Marksizmi temellendirme ve anlama denemeleri-1
TEMEL KAVRAMLAR ÜZERİNE
Yaşadığımız çağda her şey o kadar ‘güya’ bilgili görünen kişiler tarafından konunun uzmanı edası ile ‘aslında yanlış bildiğimiz gerçekler’ kıvamında aktarılırken, üstüme vazifesi olmasını hem dilediğim hem de dilemediğim ve bir o kadar korktuğum; bir yandan kaçıp bir yandan kovalandığım ‘’Marks’’ ve ‘’Kapital’’in kavram kargaşalarını anlamlandırmak ve hem sizi hem de kendimi bir seriye adamak istiyorum. Marks’ın Kapital’i ile başlayan bu seri sonrasında yerini Marksist-Feminist anlayışa ardından ‘yanlış bilinen doğrular’ çizgisini bozmadan toplumsal temellerde kadın-erkek konumlanmasına toplumsal cinsiyet bağlamında sonlandıracağım. Bunu yaparken tüm eleştirilere ve geri dönüşlere özenle cevap vereceğimi de garanti ediyor ve gerekli durumlarda buraya dönüşlere atıf yapacağımın sözünü veriyorum.
***
Meta
Marks’ın Kapital’e ‘‘ Meta’’ kavramı ile başlaması tesadüf değildir. Her şey, insan ihtiyacını giderme noktasında ele alınan tüm ‘‘şeyler’’ bir meta olarak karşımıza çıkmaktadır. Tüm ihtiyaçlarımız meta mıdır ya da tüm isteklerimiz?
Ara not: İhtiyaçlar ve İstekler?
İhtiyaç ve istek kavramlarına girmeden önce hangisi sınırlıdır ya da sınırsızdır? İktisat fakültesinde ilk dersin ilk tanımı bunun üzerinedir. İnsan ihtiyaçlarının sınırsız, kaynakların sınırlı olduğu bir ekosistem içerisinde optimum bileşenlerle var olma çabası… En yüksek faydaya sahip olma dürtüsü ve beraberinde rasyonelliğin getirdiği akılcılık ile pazarlanmış bir mutluluk endüstrisinde ideal bir anlayış; sizin, sizden daha rasyonel olduğunuza inanan bir teoriler çıkmazı.
***
Kullanım Değeri
İlk çıkarım; meta, ihtiyaçları gideren ya da onun sönümlenmesini sağlayan egzojen/dışsal bir değişkendir. Burada dışsallıktan kastedilen şey söz konusu faydanın ya da zararın bireyin seçimlerine uyum sağlayan, peşinden koştuğu ‘şey’ in diğer ekonomik aktörlerle ilişkisini ister istemez etkileyen faktördür. Meta’nın bir değeri olması için kullanan bireye fayda vermesi gerekmektedir. Bu fayda gerçekleştiğinde ancak kullanım değerinden bahsedebiliriz. Marks’ın Kapital 1. Cilt’te Locke’ye yaptığı atıfta tam bunun üzerinedir;
“Herhangi bir şeyin doğal değeri, zorunlu ihtiyaçları gidermeye uygunluğuna ya da insan hayatına rahatlık sağlayıcı işler görmesine dayanır.”
Buradan şu yola çıkmak yanlış olmayacaktır; yararlı olan şeylerin kullanım değerinden bahsetmek mümkündür ancak bu kullanım değerinin belirlenmesinde az ya da çok emek sarf edilmesinin bir önemi yoktur; kullanılması ve tüketilmesi, kullanım değerinin oluşmasında yeterli bir ölçüttür.
Meta kavramının yaratımında Marks’ın amacı; kullanım değeri ile mübadele/değişim değeri arasında bir köprü kurma çabasından ileri gelmektedir. Tekrar edelim; kullanım değerinin oluşması için bireysel faydanın sağlanması yeterlidir. Aslında bu bir somutlama biçimidir.
Mübadele Değeri
Mübadele değeri ise başka türde kullanım değerleriyle olan ilişkiyi bize göstermektedir. Marks bu kavramın anlaşılması için buğday örneği üzerinden gitmiştir. Örneğin; bir quarter[i] buğday, x miktar kadar kundura boyası ya da y miktar altın ile farklı miktarlarda mübadele edilir. Görüleceği üzere buğdayın birden fazla mübadele değeri vardır ve bu değerler tam olarak eşit bir şeyi temsil etmektedir. Değişim biçimi bize metalar arasında eşitlenmiş noktayı vermektedir.
İkisi de aynı şey değil mi?
