Murat Aksoy
Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi-Yazar Soli Özel, Joe Biden’ın “soykırım” kavramını PolitikYol’a değerlendirdi.
- Biden’ın bu kavramı kullanması ne anlama geliyor?
Biden iç politikada vermiş olduğu bir sözü tutmuş oldu. Bu sözü yerine getirirken Cumhuriyet Türkiye’sini soykırım suçlamasından korumaya yönelik bir dil kullandı, sorumluluğu Osmanlı İmparatorluğu ile sınırlı tuttu ki bu kendisinden beklenenden daha azıydı anladığım kadarıyla.
- Neden kendine öncekilerden farklı davrandı?
Kendinden önce benzer sözü vermiş siyasetçilerden farklı davranmasındaki nedenlerden birisi dış politikasında insan hakları, demokrasi vurgularına sadakatini gösterme kaygısı olabilir.
Akla gelen ikinci bir neden Türkiye’nin bugüne dek bu sözcüğün kullanılmasını öneyebilmesini sağlayan stratejik öneminin ABD açısından geçmişe göre daha az dikkate alınır olmasıdır. Eğer bu görüş doğruysa iktidara yöneltilen dış politika hakkındaki eleştiriler de bir anlam kazanır.
Son olarak şunu eklemek isterim. Bundan önceki başkanların metinlerinde yazılanlar da “soykırım” kelimesinin kullanılması dışında aslında bu olaya öyle baktıklarını gösteriyordu. Kelime kullanılmadığı söylenenleri umursamayıp, üzerine alınmayıp kelime kullanıldığı için kıyameti koparmak bana tutarlı gelmiyor. Bir de buna daha önce içlerinde Libya’nın, pek yakın ilişkilerde bulunulan Venezüella’nın, yeni gözbebeği Rusya’nın dahil olduğu 30 kadar ülkenin ve ABD’nin 50 eyaletinden 49’unun 1915 olaylarını resmen soykırım diye tanımalarını eklerseniz mesele ABD başkanının ne deyip demediğinden farklı bir boyut kazanıyor.
Ben, şahsen herhangi bir ülkenin bir başka ülkede ya da tarihte ne olup bittiğini siyasi gerekçelerle tanımlamasının doğru olduğunu düşünmüyorum zira her ülkenin dolabında bolca iskelet var. Mesele hukuken böyle bir tanımlamaya maruz kalmak ya da kalmamakta, bir de tarihinde sıkıntılı sayfalar bulunan bir ülkenin vatandaşlarının sorunun üzerine özgürce gidebilecekleri bir ortamın olup olmadığında kanımca.
- Biden’ın bu kavramı kullanmasının sonuçları ne olur?
Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı ben bu cevapları yazarken herhangi bir cevap yayınlamış ya da Ermeni Patriğine gönderilen empati mesajı dışında mesaj vermiş değildi.
İlişkilerin kamuoyları indinde dibe çok yaklaştığı bir dönemden geçiyoruz. Daha kötüsü olur mu emin değilim. 23 Nisan konuşmasında NATO zirvesinde konuşmak üzere randevulaşıldığına göre ilişkiler kopmayacak demektir.
Olayın ilk sıcaklığı geçtikten sonra da ikili ilişkilerdeki somut ve yakıcı meselelere dönülecektir. Uzun zamandır bu yılı Türkiye’nin kendi stratejik kimliği ve aidiyeti üzerinde karar vermesi gereken bir yıl olarak görüyorum. Hükümetin işinin kendisinin de körüklediği anti-Amerikancılık ve anti-Batıcılık nedeniyle zor olacağını da tahmin ediyorum ama bir şekilde kervan herhalde yürüyecektir.
- Türkiye için bu karar ne anlama gelir, Türkiye ne yapmalı?
Türkiye açısından bu karar bir kırılma noktası da olabilir. Niyetinize bağlı olarak işi İttihatçılara havale edip bırakabilirsiniz; bu ülkede yaşayan Ermenilere ne oldu diye sorup meseleyi anlamayı ve hepsinden önemlisi insani açıdan bir üzüntü dile getirmeyi tercih edebilirsiniz; ihanet etmişlerdi cezalarını buldular, iyi de oldu diyebilirsiniz.
Genelde olgun toplumlar kendi geçmişlerine bakıp bir arınmadan geçmeyi tercih ediyorlar. En azından resmi tarihlerini sorguluyorlar. Tabii Türkiye’de Sarıkamış bile sorgulanamıyor hatta giderek hakkında menkıbe yazılan bir muharebe haline getiriliyor. Türkiye’de bir ara bu yapılmaya çalışılmıştı ama Hrant Dink’in öldürülmesi ve bu cinayetin sorumlularının 14 yıl sonra hala kollanması bu gidişi durdurdu.
Devlet olarak Ermeni meselesinde öne sürülen tezlerin inanılırlığını da elbette bu tavır yok ediyor. Türkiye diğer 30 ülkenin kararında ne yaptıysa aynını yapabilir yani omuz silkip geçer ilk hararet düştükten sonra. Öldürülen diplomatları konusunda daha fazla kamuoyu oluşturmaya çalışabilir.
En nihayetinde de diplomasinin önemini yeniden kavrayarak dış politikada içinde bulunduğu derin ve açıkçası hazin yalnızlığı ve zayıflığı gidermeye çalışır. Bunu yaparken de içeride daha özgür ve adil bir ortam yaratmayı denerse kendi yararına olur.