Kasım İzzeddin/el Meyadin Macron'un "ülkenin krizden çıkması için birlikte çalışma" olarak adlandırdığı girişim, ekonomik vesayet misyonunun tamamlanması için bir başka teşvik olmasının yanı sıra seçimlerden sonra siyasi hâkimiyeti sağlama amacıyla direnişe karşı Lübnan’da oluşan yarılmayı artırmayı hedefliyor. Macron'un Cidde'de Muhammed bin Selman’la buluşması noktasında oluşturmaya çalıştığı medya etkisi, onun "Lübnan'ı kurtarma"sını hayal eden Lübnanlılara güven verme amaçlı görünüyor. Bu şekilde, (S. Arabistan’ın Yemen savaşını sert bir şekilde eleştiren) George Kardahi'nin kurban edilmesinden sonra Macron’un bin Selman'ı "tamamen birlikte hareket etmeye ve Lübnan’la yeniden bağ kurmaya" ikna mucizesini hayal etmekteler. Emmanuel Macron'un Lübnanlıların çoğunun içinde boğulduğu yanılsamaları gündeme getirmekte gösterdiği yetenek oldukça üst düzeyde. Bunu da büyük ölçüde Başkan Necip Mikati ile sağlanan ortak iletişim ve kapanış konuşmasında iyimser insanların hayal dünyasını harekete geçiren "Lübnan’a karşı yükümlülüklerimizi yerine getirdik" yahut “birlikte çalışma üzerinde anlaştık” gibi ifadelerin seçimi yoluyla sağlamış görünüyor. Lübnan'daki ortak çalışma kesintiye uğramadı Fransa, 1989 Taif Anlaşması ve "Hariri siyaseti”nin egemenliğine girmesinden bu yana Lübnan'da Suudi Arabistan’la el ele çalışıyor. Ortak çalışma "Paris 1-2-3"te yoğunlaştı ve ardından İsrail'in direnişe karşı savaşında “SS Denklemi”ne karşı darbe, ardından Güvenlik Konseyi’nin 1559 ve 1701 sayılı silahlanma karşıtı kararlarına bel bağlayan “SS denklemine" karşı darbe. Muhammed bin Selman ve Suudi Arabistan'ın “faydasız yatırım” olarak nitelendirdiği şey, sırtını dönmek ve ilgisizlik değil, baskıyı artırmak anlamına geliyor. Suudi Arabistan'ın özellikle 2005'teki “Sedir Devrimi”nde direnişe karşı uzun süredir devam eden siyasi yatırımı, Lübnan hükümeti ve siyasi karar merkezlerindeki denklemlerde Suud yanlılarının üstünlüğüne yol açmadı. Rejimde kriz patlak vermesi ve 2019 yılında devletin çöküşü, Suudi Arabistan'ın Yemen'deki zaferi için finansal ve siyasi yatırımların geri dönüşüne en fazla ihtiyaç duyduğu bir zamanda Lübnan’daki Suudî yanlılarını etkiledi. Ancak Liman patlamasının vurduğu Suud yanlısı güçler, İran’a karşı S. Arabistan’ı desteklemek için direnişe savaş açma noktasında ekonomik, toplumsal ve siyasi çöküşü kullanamadılar. Lübnan'da Fransa, Amerika ve “uluslararası toplum” ile ortak hedefler üzerinde anlaşan Suudi Arabistan, bu hedeflere ulaşmasını sağlayan araçlarla müttefiklerinden ayrılıyor. Suudiler Lübnan’da güvenlik ve siyaset alanında yaşanacak bir bozgunu, “uluslararası toplumun” müdahalesiyle devletin direnişi silahsızlandırma kararlarını alabilmesi için tek yol olarak görüyor. Bu yüzden de yandaşlarına bu yönde baskı yaparak iç savaş çıkartmaya çalışıyor. Suudi Arabistan'dan farklı olarak Macron, Lübnan'da ortak hedeflere ulaşmaya, ekonomik kontrolün siyasi kontrole ve Batılı ülkelere bağımlılık dayatmasına yol açtığı gerçeğine dayanan kapsamlı bir Batı perspektifinden bakıyor; Liman faciasının ardından ilk girişiminde, Hizbullah'ı kışkırtmamak için arkasındaki siyasi hedeflere değinmeden, "Lübnan'a yardım" bahanesiyle Batılı perspektifi hayata geçirmeye koyuldu. Cidde girişimi, Çam Sarayı[1] girişiminin bir uzantısıdır Macron, Bin Selman ile yaptığı girişimde, “ülkenin krizden çıkması ve egemenliğini koruması için” önceki girişimine ilave yeni bir şey yapmadı, ancak “egemenliği korumak” için Batı ideolojisinden kaynaklanan ve Fransız, Suudi ve Amerikan bakış açısında iyice kökleşmiş bulunan ilk girişiminin sonucunu açıkladı. Macron, Bin Selman'ın huzurunda ve Cidde'deki büyük Fransız şirketlerine ganimet getirme fırsatından yararlanmak için, bu egemenliğin "silahların Lübnan'ın istikrarını sarsmak için (İsrail ve diğerlerine karşı) bir terör yuvası olmasını engelleyen meşru devlet kurumlarıyla sınırlandırılması" olduğunu ilan ediyor. (“İsrail” ve diğerlerine karşı) herhangi bir terör eylemi için. Macron, Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu ve “bağışçı ülkeler” gözetiminde ekonomik vesayetin, “egemenliği korumak için” siyasi mandacılığa açılan kapı olduğu “meşru, egemen devlet” dediği vassal devletin Batı ideolojisini değiştirmiyor. Buna karşın Bin Selman, devletin "İran işgalinden ve silahlarından" kurtuluşa giden yolun silahlı çatışma ya da siyasi ve mezhepsel bir karışıklıktan geçtiğine dair kanaatini değiştirmedi, ancak iki taraf da Lübnan halkının acılarını hafifletmek için Suudi Arabistan'ın dost ve müttefik ülkelerle "işbirliği içinde sürece katılması" konusunda anlaştılar. Lübnan'da yaklaşan seçim hazırlıkları (Hizbullah'ın kontrolü elinde tutmasından kaynaklanan) “acıları hafifletmeye” yatırım yapmak için bir fırsat olabilir. Belki seçim sonuçları siyasi kararı ele geçirme çabalarına katkıda bulunur veya belki de arzu edilen sonuca ulaşmak için bir mekanizmaya giden yol haritasını aydınlatır. Her geçen gün daha da kötüleşen aşınma, Suudi, Fransız ve Batılı teşviklerin tünelin ucunda görünen ışığı daha fazla parıldatmanın bir vasıtasıdır. Bu bağlamda Mikati hükümeti, seçimlerden sonraki hükümetin veya bir sonraki hükümetin cehennemden öteye sürüklenmesini kolaylaştırmak ümidiyle vesayet dosyalarını tamamlamakla görevlendirilmiştir. Sıcak olayların ateşi, rejimin çöküşüne ve siyasi sınıfın yozlaşmasına kızan birçok insanı çatışmaya sürükleyen "devlet egemenliği" sloganıyla direnişe karşı Lübnan'daki çatlağı artırabilir. Suudi Arabistan, Fransa ve Batılı ülkelerin kendileri için hazırladıkları ve kendilerini bir "muz devleti" haline getirecek gelişmelere ilişkin bir bilgisi yok. [1] Lübnan’daki Fransız büyükelçisinin konutu https://www.almayadeen.net/analysis/ما-هي-أهداف-ماكرون-مع-السعودية-في-لبنان adresinden İslam Özkan tarafından çevrilmiştir.