- Parlamenter Sisteme geçilecek
- Cumhurbaşkanı’nın veto yetkisi kalkacak, sadece geri gönderme yetkisi tanınacak.
- Cumhurbaşkanı kararnamelerine son verilecek.
- Cumhurbaşkanı 7 yılda bir dönem seçilecek, partiyle ilişiği kesilecek, görev sonrasında aktif siyasete dö
- Olağanüstü hal kararnamelerine son verilecek, OHAL süresi altı aydan iki aya düşecek.
- Seçim barajı %3’e düşecek.
- En az %1 oy alan siyasi partiler hazine yardımından faydalanacak.
- Parti kapatma davalarının açılmasında TBMM izni zorunlu olacak.
Hukuk, adalet, yargı ve mutabakat metni
Kurumu kurum yapan insan faktörüdür. Türkiye, demokrasisini ve bireysel özgürlükleri üst derecede koruyan bir ülke konumlandırmasını değerlendirmeli, öncelemeli, şekillendirmelidir. Bu anlamda Mutabakat Metni, dönüşüm talebinde yenilikçi, mühim ve sağlam bir adımdır.
Türkiye’nin geleceği için, güzel ülkemizin hukuku, adaleti, yargısı ve en nihayetinde toplumsal mutluluğun, huzurun, adil hayatın gerçekleşmesi için belirleyici bir dönem içindeyiz. Hemen söyleyelim: Çok önemli bir tarihsel belge sıfatıyla 244 sayfa, 2300 vaat içeren “Ortak Politikalar Mutabakat Metni” hukuk açısından memlekete ve evrensele sunulan iyi, tutarlı, yerinde bir hükümet programı önermesidir.
Metinde 9 ana başlık mevcut. Olması gerektiği gibi ilk başta hukuk var. Neden? Çünkü anayasal düzen; kuralların, şeffaflığın, hesap verebilirliğin işlediği devlet mekanizmasını olduğu gibi halkın, üreticinin, yatırımcının, tüm toplumun yarınlarını planlayabildiği, öngörebildiği nizamı da tasvir eder. Anayasa’nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğu yazılıdır. Anayasa’nın 4. maddesinde ise 2. madde’de yer alan niteliklerin değiştirilemeyeceğine hükmedilir. Bu durumda, teklif edilmesi bile yasak olan anayasal kavramların tam anlamıyla uygulanması, hukukun tüm kurum ve kurallarıyla geçerli olması ve tüm vatandaşların devlete güven hissetmesi esasına bağlıdır. John Locke’un özgürlük tanımında hasıl olan ve Thomas Hobbes’un Leviathan’ında inşasını anlattığı çağdaş devlet biçimlenmesinde yasanın olmadığı yerde özgürlük de yoktur. Uygarlık düşüncesindeki devlet birey ilişkisinde devletin ve otoritenin hükümranlığı, Dworkin’e atıfla aynı adlı kitabında belirttiği gibi ‘Hukukun Hükümranlığı’na dönüşmüştür. Yasa koymak, uygulamak ve yargılamak devletin büyük güçleri ise bireyin de otorite karşısında hakları, onuru, varlığı korunmalıdır, bu koruma devlet iktidarını sınırlamakla, hukukun hükümranlığı ile olur.
KÖKLERDEN YARINA HUKUK DEVLETİ
Türkiye’nin hukuk devleti olma çabaları, köklere gidecek olursak Tanzimat’tan bu yana sürüyor. Cumhuriyet ölçeğinde ise egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunun kaydından Kopenhag Kriterleri’nin yerine getirilmesiyle AB’ye üyelik sürecinde 2024 Aralık’ta müzakerelere başlama hakkının kazanılmasına kadar ciddi bir ilerleme olduğu söylenebilir. Öte yandan, bilhassa son dönemdeki sorunların çözümü için, Türkiye’nin derhal hukukun evrensel ilkeleri, standartları, kuralları ile yeni bir strüktür kazanması gerekmektedir. Yasamayı, yürütmeyi, idari makamları hukuki uygunluk yönünden yargı denetimine tabi kılmak, denetimi gerçekleştirecek yargı makamlarının da tüm kararlarını hukukla sınırlamak ve teşvik etmek, bunu gerçekleştirmek için yargının bağımsızlığını tasarlamak geleceğin rotasıdır.
