Ankara’daki LGBTİ dernekleri Kaos GL ve Pembe Hayat, Valiliğin LGBTİ etkinliklerini süresiz olarak yasaklamasına karşı ayrı ayrı kararın iptali ve yürütmesinin durdurulması istemli dava açtı. Dernekler Valiliğin “toplumsal hassasiyet ve duyarlılıklar”, “kamu güvenliği”, “genel sağlık ve ahlakın korunması” ve “başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması”nı gerekçe göstererek getirdiği yasağın iptal edilmesini; yasak kararının telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğuracağı için de bir an evvel yürütmeyi durdurma kararı verilmesini talep ediyor. Her iki derneğin de avukatları kararı ve karara karşı açtıkları davaları şöyle değerlendiriyor: “DERNEKLERE HER GEÇEN DAKİKA ZARAR VERİYOR” Av. Emrah Şahin, Pembe Hayat: Ankara Valiliği’nin; LGBTİ_LGBTT Derneklerinin etkinliklerine ilişkin "süresiz yasağı", sadece Uluslararası Sözleşmeler ve Anayasal Haklar bağlamında değil aynı zamanda karara dayanak gösterilen yerel mevzuat hükümlerine de aykırıdır. Bu nedenle biz de bu yasağın mağduru olarak Ankara İdare Mahkemesi'nde davamızı açtık. En kısa zamanda yürütmenin durdurularak bu açık hak ihlaline son verilmesi, ardından da kararın iptal edilmesi gerekmektedir. Zira yasağın süresiz olması bu alanda faaliyet gösteren derneklere geçen her dakika maddi ve manevi zarar vermektedir. Ankara Valiliği'nin tutumunu ne yazık ki Beyoğlu Kaymakamlığı da takip etti. Art arda buna benzer yasaklar gelmesi, bu kararların politik olduğunu düşündürmektedir. Ancak biz bu kararların devlet politikasından değil bireylerin hatalı bakışından kaynaklandığını düşünmek istiyoruz. Nitekim haklı davamızın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne veya diğer uluslararası başvuru yollarına gerek kalmadan iç hukuk yolları ile kazanılacağını ve/veya en kısa zamanda, idarenin hatasından dönerek bu yasağı kaldıracağını umut ediyoruz. “LGBTİ’LERİN İFADE VE ÖRGÜTLENME ÖZGÜRLÜĞÜNE SALDIRI” Av. Kerem Dikmen, Kaos GL Derneği: Valiliğin bu kararı şeklen LGBTİ hakları alanında çalışan derneklerin faaliyetini yasaklamıyor gibi gözükse de yarattığı sonuç itibariyle fiilen bu faaliyeti tümü ile yasaklayan bir karar. Özetle valilik, derneklere, açık kalabilirsiniz, tüzel kişiliğinize dokunmuyorum ancak burnunuzu dernek binalarının dışına çıkarmayın, elinizi üye ve aktivistleriniz dışındaki kimseye uzatmayın diyor. Tabi OHAL koşullarında valilik böyle bir karar alabilir mi sorusu akla gelebilir ancak olağanüstü halde dahi valiliğin böyle bir yetkisi yok. Yok diyoruz çünkü valilik, LGBTİ hakları alanında çalışan derneklerin sinevizyon, sinema, tiyatro, panel ve benzeri etkinlikleri süresiz olarak yasaklamış durumda. Süresiz dendiğinde anlamamız gereken, bu yasağın bitimi için bir tarihin söz konusu olmaması. Tabi ki bu LGBTİ bireylerin örgütlenme ve örgütlü biçimde kendini ifade etme özgürlüğüne tartışmasız bir saldırı. Keza bütün etkinlikleri yasakladığınızda aslında o derneği yasaklamış oluyorsunuz, bu da anayasada tanınmış dernek hakkını ortadan gerçek anlamıyla kaldırıyor. Oysa anayasa bırakalım valiliğe, meclise bile kanunla dernek hakkını kaldırma yetkisi tanımıyor. “BU TUTARSIZLIĞIN YARGI SÜRECİNDE GİDERİLECEĞİNE İNANMAK İSTİYORUZ” Bu arada şunu da belirtmek gerek, kanunlarda LGBTT, LGBTİ dernekler şeklinde bir kategorizasyon yok. Oysa karar, “LGBTT_LGBTİ” dernekler şeklinde bir içeriğe sahip. Sivil toplum kendi arasında böyle kategorizasyonlar yapabilir ise de devlet karşısında bir derneğin LGBTT, LGBTİ dernek olup olmamasının negatif ayrıştırıcı bir sonucu olamaz. Çünkü ayrımcılık yasağını yalnızca bireyler nezdinde değil topluluklar nezdinde de düşünmek zorundayız. LGBTİ toplumunun kolektif olarak kullandığı bir hakkı ayrımcılık yaparak yasakladığınızda aslında bireylere karşı da bir ayrımcılık yapmış oluyorsunuz. Neticede verilen karar devletin ve de OHAL'in kendi mantığı çerçevesinde dahi tutarsız, bu tutarsızlığın yargı sürecinde kısa sürede giderileceğine inanmak istiyoruz. Amaç o ise de bu tür engellemelerin Türkiye'deki LGBTİ hareketini zayıflatmaya yaramayacağı açık. Çünkü bu hareket tüzüklere sığmayacak kadar geniş literatüre ve birikime, salonlara sığmayacak kadar da geniş kitlelere ulaşmış durumda. Bu tür yasaklamaların tek sonucu, LGBTİ bireyler ve topluluklar arasındaki dayanışmayı perçinlemek olur.