Rawest Araştırma Genel Müdürü Roj Girasun, CHPnin de lideri Kılıçdaroğlunın son yıllarda bölgede algısının çok değiştiğini ifade ederek; 2020 yılından bu yana da Kılıçdaroğlu'nun Kürt seçmenler içerisinde oyu en çok artan aday olduğunu görüyoruz. Adaylık ihtimali güçlendikçe Kılıçdaroğlunun olası desteğinin artmasını beklemek mümkün” dedi. Diyarbakır merkezli Rawest Araştırma geçtiğimiz günlerde önemli bir araştırma yayınladı. Haziran 2022’nin son haftasında Diyarbakır, Mardin, Urfa ve Van şehirlerinde merkez ilçeler dahil olmak üzere toplam 20 ilçede ve 100 mahallede, 1565 kişiyle yüz yüze görüşülerek yapılan saha araştırmasının sonuçları açıklandı. Araştırmaya göre AK Parti’nin oyları 2018’e göre yaklaşık 10 buçuk düşerken, CHP’nin oylarını yaklaşık 4 kat arttırdığı görülüyor. Bu araştırma vesilesiyle Rawest Araştırma’nın Genel Müdürü ve yazarımız Roj Girasun ile bu araştırmayı ve bölgedeki siyasi durumu konuştuk. Girasun, araştırmalarında “CHP’nin bölgede en hızlı büyüyen parti” olduğunu ve bunun da başta Doğu Masası çalışmaları olmak üzere Kılıçdaroğlu’nun helalleşme çıkışı ve kendisine olan güvenin artmasının etkisi olduğunu ifade etti. Bu sonuçlar en genel hali ile bize ne söylüyor? Kürt sorunu, ekonomik kriz, hayat pahalılığı, adalet başta olmak üzere birçok alanda sorunların giderek arttığı bugünlerde seçim atmosferine son sürat giriyoruz. İktidara geldiği ilk dönemlerde özellikle muhafazakâr Kürt seçmeninin desteğini alan AK Parti’nin 2016 yılından bu yana MHP ile oluşturduğu Cumhur İttifakı’nın Kürt seçmende rahatsızlık yarattığına ilişkin bir çok izlenim var. CHP'nin Kürt meselesi, temel hak ve özgürlükler konusunda kullandığı dil seçmen nezdinde olumlu karşılandığı seziliyor. İktidar partisinin hedefinde olan HDP’nin ise tüm baskılara rağmen oy oranında düşüş görünmüyor. AK Partiden ayrılarak kurulan Gelecek ve DEVA Partilerinin AK Partiden beklenilen düzeyde olmasa da oy kopardığı görülüyor. Genel toplamda muhalefet cephesinin cumhur ittifakına karşı oyunu artırdığı ve AK Partiye dair olumsuz kanaatlerin de arttığını gözlemliyoruz. Bütün bu tabloya rağmen AK Parti’ye karşı muhalefetin kesin bir seçim zaferi ilan etmesinin de erken olduğu notu düşülmeli. Bunu sadece bölge için mi yoksa Türkiye geneli için mi söylüyorsun? Hem Türkiye için hem bölge için bu durum geçerli. Yani bugünkü tablo pekâlâ değişebilir. KİMLİK BASKISI İKTİDARA OY KAYBETTİRİYOR AK Parti yaklaşık 10, HDP 2 puan düşerken CHP yaklaşık 7 puan, İYi Parti, DEVA ve Gelecek Partileri de aynı şekilde yükseliyor.  Nedir AK Partiyi 10 puanlık düşüşün nedeni? İktidar partisinin oy kaybının başlıca sebepleri kimlik baskısı. AK Parti-MHP ittifakının artık vücutlarmış, somutlaşmış bir şekilde ortaya çıkması, Cumhur İttifakı ideolojisinin Kürt meselesinde baskıcı politikaları vardı. Aslında bu bakış Cumhur İttifakı’nda öncesinden de vardı ama artık bu sistem daha net oturduğu için AK Partinin Kürt meselesinde bir açılım yapabileceği, daha geniş alana kayabileceğine dair umut tükeniyor seçmende. Bu önemli. İkincisi ise kimlik baskını tolere edebilecek ekonomik refah halinin ortadan kalkması… Çünkü çok büyük bir ekonomik bozukluk var. İktidarın artık bunu toparlayabileceğine dair kanaat azalıyor. Üçüncü önemli sebep ise, Cumhuriyet Halk Partisinin artık bir iktidar umudunu göstermesi, iktidar gücü olarak ortaya çıkma meselesidir. Dördüncü neden ise AK Partinin ana omurgasından kopmuş, DEVA ve Gelecek gibi iki siyasal partinin ortaya çıkmasıdır. Bunların AK Partiden oy tırtıklamaya başlaması diyebiliriz.
Kılıçdaroğlunun ‘’Helâlleşme’’ çağrısının Kürt sorununun çözümüne dair söylenebilecekler hakkında beklenti oluşturması CHPye karşı sempati ve oy desteğinin artmasını sağlayan durumlar içerisinde ilk akla gelen olgular.
