Türkiye, açık ara, Avrupa’da sigara tüketimini en çok regüle eden ülkedir[1]. Bununla da sınırlı kalmayıp, tamamen tezat bir şekilde hem sigara tüketimine hem de zarar azaltma ürünlerine aynı anda karşı çıkan dünyadaki ender ülkelerdendir. Sigara tüketimi, insanlık tarihinde görülmüş en korkunç tüketim salgınlarından bir tanesidir. Kolay ulaşılabilir ve tüketilebilir bir ürün olması sebebiyle, dünyada tüketim alışkanlıkları temelli sağlık sorunlarının senelerdir bir numaralı baş müsebbibi, olağan şüphelisidir.  Sigara tüketimi, gerek ihtiva ettiği onlarca kanserojen kimyasal, gerekse yarattığı negatif dışsallıkla hem bireysel hem de toplumsal sağlık bakımından ciddî bir tehdit konumundadır. Bu sebeple devletler, 2000’li yılların başlarında sigara tüketimine karşı uluslararası işbirliğini bir antlaşmaya taşımış ve geçen haftaki yazıda üzerinde sıkça durduğum Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi (Framework Convention on Tobacco Control – FCTC) meydana gelmiştir.

Hem Türkiye’nin hem de bu yazı boyunca üzerinde duracağımız İsveç’in taraf olduğu FCTC, ülkelere en basit hâliyle sigarayı piyasasını regüle etmek suretiyle vatandaşların sigarayı bırakmasını sağlayabilmesi amacında bir düzenlemeler çerçevesi sunmaktadır. FCTC’nin öngördüğü bu çerçeve, sigara piyasasının vergiler ve reklam yasakları, paket sınırlamaları gibi piyasa kısıtlamaları ile düzenlenmesi, aynı zamanda sigaranın zararlarına dair kamu kampanyaları yürütülmesinden mürekkeptir.

İki imzacı devlet olan Türkiye ve İsveç arasında, sigara piyasası aleyhine yürürlüğe koyulan regülasyonlar bakımından çok büyük bir fark yoktur. Nitekim İsveç’te de sigaraların perakende satışları, Türkiye’de olduğu gibi vergilendirilmektedir[2]. Yine Türkiye’de olduğu gibi İsveç’te de, sigara tüketimi kapalı alanlardave pek çok kamusal alanda yasaklanmış durumdadır[3]. Gelgelelim Türkiye’nin aksine, İsveç’te sigaraların otomatlardan satışı yasak değildir ve Türkiye’de olduğu gibi “düz paket” uygulaması da söz konusu olmamıştır[4]. Buna karşın Türkiye, düz paket uygulamasından fahiş vergilendirmeye, kamusal alanlarda sigara tüketim yasaklarına kadar FCTC’nin sunduğu çerçeveye neredeyse harfi harfine uymaktadır.

Geçtiğimiz hafta kaleme aldığım yazıda da altını çizdiğim gibi, FCTC’nin tek bir amacı vardır, o da ülkedeki sigara tüketim oranlarının düşürülmesidir. Çizilen tüm çerçeve, kamu kampanyasından katı devlet regülasyonlarına kadar, salt bu amaca hizmet etmektedir. Gelgelelim öte taraftan, eşyanın tabiatı dediğimiz bir gerçeklik vardır. Buna göre, masa başında yapılan politikaların, hayatın olağan akışına, ülkenin ve sosyolojinin gerçeklerine ne kadar uygun olduğu hesaba katılmalıdır.