Şu anda ekonomi, kalkınma, eğitim, sağlık, gıda, tarım, iklim, sanayi konularında yaşanan sıkıntıların temelinde kuralsızlık yatıyor. Ancak hukuk devletinin tüm unsurları gerçekleştiğinde; ekonomik, sosyal, üretimsel hedeflere yönelmek, hayatiyeti gözeten politikalar geliştirmek ve bu politikaları uygulamak mümkün.
Anayasa 2. madde’de Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olmasının yanı sıra işaret edilen “insan haklarına saygılı devlet” niteliğinin tam anlamıyla gerçekleşmesi için yargı bağımsızlığı koşuldur. Bu anlamda, metinde yer alan, yargı bağımsızlığına ilişkin önemli bir dönüşüm önerisinin altını çizelim. Mutabakat metninde, hakimlerin Türkiye’de verdikleri yargı kararları sebebiyle AİHM’in Türkiye’yi tazminata mahkum etmesi halinde, bütçeden ödenen tazminatın hakime rücu edilmesi öngörülüyor. Böylelikle, hakimlerin Anayasa’nın hükümlerini yerine getirme konusunda titizlik göstermesinin hedeflendiği anlaşılıyor.
Anayasamızda hakimlere ilişkin karar verme yetkisi bir üst kurula ait olup, bu kurulun adı Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’ydu. 2017’de “yüksek” ibaresi kalktı ve bu değişiklik, üye kompozisyonunu bir ölçüde değiştirdi. Adalet Bakanı, Kurul’un başkanıydı ve müsteşar doğal üyesiydi ki bu durum halen varlığını koruyor. Yargı bağımsızlığı gereği siyasi tercihlerin olmaması gereken bir kurulda 13 üyenin 6’sını Cumhurbaşkanı, kalan 7 üyeyi ise Türkiye Büyük Millet Meclisi seçiyor ki söz konusu işlem, nitelikli çoğunlukla gerçekleşmiyor. Mutabakat Metni’nde hakimler ve savcılar için iki ayrı kurul öngörülüyor. Uluslararası belgelerde tavsiye edildiği gibi üyelerin geldikleri kaynakların çeşitlendirilmesi ve onların seçiminde izlenen yordamda çoğulculuğu hakim kılacak, yine seçme yetkisini çeşitli organ ve makamlar arasında paylaştıracak ve bir kısım üye için eğer parlamentoya seçme yetkisi tanınıyorsa parlamentonun nitelikli çoğunluk oyunun zorunlu kılındığı bir sistem amaçlanıyor. Bu hedef, yargı bağımsızlığını ve bu statünün gereğini teminen mantıklı ve dikkat çekici.
Devamla, Mutabakat Metni’nde yer alan “Hukuk, Adalet, Yargı” başlığındaki maddeleri, temel hak ve özgürlükler çerçeve önerisi olarak kaydedelim. 30 0cak 2023 tarihli Ortak Politikalar Mutabakat metninde Hukuk, Adalet ve Yargı:
Yorumlar
Popüler Haberler

YÖK'ten üniversitelere yazı: "Boykot çağrısı yapanlara idari ve adli işlemleri yapın"

RTÜK Başkanı Şahin, 10 gün 'ekran karartma' cezası verdiği Sözcü TV'den İpek Özbey'le bir araya geldi

Şehitkamil Belediye Başkanı Umut Yılmaz, CHP'den neden istifa ettiğini açıkladı

Şehitkamil Belediye Başkanı Umut Yılmaz, CHP'den istifa etti

Özel: Kayyum kararının CHP’ye cuma akşamı 16:59’da tebliğ edilmesi kararlaştırılmış

CHP PM’de yer almayan İlhan Uzgel’e yeni görev