Bölgede mevcut koşullarda halkın öncelikli sorunu nedir? Sistem mi, ekonomi mi, kimlik mi, hak ve özgürlükler mi? Bu sorunları önceliklendirmekten ziyade bu problemlerin daha çok konuşulduğu ve dile getirildiği zamanlarda farklılaşmalar olduğunu öne çıkarmakta yarar var. Bunun yanında bu sorunların her biri birbiriyle büyük oranda bağlantılı da görülüyor. Kimlik sorunu ya da genel anlamda Kürt meselesinin iktisadi boyutları da olduğu bir hakikat. Tabii bugünkü şartlarda Kürt meselesi tüm yakıcılığı ile ortada olmakla beraber konuşulmasının ertelendiği kriminalize edildiği bir dönem. Öte yandan Türkiye’de derin bir ekonomik kriz yaşanıyor ve bunun sarsıcı etkileri bölgede de hissediliyor. Yani kimlik sorunu ekonomik krizin etkisiyle daha az konuşuluyor gibi görünse de aynı zamanda ekonomik refah halinin ortadan kalkması kimlik baskısını daha görünür hale de getirebiliyor. LGEDE EN HIZLI BÜYÜYEN PARTİ CHP Yükselişi en dikkat çeken parti CHP. Sanki bölgeden en hızlı büyüyen parti. Neden yükseliyor CHP? CHP geçmişte birçok kez AK Parti tarafından Sivas’ın ötesine geçememekle suçlanmış; Kürt siyaseti nezdinde de bölgeye yabancı olmakla itham etmişti. 2002 seçimlerinde bölgenin birçok ilinde HDP’nin selefi olan DEHAP’ın o gün baraj altında kalmasıyla birlikte CHP vekil çıkarmıştı. Urfa’da 3, Ağrı, Diyarbakır, Mardin, Tunceli’de 2, Hakkâri, Iğdır, Muş Batman, Siirt’te 1 vekil çıkaran CHP; 2007 seçimlerinde daha önce vekil çıkardığı bu illerin hiçbirinden tek vekil çıkaramadı. Şimdi ise yaptığımız araştırmalarda 2018’de % 2.7 seviyelerinde gezinen CHP, oylarını yaklaşık dört kat artırarak % 9.8’e çıkmış görünüyor. Bu açıdan CHP’de bölgede en hızlı büyüyen parti diyebiliriz. AK Parti ile Kürt seçmenler arasındaki mesafenin ilk kez bu kadar açılmış olması. CHP ile HDP arasındaki politik karşıtlığın görünür biçimde azalması da bunun sebeplerinden birisi. CHP BÖLGEDE ÇOK AKTİF Peki helâlleşme” çağrısı bu büyümede etkili mi? Kılıçdaroğlu’nun ‘’Helâlleşme’’ çağrısının Kürt sorununun çözümüne dair söylenebilecekler hakkında beklenti oluşturması CHP’ye karşı sempati ve oy desteğinin artmasını sağlayan durumlar içerisinde ilk akla gelen olgular. Yine CHP’nin yaklaşık bir yıldır Kürt kentlerinde daha görünür olmak için “Doğu Masası” adını verdiği bir yeni çalışma grubuyla zaten sürekli sahada aktif olarak çalıştığı görülüyor. Yakın zamanda Van, Muş, Urfa, Diyarbakır, Hakkâri gibi illerde geçmişte merkez sağ başta olmak üzere başka siyasal partilerde siyaset yapmış isimlerin CHP’ye katılması ve CHP’nin bölgede kararsız ve memnuniyetsiz seçmenler açısında cazibe merkezi olarak görülmeye başlaması gibi bu çalışmaların somut sonuçlar ürettiği görülüyor.
Kılıçdaroğlu 12 yıldır CHPnin genel başkanlığını yapıyor. Bu görevi sırasında bölge illerine birçok kez geldi, Kürt meselesine dair olumlu/olumsuz birçok görüş beyan etti. Ancak hiçbir dönemde söyledikleri bu kadar ilgiyle izlenmedi ve yankı uyandırmadı.
