İngiltere’nin aylardır gündeminden düşmeyen bir konu var. O da tır şoförü açığı. Aslında bu, yeni bir sorun değil ve kısmen yapısal nedenlerden kaynaklı. İş koşullarının ağırlığı, haftanın dört-beş günü aileden uzak yolda seyir halinde olma gerekliliği, dinlenme saatlerinin azlığı, karşılığında alınan maaşların yeterli olmayışı, ağır vasıta şoförlüğünü cazip bir meslek olmaktan çıkarıyor. Demografik açıdan nüfusu giderek yaşlanan İngiltere, sektördeki istihdam açığını yıllardır, Doğu Avrupa üzerinden gelen işçilerle kapamaktaydı. Tam da bu noktada Brexit ve pandeminin durumun kötüleşmesinde adeta çarpan etkisi yarattığını söyleyebiliriz. Bir taraftan, Brexit sonrası İngiltere’nin vize koşullarını sıkılaştırması, diğer yandan, pandemi sebebiyle uyguladığı seyahat kısıtlamaları, PCR testi ve gerekli görüldüğünde izolasyon zorunluluğu gibi koruyucu tedbirler, yabancı işçileri İngiltere yerine farklı destinasyonları tercih etmeye zorluyor. Buna ek olarak, ağır vasıta ehliyeti alma sürecinin (ki teori ve pratik eğitim safhasının uzun ve oldukça maliyetli olduğunu not düşelim) pandemi sebebiyle aksamış olması da-yaklaşık 40bin şoför adayı beklemede- yeni şoförlerin işgücüne katılımın önünde engel teşkil etmekte. Hal böyleyken, İngiltere’de yaklaşık 100bin tır şoförü açığı olduğu belirtiliyor. Tabii, bundan bize ne diyebilirsiniz. Ancak giderek kötüleşen tır şoförü açığının pek çok farklı sektörde sevkiyat zincirini kilitlemeye başlaması hükümetin kafasını kuma gömme lüksünü ortadan kaldırıyor. Öyle ki, bugünün gazete manşetlerine göz gezdirdiğinizde, hangi yılda olduğunuzu kontrol etme ihtiyacı duymanız işten değil. Londra ve Kent’teki benzin istasyonları önünde oluşan uzun kuyruklarla başlayalım. Hayır, ortada kaynak sıkıntısı falan yok; rafineriler tıkır tıkır çalışıyor. Fakat tır şoförleri benzin istasyonlarına yakıt ikmali yapamadığı için ülkedeki benzin istasyonlarının %27’si şu an için hizmet dışı. Yakıt sıkıntısı olacağı kaygısıyla vatandaşların benzin istasyonlarına hücum etmesinin daha büyük bir krize yol açmasından endişe ediliyor. Benzer bir durum gıda sektöründe yaşanmakta. Yurtdışında, özellikle nüfusun ağırlıkta Hıristiyan olduğu ülkelerde yaşayanlar Noel zamanı marketlerin nasıl talan edildiğini ilk sene deneyimledikten sonra eldeki imkanlar dahilinde stoklu giderler. İşte bu yıl, hem Brexit’in allak bullak ettiği gümrük düzenlemeleri hem de pandemi koşullarında iyice çıkmaza giren tır şoförü eksikliği nedeniyle, Noel döneminde market raflarının boş kalma olasılığı hiç de hafife alınacak bir senaryo değil. Milli İstatistik Kurumu’nun (Office for National Statistics) Eylül ayında yayınladığı araştırma İngiltere’de her 6 kişiden birinin markette aradığı ürünü bulamadığını ortaya koyuyor. Araştırmaya göre, katılımcıların %40’ı eskiye kıyasla ürün çeşitsizliğinden ve yerine alınacak alternatif ürünün bulunmamasından şikayetçi. Bu bakımdan, örneğin, geçtiğimiz hafta İngiltere’nin doğusunda baş gösteren şişelenmiş içme suyu sıkıntısı, yaşanacakların ön gösterimi sayılabilir. Bu sebeptendir ki, hükümet Eylül