HDK 7. Genel Kurulu: Faşizme karşı mücadeleyi ev ev örgütleyeceğiz
Halkların Demokratik Kongresi 7. Genel Kurulu, “Geleceğimiz için Örgütleniyor, Özgürlüğümüz için Direniyoruz” sloganıyla gerçekleştiriliyor. Tutuklu siyasetçilerin öne çıktığı genel kurulda HDK Eş Sözcüsü Gülistan Koçyiğit, “HDK’yi ev ev örgütleyeceğiz” dedi.
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) 7’inci Genel Kurulu “Geleceğimiz için Örgütleniyor, Özgürlüğümüz için Direniyoruz” sloganıyla Ankara’da gerçekleşiyor. Genel Kurul’un gerçekleştiği salona aralarında HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile birlikte tutuklu vekillerin fotoğraflarının yer aldığı “Mutlaka kazanacağız” ile “Kadınlar saltanatınızı yıkacak”, “Erkek devlet şiddetine karşı direniyoruz” ve “Herkese güvenceli iş, güvenceli gelecek” pankartı asıldı. Genel Kurul’a ayrıca tutuklu DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel ve HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ile Figen Yüksekdağ adına birer çelenk gönderildi.
Kurula, DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, DTK Eş Genel Başkanı Leyla Güven, HDP’li milletvekilleri Besime Konca, Burcu Özçelik, Çağlar Demirel, Garo Paylan, Ayhan Bilgen ve Nadir Yıldırım, Devrimci Parti, Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi, Ezilenlerin Sosyalist Partisi temsilcileri ve Barış Anneleri Meclisi katıldı. Kurul, divan üyelerinin seçilmesi ardından saygı duruşuyla başladı.
“7 HAZİRAN DEMOKRATİK REJİM TALEBİNİN EN GÖRÜNEN SONUCUDUR”
Açılış konuşmasının ardandan konuşan HDK Eş Sözcüsü Gülistan Koçyiğit, tutuklanan HDP Eş Genel Başkanları ve seçilmişleri selamlarken, Türkiye’nin kurulduğu günden bu yana eksik bir sistemde ilerlediğini kaydetti. Gülistan, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“Kendi içerisinde tüm değişim isteklerini de baskı ve zor sistemiyle bastırmıştır. Halkların çoğulcu demokratik ve özgürlükçü sistemin bu coğrafyada yükselmesidir. 7 Haziran bu ülkede demokratik rejim talebinin en görünen sonucudur. Bu rejim değişikliği, 1915’lerdeki İttihat Terakki zihniyetinden başka bir şey değildir. O dönemin milli çizgisi dinci, gerici bir çizgiye savrularak bu rejim inşa edilmeye çalışılıyor. Oysa 15 Temmuz darbe girişimi 7 Haziran’da ortaya çıkan demokratikleşme için fırsat olabilirdi. Hükümetin aslında yapması gereken darbeyi besleyen tüm klikleri ortaya çıkarmak ve demokratikleşmeyi esas alan anayasayı gündeme getirebilirdi. Ancak bununla hesap vermek zorunda kalacaklardır. Erdoğan başkanlık sistemine kadar ülkeyi OHAL ile yönetmek istiyor. Tüm muhalif kesimleri susturduktan ve direnç noktalarını kırdıktan sonra başkanlık sistemini getirmek, halkın ‘verelim de kurtulalım’ demesini istiyor.”
“HDK’Yİ EV EV ÖRGÜTLEYECEĞİZ”
“Gün mücadele günü, gün direniş günü ve gün kazanma günüdür. Bugünden geriye gidiş yok. Bugün yapmadığımız her eylemin yarın çocuklarımıza ıstırap olarak, bizlere daha fazla tutsaklık ve rehin alınma olarak döneceğini bilmek lazım. Onun için HDK’yi ev ev örgütleyeceğiz, mücadelemizi örgütleyeceğiz. Geçmişe takılmadan, bugün burada ne yapacağımızın tartışmasını yürüteceğiz. Bu faşizme karşı mücadeleyi nasıl yükselteceğiz? Önümüzdeki tek soru budur. Hep beraber buna cevap vereceğiz. Mutlaka kazanacağız.”