AK Parti ile irtibatı koparan ve iktidara yakın olmayı önemseyen seçmenin bir kısmının CHP’yi tercih ettiği anlaşılıyor. AK Parti’nin seçim kaybetme ve CHP’nin de iktidar olma ihtimali güçlendikçe, CHP’ye yönelenlerin sayısı daha da çoğalabilir. Kemal Kılıçdaroğluna bakış nasıl bölgede? Kılıçdaroğlu 12 yıldır CHP’nin genel başkanlığını yapıyor. Bu görevi sırasında bölge illerine birçok kez geldi, Kürt meselesine dair olumlu/olumsuz birçok görüş beyan etti. Ancak hiçbir dönemde söyledikleri bu kadar ilgiyle izlenmedi ve yankı uyandırmadı. Şüphesiz ki bunun altında yatan en önemli neden Kemal Kılıçdaroğlu’nun ana muhalefet partisi genel başkanından ziyade artık bir Cumhurbaşkanı adayı olma ihtimalinin güçlü olması. Kılıçdaroğlunun CHP’nin klasik tabanı haricinde farklı toplumsal kesimlerle siyaset yapma arzusu uzun zamandır izlenen takdir edilen ancak oya dönüşmeyen bir pratikti. KILIÇDAROĞLUNA BEĞENİ DESTEĞE DÖNÜŞMÜŞ DURUMDA Peki bugün? Bugün artık Kılıçdaroğluna dair bu beğeninin desteğe dönüştüğü bir eşikteyiz. 2020 yılından bu yana da Kılıçdaroğlu’nun Kürt seçmenler içerisinde oyu en çok artan aday olduğunu görüyoruz. Adaylık ihtimali güçlendikçe Kılıçdaroğlu’nun olası desteğinin artmasını beklemek mümkün. Helâlleşme çağrıları, Roboski ziyareti, Diyarbakır, Van ziyaretleri, HDP’nin Kılıçdaroğlu’na karşı bagajlarının olmaması ve CHP’nin AK Parti’ye karşı yükselişi Kılıçdaroğlu’nun elini güçlendiriyor. Muhafazakârlığın önemli bir eğilim  olduğu Kürt seçmenlerde Kılıçdaroğlu’nun rövanşist bir lider olarak algılanmayışı da bir başka artısı.
DEVAn sarsıp düşürdüğü ağacın meyvelerini CHP topladı diyebiliriz ama tabi ki CHPye eklemlenen bu seçmen grubunun ideolojik olarak CHPden ziyade özellikle DEVA Partisine yakın olup olmadığı tartışılabilir.
Kılıçdaroğlu’nun geçtiğimiz yıl aday olamayacağına dair kamuoyu nezdinde bir kanaat hakimdi. Bugün dönüp baktığımızda bu kanaatin ortadan kalktığını görüyoruz. Bugün muhalefetin en güçlü Cumhurbaşkanı adayı olarak konuşulan Kılıçdaroğlu’nun seçime kazanamayacağına dair algının da aşınmaya başladığını görüyoruz. Bu algı eşiği aşıldıkça Kılıçdaroğlu’na dair pozitif imaj güçlenecektir. Sizin araştırmanıza göre CHP Bölgeden milletvekili çıkabilir mi? Evetse nerede kaç vekil çıkar? CHP’nin Diyarbakır, Van, Urfa, Kars gibi kentlerde vekil ya da vekiller çıkarması kuvvetle muhtemel görünüyor. CHPYE EN ÇOK AK PARTİ’DEN GEÇİŞ VAR AK Partiden kopanlar DEVA ve Gelecek Partisinden çok CHPye gidiyorlar sanki… AK Parti’den kopan seçmenlerin gittikleri adreslerden birisi de AK Parti’nin ana omurgasından kopan DEVA ve Gelecek partileri. Ancak özellikle bu iki parti arasında DEVA Partisinin kuruluşu aşamasında büyük bir beklenti mevcuttu. AK Parti’nin toplam seçmeni içerisinde en rahatsız seçmen grubunu oluşturan Kürt seçmenlerin de çoğunluğunun buraya akabileceği beklentisi vardı. Ancak bu iki partinin beklenen çıkışı yaratamaması bölge seçmeni nezdinde de AK Parti’den kopanların ilk adresi olmalarını engellemiş görünüyor. Bu iki siyasi partinin bölge genelinde aldıkları oyların Türkiye genelinde aldıkları oyların üstünde olduğu görüyoruz. Buna rağmen AK Parti’den kopanların çoğunluğunun ilk adresinin CHP olduğunu görüyoruz. Bunun altında CHP’nin muhalefet bloku içerisindeki en güçlü iktidar ihtimalinin kuşanması yatıyor. Bir nevi DEVA’nın sarsıp düşürdüğü ağacın meyvelerini CHP topladı diyebiliriz ama tabi ki CHP’ye eklemlenen bu seçmen grubunun ideolojik olarak CHP’den ziyade özellikle DEVA Partisine yakın olup olmadığı tartışılabilir. YENİ BİR ÇÖZÜM SÜRECİ ZOR Çok konuşulan konulardan birisi de iktidarın yeni bir çözüm süreci başlatması. Bunun için Öcalan’ın devreye girmesi. İktidar ne hedefliyor, yeni bir çözüm süreci mümkün mü? Seçmen Öcalana mı yoksa siyasete (Demirtaş’a mı) kulak verir? Bugünkü şartlarda bir yeni çözüm süreci pek gerçekçi görünmüyor ama Kürt meselesinde bazı adımlar atılması da olası. Asıl mesele bu tür adımların nasıl karşılık bulacağı. Seçime doğru gidildikçe bu adımların atılması inandırıcılığını azaltıyor. Kürt seçmeni ikna etmekten ziyade manipüle edilmek gibi bir niyetin olduğu seziliyor. Bu durumda bu yönlü adımların karşılık yaratmaktan ve etki oluşturmasını zorlaştırıyor. Öcalan’ın iktidarın bu yönlü adımlarına destek vereceğine dair kanaatlerin hızlı ve yanıltıcı olduğu kanaatindeyim. Demirtaş ile Öcalan’ın bu bahiste karşı karşıya gelmesinin beklendiği gibi.