CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, “Avrupa Birliği’ne üyelik temel hedefimiz. Elbette ki uygar dünyanın bir parçası olmak istiyoruz. Demokrasiyi, kadın ve erkek eşitliğini bunun için istiyoruz. Amaçlarımız bu çerçevede. Dolayısıyla Avrupa Birliği’ne yönelik hedefimiz hiç değişmedi. Avrupa Birliği’nin yeni bir fasıl açmasını beklemeden bütün kuraları kendi ülkemizde hayata geçirmek istiyoruz” dedi.

Kılıçdaroğlu, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun ev sahipliğinde Ankara’da düzenlenen Büyükelçiler İftar Buluşmasına katıldı. CHP lideri ve Cumhurbaşkanı Kılıçdaroğlu burada yaptığı konuşmada, şunları söyledi:

“BİZİM İNSANIMIZ NEDEN ÜÇÜNCÜ SINIF BİR DEMOKRASİYE LAYIK?”

“Biz zorlu ve çetin koşulları akılcı politikalarla aşmak istiyoruz. 6 liderin bir araya gelmesi, temelde demokrasiye duyduğumuz özlemden kaynaklı. Bizim insanımız neden üçüncü sınıf bir demokrasiye layık? Neden birinci sınıf bir demokrasi bizim ülkemizde olmuyor? Düşünceye saygı, yargı bağımsızlığı, medya özgürlüğü, yolsuzluklara karşı acımasız bir düzenleme neden olmasın? Çok farklı siyasi kulvarlarda, aynı amaca dönük olarak buradayız. Beraberliğimiz Türkiye’nin yeniden inşası gibi bir süreci doğuracaktır. Her alanda, üniversiteden sağlık sistemine kadar. Tarımdan bilim ve teknolojiye kadar. Her alanda bir yapısal dönüşüme ihtiyacımız var. Devlette liyakatin sağlanması. İşin ehline teslim edilmesi bütün demokrasilerin temel kuralıyken o kuraldan vazgeçilen bir atmosferin içindeyiz. Türkiye’nin bu süreçte yeni bir hamle yaparak, demokrasi içinde, demokratik kurallar içinde, bir seçimle iktidar değişimi ile yeni bir akılcı, bilimsel süreci başlatmak istiyoruz.

Elbette ki laik, demokratik ve hukukun üstünlüğünü temel kural ediniyoruz. Herkesin inancına saygı, herkesin düşüncesine saygı temel kurallarımızdan birisidir. Tüm komşularımız ile iyi ilişkiler kurmak istiyoruz. Değerli büyükelçiler, saygı değer misyon şefleri, Türkiye’nin bulunduğu coğrafya, aslında zor ve meşakkatli coğrafya. Ortadoğu’da dinmeyen acıları görüyoruz. Karadeniz’in hemen üstünde, Ukrayna ve Rusya’nın çatışması, bize ve Avrupa’ya yansıyan acılarını da görüyoruz. Coğrafyamızın bize huzur dağıtan bir coğrafya değil üzüntüleri devralan bir coğrafya gibi önümüzde durduğunu da biliyoruz. O nedenle bu coğrafyada, güçlü ve demokrasisi gelişmiş bir Türkiye olursa, Ortadoğu hakları da bizi örnek alıp, Türkiye’deki demokrasi, hukuk devletini getirebilir ve savunabilir pozisyona gelebilirler. Suriye’de yaşanan acılar, ülkemizin bir anlamda göçlerle gelen, iltica ile gelen milyonların korunduğu bir ülke pozisyonuna getirdi. Türkiye’yi. Bu kadar büyük ve ağır bir yükü çekiyoruz. Ama bu ağır yükü nereye kadar çekeceğiz? Biz Suriye’de barışın olmasını istiyoruz. Mülteci olarak bizim ülkemize sığınan Suriyeli kardeşlerimizin kendi ülkelerinde huzur içinde yaşamalarını istiyoruz. Bunun yollarının ve yöntemlerinin bulunması ve birlikte hareket edilmesi, sadece bizim değil uluslararası kuruluşlarının da temel bir sorun olarak gündemde tutması gerekir. O zaman biz dış politikanın sorun çözen yönünü de görmüş olacağız. Sorunların üstünü örten değil onları çözen yönünü de görmüş olacağız.

