Maden mühendisleri, İliç'te yaşanan maden faciasının ardından hazırlanan bilirkişi raporlarında şirket yerine sahadaki mühendislerin asli kusurlu olarak suçlanmasına tepki gösterdi.

TMMOB’a bağlı Maden Mühendisleri Odası 49’uncu dönem olağan Genel Kurulu Ankara’da gerçekleştirildi.

Genel kurul delegeleri, Erzincan İliç’te yaşanan maden faciasına ilişkin basın açıklaması düzenledi. Divan Başkanı Saffet Durak’ın okuduğu basın açıklamasında maden kazalarının 'kader' olmadığı vurgulandı: "Madenleri denetlemeyen bakanlıklar, önlem almayan şirketler bu kazaların asıl sorumlularıdır ve yargılanmalıdır. Çalışırken ölmek, şirketler yerine yargılanmak istemiyoruz." Facianın ardından İliç’e giden oda heyetinin, gerekli teknik incelemeler ve maden mühendisi üyeleriyle görüşmek için girişimde bulunduğu ancak yetkililer tarafından engellendiğinin belirtildiği açıklamada şunlar kaydedildi: "Facia sonrasında yapılan incelemeler, kamuoyunda paylaşılan bilgiler ve soruşturma sürecinde ortaya çıkan gerçekler, yaşanan olay; görevlerini yerine getirmeyen şirket yetkilileri ve denetim görevini yerine getirmeyen bakanlıkların eliyle bir işçi ve çevre katliamına neden olmuştur. Madencilik, bilimsel ve teknik doğruların ışığında hazırlanan projelere göre yapılmalıdır. Bu projelerin, bilime ve gereken teknolojiye uygunluğu, mevzuatlarla uyumu, işletmenin projeye ve mevzuata uygun bir şekilde üretiminin denetimi de ilgili Bakanlıklar tarafından yapılmak zorundadır."

Ne ölümüzün ne dirimizin bu ülkede bir değeri yok

Gerçek sorumluların perdelenerek önlem almayan şirketler ve yetkililerin yerine mühendislerin yargılandığı belirtilen açıklamada, geçen yıl Şirvan’da yeraltı bakır madeninde yaşanan göçük sonrası hazırlanan bilirkişi raporunda yaşamını yitiren iki maden mühendisinin asli kusurlu olarak suçlandığı anımsatıldı. Açıklamadan öne çıkan başlıklar şu şekilde:

  • Ölülerimize bile şirketlerin almadığı önlemlerin suçu yükleniyor! Ne ölümüzün ne dirimizin bu ülkede bir değeri yok. Aynı; bilimin ve adaletin yerinin olmadığı gibi. İliç’te de bilirkişi raporlarında ve savcılık tarafından yapılan işlemlerde sahadaki mühendisler gözaltına alınarak asli kusurlu olarak suçlanırken, yönetim kurulu ve genel müdürü temsilen görevlendirilen işveren vekili tali kusurlu olarak belirlendi. Maden işletmesi ve cevher hazırlama ve zenginleştirme tesislerini denetlemekle görevli bakanlıklar bilirkişi raporu ve savcılık tutanaklarında yer almadı.
  • Olay sonrası ifadeler göstermiştir ki İliç faciası uzun süredir geliyorum demiş ve önlem alınmamış, üretim durdurulmamış.
  • Kanun ve yönetmeliklerle bizlere tanımlanan yetkilerin içi boş ve yalnızca yaşanabilecek kazalardan sonra sorumlu tutulmamıza neden olan yetkilerdir. Bu yetkileri kullanmak durumunda kaldığımızda ya iş akdimizin feshi ya da sürgün tehdidi ile karşı karşıya kalıyor ve görevimizi yapamaz hale getiriliyoruz. Tüm madencilik sektörü biliyor ki, madenlerde önlem alınması için gerekli bütçeyi sağlayacak kişi ya da tehlike durumunda madeni durduracak fiili yetki şirket yönetim kurulu ya da işveren/işveren vekilidir. Şirketlerin önlem almadığı durumlarda da gerekli işlemleri yapmak bakanlıkların sorumluluğundadır!

