City University of New York'da Siyaset Bilimi bölümünde doktorasına devam eden Ferhat Zabun, Queens College'da uluslararası ilişkiler ve metodoloji dersleri vermektedir. Boğaziçi Üniversitesi'nde lisansını, Galatasaray Üniversitesi'nde yüksek lisansını tamamlamıştır. Doktora esnasında Princeton Üniversitesi ve Columbia Üniversitesi'nde çalışmalarına devam etmiştir. Dış politika analizi, uluslararası organizasyonlar ve metodoloji üzerine araştırmalarını sürdürmektedir. Yazıları, New York Daily News, El Confidential, Evrensel, Daktilo1984 gibi birçok platformda yayınlanmıştır
Kaynayan kurbağa deneyi: Türkiye örneği
Ferhat Zabun
Kaynayan kurbağa deneyi, 19. yüzyılın en ilginç deneylerinden birisi. Kurbağayı kaynayan bir kazanın içine atarsanız direkt olarak zıplayıp kaçacaktır ama ılık bir suya atıp suyu yavaşça kaynattığınızda ise suyun ısındığını fark etmeyecek ve yavaşça can verecektir. 2 yılın ardından Türkiye’ye ilk girdiğim andan itibaren hissettiğim şey, Türkiye’de devasa bir kaynayan kurbağa deneyi yapıldığı.
İlk olarak, bir ülkenin iç siyasetinde olan biteni yurtdışında yaşayan bir vatandaştan dinlemek biraz absürt kaçabilir. Çoğu zaman bu kişilerin anlattığı şeyler farklı iletişim kanallarından öğrenip yorumladığı bilgiler ışığında olacaktır. Dolayısıyla önyargılı veya eksik bakış açılarıyla karşılaşabilirsiniz. Fakat, ülke içindeki değişimler konusunda bu insanlara biraz daha fazla güvenebilirsiniz çünkü sizin yavaş yavaş alıştırıldığınız konuları bu insanlar yıllar sonra ülkeye girince daha net gözlemleyebiliyorlar.
İKİ YILDA DEĞİŞEN VE DEĞİŞMEYEN
2019’dan sonra ilk defa ülkemi ziyarete geldim. Sadece iki sene gibi kısa bir sürede net olarak değişimi hissettiğim ve insanların bunlara nasıl alışmış olduklarına çok şaşırdığım 2 konu var.
İlki enflasyon. Kafamda çok basit bir formülle ilerliyorum alışveriş yaparken, dışarıda yemek yerken ya da bir yerlerde bir şeyler içerken. 2019 fiyatlarını ikiyle çarpmak. Yüzde 95 oranında fiyatları tahmin edebiliyorum. Her şeyin fiyatı tam olarak 2 katına çıkmış durumda. Bu tabi herkesin malumu olan bir durum.
İkinci değişim ise insanların mutsuzluğu. 2 sene önce insanlar mutsuz muydu? Kesinlikle evet. 2 senede fark edilebilir bir değişim var mı? Buna da kesinlikle evet.
Bu konunun birçok sebebi var tabi. İlk sebebi yukarıda bahsettiğim ekonomi mevzusu. 2 sene önce insanların kazandığı 1000 lira artık yaklaşık 500 lira. Açıklanan enflasyon oranlarının doğru olmadığının iktidar partisi yanlıları bile farkında. Üstüne maaşlara verilen zamlar yanlış enflasyon oranlarının bile altında eziliyor. Temel gereksinimlerini karşılayamayan, markete gidince 1-2 poşete en az 100 lira bırakan insanların mutlu olmaları çok beklenemez.
İkinci sebebi tabi ki de pandemi koşulları. Pandemi koşulları dünyadaki herkesi olumsuz etkilemiş olmasına rağmen Türkiye’deki asıl sıkıntı pandemi yönetiminin çok kötü olması. Gözümdeki en net örneği anlatayım.
Haziran sonu saat 21.00 civarı. Yer Beşiktaş. Saat 22.00’de yasaklar başlayacağı için binlerce insan Beşiktaş Meydanı’nda otobüs bekliyor. Yüzlerce kişi de taksi bekliyor ama bulamıyor. Mutlu tek bir insan yok. 1 saat sonunda Kabataş’a kadar yürüyüp bir taksi buluyorum ve taksiciyle sohbet etmeye başlıyorum. İlk yakındığı şey 22.00’de başlayan yasakların saçmalığı ve insanların tıkış tıkış belli bir saat aralığında otobüslere binme zorunluluğu. Hemen sonrasında ise İmamoğlu’nun niye Beşiktaş’taki köprüyü yıktırdığını ve bunun yüzünden dakikalarca trafikte beklemek zorunda olduklarını anlatıyor. Sohbetten anladığım kadarıyla kendisi bir muhalif ama aynı zamanda İmamoğlu’nun bekleneni karşılamadığından da hayıflanıyor.
