu. Ancak dört yıllık uygulamadan da anlaşıldığı gibi hükümetin amacı mesleki yönlendirme değil bütün okulları imam hatip okullarına dönüştürmektir. İmam hatip ortaokullarının yeniden açılması ve birçok genel lisenin imam hatip lisesine dönüştürülmesiyle, imam hatip okullarında inanılmaz bir artış yaşanmıştır. MEB’in istatistiklerine göre Türkiye genelinde 2012-2013 eğitim öğretim yılında 1.099 olan imam hatip ortaokulu sayısı geçtiğimiz yıl 1.961’e, bu yıl  2.777’ye; 708 olan imam hatip lisesi sayısı ise geçtiğimiz yıl 1.149’a bu yıl ise 1.408’e çıktı. İmam hatip lisesi öğrenci sayısı 634 bin 406, imam hatip ortaokulu öğrenci sayısı ise 657 bin 20 oldu. Geçen yıla göre ortaokul ve lise ile birlikte imam hatipli sayısı 1 milyon 201 bin 500’den, 1 milyon 291 bin 426’ya yükseldi. Bu sayı AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında 71 bin 100’idi. Böylece Cumhurbaşkanı Bilal Erdoğan’ın 5 yılda 1 milyon imam hatipli hedefine, sadece bir yılda ulaşıldı. Yine imam hatip ortaokullarında görev yapan öğretmen sayısı 23 bin 834’ten, 31 bin 530’a derslik sayısı ise 15 bin 792’den, 22 bin 532’ye çıkmıştır. İmam hatip ortaokullarında 20 öğrenciye 1 öğretmen düşmektedir. Derslik ve öğretmen ihtiyacının had safhaya ulaştığı ülkemizde imam hatiplerin öğretmen kadrosu bakımından avantajlı olması dikkat çekicidir. Ortaöğretimde öğrenciler açık liseye yönlendiriliyor AKP hükümeti tarafından 4+4+4 düzenlemesi “zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılması” girişimi olarak sunuldu. Oysa MEB’in 2015-2016 istatistikleri ortaöğretim çağındaki çocukların örgün eğitimden koparak açık liseye yönlendiğini ortaya koymuştur. İstatistiklere göre, mesleki açıköğretim lisesi de dahil olmak üzere açıköğretim lisesinde okuyan toplam öğrenci sayısı 1.287.249’dur. Bu sayı 4+4+4 düzenlemesi öncesi 2011-2012 eğitim öğretim yılında 940 bin 268’di. 4+4+4 düzenlemesinin ardından açık lisede okuyan öğrenci sayısı yüzde 73 oranında artmıştır. Açıköğretim ortaokulunda kayıtlı 142 bin 557 öğrenci sayısını da dikkate aldığımızda, toplam 1 milyon 429 bin 806 öğrenci örgün eğitimden kopmuştur. İstatistiklere göre 541 bin 408 kız öğrenci açıköğretim liselerinde okumaktadır. Kız öğrenciler 4+4+4 eğitim sistemiyle birlikte örgün eğitim dışına itilmiştir. Ortaya çıkan tablo zorunlu eğitimin fiilen 4 yıla indirildiğinin göstergesidir. Taşımalı eğitim uygulamasındaki artış sürmektedir 6287 Sayılı Yasa hazırlanırken ileri sürülen en önemli gerekçelerden biri de kesintisiz 8 yıllık eğitim nedeniyle kırsal kesimde pek çok köy okulunun işlevsiz kaldığı, fizikî şartların yetersiz olduğu, yatılı bölge okullarına ya da taşımalı eğitim merkezi olan okullara öğrencilerin taşınması için tahsis edilen servislerin uzun mesafeleri kat ettiği ve öğrencilerin bu yolculukta çektiği eziyetler olarak ileri sürülmüştü. Ayrıca kırsal bölgelerdeki ailelerin küçük kızlarını bu şartlardaki taşımalı eğitime vermeleri konusunda ciddi şikâyetleri olduğunu ve bu uygulamanın okullaşma, özellikle de kız çocuklarının eğitimi adına sorunlara kaynaklık ettiği ifade edilmişti. Oysa 2016-2017 eğitim öğretim yılında taşımalı eğitim artarak devam etmiştir. 2012-2013 eğitim öğretim yılında taşınan öğrenci sayısı 801 bin 708’di. 2013-2014 eğitim öğretim yılında toplam 23 bin 880 okul, 10 bin 551 merkez okula taşınırken taşınan ilkokul ve ortaokul öğrenci sayısı 825 bin 90’a çıkmıştır. 2015-2016 eğitim öğretim yılında ise 43 bin 959 okul, 11 bin 853 merkez okula taşınmaktayken, taşınan öğrenci sayısı ise 808 bin 332’ydi. 2016-2017 eğitim öğretim yılında ise 43 bin 466 okul 11 bin 906 merkez okula taşınmaktadır. Taşınan öğrenci sayısı ise 817 bin 799’dur. SONUÇ Eğitim sisteminin karşı karşıya kaldığı sorunlar, 4+4+4 eğitim sisteminin uygulamaya konulmasının ardından bugün içinden çıkılamaz hale getirilmiştir. Bilim insanlarının ve eğitim örgütlerinin uyarıları dikkate alınmadan, yeterli hazırlık ve altyapı çalışmaları yapılmadan uygulamaya geçirilen 4+4+4 düzenlemesi eğitim sistemimizde yıkımın adı olmuştur. Eğitim biliminin en temel ilkelerine aykırı düzenlemelerde ısrarını sürdüren Milli Eğitim Bakanlığı, eğitimi niteliksizliğe, düzensizliğe ve kaosa sürükleyerek çocuklarımızın geleceği ile oynamaya devam etmektedir. Ülkenin geleceğini akıl, bilim ve sanatın değil, dogma, hurafe ve inançların belirleyeceği bir toplumsal yapının oluşumuna zemin oluşturacak 4+4+4 düzenlemesi, yetişecek kuşaklara, ülkemize ve ulusumuza daha fazla zarar vermeden kaldırılmalı; zorunlu ve kesintisiz 13 yıllık (1+12) bilimsel, laik ve demokratik bir eğitim yapılması için hızla çalışmalar başlatılmalıdır.