Karşımızda FCTC imzacısı iki ülke vardır. Bu ülkelerden biri, Türkiye, sigara tüketim ortalamasını FCTC’nin çizdiği çerçeveye harfiyen uymasına karşın antlaşmanın yasama organında uygun bulunduğu 2005 senesinden bugüne kadar, hiç denebilecek kadar az bir oranda düşürmeyi başarabilmiştir. World Bank verisine göre 2004 senesinde %32 olan yetişkin sigara içme oranı, 2020 senesinde yayınlanan FCTC raporunda %31 olarak tespit edilmiştir[5]. Aynı raporda, sigara içenlerin %29’unun günlük içici, %2’sinin ise “arada sırada içici” olduğu tespit edilmiştir. FCTC raporunda, 2020 senesinde Türkiye’nin yalnızca %13’ünün “sigarayı bıraktım” yanıtı verdiği kayda geçirilmiştir. 2018 senesinde Türkiye Kardiyoloji Derneği’nden Necla Özer vd. yayınladığı çalışmada, Türkiye’de 2003 senesinden 2012 senesine kadar sigara tüketiminde kayda değer bir düşüş olduğunun altı çizilmiş, ancak çalışmanın yayınlandığı 2018 senesinde, Türkiye’de yetişkin popülasyonunun üçte birinin sigara tükettiği (müstakbel FCTC raporunu doğrular şekilde) tespit edilmiş ve alınan önlemlerin arttırılması gerektiği işaret edilmiştir[6]. Alınan önlemlerin arttırılması gerekliliği sorusuna aşağıda tekrar değineceğiz.
İçinde bulunduğumuz 2023 senesinde İsveç, kendisini %5’in altına düşen sigara tüketim oranıyla “dumansız hava sahası” ilan etmeye hazırlanmaktadır.  İsveç, bu başarısını açıkça, bir zarar azaltma ürünü olan, snuslara borçludur.
FCTC’nin 2020 tarihli İsveç raporunda, yetişkin sigara içme oranı %13 olarak tespit edilmiştir[7]. İlginç bir şekilde, popülasyonun sigara tüketen %13’ünün %7’si günlük tüketici, %6’sı ise “arada sırada” tüketicidir. Yani, Türkiye’de, sigara içenler arasında günlük sigara tüketicilerinin oranı %93 iken, İsveç’te bu oran yalnızca %53’tür. Ayrıca İsveç’te, sorulara “sigarayı bıraktım” yanıtını verenlerin oranı ise, 2020 tarihli FCTC raporunda %22 olarak tespit edilmiştir.

Yani İsveç, hem oransal hem de numerik olarak, sigarayla mücadelede Türkiye’den daha başarılı sonuçlar kaydetmiştir.

Eurostat verisi ise, FCTC raporlarından daha farklı bir resim çizmektedir, en azından İsveç için. Avrupa Komisyonu’nun istatistik organizasyonu olan Eurostat’a göre, 2014 senesinde %8.7 olan sigara içme oranı, 2019 senenesinde %6.4’e düşmüştür. Türkiye ise, 2014’te %27.2 iken 2019 senesinde %27.9 olarak kaydedilmiştir[8].

Her iki veri grubunun da tutarlı olduğu ortak sonuç, Türkiye’nin sigarayla mücadelesinde yolunda gitmeyen bir şeyler olduğu, İsveç’in ise doğru bir yolda olduğudur.

