Alkollü içeceklere yapılan sistematik zam politikasının görünen hedefi, devlete kaynak yaratmak olsa da görünmeyen hedefi de içki tüketimini azaltmak olduğu açıktır. Bunun anlamı da siyasi iktidarın, açık biçimde yaşam tarzına müdahale etmesidir. Türkiye’de her gün birden çok ürüne zam gelmeye devam ediyor. TUİK’e göre enflasyon düşse de hayat pahalılığı artmaya devam ediyor. Düzenli zam gelen ürünlerden birisi de alkollü içecekler. Yılbaşından önce zam gelen alkollü içkiler yılın ilk haftasında da tekrar zam geldi. Özellikle alkollü içkilerde ürünlere zam dışında ÖTV’deki artış da dikkat çekici. Alkollü içkilerin enflasyon sepetinde ortalama ağırlığı az olduğu için, TÜİK’in duyurduğu enflasyon verilerine etkileri çok yüksek olmuyor dolayısıyla enflasyon yüzdesini bu ürünlere yapılan zam oranında yukarı çıkartmıyor. Ancak şunu da kabul edelim ki, alkollü içeceklere yapılan sistematik zamlar, basit bir fiyat ayarlamasını yani ekonomik bir tercihi değil aynı zamanda ideolojik bir tercihi de yansıtmaktadır.
Alkollü içkilere yapılan aşırı zam ve ÖTV vergileri bir yandan tüketimi azaltırken, kuşkusuz bu politikanın bir sonraki adımının içki tüketimini olabildiği ölçüde özel alana itmek olduğu açıktır.
GÖRÜNEN VE GÖRÜNMEYEN HEDEF Bu açıdan alkollü içeceklere yapılan sistematik zam politikasının görünen hedefi, devlete kaynak yaratmak olsa da görünmeyen hedefi de içki tüketimini azaltmaktır. Bütün bu zamlarla beklenti sadece içki tüketiminin azaltılması değil aynı zamanda içkili mekanların azalması ve/veya bu mekanların kamusal alanda sınırlı bir bölgeye hapsedilmesidir. Ki bu konuda son yıllarda hayli mesafe alınmıştır. Nitekim AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1 Haziran 2022’de Dünya Tütünsüz Günü’nde gençlerle bir araya geldiği toplantıda; “Hayret aç, sefil geziyor ama birayı rakıyı almaktan geri durmuyor. Hem kuru hem sulu. Bunların hepsi kime zarar. Devamlı arttırıyoruz, çok rahatsızlar.” ifadeleri bu hedefin en açık göstergesidir. Bu makro politikanın sistematik zam dışında önemli bir aracı da AKP’li belediyelerdir. Bu belediyelerin, içkili mekanların ve içki satma ruhsatı olan dükkanların ruhsatlarını hukuki gerekçelerle yenilememe, yeni ruhsat taleplerini reddetme stratejisi bu amaca dayanmaktadır. Bunun sonucu olarak içkili mekanlar İstanbul’da örneğinde son yıllarda belli lokasyonlarda (örneğin Beşiktaş, Kadıköy gibi…) yoğunlaşmıştır. ÖZEL ALANA İTİLMEK  Alkollü içkilere yapılan aşırı zam ve ÖTV vergileri bir yandan tüketimi azaltıp, alkollü mekanlar belli alanlara sıkışırken kuşkusuz bu politikanın bir sonraki adımının ise içki tüketimini olabildiği ölçüde özel alana itmek olduğu açıktır. Bunun anlamı da siyasi iktidarın, açık biçimde yaşam tarzına müdahale etmesidir. Nitekim içki tüketimi konusunda izlenen bu ideolojik tercih ve siyasal pratikler, gündelik hayatın neredeyse her alanında işlemektedir. Şu çok açık ki, siyasi iktidar, toplumsal farklılıkları dönüştüremediği ölçüde, onların görünürlüklerini kamusal alandan azaltmaya ve farklılıkların bu özgürlüklerini kamusal alanda değil, özel alan ile sınırlama eğilimdedir. Farklılıkların özgürlüklerini ancak özel alanda kullanabildiği bir kamusal alan sadece iktidarın tanımladığı “makbul vatandaşlar”a yani “Yerli ve Milli” olanlara kalmaktadır. Son yıllarda medyadan iş dünyasına, akademiden sanatçılara kadar geniş bir yelpaze kamusal alanda meşru kabul edilenlere bakınca, bunu gözlemleme imkanına sahip oluyoruz. Açıkçası özel bilgi ve donanım gerektiren bazı alanlar dışında, AKP’li ve MHP’li olmayanların giremeyecekleri bir kamusal alan inşa edilmektedir. GEÇ KALINMIŞ AMA ÖNEMLİ BİR İTİRAZ Alkollü içecekler bu dönüşümde önemli bir turnusoldür. Ki CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu geçtiğimiz günlerde bu zamlara haklı bir itirazda bulundu. Kılıçdaroğlu son gelen zamlardan sonra yaptığı açıklamada; “Alkollü içeceklere yapılan zamlar yıldırmadır, zulümdür. Devlet, bir hayat tarzını kuşatamaz, taciz edemez, rahatsız edemez. Devlet her hayat tarzını korur.” ifadelerini kullandı. Bunun geç kalınmış ve ama önemli bir açıklama olduğu açıktır. Bu itirazların siyasi ve sivil alanda çoğalması önemlidir. Alkollü içecek konusu, siyaset için, siyasetçiler için temel hak ve özgürlükler konusunda en güçlü turnusol kağıtlarından birisi. Bu alandaki özgürlükçü yaklaşım yeni dönemde kamusal alanın yeninden inşasında önemli adımlardan birisi olacaktır.