Manşet

Kazanılmamış bir seçimi kutlamak

Abone Ol
AKP artık yaşlı, heyecansız ve umutsuz. Muhalefetin ayağına çok güzel bir top geliyor. Ama bu top sanki ayağın çukur kısmına oturacakmış gibi “her şey çok güzel olacak” demeye başladılar. Topa gelişine vurmayın. Unutmayın ki Erdoğan dünyadaki en tecrübeli liderlerden biri… 2007 yılında çevremdeki hemen hemen herkes gibi ben de AKP karşıtıydım. Belki de neden karşıt olduğumu öyle uzun uzadıya çok da mantıklı cümle kalıpları ile açıklayamayacak olsam da subay ve de öğretmen karması bir ailede yetişmiş olmam kanımca bu karşıtlığı daha da arttırıyordu. Belki de bu nedenle çevreme göre daha aktiftim. Örneğin, beni gecenin bir vakti arayan arkadaşlarıma ‘partideyim’ dediğim zaman onlar beni eğlencede zannederken, ben Cumhuriyet Halk Parti’sinin ya Ankara Güvenpark’taki il başkanlığında ya da başka bir ilçe başkanlığında oluyordum. O zamana göre kendimce çok büyük bir mevki olarak gördüğüm CHP Ankara İl Gençlik Kolları Başkan Yardımcılığı görevini hakkı ile yapmaya çalışıyor ve AKP’nin iktidardan gönderilmesine kendimce katkı sağlıyordum. 2007’DE ÇOK EMİNDİM, İKTİDARA YÜRÜYORDUK Aslında hikâye çok daha geriye gitse de ben 2007’den başlamak istedim, zira benim için bir nebze de olsa bugünleri hatırlatmakta. Ankara Tandoğan’daki Cumhuriyet Mitingi alanına Genel Başkan Baykal’ın otobüsünü alırken ya da CHP genel merkezi 10. katta Önder Sav’ın odasına onu dinlerken AKP’nin iktidardan gideceğinden çok çok emindim. Deniz Bey alanlarda coşku ile karşılanırken, Önder Bey bize ellerindeki verilerin 1970’lerin ikinci yarısını hatırlattığını söylüyordu. Emindik iktidara gidiyorduk ve her günümüzü de bu motivasyon ile geçiriyorduk. İşte tam bu motivasyonun en zirvede olduğu 20 Temmuz 2007 akşamı seçim yasakları başlamadan bütün Ankara’yı parti bayrakları ile donatmış olmanın mutluluğu ile Ankara il örgütünün gençleri olarak gece yarısı açık bulduğumuz ve de ucuz olmasına dikkat ettiğimiz tavuk dönercide karnımızı doyuruyoruz. O sırada il başkanlığının görevlisinden bir telefon aldık. Sayıları en fazla 20 kadar olan AKP’li genç il başkanlığı önünde bizlerin çiçek gibi astığı bayrakları hunharca indiriyorlarmış. Bunun duyar duymaz döneri az salatası bol ekmeklerimizi bırakıp oraya doğru son sürat sürmeye başladık. Sonuçta iktidardan kovacağımız bir grup bizim iktidara yürüyen bayrağımızı ne hakla indirebilirlerdi değil mi? Olay mahalline vardığımız zaman bayrak asan grubun yaklaşık olarak iki katı kadar daha kalabalık olduğumuzu fark ettik. Önce işi ‘diyalog’ ile çözmeye çalıştık ama bu süreç heyecanımızdan olsa gerek ışık hızı ile geçti ve sonrasında birbirimiz ile yakın temas kurmaya başladık. Açık söylemeliyim çok da adil bir kavga olmadı, sonuçta biz hem kalabalıktık hem bayrakları yeni sökmüş bir gruba göre daha dinlenmiştik ve de kendi sahamızda olmanın avantajını kullanıyorduk. Anlaşılan bu avantaj noktalarında cesaret alan bir arkadaşımız nereden bulduğunu iyi bildiğimiz ama hiçbir zaman bildiğini belli etmediğimiz belindeki silahını havaya doğru ateşledi. Anlaşılan bu silah sesi Çankaya İlçe Emniyet Müdürlüğü’nden harekete geçmiş olan polis arabalarının hızını arttırdı ve anında çevremizi yanılmıyorsam 5 tane ekip arabası sardı. Anında kimliklerimizi toplayan memurlar bizi Çankaya İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün giriş katındaki misafir etmeye başladılar. İKTİDARIMIZA SAATLER KALMIŞTI… Misafir diyorum çünkü 48 saatten az bir süre sonra seçimi olacak bir ülkede hem iktidar hem de ana muhalefet partisinin il gençlik kolları yöneticilerini göz altına almak zor bir iş. Zira bir saatten az bir süre sonra bu zorluğun nedenleri de anlaşıldı. Önce adını hatırlayamadığım AKP’li milletvekili bir MKYK üyesi ve kalabalık bir heyet bizim kaldığımız kata geldi ve kendi gençleri ile ilgilenmeye başladı. Sonrasında ise Önder Sav yanına eski il başkanı ve milletvekili adayı Hakkı Suha Okay’ı da alarak bize sahip çıkmaya geldi. Bulunduğumuz odaya giren Önder Bey