Pazar Politik

Laiklik ve eğitim

Abone Ol
Vatandaşlar arasında ayrım gözetilmeksizin bireylerin inançlarına müdahalede bulunulmadığı ve eğitim-öğretim faaliyetleriyle dini işlerin birbirine karıştırılmadığı laik eğitimde; dogmatik yapılar değil akılcı ve bilimsel olan rehber edinilmektedir. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in, katıldığı bir televizyon programında kız çocuklarını erkek çocuklarla beraber okula göndermek istemeyen aileler adına: "Şimdi benim Milli Eğitim olarak birincil hedefim ne? Kız çocuklarının okullaşması sağlamaktı. O zaman veliyi ikna etmek için biz, gerekirse kız okulları da açabilmeliyiz, veli isterse çocuğunu kız okullarına gönderebilmeli, isterse erkeklerin gittiği okullara gönderebilmeli" şeklinde kullandığı ifadeler tepkilere neden olmuştur. Milli Eğitim Bakanı Tekin'in kullandığı ifadelere karşı pek çok kesimden gelen tepkiler yükselirken Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici'den ise destek gelmiştir. Destici’nin konuyla ilgili sosyal medyadaki paylaşımında: "Milli Eğitim Bakanımızın kız çocuklarımız için müstakil okullar açılmasıyla ilgili önerisine tereddütsüz katılıyor ve destekliyorum. Laiklik adı altında buna karşı çıkanların asıl niyetlerinin inanç-din düşmanlığı olduğunu biliyoruz. Binaenaleyh onların zırvalarına aldırmadan çalışmalar süratle başlatılarak önümüzdeki eğitim öğretim yılında hayata geçirilmelidir. Okullarımızın hangi türde ve ne şekilde olacağına TBMM, seçilmiş Cumhurbaşkanı ve hükümet, Çocuklarımızın hangi okula gideceğine de aileleri ve kendileri karar verir. Gerisi lafügüzaf…" ifadeleri yer almıştır. Ayasofya Cami eski imamı Mehmet Boynukalın ise sosyal medya platformunda Destici'nin açıklamasını alıntılayarak: "Laiklik, kız çocukları için ayrı okul açılmasına engelse, o laikliği kaldırmak gerekir." açıklamasında bulunmuştur.

Fransızca ‘’Laïcité’’ kelimesinden gelen Laiklik veya Laisizm; devletin tüm inanç gruplarına aynı mesafedeki uzaklığını tanımlarken pratikte ise devlet kurumlarının, dini kural, ritüel ve kurumlarından ayrı tutulmasını kapsamaktadır. Laiklik ilkesinin uygulanmasında ülkelerarası farklılaşmaların görülmesi de doğal bir durumdan ibarettir. Ancak laiklik ilkesinin Müslüman bir ülkede yerleşmesi, dinin; siyasal İslam ile Müslümanlık şeklindeki iki ayrı boyutunun ayrımından mütevellittir. Siyasal İslam bir ideoloji iken Müslümanlık bir inançtır.

Siyasal İslam, bir ideoloji olmasından kaynaklı olarak siyasi bir program taşımaktadır. Bundan ötürü toplumu ve devleti, din kurallara göre biçimlendirmeyi hedeflemektedir. Müslümanlık ise ruhani bir inanç yapısını gündelik yaşama kodlamayı ve bu ölçüde hayatını devam ettirmeyi tanımlamaktadır. Dolayısıyla laiklik ilkesine karşıt olan İslam dini ya da Müslümanlık kimliği değil; siyasal İslam ideolojisidir. Zira siyasal İslam’ın asıl kavgası demokrasi ile ilgilidir.

Dinin ya da dinsizliğin, devlet yönetiminde referans alınmadığı ve devletin din ya da dinsizlik karşısında taraf olmamasını savunan laiklik ilkesi, teokratik devlet yapısından demokratik düzene geçişte, din otoritesinin devlet mekanizmasıyla sınırlandırıldığı demokrasinin olmazsa olmazlarından biri hâline gelmiştir.

Bu uygulama, kız çocuklarını okula göndermeyen ailelerin sorununu çözmek adına doğru bir hamle mi yoksa bu uygulamanın yaygınlaşmasına neden olarak mahalle baskılarıyla birlikte toplum arasında bir bölünmeye mi sebep olacaktır?

Demokrasinin ilke ve kurallarının inşa edilip insan haklarının yaşatılarak öğretildiği sistem; demokratik eğitim modelidir. Demokratik eğitim modelinin temel amacı; bağımsız, eleştirel ve çözümleyici perspektife sahip ve demokrasinin kuralları ile uygulamalarına hâkim bireyler yetiştirmektir. Dolayısıyla demokratik eğitim modelinin olmazsa olmazlarından birisi laiklik ilkesidir.

Laiklik ilkesi, modern bir devletin kamusal zorunluluk ve teamül gereği vatandaşlarına karşı sergilediği tarafsızlık duruşunun karşılığıdır. Devletin kendi gözündeki değerine kıyasla vatandaşlarına olan bakış açısıdır. Dolayısıyla laiklik meselesi, bir din düşmanlığı olmadığı gibi esasında bilimsel bir uzmanlık alanı da değil; bir vatandaşlık meselesidir. Vatandaşlar arasında ayrım gözetilmeksizin bireylerin inançlarına müdahalede bulunulmadığı ve eğitim-öğretim faaliyetleriyle dini işlerin birbirine karıştırılmadığı laik eğitimde; dogmatik yapılar değil akılcı ve bilimsel olan rehber edinilmektedir. Laik eğitim; özgür düşünceli bir toplum tahayyülü kurgularken aynı zamanda eğitim programlarının ve ders içeriklerinin bilimsel ilkeler çerçevesince hazırlanmasını ve bu doğrultuda hareket eden yönetici ve öğretmenler yetiştirilmesini hedeflemektedir. Modern eğitim sistemlerinin geldiği son noktada; eğitimdeki program ve dal farklılıklarını ve dezavantajlarını en aza indirgemek göze çarptığı gibi kız ve erkek ayrımı yapılmaksızın eşitlikçi bir yaklaşımın geliştirildiği gözlenmektedir.

Peki ayrı bir kız okulları projesi ile Türkiye’nin modern eğitim sistemine ne katılması düşünülmektedir?

Bu uygulama, kız çocuklarını okula göndermeyen ailelerin sorununu çözmek adına doğru bir hamle mi yoksa bu uygulamanın yaygınlaşmasına neden olarak mahalle baskılarıyla birlikte toplum arasında bir bölünmeye mi sebep olacaktır?

Peki bu okullardan mezun olan kız çocuklarının karma eğitim programlarına sahip yüksek öğretim, toplumsal hayat ya da iş kariyerindeki uyumu ne yönde seyredecektir?

Ailelerin kız çocuklarını erkeklerle birlikte okula göndermek istememesi, Millî Eğitim Bakanlığı uygulamaları üstünde, sosyolojik bir boyutla çözülmesi gereken bir problemdir.

Laiklik ilkesinin devlet yönetiminde ve eğitim sisteminde hâkim kılınarak bu uğurda taviz verilmemesi; ilk olarak devletin istikbali, toplumun birlik ve beraberliği, bireyin yaşamı adına hayati bir önem taşıdığı gibi her şeyden önce demokrasinin işleyişi açısından çok önemli bir zaruret teşkil etmektedir.

ü

ü