“BİRLİK VE İTTİFAKIMIZI GELİŞTİREREK, DİRENİŞİMİZİ BÜYÜTMELİYİZ”
Ardından konuşan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Genel Başkanı Leyla Güven, ilk olarak İçişleri Bakanlığı tarafından 370 derneğin kapatıldığını hatırlattı. Bu kapatmaların büyük bir bölümünün Kürtlere ait büyük bedellerle kazanılmış kurumların olduğunu vurgulayan Leyla, ortaklaşma ve birliğin artırıldığı durumda zaferin halkların olacağını belirterek, konuşmasında şunları kaydetti:
“Büyük bir faşizmle karşı karşıya olduğumuzu belirtmek istiyorum. Türkiye halklarından bir isteğimiz var. HDK’den bir isteğimiz var. İsteğimiz ortaktır. Barışa olan umudumuz için buradayız ama daha büyük bir desteğe ihtiyacımız var. Kobanê’de olduğu gibi bütün halklar nasıl ortaklaşıp zafere yürüdüyse bugün de aynı ruha ihtiyacımız var. Birlik ve ittifakımızı geliştirerek, direnişimizi büyütmeliyiz. Durduğumuz yerden olayları izleyemeyiz. Dönem halkların dönemidir. Bütün dünyada Kürtler ayakta, mutlaka ama mutlaka kazanacağız.”
“HDK TEKÇİ, RENKSİZ, SESSİZ TÜRKİYE’YE KARŞI YENİ YAŞAMIN UMUDU”
DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, “Rızkımı veren hüdadır kula minnet eylemem” sözleri ile başlayarak “Biz de böyle bir halkız, minnet eylemeyiz Tekleştirdikleri, renksizleştirdikleri ve sessizleştirdikleri Türkiye’ye karşı HDK yeni yaşam için umut olmaya devam ediyor” dedi.
Yüksek konuşmasının devamında şunları söyledi:
ÇEMBER BU ZALİM HÜKÜMET İÇİN DARALIYOR
Yüzlerce yıl önce de olsa zalimler ile mazlumların mücadelesi hiç bitmemiştir. Bizler o mazlumları, haklıları, yol gösterenleri tanıyoruz her ne kadar zalimleri hatırlamasak da. Şu anda üzerimizde çok büyük bir baskı var. Bütün Türkiye toplumunun ezilenlerinin büyük bir baskı altında olduğunu biliyoruz. Bu bizleri asla ama karamsarlığa ya da başka bir duyguya itmiyor. Esas olarak çember bu zalim hükümet için daralıyor. Bütün dünya da izole olduğunu görüyoruz. Ülke içinde şoven milliyetçi kesimi arkasına alarak, devletin zor aygıtlarını kullanarak kendini ayakta tutan bir iktidar var. İnsanlar bu iktidarı ve Cumhurbaşkanını sevdikleri için destek veriyor değiller, korktukları için ses çıkarmayan bir pozisyondalar. Bu gidişlerinin işaretidir. Daha fazla iktidarlarını bu şekilde sürdüremeyeceklerinin işaretidir.
Bizler ayakta durdukça, yan yana birlikte durdukça onlar kaybetmeye mahkumdurlar. Bizler bu çizgiyi terk etmedikçe kesinlikle başaran biz olacağız. Tarih bunun örnekleriyle doludur. Biz de bunu yaratacak güce sahibiz. Büyük bir panik içerisinde Kürtler kazanımlara sahip olmasın diye ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. Ama önü alınamaz bir gelişim var. Bu yüzyıl Kürt halkının ve onun gibi ezilen halkların yüz yılı olacak.
“GÜVENLİK YOK DİYE ANITKABİR’DE YÜRÜYEMEZKEN IRAK’A MI YÜRÜYECEKSİNİZ”
HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen ise, “Yeni Şafak’ta yazan AKP’li bir milletvekili köşe yazısında, bilinen bir örnek olan, ‘filmin bir sahnesinde duvarda asılı tüfek varsa, filmin bir yerinde mutlaka kullanılır’ örneğini veriyor ve “93 yıl önce duvara asılan tüfeğin belki de kullanılma zamanı gelmiştir” diyor. Kime karşı savaşacaksınız? Türkiye’ye dışarıdan bir saldırı mı var? Yoksa artık iç savaş niyetinizi köşe yazılarına yazacak kadar pervasızlaştınız mı? Korktukça saldırganlaşıyorlar. Saldırganlaştıkça yalnızlaşıyorlar. İçe kapanıyor, içe kapandıkça da daha çok korkuyorlar. Öyle ki, çocuk kanallarından, çocuk derneklerinden bile korkuyorlar” dedi.