her birimizi öptü nasıl olduğumuzu sordu ve aramıza oturdu. Eski günlerden kendi anılarını anlatırken iki gün sonraki iktidarımızın Türkiye’de her şeyi değiştireceğini bize söylüyordu. Hem de bir günde. Fırlama arkadaşlardan birisi yüksek sesle bana sataşmak için Önder Bey ve Hakkı Başkan’a “Başkan’ım Erdi bu saatten sonra diplomat olamaz değil mi bu siciline işlendi sonuçta” diye laf attı. Hakkı Suha Okay kendinden çok emin bir şekilde ve de gülerek iki gün sonra ben bakan olunca bakarız o işlere anlamına gelen bir şeyler söyledi. Bu kısa ziyaret bize moral oldu ve onlar gittikten sonra ilerleyen günlerde nasıl laikliği hızlıca tesis edeceğimizi, devlet kadrolarında iyileşmeye gideceğimizi ve dış politikamızın nasıl olacağını konuştuk. Sabah ise adliyede davamızım tutuksuz devam etmesine karar verildi ve biz il binamıza birer kahraman gibi geri döndük. İktidarımıza ise saatler kalmıştı. SABAHA KADAR CEVABINI BİLDİĞİMİZ SORULARLA CEBELLEŞİK Bildiğiniz gibi işler hiç de öyle gitmedi. Önce il başkanlığında ilk sonuçları almaya başladık, sonra genel merkez binasına gidip bu işin nasıl olduğunu AKP’nin kaç oy çalmış olabileceğini ve bizim aylardır alanlarda gördüğümüz halkın nasıl böyle bir karar verebildiğini anlamaya çalıştık. Sabahın ilk saatlerine kadar cevabını bilsek bile itiraf edemediğimiz bu sorular ile cebelleşip durduk. Ben sonra seçim boyunca Ankara’nın her sokağına girmiş bir parti emekçisi kadar çalışmış arabama atlayıp evimin yolunu tuttum. Yolda polis çevirmesine yakalandım. Polis CHP genel merkezinden geldiğimi öğrenince ‘bu gece siz çok üzüldünüz bir de ben üzmeyeyim seni, haydi dikkatlice evine’ git dedi. Çok ağrıma gitmişti bu laf. Önceden olmamış ama kazandığımızı düşündüğümüz bir seçim sonucunu defalarca kutlamışken gerçek sonuçlar çok acı gelmişti. Bu ve buna benzer birçok durumu önce 2009 yerel seçimlerinde Ankara’da Karayalçın ile yaşadım. Çevre sokaktaki eski genel merkezden kazanılmamış bir seçimi çok defa kutlarken ayrıldık ama seçim gecesi başımız önümüzdeydi. 2011 seçimi öncesinde ‘kum gider sal kalır’ diye meydan okuduğu Kemal Kılıçdaroğu karşısında yenilen Önder Sav ekibi gidince CHP’nin iktidar yolunun açılacağına inanıp çok kere 2011 seçim sonuçlarını önceden kutladık. 2014 yerel seçimlerinde Cemaat ile birbirine düşen AKP’nin devrinin kapandığını düşünüp yine ve yeniden belki bu sefer ben değil ama eski dostların birçok hayali seçim olmadan yaşandı. Son Cumhurbaşkanlığı seçimi ise malum Bay Muharrem “bye bye” diyemedi ama “adam kazandı” cümlesi hafızalarımıza kazındı. KAZANILMAMIŞ BİR SEÇİMİ KUTLAMAK BANA O GÜNLERİ HATIRLATIYOR Farkındayım, şu anda durum ne 2007 yılı ile aynı ne de geçtiğimiz yıl ile… AKP ve Erdoğan tarihinin en zor döneminde ve yokuş aşağıya gidiyor. Buna karşın çok daha ciddi ve de akıllı bir muhalefet bloğu var. Ekonomi döndürülemez bir enkaz halindeyken AKP artık yaşlı heyecansız ve de umutsuz. Kısacası muhalefetin ayağına çok güzel bir top geliyor. Ama muhalefetin kimi temsilcileri ya da temsilcisi gibi gözükenler bu gelen top sanki doğrudan ayaklarının çukur kısmına oturacakmış gibi “biz gelince her şey çok güzel olacak” demeye başladılar. Dahası geçmişte suçlu bulduklarını yargılayıp asıyorlar bile. Bu bağlamda unutmamak lazım, yaş itibariyle Jo Biden’ı hesaba katmaz ise Erdoğan dünya üzerindeki en tecrübeli siyasi lider olabilir. AKP sadece parti olarak değil en küçük mahalli birimden başlayarak iktidara pençelerini geçirmiş bir siyasal-toplumsal varlık ve onu iktidar bloğundan söküp atmak sadece seçim kazanmak ile alakalı değil. İşte bu nedenle bence olmamış bir seçimi kazanılmış gibi her gün kutlamak bana sanki benim 20’li yaşlarım boyunca yaptığım hayatı yapmak gibi geliyor. Yukarıda dediğim gibi çok güzel bir top ayağa doğru geliyor ama buna doğrudan, gelişine vurmak riskli. Gelin şu topu bir yere indirelim, sağımızda solumuzda kim var bir bakalım ve ciddi bir taktik kuralım. Yoksa inanın şimdiden yapılan her kutlama aslında kendimizi kandırmak olacak.