Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin üzerinden neredeyse yirmi gün geçti. Heyecanımızı, öfkemizi, üzüntümüzü, kahroluşlarımızı, düşüncelerde kayboluşlarımızı, kaybolmuş yıllarımızı bir kenara koyduk ve biraz daha sakinledik yavaş yavaş sanırım artık. Yazabiliriz. Bu yazı bir öfke veya serzeniş, suçlama yazısı değil. Bu yazı bir hüzün ve umut yazısıdır. Kaybedişimizin, umutlarımızın elimizden kayıp gidişinin, çocuklarımızın geleceğinin, hayallerimizin, tükenişimizin yazısıdır. Aynı zamanda yeni başlangıçların yazısıdır.
Yakın tarihten bir kesit ile başlayalım.
Tarih 13 Temmuz 2016. 2010 yılından bu yana İngiltere Başbakanı olan 49 yaşındaki Cameron, Buckingham Sarayı'na gitmeden önce Başbakanlık resmi konutu ve çalışma ofisi olan "10 Numara"nın önünde ailesiyle kameraların önüne geçti ve "Kolay bir yolculuk olmadı ve her kararımız doğru değildi ama bugün ülkemizin çok daha güçlü olduğuna inanıyorum." dedi ve sonrasında yaklaşık yarım saat süren görüşmede Kraliçe'ye istifasını sundu. “6 yıl boyunca bu ülkenin Başbakanı olarak ve 11 yıl boyunca da Muhafazakar Parti'nin lideri olarak hizmet vermek hayatımın en büyük onuruydu. Buradan ayrılırken tek dileğim, çok sevdiğim bu büyük ülkenin başarısının sürmesi." diye konuştu.
David Cameron, Başbakan ve Muhafazakar Parti Lideri olarak, Brexit halk oylaması kampanyasında ülkesinin AB içerisinde kalmasını savunmuş ve aksi karar çıkması sonrasında, henüz 49 yaşında olmasına karşın Başbakanlık ve parti başkanlığını bırakmıştı.
Sonrasında göreve gelen Theresa May,önce parti başkanı seçilmesi nedeniyle kendisine verilen hükümeti kurma görevinin ve Başbakanlığı’nın halk tarafından kabul görüp görmeyeceğini görmek üzere ülkesini erken seçime kendi isteği ile götürmüş ve tekrar iktidar olması sonrasında ise özellikle Brexit sürecinde savunduğu politikaları gerçekleştiremediğini ifade ederek istifa etmiş idi.
Gelelim bugüne. CHP Lideri Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, Adalet Yürüyüşü ile başlayan ve toplumsal muhalefeti bir arada tutan söylemleri, yerel seçimlerde gösterilen başarı ve muazzam çalışkanlığı ve siyasi tecrübesiyle her birimize “kazanıyoruz” dedirtti. Açıkçası kazanmak için yapılabilecek çok şey yaptı, çok şey söyledi, çok politika üretti. Ancak bazen başarmak için her şeyi yaparız ve deneriz ama olmaz. Tabi bir de, hayat çoğu zaman bizlere her konuda adil davranmıyor, işler yolunda gitmiyor yada yolunda gitse de, gittiğini düşünsek de sonucunda hayal kırıklığı yaşayabiliyor, başaramayabiliyoruz. Ve olmadı, kaybettik. Bu sayfalarda Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun ülkenin içerisinde bulunduğu mevcut durumda, devlet tecrübesi, dürüstlüğü, toplumun tüm kesimleri ile barışı sağlayabilecek, ülkeye nefes aldırabilecek bir aday olduğunu ve bu ülke için önemli bir fırsat olduğunu bir çok yazımızda anlatmaya çalıştık. Ve bunları inanarak yazdık. Ve bir kez daha ifade etmek gerekirse, evet sandıktan çıkan sonuca saygılıyız ve razıyız ancak memleket yaptığı tercih neticesinde önemli bir fırsatı kaçırdı. Gerçekten Sayın Kemal Kılıçdaroğlu bu ülkenin ve Cumhuriyetin demokrasi ile taçlanması, gelir dağılımındaki adaletsizliğin giderilmesi, eğitimde, sağlıkta, hayatın her alanında fırsat eşitliği için büyük bir fırsattı. Türkiye Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun liderliğinde çok başka bir ligde mücadele etme yolculuğuna çıkabilirdi. Ama kazanamadık, kaybettik. Hep beraber çok ama çok çalışıldı, çok üretildi, çok mücadele verildi, çok ama çok insan binler, on binler çabaladı. Ama kazanamadık, kaybettik.
