"Renkli devrim" hipotezinin geçerliliği ne olursa olsun, protestocuların üzücü bir şekilde çok geçmeden işlerin kontrol ve planlarının dışında olduğunu hissettirecek olan klasik devrim tuzağına düştükleri açıktır.Merkezi Moskova'da olan ve şu anda Ermenistan tarafından yönetilen Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü'nün bölgedeki jeopolitik denklemleri değiştirebilecek bir ittifak olarak rolü, örgütün "güvenlik konseyi"nin Kazakistan'a bir barış gücü göndermeyi kabul etmesinin ardından ortaya çıktı. NATO ile bir denge kurmayı hedefliyor gibi görünen örgüt, eski Sovyetler Birliği'nin bir parçası olan ülkeleri bir araya getiriyor. Örgüt, uluslararası sahneye "Varşova Paktı"nın modern bir versiyonu olarak çıkıyor ve üyelerine koruma sağlamayı ve her türlü "dış" saldırganlığa karşı birleşmeyi amaçlıyor. Tehdit içsel olmasına rağmen Rus ordusu, Kazak Cumhurbaşkanı Kasım-Cömert Tokayev'in talebi üzerine stratejik tesislerin muhalifler tarafından ele geçirilmesi ya da bilinmeyen bir kadere sürüklenmesini önlemekle sınırlı bir müdahalede gecikmedi. Moskova, özellikle son yapılan zamların haksız olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Tokayev'in tüm talepleri yerine getireceği ve hükümeti rahatlatmak için bazı yetkilileri tutuklayacağına söz vermesinin ardından, pek de haklı görünmeyen bir şekilde protestocuların hedefinin Rusya olduğuna ikna olmuş görünüyor. "Renkli devrim" hipotezinin geçerliliği ne olursa olsun, protestocuların üzücü bir şekilde çok geçmeden işlerin kontrol ve planlarının dışında olduğunu hissettirecek olan klasik devrim tuzağına düştükleri açıktır. Bugün, protestolara eşlik eden şiddet, Rus askeri müdahalesi için yeterli gerekçeyi sağladıktan sonra devrimcilere iki seçenek kaldı: Birinci ihtimal mevcut durumda pek muhtemel görünmeyen Batılı ülkelerden fazla yardım gelmesi. Bu gerçekleşirse, Rusya'ya düşman olan ama aynı zamanda daha adil bir yaşam arayan insanların toplumsal özlemlerine karşıt bir Liberal bir hükümetin kurulması. Ya da Rus müdahalesinin, ülkeyi Moskova ile ekonomik ve askeri ortaklığı güçlendirmeye daha fazla çekmeyi başaracak şekilde genişlemesi. Burada, Kazakistan'ın daha önce ABD ve Avrupa ülkeleriyle ekonomik ve hatta askeri ortaklıklar kurarak bir denge kurmaya çalıştığını belirtmek önemlidir. Ancak bugün, Başkan Tokayev'in sadık bir müttefiki olarak görünen Rusya'ya daha da yakınlaşacağını tahmin ediyoruz, özellikle de Batılıların kendisine karşı komplo kurduğu ve onu ortadan kaldırmak için çalıştığı kanıtlanırsa. -- (Bu makale El Arabi El Cedid sitesinden çevirilmiştir. Çeviren: İslam Özkan)
Kazakistan'da "renkli devrim" hipotezi tartışması
Benzin fiyatlarındaki ani artış ve birçok insanın sosyal adaletsizlik ve eşitsizlik hissinden kaynaklanan yaygın hayal kırıklığı ve hoşnutsuzluğuyla, protestoların tırmanması haklı bir nedene dayalı gibi görünüyor
Müda al Fatih
Çin Devlet Başkanı Xi Jinping'in Kazakistan'da meydana gelen olayları tanımlamak için kullandığı "renkli devrim" veya "yapay devrim" tabiri, "devrimin" tamamen üretildiği veya devrime dâhil olan herkesin sadece dramatik bir olayın aktörleri olduğu anlamına gelmez. Ayrıca terim, yetkililerin yolsuzluğunu ve suiistimalini mutlak anlamda savunmaz, ancak görünüşte nesnel nedenlere dayanan protestoların manipüle edilebileceğini ve böylece ayaklanmanın rotasını saptıran dış güçlere fayda sağlayacağını öngörür. Belki de en net ve en yakın olanı, nesnel nedenlerle meydana gelen ve sona ermeden önce Arap dünyası içinde ve dışında büyük bir sempati kazanan Arap Baharı’nın insanların oybirliğiyle ekonomik, politik ve hukuki durumun mevcutların en kötüsü olduğu konusunda hemfikir oldukları çok sayıda renkli devrim örneği vardır.
Bu arka planlar ve "özgürlük ve demokrasi arayanlara yardım etmek" amacıyla her halk hareketine yapılan kaba Batı müdahalesi, zihinlerde, dünyanın en büyük dokuzuncu ülkesi olan, kaynak açısından zengin, stratejik konuma sahip, hem Rusya hem de Çin’le sınırları olan Kazakistan'daki protestoların, Batı tarafından çatışmayı tırmandırmak ve geniş çapta gerginlik yaratmak için desteklenip desteklenmediğine dair birçok soruyu beraberinde getirdi.