ortasında, AB’den ithal edilen gıda ürünlerine ilişkin Brexit sonrası gümrük düzenlemelerinin bir kısmının Temmuz 2022’ye dek ertelenmesine karar verdi. Elbette, “AB’den ayrılarak ayağımıza sıktık,” diyemeyen Brexit Bakanı Lord David Frost, aldıkları kararı “Sektörün sınırda yeni uygulamalarla uğraşmasından ziyade, pandemi sonrası iyileşmeye odaklanmasını istiyoruz,” şeklinde açıklamayı yeğliyor oluşu çok şaşırtıcı sayılmaz. Saydığımız tüm bu sorunlara ek olarak, İngiltere’nin kendini içinde bulduğu karbondioksit gazı sıkıntısı da gıda sektörünü tehdit eden bir başka önemli faktör. Çok kısaca, sorunun ardında dünyadaki iki büyük gübre üreticisi (aynı zamanda İngiltere’nin karbondioksit ihtiyacını karşılayan) Norveçli Yara ve Amerikalı CF Endüstri Holding’in doğalgaz fiyatlarındaki küresel artıştan ötürü üretimi kısma kararı yatıyor. İngiltere’nin karbondioksit gazı ihtiyacının %60’ını karşılayan CF Endüstri Holding’in Billingham Teesside ve Cheshire’daki gübre tesislerini kapamasıyla birlikte ülkede ciddi bir kriz patlak vermiş oldu. Neden önemli derseniz…Karbondioksit gazı, paketlenmiş gıda ürünlerinde raf ömrünü uzatıcı işleve sahip. Fıçı bira, kola gibi gazlı meşrubatlarda kullanılıyor, alkollü içeceklerin raf ömrünü uzatıyor. Kuru buz hali ise gıda sevkiyatında ürünlerin tazeliğini korumaya yardımcı oluyor. Bunun yanında, boğucu etkiye sahip karbondioksit gazı İngiltere’de domuz ve tavuk çiftliklerinde, kesimden önce hayvanları sersemletmek için de kullanılmakta. İngiltere Et Üreticileri geçtiğimiz günlerde, ülkede yalnızca iki haftalık karbondioksit stoğu kaldığını açıkladı. Karbondioksit sıkıntısı sürdüğü takdirde, çiftlik hayvanlarının zorunlu itlaf edilmeleri söz konusu. Bu durum, hali hazırda Avrupa’dan gıda sevkiyatında sorunlar yaşayan İngiltere’de ürün sıkıntısını derinleştireceği gibi sektördeki küçük işletmelerinin pazardan çıkmasına neden olabilir. Hükümet, CF Endüstri’nin Billingham’daki tesisinin yeniden üretime geçmesi için sınırlı finansal destek sağlamayı taahhüt ederek durumu kontrol altına almaya çalışıyor. Ancak çözümü daha çetrefil olan tır şoförü açığının kapanması için uzun vadede çalışma koşullarının iyileştirilmesi, ağır taşıt ehliyeti edinme süreçlerinin kolaylaştırılması, kısa vadede ise vize kriterlerinin yeniden gözden geçirilerek, dışarıdan işçi temin edilmesi en makul seçenekler olarak öne çıkmakta. Aksi takdirde, pandeminin ilk aylarında tanık olduğumuz panik alışverişi görüntülerine yeniden rastlamamız olası. İşler iyi gitmediği takdirde bu sene, Noel mönüsünde hindi yerine ayva tatlısı yer alacak.
İngiltere’de gıda sıkıntısı kapıda mı?
Popüler Haberler
Atatürk Havalimanı Katliamı: Ağırlaştırılmış müebbet alan IŞİD'liler tahliye edildi
'Ölünce beni kim yıkayacak?': TRT'nin reklam panoları tepki topladı
Komisyonda mikrofonlar açık unutuldu: 'Çok yanlış yaptı Bakan Hanım'
Bursa Adliyesi'ndeki silahlı saldırıda yaralanan jandarma şehit oldu
AK Partili Belediye Başkanı, AK Parti ilçe başkanını Ülkü Ocakları üyelerine dövdürdü
Beykoz'da bir polis, 86 yaşındaki ünlü mimarı silahla yaraladı