Bilgen konuşmasının devamında şunları söyledi:
“Gençliklerini Komünistler Moskova’ya sloganı ile geçirenler, bugün bütün umutlarını Moskova’ya bağlamış durumda. Müttefikleriyle Minbiç’e, El Bab’a girme izni almanın Putin’in önünde amuda kalkmak olduğunu düşünüyorlar. Putin’in de, bütün tükürdüklerini yalatmakla yetinmeyeceğini, Batı ile ilişkileri en alt düzeye indirmedikleri sürece onlara istedikleri kapıyı açmayacağını iyi biliyorlar.
Bunun içindir ki, başkanlık hesabının Avrupa ile ilişkiler varken mümkün olamayacağını düşünüp Irak’a girmenin hesaplarını yapıyorlar. Sorulmaz mı, 10 Kasım’da güvenlik yok diye Anıtkabir’de yürüyemeyeceksiniz, sonra da Irak’a mı yürüyeceksiniz? Siz daha Anıtkabir’de yürüyemiyorsunuz.”
“PARTİMİZE HAKARET ETMEYE KALKAN AKP’LİLERİN DİLİ LAĞIMDA”
“Bazıları da, partimize dil uzatarak kendilerini gizlemeye çalışıyor. Bize en çok küfredenlere bir bakıyorsunuz bir kaç gün önce bir yakını Fethullahçı olduğundan tutuklanmış.
Dün de iki bakan dillerine bizleri dolamış. Bizlere yapılan hakaretin muhatabı, eş başkanlarımız ve milletvekillerimiz değil, İzmir’den Van’a bu dava için mücadele eden, HDP’ye oy veren herkestir.
Dilini lağıma dolayan zata sadece bir şey söyleyeceğim; dervişin fikri neyse zikri de odur. Belli ki aklı lağımda olduğu için dili de lağımda. Güzel bir fıkra var. Hocaya soruyorlar, “Hocam tuvalette sakız çiğnemek caiz midir?” Hoca cevap veriyor: “Dinen bir sakıncası yok. Ama bilmeyen, başka bir şey çiğnediğinizi sanabilir.”
“ARKADAŞLARIMIZ ASLANLAR GİBİ GİTTİ”
“Hayvanlar aleminden söz etmek bir tarım bakanına yakışır, çünkü ahırlardan da sorumlu. Kendisi, ülkeyi aslında kimin dingonun ahırına çevirdiğini biliyor. Ama bu hayvan benzetmelerinde daha ileri gitmesinler. Bizim arkadaşlarımızın, aslanlar gibi gittiğini çok iyi biliyorlar. 17-25 Aralık’ta kimin nereye saklandığını da tarih yazacak. 15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanı, gece arayıp ulaşamadığı Genelkurmay Başkanını gündüz Meclis’e getirip kahramanlar gibi alkışlatmasının da Türkiye’nin darbe pratiğinde ne anlama geldiğini biliyoruz.”
“DERNEKLER MÜHÜRLE AÇILMADI Kİ MÜHÜRLE KAPANSIN”
“Toplumsal hareketler, toplumsal kazanımlar kalıcıdır. Dernekler gasp edilebilir ama yasalarla kazanılmayanların mühürlerle geri alınamayacağını iyi biliriz. Dernekler mühürlerle açılmadı ki mühürlerle kapansınlar.
Kıblelerini anket firmalarına göre ayarlayanlar nasıl bir hata yaptıklarını anlayacaklar. Ama bunu sağlayacak olan, bizim çabamız, çalışmamızdır. Kendi eksiklerimizi giderip kararlılıkla yol yürüdükçe, hiçbir baskın, hiçbir rehin almanın onların istediği sonucu sağlayamayacağını onlar da göreceklerdir. Zor zamanlarda önemli olan kuyunun derinliği değil, ipin uzunluğudur. Baskıları göğüsleyecek olan örgütlülüğümüzle ilgili çalışma yaparsak, her durumda biz kazanırız. Ve öyle inanıyoruz. Mutlaka kazanacağız.”
DİRENİŞ ALANLARININ SESİ DE SALONDA
Direniş alanlarından katılımcıların konuşmalarıyla devam eden genel kurulda Seve Demir’in annesi, “Tüm halklar için özgürlük diliyorum. Bunun tek koşulu birlik olmamız” dedi.
İhraç edilen akademisyenlerden Doç. Dr. Özlem Özkan “Biz biliyoruz ki hakikat barıştır. İnandığımız şey için mücadele etmeye devam ediyoruz” dedi.
Sesi kısılan özgür basın adına DİHA’dan Kenan Kırkkaya, “Susmayacağız, devam edeceğiz” derken, Cerattepe direnişinden Demir Akın, “En son hafriyat kamyonu gidene kadar direnişimiz devam edecektir” dedi.