“ÜYELİK TEMEL HEDEFİMİZ”

Avrupa Birliği’ne üyelik temel hedefimiz. Elbette ki uygar dünyanın bir parçası olmak istiyoruz. Demokrasiyi, kadın ve erkek eşitliğini bunun için istiyoruz. Amaçlarımız bu çerçevede. Dolayısıyla Avrupa Birliği’ne yönelik hedefimiz hiç değişmedi. Avrupa Birliği’nin yeni bir fasıl açmasını beklemeden bütün kuraları kendi ülkemizde hayata geçirmek istiyoruz.

Asya, Afrika, Pasifik, Latin Amerika ile ilişkilerimizin de gelişmesini isteriz. Teknoloji dünyayı çok küçülttü. İlişkiler artık çok kısa süre içinde kurulabiliyor. Dolayısıyla bütün dünya ile olan ilişkileri geliştirmek, sadece ekonomik açıdan değil kültürel açıdan da geliştirmek, karşılıklı dayanışma kültürünü en azından dünyanın temel hedeflerinden biriymiş gibi ortaya koymak bizim temel hedeflerimizden birisidir. Uluslararası örgütlerle de ilişkimizin gelişmesi bizim temel hedeflerimizden birisidir.

Sudan’da dikkat çeken çatışma ve oranın kan gölüne dönmesi elbette ki hepimizin ortak kaygısıdır. Eğer insan haklarını savunacaksak, haksız yere öldürülen insanların bulunduğu bir dünyada, çatışmaların yok ettiği, çatışmaların aileleri ve çocukları yok ettiği bir dünyada herhalde hiçbirimiz rahat etmeyiz. Dolayısıyla bir Afrika ve Sudan’daki çatışmaların da barışçıl yollarla çözülmesini isteriz. Uluslararası kurumların bu konuda yetersiz kaldığını biliyoruz. Birleşmiş Milletler’in yeteri kadar aktif olmadığının da farkındayız. Gerekirse bu konuda, bizler yani dünyanın saygın ülkelerini, dünyanın var olan sorunlarını demokrasi ve adalet içinde çözmek için daha aktif rol almak mümkün ve bunu yapabiliriz.

“BÜTÜN AKDENİZ ÜLKELERİNİN ORTAK HAREKET ETMESİ LAZIM”

İklim değişikliği en çok Akdeniz havzasını ilgilendirecektir. Akdeniz havzasında, ısının artması ile orman yangınlarının bir felakete dönüştüğünü hepimiz biliyoruz. Buna bir çağrı yaptık, bütün Akdeniz ülkeleri iklim değişikliği ve orman yangınları ile ilgili ortak dayanışma kültürünü geliştirmeli, ortak politikalar oluşturmalı. Çünkü Akdeniz havzası hepimizin ortak havzasıdır. Bu havzanın iklim değişikliğinden olumsuz etkilenmemesi için bütün Akdeniz ülkelerinin ortak hareket etmesi lazım.

“6’SI TAMAMLANMADI, BİZİM DÖNEMİMİZDE GERÇEKLEŞTİRECEĞİZ”

Akdeniz ülkeleri ve bu ülkeleri yöneten politikacıların bir dayanışma içinde, en azından gelecek olan tehlikenin en azından risklerini azaltmak için çaba harcamamız gerekiyor. Avrupa Birliği ile 72 kriterden 6’sı tamamlanmadı, onu da inşallah bizim dönemimizde gerçekleştireceğiz ve Avrupa ile olan vize sorununu da kısa sürede aşacağız.

“TERÖRİSTLERİ KORUYAN ANLAYIŞIN REDDEDİLMESİ GEREKİYOR”

Terör bizim bölgemizin en temel sorunlarından birisi. Sayın Davutoğlu da açıkladı, terör bir insanlık suçudur. Terör konusunda bütün ülkelerin duyarlı olması lazım. Çünkü terörün insanlık suçu olarak tanımlanmasından sonra teröre sempati duyan, teröristleri koruyan bir anlayışın kesinlikle reddedilmesi ve bu konuda çok daha aktif politikaların geliştirilmesi gerekiyor. Türkiye terör konusunda en büyük bedeli ödeyen ülkelerden birisidir. 35 yıldır devam eden terör eylemleri binlerce canımızı, evladımızın ve çocuğumuzun hayatına mal oldu. Terör konusunda bütün dünyanın beraber ve ortak hareket etmesi ve terörü sonlandırması lazım.”