İçinde bulunduğumuz 2023 senesinde İsveç, kendisini %5’in altına düşen sigara tüketim oranıyla “dumansız hava sahası” ilan etmeye hazırlanmaktadır[9].  İsveç, bu başarısını açıkça, bir zarar azaltma ürünü olan, snuslara borçludur. 1992’de Avrupa Birliği, bir tütün torbası olan snus üretimini ve dağıtımını yasaklamış, 1995’te İsveç’in üye devlet olmasıyla birlikte, İsveç için bir deal breaker olan bu yasağı salt İsveç’e mahsus olmak üzere kaldırmıştır. 2013’ten bu yana, başta e-sigara ve tütün ısıtma ürünleri (THP) olmak üzere zarar azaltma ürünlerinin Avrupa Birliği üye devletler nezdinde sigarayla mücadele için etkili bir yol olarak görülmesi ile Brüksel, bu yasağa dair tabiri caizse dizlerini dövmeye ve bir çıkar yol aramaya başlamıştır[10].  Çünkü snus her şeyden önce bir zarar azaltma ürünüdür. Elbette, muhteviyatında tütün olduğu için risksiz değildir, ancak pek çok çalışma hem sigaraya göre, hem de diğer zarar azaltma ürünlerine göre daha az riskli olduğuna işaret etmektedir. Dahası, sigarayı bırakmak için de son derece etkili bir alternatif olduğuna dair akademik çalışmalar ağırlıktadır. Magnus Stenbeck, yayınladığı 2009 tarihli çalışmada, 1990’larda İsveç’te yaygınlaşan snus kullanımının yetişkinlerin sigarayı bırakması konusunda etkili olduğu sonucuna varmıştır[11]. Aynı çalışmada Stenbeck, 1970’lerden 1990’lara kadar topladığı verilerde snus kullanıcıların, sigara kullanıcılarına göre rektal, anal ve kolon kanserine yakalanma riskinin de düşük olduğunu tespit etmiştir[12]. Lars Ramström ise 2006 tarihli çalışmasında, snusun yetişkin İsveçlilerin günlük sigara tüketicisi olmasının önüne geçtiğini ve sigarayı bırakmalarını kolaylaştırdığını tespit etmiştir[13]. Akademik çalışmaların ve medyanın, İsveç’in dumansız hava sahası olma noktasında attığı adımlara dair işaret ettiği tek olgu, snus kullanımıdır ve bu ülke politikası bakımından da bir realiteyi işaret etmektedir. Gelgelelim snus, hâlihazırda bir tütün ürünüdür ve sigaraya nazaran daha az riskli olmasından ötürü başta kanser olmak üzere pek çok sağlık riski ihtiva etmektedir. Ayrıca, bir zarar azaltma ürünü olduğu için tek kullanım alanı, sigarayı bırakmak isteyen yetişkin bireyler olmalıdır ve gençlerin erişilebileceği her türlü regülasyondan uzak durulmalıdır.
Akademik çalışmaların ve medyanın, İsveç’in dumansız hava sahası olma noktasında attığı adımlara dair işaret ettiği tek olgu, snus kullanımıdır ve bu ülke politikası bakımından da bir realiteyi işaret etmektedir.
Avrupa Birliği’nin snus yasağının esneyip esnemeyeceği sorusu ise, bir başka tartışma kapısını aralayacaktır. Belki bundan birkaç sene önce farklı bir yanıt verebileceğimiz bu soru, bugün Avrupa’da zarar azaltma stratejilerini domine eden nikotin torbaları ile aşılmıştır. Zira nikotin torbaları, snus benzeri bir kullanıma sahip olmasına karşın, tütün ihtiva etmemekte, bu nedenle tütün kullanımına bağlı başta kanser olmak üzere pek çok sağlık sorununa karşı daha da az zararlı bir alternatif teşkil edebilmektedir. Piyasanın, akademinin ve devletlerin daha yeni tanışmakta olduğu nikotin torbalarının zarar azaltma stratejilerindeki yeri, belki başka bir yazının konusu olabilir.

İsveç, FCTC’nin çizdiği çerçevenin dışına çıkarak, sigarayla mücadelede dünyanın ağzı açık bir şekilde izlediği bir rotaya evrilmiş ve yasakla değil, bilimle ve piyasa alternatifleriyle sigara tüketimini yenmiştir. Zira mesele, eğer bir uluslararası sözleşmeye harfi harfine uymaksa, Türkiye bunu yapmakta, İsveç ise bunu yapmamaktadır. Ancak eğer mesele, vatandaşlar için daha az zararlı bir alternatifi erişilebilir hâle getirmek suretiyle, dünyanın gördüğü en büyük tüketim salgını olan sigara tüketimiyle savaşmaksa, İsveç bunu başarmakta, Türkiye ise başaramamaktadır. Dolayısıyla İsveç’in zarar azaltma serüveninden Türkiye’nin çıkartması gereken çok fazla ders vardır.

