İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Yavuz Ağıralioğlu, "Biz hatasıyla yüzleşebilen, bedelini ödeyebilen bir partiyiz. Özür dileyebilen, bu yanlışı yapan arkadaşı temsil makamından geri çekebilen bir partiyiz. Siyasette kabahatler yaşanabilir. İYİ Parti yanlışta hesap vermeyi temsil ediyor. İktidara geldiğimizde hata yapan bürokratlara, siyasetçilerimize ne yapacağımızın da göstergesidir. Biz hata yapanları makamlardan el çektiriyoruz, AKP hata yapanlarını yükseltiyor. Lütfü Türkkan AK Parti'de olsa büyük olasılıkla büyükelçi olacaktı" dedi. İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Yavuz Ağıralioğlu, İYİ Parti Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın yerine gelecek İYİ Parti grup başkanvekilinin belirlenmesi için yapılacak grup toplantısı öncesinde, TBMM’de; basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Ağıralioğlu, “Lütfü Türkkan’ın söylediği sözü hiçbir gerekçe meşrulaştırmaz. İktidara geldiğimiz gün, hata yapan bürokratlarımıza yahut siyasetçilerimize ne yapacağımızın da göstergesidir, Lütfü Türkkan’ın görevden alınması" dedi. Ağıralioğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkkan’ın milletvekilliğinin düşürülmesi gerektiği yönündeki açıklamalarını da "Hata yapanlarını taltif eden, ödüllendiren, onların makamını yükselten bize ilke hatırlatamaz." sözleri ile değerlendirdi. Türkkan ile ilgili olarak, "Partide disiplin süreci başlatıldı mı" sorularına ilişkin Ağıralioğlu, “Bugün seçimi yapacağız. Bu mevzuyu bugün konuşacağız. Sonra süreç neyi gerektiriyorsa milletimize ait sorumluluklarımız neyi gerektiriyorsa onu yapacağız ama bu süreci yönetirken şöyle yapmak zorundayız. Bizim siyaseten kazanmak değil hesabımız, millete hizmet" yanıtını verdi. Ağıralioğlu, özetle şunları söyledi: “Meral Akşener başta kendi şahsiyeti, namusu, ırzı, iffeti siyasi tartışmalar içerisinde mevzu edilen itham edilen bu ithamlar altında siyasi iradesi gölgelenmeye çalışılan bir tarafı temsil ediyor. Dolayısıyla, İYİ Parti aslında hakarete uğradığı halde hakaret etmemeyi, rencide edildiği halde kabalık etmemeyi, adaletsizlik zulüm gördüğü halde hiç kimseye adaletsizlik ve merhametsizlik göstermemeyi kendisi için şiar edinmiş bir partidir. Dolayısıyla hiçbir gerekçe Bingöl’de yaşanan Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan’ın söylediği sözü hiçbir gerekçe meşrulaştırmaz. Bu bir yanlıştır. Bu yanlışın ama ile fakat ile lakin ile gölgelenmesi, Türk Milleti’ne hizmet itlafı olan bir partinin değil Türk Milleti’nin hiçbir ferdinin karı değildir. Böyle bir şey asla meşru göremeyiz, makbul bulamayız. Meral Akşener, hizmetine talip olduğu milletin hizmetini göreceği devletin, süreci içerisinde hiç kimsenin kendisine, şahsiyetine, ırzına, iffetine hakaret edilmeyeceği bir ülke vadetmektedir. Kendisi birisinin annesi birisinin bacısı birinin balası birisinin halası birisinin teyzeyi olan ve bir kadın olan genel başkanın ve böyle bir hatayı böyle bir kabahati görmezden gelmesi mümkün değildir. İYİ PARTİ YANLIŞ YAPINCA HESAP VERMEYİ TEMSİL EDİYOR Biz hata yaptıkça hatasıyla yüzleşebilen hatasının sorumluluğunu taşıyabilen hatasının bedelini ödeyebilen bir partiyiz. Siyasette de yanlış yapılınca bir bedeli olması gerektiğini dillendiren partiyiz. Bu vesileyle yanlışlarıyla yüzleşebilen, özür diyebilen ve bu yanlıştan dolayı bu yanlışı yapan arkadaşını temsil makamından geri çekebilen bir partiyiz. Bununla aslında şunu hatırlatıyoruz siyasete, siyasette bazen böyle yanlışlar olabilir. Bazen böyle kabahatler yaşanabilir ama bu kabahatlerden sonra hiçbir şey olmamış gibi davranmak siyaset kurumunu saygınlığıyla aşındırır. Siyaset kurumunun millet nezdindeki itibarını gölgeler ve milletin siyasete olan itibarını gölgelediği için milletin devlete hürmeti kalmaz. Dolayısıyla siyaset sorumluluk mevkidir. İYİ Parti, yanlış