AKP iktidarı döneminde en az 2050 madenci iş cinayetlerinde öldü

  • İliç ilk değildir! AKP iktidarı döneminde en az 2050 madenci iş cinayetlerinde yaşamını kaybetti. Sadece maden işçileri değil, 2002’den bugüne en az 35 maden mühendisi meslektaşımız bu önlenebilir facialarda hayatını kaybetti. Hayatta kalan meslektaşlarımız ise, denetlemeyen devlet önlem almayan şirketler yüzünden yargılandı, hapse girdi.
  • İliç, Soma, Elbistan, Kozlu, Ermenek ve diğer tüm maden kazaları tekil bir sorun değil, AKP iktidarı tarafından yaratılan bir sistem sorunudur. Ve bugün burada; maden mühendisleri olarak tüm bu nedenlerle, bu ülkenin sosyal ve ekonomik her türlü sıkıntısını çeken bilim insanlarına, mühendislerine, emekçilerine, tüm halkımıza, sesleniyoruz; maden 'kazaları' kader değildir! Madenleri denetlemeyen bakanlıklar, önlem almayan şirketler bu kazaların asıl sorumlularıdır ve yargılanmalıdır! Çalışırken ölmek, şirketler yerine yargılanmak istemiyoruz!

Açıklamada madencilikte bakanlıkların görev ve sorumlulukları şöyle sıralandı:

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı: Maden ruhsatlarını veren, madenlerin aranmasından, projelerin teknik olarak uygunluğuna, madenlerin işletilmesine, işletme aşamasında projesine uygun çalışılmasına ve terk edilmesine kadar geçen tüm süreçleri onaylayan ve denetlemekle sorumlu olan kurumdur. Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı: Maden işletmelerini sınırlayan en önemli teknik projelerden bir tanesi ÇED raporlarıdır. Bu raporlarda belirtilen maden işletmesinin sınırlarını, toz oluşumundan, çalışan sayısına, kullanılacak makine ekipmandan, tehlikeli ve tehlikesiz atıkların nasıl bertaraf edileceğine, yer altı sularından, yerüstündeki baraj, akarsu ve yerleşim yerlerine ve en sonda sahanın nasıl rehabilite edileceğine kadar tüm süreçler ÇED yönetmeliği, çevre izin ve lisans yönetmeliği ve ayrıca Maden Atıkları Yönetmeliği’nde belirlenmiştir.

Madenlerde yapılacak liç yığınlarının şev yüksekliklerinden, kapasitelerine, kullanılacak siyanürün kullanım limitlerinden atık barajlarına kadar tüm süreçler Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın denetim ve takip sorumluluğundadır. İliç’te bulunan yığın liçine verilen kapasite artışı ve yaşanan katliam göstermiştir ki Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu suça ortak olmuştur.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı: Maden işletmelerinin belirtilen projelerle işçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatına uygun bir şekilde çalışıp çalışılmadığının denetimini ve takibini yapmakla görevlidir. Maden kazı sahası ve liç yığın alanındaki şevlerin kayma tehlikelerini kontrol etmekle sorumludur. İçişleri Bakanlığı: Madenlerde yaşanan kazalar sonrasında arama kurtarma çalışmalarının yürütülmesi AFAD tarafından yapılmaktadır. AFAD tarafından çıkarılan Türkiye Afet Müdahale Planı TAMP ve İl Afet Risk Azaltma Planı İRAP’larda deprem, kimyasal döküntü gibi acil durumlarda neler yapılacağı belirtilmiştir. 6 Şubat depremlerinde madencilerin gösterdiği üstün çaba halkımız tarafından takdir edilmiştir. Ancak yaptığımız açıklamalarda da belirttiğimiz gibi AFAD bünyesinde, yapılan personel alımlarında Maden Mühendisleri yoktur. Maden kazalarında da müdahale edebilmek için madencilik bilgisine ihtiyaç vardır. Ancak Erzincan’da da görüldüğü üzere müdahale eden personelin, yöneticilerin madencilik bilgisi bulunmamaktadır. Ayrıca siyanürlü altın işletmeciliğinin bulunduğu Erzincan İRAP planında maden ya da siyanür kazalarına karşı en ufak bir müdahale, hazırlık planı yoktur.