Şu ana kadar anlattığım konulardaki yegâne ortak nokta ise siyasetin insanların hayatlarının merkezinde olması ve insanların iktidar ya da muhalefet fark etmez siyasetten bıkmış olmaları. Bu iki sene önce de böyleydi ama bu düzeyde değildi. Bu konuda algıda seçicilik hatasına da düşüyor olabilirim çünkü geldiğim şehirde etrafımdaki insanların çoğu siyaset bilimci olmasına rağmen çok minimum düzeyde günlük hayatta siyaset konuşuluyor. Dolayısıyla kişisel olarak yaşadığım değişimden sonra burada günlük hayatta konuşulan siyaset çok fazla gelmiş olabilir. Fakat, gerçek olan bir şey var ki insanların mutsuz olması ve siyaset arasında iki yönlü bir nedensel ilişki bulunuyor. Siyaset genel olarak insanları tatmin etmiyor, insanlar bundan dolayı daha çok siyaset konuşuyor ve siyaset konuştukça daha mutsuz oluyor. Daha mutsuz olmalarının sebebinin siyaset olduğunu bilen insanlar ise daha fazla siyaset konuşuyor. Döngü böyle devam ediyor.
DEĞİŞİME İNANÇ VAR
Gelelim fark ettiğim tek pozitif duruma. Hükümetin değişeceğine olan inanç. Benzer bir durum ABD’de de yaşanmıştı. Pandemi yaşanmadan önce insanlar genel olarak Trump’ın tekrar seçilme ihtimalini çok yüksek görüyorlardı. Büyük oranda pandemi sürecindeki kötü yönetimden dolayı Trump seçimleri kaybetti. Benim Türkiye’de insanlarda gözlemlediğim şey ise ABD’dekine çok benzer. Ve bu gözlemi sadece İstanbul üzerinden değil çoğunluğu muhafazakâr AKP seçmeninin oluşturduğu Maraş’taki gözlemlerine dayanarak da söylüyorum. İnsanlar muhtemelen 2023’te yapılacak olan seçimlerde AKP’nin kaybetme olasılığını daha yüksek görüyorlar. Günlük hayatta sürekli konuşulan siyaset konusunun sonucu bir şekilde önümüzdeki seçimlerde hükümetin değişeceğine varıyor. Bunun yine birçok sebebi olabilir ama genel olarak yukarıda bahsettiğim ekonomi ve kötü pandemi yönetimi bu süreci hızlandırmış olabilir. İnsanlar mutsuz bir hayat yaşamaktan bıkmış durumda.
En başta kaynayan kurbağa deneyine tekrar gelecek olursak. 19. yüzyılda yapılan bu deneyin sonuçlarının muhtemelen yanlış olduğunu modern biyologlar belirtiyorlar. Yeni deneylerde çıkan yeni sonuçlar gösteriyor ki bir kurbağa yavaş yavaş kaynatılsa bile bir noktada ölmemek için kazandan atlamayı seçiyor. Benim gördüğüm şey bu deney Türkiye’de deneniyor. Kurbağa artık kaynayarak öleceğini fark etmiş durumda ve kazandan atlamaya hazırlanıyor. Birileri deney sonucunu manipüle etmeye kalkmazsa eğer, önümüzdeki seçimlerden sonra kaynayan kazandan çıkmanın verdiği mutlulukla hayatına daha mutlu bir şekilde devam eden kurbağalar olabiliriz.
City University of New York'da Siyaset Bilimi bölümünde doktorasına devam eden Ferhat Zabun, Queens College'da uluslararası ilişkiler ve metodoloji dersleri vermektedir. Boğaziçi Üniversitesi'nde lisansını, Galatasaray Üniversitesi'nde yüksek lisansını tamamlamıştır. Doktora esnasında Princeton Üniversitesi ve Columbia Üniversitesi'nde çalışmalarına devam etmiştir. Dış politika analizi, uluslararası organizasyonlar ve metodoloji üzerine araştırmalarını sürdürmektedir. Yazıları, New York Daily News, El Confidential, Evrensel, Daktilo1984 gibi birçok platformda yayınlanmıştır
City University of New York'da Siyaset Bilimi bölümünde doktorasına devam eden Ferhat Zabun, Queens College'da uluslararası ilişkiler ve metodoloji dersleri vermektedir. Boğaziçi Üniversitesi'nde lisansını, Galatasaray Üniversitesi'nde yüksek lisansını tamamlamıştır. Doktora esnasında Princeton Üniversitesi ve Columbia Üniversitesi'nde çalışmalarına devam etmiştir. Dış politika analizi, uluslararası organizasyonlar ve metodoloji üzerine araştırmalarını sürdürmektedir. Yazıları, New York Daily News, El Confidential, Evrensel, Daktilo1984 gibi birçok platformda yayınlanmıştır
Yorumlar
Popüler Haberler
Atatürk Havalimanı Katliamı: Ağırlaştırılmış müebbet alan IŞİD'liler tahliye edildi
'Ölünce beni kim yıkayacak?': TRT'nin reklam panoları tepki topladı
Komisyonda mikrofonlar açık unutuldu: 'Çok yanlış yaptı Bakan Hanım'
AK Partili Belediye Başkanı, AK Parti ilçe başkanını Ülkü Ocakları üyelerine dövdürdü
Bakan Fidan: HTŞ, yıllardır bizimle işbirliği içinde oldu
İstanbul'da deprem meydana geldi