yapınca yanlışta hesap vermeyi, İYİ Parti yanlışı yapanı temsil makamında geri çekebilmeyi de temsil ediyor. Aslında bu bir açıdan bizim devlet yönetiminde yarın iktidara geldiğimiz gün hata yapan bürokratlarımıza yahut hata yapan siyasetçilerimize ne yapacağımızın da göstergesidir, bugün Lütfü Türkkan’ın görevden alınması. İktidar kanadından Cumhurbaşkanı’na kadar bakanların tamamından bu mevzuyla ilgili açıklama geldi bu hassasiyetlerin şehide hakikatle hürmeti hatırlatan taraflarına hiç kimse itiraz edemez. Yani şehide hürmetsizlik hiç kimse yapamaz. Yani bizim kitabımızda böyle bir küfrün yeri yoktur. İmanımızda yoktur, inancımızda yoktur, kültürümüzde yoktur, siyasi kurgumuzda, hayalini kurduğumuz Türkiye’de böyle bir küfrün yeri yoktur. Ama AK Parti şunu unutmamalıdır, biz hesap veren devleti hesap veren siyaseti temsil ediyor ve hata yapanları geri çekebiliyoruz. AK Parti bize eleştirinin dozunu bu kadar yükseltirken şunun hesabını vermek zorunda olan partidir. Biz hata yapanlarımızı makamlarından el çektiriyoruz. Siz hata yapanlarınızı makamlarınızda yükseltiyorsunuz. Eğer Lütfü Türkkan, AK Parti milletvekili olsaydı milletine hakaret etseydi zengin, Karun kadar zengin bir müteahhit Mehmet Cengiz gibi, eğer inancına hakaret etseydi Egemen Bağış gibi büyükelçi yapılacaktı. Yani AK Parti’de millete hakaret etmenin inanca hakaret etmenin taltif edildiği bir süreç de var. Yani İYİ Parti milletvekili olur hata yaparsanız temsilde kabahat kusur gösterirseniz bunun İYİ Parti’de bir uygulaması var. Görevden temsilden geri plana alınırsınız. Ama AK Parti’de hata yaptığınız zaman yıllardır gözümüzün önünde oldu, AK Parti’de hata ödüllendirilen bir mekanizmaya döndü ayrıca. Siyaset sadece avantaj kollama işi değildir. ŞEHİTLİK MAKAMININ YAKINLIĞINA UYGUN BİR AHLAK TAŞIMALIDIR Bugün iktidar kanadından bize yapılan yanlışa hatırlatma yapan kurmaylara dönüp bu memlekette şehitlikte bir makamdır ve bu makamı yakınlıkla taşımak zorunda olanların taşımak zorunda oldukları bir ahlak vardır. Yani şehide yakın olmak kan bağıyla değildir. Şehide yakın olmak ruhla, ahlakla, imanladır. Dolayısıyla ‘bir adam şehide yakınım, şehidin yakınıyım’ diyorsa şehitlik makamının yakınlığına uygun bir ahlak taşımalıdır. Genel başkanımıza ağza alınmayacak kadar galiz yani en az Lütfü Türkkan’ın dediği kadar galiz laflarla hakaret eden birisi aslında ‘şehidin yakınıyım’ değil ‘şehidin uzağıyım’ demektedir. Siyasetin aslında dönüp bu siyasi tartışmaların ötesinde bu kadar aşınan ve değer kaybeden alan ilke hatırlatması gerekir. Ben çok arzu ederdim ki dönüp Sayın Cumhurbaşkanı’nın Lütfü Türkkan Bey’e yaptığı hatadan dolayı söylediklerine ilaveten dönüp Cumhurun başı olarak bu memleketteki her değeri korumak zorunda olan insan olarak ‘şehitlik kavramı budur, şehide yakınlık şudur, şehide yakın olanın taşımak zorunda olduğu ahlakta budur’ diye aslında bir kavram inşa etmesi gerekirdi yeniden. Kavrama saygı inşa etmesi gerekirdi. Bugün avantaj kollayan siyaset değerleri de bilek güreşi yapma alanına çevirmemelidir.” ERDOĞAN'A YANIT VERDİ Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Türkkan’ın milletvekilliğinin düşürülmesi gerektiği yönündeki açıklamalarının sorulması üzerine de Ağıralioğlu, şunları söyledi: "İşte siyasetin bunları söylemeye hakkı olacak. Siyasetin çok erdemli davranması lazım. Siz Müberra dinimize galiz laflarla hakaret edenlere hiçbir şey yapmayıp böyle avantaj kollar gibi böyle şeylere heves ettiniz mi siyasetin mücadele alanını ilkesizleştirirsiniz. Hata yapanlarını taltif eden, ödüllendiren, onların makamını yükselten bize ilke hatırlatamaz." “Lütfü Türkkan'ın hukuki olarak vekilliğinin düşürülmesi mümkün mü” sorusuna da Ağıralioğlu, "Hukuki olarak, siyasi avantaj kollarken hukuku da alt üst edebilecek kadar gözü dönmüş şey ilke mücadelesi veremez. Süreç bellidir" dedi.