Manşet

İmamoğlu, 'belediye şirketleri özelleştirilecek' tartışmasını değerlendirdi: Bir bürokratın haddini aşan açıklaması

Abone Ol

Ekrem İmamoğlu, İGDAŞ ve diğer belediye şirketlerinin özelleştirilmesine ilişkin İBB bürokratının açıklamasını 'haddini aşan bir açıklama' olarak değerlendirdi.

Bloomberg'e konuşan İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Finansman Şube Müdürü Neslihan Vural, şehrin doğalgaz dağıtım şirketi İGDAŞ’ın halka arz sürecinin başladığını ve değerinin 10 milyar dolara ulaşabileceğini belirtmişti.

Vural, İBB’nin İGDAŞ’taki hissesini yüzde 90’lardan yüzde 20’li seviyelere indirmeyi hedeflediklerini vurgularken “Özelleştirmeden yanayım. Belediye, nihayetinde saf belediye işlerine geri dönmeli” şeklinde konuşmuştu.

Ayrıca Vural İSPARK, Hamidiye ve Halk Ekmek'in de sırada olduğunu dile getirmişti.

Cumhuriyet'ten Barış Pehlivan'a konuşan İmamoğlu, Vural'ın sözlerini 'haddini aşan bir açıklama' olarak nitelendirdi. "Vural’ın İGDAŞ’ın halka arzı üzerinden bir açıklaması oldu. Halk Ekmek’in dahil, İBB’nin iştiraklerini özelleştireceği tartışılıyor. Siz ne diyorsunuz" sorusu üzerine İmamoğlu şunları söyledi: "Bir bürokratın haddini aşan bir açıklaması olmuş. İGDAŞ’ın özelleştirilmesi ile ilgili geçmişten gelen bir meclis kararı var. Halka arz özelleştirme anlamına gelmez. Bu konular onun da meselesi değil. Halka açık meseleler. Gündemimizde yok mudur? Halka arz olarak var. Ama toplumcu ve kamucu anlayışla bunların yol yöntemleri mevcuttur. Şu anda masamızda müzakere edilmiş dahi değil. Haddini aşan bir açıklamadır."

Uzun zamandır İstanbul’un özelleştirme listesinin başında olan İGDAŞ, 2010’ların başında halka arz edilmeye çalışmış fakat başarısız olmuştu.

İmamoğlu'nun öne çıkan diğer açıklamaları şöyle:

*(Kobani davasına ilişkin) Türkiye'de üzülerek söylüyorum ki, birçok siyasi dava var. Ve siyasi davalar üzerinden kin, öfke ve neye dayalı belli değil ama çoğu zaman insanlar boşu boşuna yıllardır hapiste yatabiliyor. Bir tanesi de benim yaklaşık 10-15 yıllık canciğer arkadaşım. Bir Gezi davasından ötürü içeride olan bir arkadaşım. Bugün şunu söylemek lazım. Normalleşmeyi konuşuyoruz. Normalleşmenin bence ilk kuralı adalettir ve adalete uygun bir biçimde hareket etmektir. Siyaseti de adalete alet etmemek gerekir. Ama uzun süredir bu anlamda siyaset adaletle iç içe geçmiş, hatta bazen adaleti ne yazık ki bize unutturan kararların siyasi biçimde verildiği bir ülkede yaşıyoruz. Şiddeti özellikle siyasetin gündeminden çıkarmamız lazım. Legal siyasetin önünü açmamız lazım.

*Bu ülkede hepimiz teröre de, terör örgütlerine de karşıyız ama bugün verilen kararlar siyasi temele oturduğu sürece hiç kimsenin vicdanı rahat edemez. Bu kapsamda tabii ki üzülüyoruz. Bu ülkede özellikle geçmişte çokça siyasi cezalandırmalar yapıldı. Bugün verilen siyasi cezalandırma kararlarının arkasında olduğunu bildiğimiz insanların bile yargılanıp cezalandırıldığı günleri yaşadık.

*Bizim ilerlememiz gerekirken geri gitmiş durumdayız. Bunun adı ister Selahattin Demirtaş, ister Ahmet Türk olsun. Bu insanları mahkum etmek bu ülkeye hiçbir şey kazandırmaz. Kazandırmayacak da. Ahmet Türk 1970’lerde Cumhuriyet Halk Partisi'nde siyaset yapan bir aktördü. O bakımdan az önce de ifade ettiğim gibi legal siyaseti yok ettiğimiz takdirde, makul ve mantıklı bir ortamın ve insanların huzur güven içerisinde kendini hissedeceği bir ülkeyi oluşturma şansımız yok. Siyaseti ve siyasetçiyi ortadan kaldırdığınızda boşluğu dolduran yapılar tam da az önce söylediğimiz yapılar. Ondan sonra hiç bilmediğimiz, hiçbir tüzel kişiliği olmayan yapıların gücü üzerinden ülkede racon kesilir hale geliyor ve mağduriyet daha da büyüyor. Dediğim gibi tabii ki teröre asla fırsat vermeyiz.

*("Kılıçdaroğlu’nun 'Sarayla müzakere olmaz, mücadele olur' görüşüne nasıl bakıyorsunuz" sorusu üzerine) Enflasyon faiz ilişkisi gibi bir şey. Müzakeresiz mücadele olur mu? En güzel mücadele münazara ile olur. Müzakeresiz mücadele olmaz. Yoksa toplum nasıl anlayacak hangisi doğruyu söylüyor, diye…Partimiz iki kez İstanbul’da kazandı. Müzakere demek ki kazandırıyor. Ben tam aksine, müzakereyi artırmaktan yanayım. Avrupa hayranlıkla izliyor bu mücadeleyi. Ben nasıl karşılandığımı biliyorum. Ben müzakerede sonuna kadar ısrar ediyorum.