Pazar Politik

Mahsa Amini, kadın devrimi ve tıkanan siyaset

Abone Ol
Muhalefetin “karanlıkta siyaset yapabilme” gibi zor bir misyonu olduğunu da anlattığı aynı konuşmasında güzel bir yol da önerdi sevgili Bekir Ağırdır muhalefete: esnaf ziyaretleri yerine bir gün İran’daki hemcinsleri için sokaklarda eylem yapan kadın hareketinin içine girmelerini.

Loading...

2022’nin en güçlü ve ilham veren kadını, dünyayı nasıl sarstığını bilemeden öldü. İran Ahlak Polisi tarafından 13 Eylül’de tutuklanan, birkaç gün sonra gözaltındayken vücuduna aldığı darbelerle hayatını kaybeden Mahsa Amini dünyanın en prestijli, güçlü kadınlarının listesini hazırlayan Forbes Dergisi tarafından Dünyanın en etkili ilk 100 kadını arasında gösterildi.  Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen dışında geri kalan kadınlar büyük şirketlerin ve ülkelerin başkanları. Listedeki kadınların toplam serveti 115 milyar dolar civarında. Amini’nin kendisi değil onu dünyaca ünlü kadınlardan daha etkili kılan; ölümünün gücü. İran rejiminin kadınlara gösterdiği ayrılıkçı tavra tepki olarak başlayan gösterilerin, iktidarın tüm denetim, yasaklama çabalarına rağmen tüm dünyaya duyurulması, rejimin geleceğini tehlikeye sokacak denli kitlesel devrim hareketine dönüşmesi. Dile kolay; 30 kasım itibariyle Mahsa Amini hashtag olarak tam 79 milyon kez kullanılmış. Dünyada, özellikle kadınların İran’daki hemcinsleriyle dayanışma adına saçlarını kesmeleri, İranlı kadınların özgürlük isyanını bizlerin hiç aşina olmadığı eylemlere- üstelikte yanlarına erkekleri de katarak - uluslararası boyuta taşıdı. Mesela dünyada bir ilki İran erkek futbol milli takımı yaptı; İranlı kadınların başlattığı eylemlere destek vermek için tüm dünyanın gözü önünde maça çıktıklarında Milli Marşlarını söylemedi. Mesela dünyaca ünlü İranlı çellist Kian Soltani  aralık ayında Almanya’da  İran eylemlerinin mottosu olan “Kadın.Hayat.Özgürlük” adıyla bir konser düzenledi ve konseri özgürlük yolculuğuna çıkan İranlı kadınlara adadı. Fransız sanatçı Jean Rene, protestolarda ölen 16 yaşındaki Nika Shakarami’nin saçlarını temsil eden bir enstalasyon düzenledi. Pek çok kadın Nika’nin yüz imajının arkasına geçti onların saçları Nika’nın saçları oldu. Kadınların enstalasyondaki sloganları önemliydi: “Say Her name, Mehsa Amini” (Adını söyle, Mehsa Amini). 80 günlük macerasında yaklaşık 400 kişinin ölümüne, (şimdilik) iki gencin idamına yol açan kadınların bu susturulamaz özgürlük talebi, halkın bir noktada karşı konulamaz direncini de gösteriyor, çünkü eylemler hiçbir şekilde önlenemiyor. Tam da aynı günlerde başka bir ülkede, Türkiye’de, muhalefet partileri “yeniden demokrasiyi inşa etmek” şiarıyla oldukça zor geçeceği şimdiden belli olan seçim çalışmalarına “aday kim” sorusu ekseninde giriyorlar. Bir de tabii kadınların kılık kıyafeti üzerinden dindarlık ayrımı yapan anayasa teklifine ne diyecekleri tartışması gölgesinde. Oysa kadınlar, İran örneğinde de görüldüğü üzere ne giyeceklerine, nasıl giyeceklerine kendileri karar vermek istiyorlar, bunun için ödeyemeyecekleri bir bedel yok. Bekir Ağırdır, güzel bir soru sormuştu geçenlerde: “Bu seçimi sadece Türkiye’nin seçimi olarak görmemek gerek, eğer seçmenin iradesi sandığa yansıtılabilirse dünyaya da ilham verici bir sonuç çıkacak. Neden olmasın? Muhalefetin “karanlıkta siyaset yapabilme” gibi zor bir misyonu olduğunu da anlattığı aynı konuşmasında güzel bir yol da önerdi sevgili Bekir Ağırdır muhalefete: esnaf ziyaretleri yerine bir gün İran’daki hemcinsleri için sokaklarda eylem yapan kadın hareketinin içine girmelerini. Belki o zaman meselenin ne olduğu da muhalefet tarafından anlaşılacak ve demokrasiyi, tıkanan siyaseti iyice kapatan başörtüsü kanunu gibi konuları gündeme taşıyarak değil, özgürlükler için dünyanın başka bir yerinde ne bedeller ödendiğini anlayarak, içselleştirerek taçlandırabileceklerini görecekler. Çünkü dediğimiz gibi; 2022’nin en güçlü ve ilham veren kadını, dünyayı nasıl sarstığını bilemeden öldü.