“Yerli Bielsa” Hikmet Karaman’ın bütün bu işlerin altından kalkabilecek mesleki bilgi ve birikiminin olduğunu düşünüyorum. Türkiye, yetiştirdiği birçok insanın değerini bilmez, seneler geçer, döner bakarsın ki işte orada imkân verilse dünya standartlarında üretim yapabilecek birileri varmış ama hep kıt kanaat şartlarda ömrünü geçirmek zorunda kalmış. Sadece kadir kıymet bilmemek de değil bu, hor görme, yapmaya çalıştıklarına sürekli burun kıvırma, beğenmeme, laf etme… Tanpınar’dan Oğuz Atay’a, Muzaffer Şerif’ten Sadri Alışık’a hayatın her alanında pek çok isim sayabiliriz. Futbol da bu alanlardan biri pek tabii ki. Uluslararası rekabete açılmayı engelleyen “yabancı sınırlaması” gibi uygulamalar da var, evet, ama son kertede hiç hak etmeyen insanlara en büyük sıfatlar verilirken asla aynı imkâna sahip olmayanların küçümsenmeye çalışıldığını görüyoruz. Ben futbolun en çok teknik direktörlük aşamasını severim, taktikler, strateji kurmak, risk almak, en doğru kararı verebilmek için yüzlerce ihtimali değerlendirmek… Siz ne düşünürsünüz bilemem ama Hikmet Karaman, Türkiye’de “futbol dolu bir hayatı” en içselleştirmiş teknik adamların başında gelir bence. Maalesef Türk futbolunun kendisinden asla yeterince yararlanamadığını düşünüyorum. Kendini geliştirmeye bu kadar açık, sürekli okuyan, dünyadaki gelişmeleri, trendleri takip eden, maçlara giden teknik direktör varsa da çok azdır. Hikmet Karaman’ı sürekli statlarda görmemiz tesadüf değil. Şampiyona var, Hikmet Karaman orada; küçük bir turnuva var, Hikmet Karaman orada… Ne yazık ki, Karaman’a kariyeri boyunca şöyle gönlünce çalıştırabileceği bir takım teslim edilmedi. Son yılları düşünüyorum; gittiğinde Malatya bitmişti, kalecinin dizi tutmuyordu… Ankaragücü zaten düşmüştü, Karaman’la umutlandılar, sonra golcü sakatlandı umutlar berhava oldu… Türk futbolunda bir kadın başkan olarak büyük bir devrime öncülük eden Berna Gözbaşı, bu sezonun ilk haftasında göreve Hikmet Karaman’ı getirdi ve arkasında da durdu. Aman aman bir gücü olmayan Kayseri, bir tek hafta düşme korkusu yaşamadığı gibi işte salı günü de şampiyon Trabzon’u dört atıp eleyerek adını Türkiye Kupası finaline yazdırdı. Artık futbol maçlarını nadiren izliyorum ama “Hikmet Hoca ne yapacak” diye merakımdan Kayseri’yi sezon boyunca takip ettim çünkü uzun yıllar boyunca ilk kez bir takımda sezon başında göreve başladı -aslında ikinci hafta geldi, sezon başı kampını da onunla açsalardı daha da farklı olabilirdi. Bazen kadir kıymet bilmez tek tük ses çıktı ama Hikmet Karaman kendisine güvenenleri mahcup etmedi hiç.
Kayseri düşme potasında cebelleşen, asansör bir takım değil, bir futbol şehrine dönüşebilir, buna da birkaç başarı, inanç ve yatırım yeter.
Dahası, kadrosundaki bütün oyuncuların değerini yükseltti. İşte Fenerbahçe’de kapı dışarı edilen Thiam’ın performansı ortada, Karaman’ın elinde gol makinesine dönüştü. Kupa Kayseri’ye gelir mi bilmiyorum, bir doksan dakika kaldı önlerinde, ama bu sezonun en flaş performanslarından birine imza attıkları kesin. Eğer kupa gelir de Hikmet Karaman önderliğinde Kayseri bir “Avrupa takımına” dönüşürse bazı homurtulara karşı dimdik duran Berna Gözbaşı’nın payı da yadsınamaz. Kayseri düşme potasında cebelleşen, asansör bir takım değil, bir futbol şehrine dönüşebilir, buna da birkaç başarı, inanç ve yatırım yeter. Ben “Yerli Bielsa” Hikmet Karaman’ın bütün bu işlerin altından kalkabilecek mesleki bilgi ve birikiminin olduğunu düşünüyorum. Futbolun bu teknik-taktik kısmını oldum bittim çok sevdim, esas heyecanı orada gördüm… 1-0’ın rövanşında, Trabzon karşısında ilk dakikada 1-0 geriye düşen bir takımın turu geçeceğine sanırım kimse ihtimal vermiyordu. 90.dakikada maç 2-2 iken de… Ama maç 4-2 bitti, Kayseri finale çıktı. İtiraf edeyim ben maçın son on beş dakikasını izledim sadece; maç sonu tribünlerin, oyuncuların, hatta foto muhabirlerinin coşkusunu görünce gözlerim Hikmet Karaman’ı aradı. Kamera onu gösterdiğinde, Hikmet Hoca’nın üstü başı dağılmıştı, gözleri yaşlı, son dakika golleriyle iç içe geçmiş gerginlik, yorgunluk ve mutluluk… Kayserililer Hikmet Karaman’a sahip çıkarlarsa şehirlerine her sene çeşitli Avrupa takımları gelir. Jose Mourinho gibi, Hikmet Karaman’ın da “ikinci sezonunu” merakla bekliyorum.