Son olarak; Türkiye, FCTC’nin çizdiği çerçeveye harfi harfine uyup sigara tüketimini başta fahiş vergilendirme olmak üzere ağır müdahalelerle bastırmaya çalışırken, hatta FCTC imzacı ülkelerin kahir ekseriyetinin de önüne geçip başta e-sigara ve snus olmak üzere zarar azaltma ürünlerinin de yasal statüsünü “yasak”tan öteye taşıyamazken, Özer çalışmasından atıf yaptığımız “alınan önlemlerin arttırılması” önermesinden ne anlaşılması gerektiği son derece belirsizdir. Zira Türkiye, açık ara, Avrupa’da sigara tüketimini en çok regüle eden ülkedir[14]. Bununla da sınırlı kalmayıp, tamamen tezat bir şekilde hem sigara tüketimine hem de zarar azaltma ürünlerine aynı anda karşı çıkan dünyadaki ender ülkelerdendir. Nitekim Türkiye, yine Avrupa’da zarar azaltma ürünlerini de en çok regüle eden ülkedir[15]. Tüketim politikalarındaki bu tezatlık ve bilim ile dünyanın gerçekliğinden uzak yaklaşım, Türkiye’nin tüketim verilerine yansımaktadır. Ancak mühim olan verilerden de öte, vatandaşlardır. Sigara gibi, tüketime bağlı sağlık sorunlarının baş müsebbibi olan bir ürünle savaşmak, ortaya çıkan veri rakamlarından daha önemli ve ciddiye alınması gereken bir meseledir.
Nitekim Türkiye, yine Avrupa’da zarar azaltma ürünlerini de en çok regüle eden ülkedir[16]. Tüketim politikalarındaki bu tezatlık ve bilim ile dünyanın gerçekliğinden uzak yaklaşım, Türkiye’nin tüketim verilerine yansımaktadır.

Zarar azaltma literatürünün kaynağı bilimdir ve bilim yanılabilir. Ancak bu korkuyla, dünyadaki başarılı örneklere gözünü kapatmak, “Ya yanlışsa?” şeklinde makul şüphe çizgisini aşmayacak bir sorgulama içerisine girmek, Avrupa’da en çok sigara tüketen ikinci ülke olan Türkiye için isabetli bir yaklaşım olmayacaktır. Çünkü günün sonunda, sigarayla mücadelede gerek bireysel gerekse toplumsal sağlık noktasında Türkiye’nin attığı adımlar hayatî niteliktedir.

Zarar azaltma literatürünün bu denklemde mutlak doğruyu gösterip göstermediği bilimsel bir tartışmadır, ki bu soruya vereceğimiz yanıt olumsuz da olabilir. Buna karşın, karşımızdaki başarılı örneklere gözümüzü kapatmamız, hâlihazırda başarısız seyreden yolculuğumuzun bir anda şapkadan tavşan çıkarmak suretiyle başarılı hâle gelmesini sağlamayacaktır.

---

[1] Snowdon [2] Christopher Snowdon “Nanny State Index 2023” Institute of Economic Affairs (2023) [3] Snowdon [4] Snowdon [5] 2020 – Türkiye Core Questionnaire of The Reporting Instrument of WHO FCTC [6] Necla Özer vd. “Data on smoking in Turkey: Systematic review, meta-analysis and meta-regression of epidemiological studies on cardiovascular risk factors” Türkiye Kardiyoloji Derneği Arşivi 46 (2018)

ü

[7] 2020 – Sweden Core Questionnaire of The Reporting Instrument of WHO FCTC [8] Eurostat “Daily smokers of cigarettes by sex, age and degree of urbanisation” [9] Karl Ritter vd. “Sweden close to becoming first ‘smoke free’ country in Europe as daily use of cigarettes dwindles” AP News (2023)

ü

[10] Carlo Martuscelli “Snus on the loose: How Swedish chewing tobacco keeps dividing Brussels” Politico (2023) [11] Magnus Stenbeck “The association of snus and smoking behaviour: a cohort analysis of Swedish males in the 1990s” Addiction 104 (2009) [12] Stenbeck [13] Lars Ramström “Role of snus in initiation and cessation of tobacco smoking in Sweden” Tobacco Control 15 (2006) [14] Snowdon [15] Snowdon [16] Snowdon