Kullanım değeri ve mübadele değeri ayrımından sonra düşmemiz gereken not ise; metaların kullanım değeri olarak farklı niteliğe sahip olduğunu ve mübadele değerinin ise kullanım değeri içermediği gibi içerik olarak niceliksel farklılıklar barındırabileceğidir. Mübadele değeri nicel bir ilişki içermesi bakımından ve mekâna, zamana göre değişebildiğinden hesaplanması ya da diğer bir tabir ile soyutlanması mümkün olan ‘şey ’dir. Kendiliğinden olan bir ‘şey ’in değil yapılabilen ve içinde emek barındıran bir metanın kullanım değeri ölçüldüğünde bunun değerine ulaşmış oluruz. Marks; ‘‘ Bir kullanım değeri ya da mal, yalnızca, onda soyut insan emeğinin nesnelleşmiş ya da cisimleşmiş olması nedeniyle bir değere sahiptir’’. Peki, bu değer nasıl ölçülür? Tabii ki bu yaratımın öznesi olan emeğin ta kendisiyle… Bir malın üretiminde harcanan süre ve niceliği bize bu değeri vermektedir. Aynı malı üreten iki kişiyi ele alalım; biri daha yetenekli ve hızlı diğeri daha yavaş ve tembel olsun. Yavaş olan aynı mal için daha fazla süre harcıyorsa ürettiği mal daha az süre harcanarak üretilen mala göre, harcanan süre açısından daha mı değerli? Durum tam olarak böyle değil. Söz konusu sürenin uzaması veya kısalması olarak değerlendirmek yerine şöyle düşünmemiz gerekiyor değerin kökenini oluşturan emek metanın oluşmasında ana ölçüttür ve bu metanın yaratım sürecinde harcanan emek eşittir. Toplamı oluşturan her bir bireyin emeği bize toplumsal ortalama emek gücünü verir ve bu emek gücü gerekli emek-zaman düzeyinde metanın üretimini sağlar.
Marks meta bölümünde konunun temeline kullanım değeri ve mübadele değeri olarak başlamanın hatalı olduğunu kabul etmektedir be bunu şu şekilde düzeltmiştir; metanın iki biçimi vardır, bunlardan birincisi kullanım değeri ikincisi ise ‘’kullanım nesnesi ve değer’’. Değişim kabiliyetine kavuşmuş yani mübadele edilebilir hale gelmiş bir meta her iki yönüyle kendisini ortaya koyar ve diğer metalarla mübadele ettiği ölçüde son şeklini alır. Görüldüğü üzere bu basit değer biçimi metaların kendi aralarındaki değer ilişkisi ya da başından beri söylediğimiz mübadele ilişkisi belirlemektedir. Kendi doğasındaki değeri bir değişim değeri olarak kullanıldığında, bir metanın değerinin büyüklüğünü artık konuşabiliriz. Bu basit değer biçimi için kısa bir gösterim yapmak gerekirse;
A Metası → Fiziksel biçiminin sadece kullanım değeri olduğu
B Metası → Fiziksel biçiminin sadece değer biçimi olduğu
Bu iki metanın değer karşıtlığı hem kullanım hem de mübadele değeri arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktadır.
***
Detaylı olarak tanımlanmış olan bu kavramların serinin diğer noktalarının anlaşılmasında önemi büyük. Robinson örneğini (Adam Smith’in örneği) ele alarak Orta Çağ Avrupası’ndaki durumun; bireyselleşmiş ve kendi çıkarını önemseyen ve başka yolu yokmuş gibi davranan bireyden daha çok toplumsal üretim ve çıkarın, bireyin mübadele süreci ile başlayan yolculuğun yaratmış olduğu toplumsal dayanışmanın ve ilerlemenin izlerini sabırsızlıkla bir sonraki yazıya bırakıyor ve hazırlık olarak metaların değerlerinden para biçimine dönüşme süreci üzerine (atfedilen) biraz düşünmeye davet ediyorum.
---
Kaynakça
Marks, K.(2021) ‘‘Kapital – Ekonomi Politiğin Eleştirisi- I. Cilt’’ Çev. Mehmet Selik ve Nail Satlıgan, İstanbul: Yordam Kitap
Locke, J. “Some Considerations on the Consequences of the Lowering of Interest”, 1691, Works , London 1777, v. II, s. 28 Aktaran; Marks, K. ‘‘Kapital’’ I. Cilt
Yazı görseli: https://pixabay.com/tr/photos/karl-marx-eleştiri-filozof-marksizm-5299055/ wal_172619 / 1218
[i] Quarter, ağırlık birimi olarak ele alınıyor ve bir quarterin ölçek çarpanı: 12.70058636 kg
Yorumlar
Popüler Haberler
Atatürk Havalimanı Katliamı: Ağırlaştırılmış müebbet alan IŞİD'liler tahliye edildi
'Ölünce beni kim yıkayacak?': TRT'nin reklam panoları tepki topladı
Komisyonda mikrofonlar açık unutuldu: 'Çok yanlış yaptı Bakan Hanım'
Bursa Adliyesi'ndeki silahlı saldırıda yaralanan jandarma şehit oldu
AK Partili Belediye Başkanı, AK Parti ilçe başkanını Ülkü Ocakları üyelerine dövdürdü
Beykoz'da bir polis, 86 yaşındaki ünlü mimarı silahla yaraladı