Benzin fiyatlarında yılbaşında ani bir artışa karar verildi ve buna birçok insanın sosyal adaletsizlik ve eşitsizlik hissinden kaynaklanan yaygın hayal kırıklığı ve hoşnutsuzluğu da eklendiğinde, protestoların tırmanması haklı bir nedene dayalı gibi görünüyor. Öte yandan bazıları, bu protestoların kendiliğinden gerçekleşmediğini söylüyor.
“Renkli devrim” hipotezine inananların mantığına göre, bu protestoların hedefi öncelikle Rusya'dır. Protestocuların hükümet binalarının kontrolünü ele geçirmesinden ve Almatı havaalanının hareketini durdurma noktasında başarılı olduktan sonra, göstericilerin iki gün içinde hedef çıtası, rejim değişikliği çağrısı yapma noktasına kadar gelmiştir. Bu mantığın en önemli dayanağı, protestoların zamanlaması ve yüksek yoksulluk oranıdır. Yüksek enflasyon, yönetici sınıfın yolsuzluğa bulaşmış olması ve halkın kötü yönetimle ilgili eleştirileri göz önünde bulundurulmamaktadır. Demokratik bir ülke olarak tanımlanması zor olan ve birçok ülke gözlemcilerinin mevcut cumhurbaşkanının iktidara gelme biçiminin şeffaflığı noktasındaki şüphe serdettiği Kazakistan, son süreçte sükûnet ve istikrarını korumayı başardı.
Bu protestoların 10 Ocak’ta Rus-Amerikan diyaloğu zirvesinin yaklaşmasıyla eşzamanlı gerçekleşmesi ve özellikle Rusya'nın müttefiki olan Belarusya'nın tetiklediği mülteci krizinin Avrupa Birliği ile yaşanan gerilimin doruk noktasına çıktığı ve Ukrayna ile sınırdaki sürtüşmelerin yaşandığı bir döneme denk gelmesi tesadüf müdür? “Renkli Devrim” iddiasının savunucuları, Batılı ülkelerin son zamanlarda, Atlantik ülkelerinin boğmaya çalıştığı “Rusya'yı kuşatma” yaklaşımı içinde Kazakistan'da yeni bir müttefik bulmak için olayları istismar ettiğini, Rus devletinin de buna daha önce Ukrayna ve Gürcistan'da olduğu gibi askeri müdahaleyle direndiğini söylüyorlar.
"Devletin kurucusu" olarak tanımlanan Cumhurbaşkanı Nazarbayev'in heykelinin devrilme görüntülerinin devrik Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin’in heykelinin 2003'teki ABD işgalinden sonra devrildiği görüntülerle büyük ölçüde benzerliği, olayları takip edenlerin dikkatini çekmiştir. Dünyanın o dönem izlediği Irak’taki sembolik görüntülerin amacı eski dönemin sona erdiği mesajını vermekti ve öyle görünüyor ki Kazakistan'daki ayaklanmacılar da aynı mesajı iletmek için aynı görüntüyü tekrar etmek istediler.
NATO ülkeleri, Rusya ile bir savaşa girmenin veya onunla doğrudan karşı karşıya gelmenin maliyetli olduğunu biliyorlar. Rus enerjisi Avrupa ülkeleri için önemlidir ve Rus ordusu her ne kadar NATO orduları kadar güçlü olmasa da sahip olduğu silahlar ve müttefiklerle birçok şey yapabilir. Bu nedenle, özellikle Avrupa ülkeleri, ekonomik baskıya ek olarak Rusya’ya komşu olan ülkeleri Avrupa Birliği'nin bir parçası olmaya ya da AB ile özel ilişkiler kurmaya teşvik ederek –ki bu teşvik, Ukrayna konusunda başarılı olmuş görünüyor- kendilerini Rusya sınırlarından ayıran alanın genişletilmesini içeren "tarafsızlaştırma" silahını kullanıyorlar. Ancak dikkat edilmelidir ki bu, sadece Ukrayna’yı bir bariyer olarak kullanan Avrupa açısından faydalı olmuştur, ancak Ukrayna bu ilişkiden pek bir fayda sağlamadı. Bu nedenle, ekonomik baskı ve yaptırımların ötesindeki herhangi bir tehdide karşı Avrupalıların Ukrayna’nın yanında duracağına güvenmek zordur.
Ayrıca olaylar ve yetkililerin protestoculara karşı tutumları, güvenlik yetkililerinin birden fazla üçüncü dünya ülkesinde internete verdikleri önemi göstermektedir. Etiyopya olaylarında, Sudan'daki gösterilerde ve son olarak Kazakistan'ın en büyük şehri Almatı'daki protestolarda yetkililer, protestocular arasındaki koordinasyon ve bilgi alışverişinde kritik bir faktör olan internetin kesilmesi önlemine başvurdu. İnternet ve özellikle sosyal medya, birçok rejim tarafından şiddet eylemlerini planlamak ve teşvik etmek için bir araç olarak kullanılmakla suçlanıyor, özellikle de yurt içindeki protestocuları yurtdışındaki ajitatörlerle bağlayabilmesi bir sorun olarak görülüyor.
Bunlar da ilginizi çekebilir