“TÜRKİYE AÇIK CEZAEVİNE DÖNÜŞTÜRÜLDÜ”
Ardından tutuklu eş başkanların mesajları okundu. DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel mesajında şunları kaydetti:
“Zahmetli ancak önemli tarihsel olanakların açığa çıktığı bir dönemde genel kurulumuzu gerçekleştiriyoruz. Böylesi bir süreçte aranızda olmayı çok istememe rağmen bildiğiniz nedenlerden Genel Kurul’a katılamıyorum. HDK’nin yeniden örgütlenmesi açıksından çok önemli olan bu Genel Kurul’un büyük bir kararlaşma, moral ve coşkuyla başarıya ulaşacağına ilan inancımla Genel Kurul delegasyonunu selamlıyorum. Demokrasi ve özgürlüklerin ortadan kaldırıldığı, düşünce, ifade ve özgürlüğün sadece iktidardakilerin kullanabildikleri, tüm toplumsal muhalefetin bastırıldığı, basın özgürlüğünün ortadan kaldırıldığı, demokratik siyasetin rehin alındığı OHAL uygulamaları ile Türkiye’nin açık bir cezaevine dönüştürüldüğü, KHK’lerle parlamenter sistemin ortadan kaldırıldığı bir dönemde yapılan Genel Kurul tüm bu hukuksuzluklara karşı güçlü bir mücadele kararlığı ortaya çıkaracaktır.”
“FAŞİZM KARŞISINDA GÜÇLÜ BİR MEŞALE OLACAĞIZ”
“Türkiye ve Kürdistan halklarının geleceği, demokrasi ve özgürlüklerin inşası konusunda çok önemli görev ve sorumlulukların bizi beklediği bir dönemdeyiz. HDK’nin Genel Kurulu’nun tüm bu görev ve sorumluluklara göre, güçlü tartışmalar ve sonuçlar çıkaracağına eminim. Demokrasi ve özgürlük güçlerinin birleşik mücadelesi, bizi karanlığa gömmek isteyen faşizm uygulamaları karşısında güçlü bir meşale olarak yanmaya devam edecektir. HDK’nin temel mücadele alanları olan demokrasi, kadın özgürlüğü, inançların eşitliği ve özgürlüğü, ekolojik özgürlük, işçi ve emekçilerin hak ve özgürlüklerin mücadelesi ve tabi ki Kürt sorunun eşitlik ve özgürlük temelinde çözümü ve barış konularında kongre delegasyonunun çok güçlü tartışmalar yürüteceği ve çözüm odaklı kararlaşmalar sağlayacağına inanıyorum.”
“KADIN ÖZGÜRLÜKÇÜ BİR SİYASETİ BİRLİKTE KURACAĞIZ”
“İnsanların umutsuzluğa itildiği, güzel bir gelecekten beklentilerinin devletin zor politikalarıyla umutsuzluğa düşürülmeye çalışıldığı, HDK’nin başarısı olan 6 milyon oy almış HDP eş başkanları ve milletvekillerinin alınarak, ‘yeni bir yaşam ‘ umudunun sönümlendirilmeye çalışıldığı açıktır. Ancak biliyoruz ki onlar asla başaramayacaklar. Yeni yaşamı birlikte daha da büyüterek kuracağız. Halklarımız, halklara doğru öncülük edenler hep birlikte inşa edeceğiz. Demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü bir siyaseti birlikte kuracağımıza olan inancımla seçilecek daimi meclis ve eş sözcüleri kutluyorum.”
“KADINLAR KAZANACAK”
HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ da mesajında şunları aktardı:
“En başta kadın iradesini ve direnişini selamlıyorum. Saray’ın yeni Türkiye dediğinin ne olduğunu belli yeni bir diktatörlük. Ama bunun için önce kadınların iradesini ve direnişini kırmaları gerekiyor. Bunu çok iyi biliyorlar. Biz kadınlar buna izin vermeyeceğiz. Kadın yeni yaşamın gücü ve inşası demek. Ve biz bu gücü her yerde, sokakta, dağda, fabrikada, hapishanede, mecliste yaratıyoruz ve yaratmaya devam edeceğiz. Kadınca direnirken, kadınca gülüşümüzden vazgeçmeyeceğiz. Kadınlar kazanacak.”
HDK Genel Kurulu faaliyet raporlarının okunması, gelecek dönem değerlendirmesi, karar önergelerinin belirlenmesi ve eş sözcülerin seçilmesiyle devam edecek.
Bunlar da ilginizi çekebilir