Bu yazıda seçimi neden, nasıl kaybettiğimize değinmeyeceğim. Testi kırıldı. Bizler kırılmadan önce görebildiklerimizi hem bu platformdan hem de özelden iletmeye çalıştık. Evet seçim kampanyası firmalarca iyi yönetilemedi, etkili olunamadı. 16 Nisan 2023 tarihli yazımızda; “Gerçekçi bir insan olarak bu iş bitti demenin kampanyaya ve sürece oldukça zarar verdiği düşüncesindeyim. Oldukça kıymetli, iyi değerlendirilmesi gereken, telafisi mümkün olmayan günleri yaşıyoruz. Özellikle ilk defa oy kullanacak olan genç seçmenler ile kararsızlar kitlesinin yer aldığı pastadan en büyük dilimi alabilmek çok önemli. Bir küçük eleştiri de Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun kampanya ekibine yapmak zorunda hissediyorum. #sanasöz kampanya ve videolarının başka bir yere evrilmesi, kampanyanın ardı sıra farklı içeriklerle sürdürülmesi gerekirken durağan ve etkileşimsiz geçen gün sayısının bu kadar fazla olması anlamlı değil.” dedik. Not ettik. Başka ortamlarda da dile getirmeye çalıştıkCumhuriyet Halk Partisi Lideri, Genel Başkanım, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve biz kaybettik.
Şimdi artık önemli kararlar alma zamanı. İktidar, Cumhuriyet Halk Partisi’nin en önemli lider adaylarından olan Sayın Ekrem İmamoğlu’nun siyasi geleceğine yargı yoluyla ipotek koymaya çalışıyor. Bugün Ekrem İmamoğlu’na getirilmek istenen siyasi yasak, yarın bir başka potansiyel lidere de getirilmek istenecektir. Bu hukuk garabeti karşısında hiçbir şey olmamış gibi yapamayız. Susamayız. Bununla birlikte akılcı bir çıkış yolu bulmak yada yeni bir yol açmak zorundayız. Kişisel hırslarımızı, siyasi geleceğimizi, beklentilerimizi bir kenara koyarak, bundan sonra bu partinin geleceğine yön verecek kadroları belirleme ve yeniden küreklere asılma vakti geldi. Yeni insanlar, yeni umutlar, yeni heyecanlar, yeni politikalar ve söylemler geliştirme, tekrar umudu yeşertmek için çalışmaya başlama zamanı. Şimdi son 4 yılda madden ve mental olarak yorgun örgütlere teşekkür etme, onları baş tacı etme ve ön saflara yeni ve genç isimlerle takviye yapma, mücadeleye hızlıca hazırlanma zamanı. Bugün kaybettik ancak yarın mutlaka kazanacağız.
Şimdi mevsim yaz, önümüz sonbahar. Hazan mevsimi hüznün ve ayrılıkların mevsimidir. Ayrılık sevdaya dahil denilse de, biz bölünerek çoğalamayız. Ancak ve ancak birleşe birleşe, hep birlikte kazanabiliriz.
Bir karar verme zamanı. Ve bu kararı verecek olan kişi, Sayın Genel Başkanım Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Çok emek verdi, çok ama çok mücadele etti. Şimdi değişimi, dönüşümü, devinimi başlatma zamanı. Şimdi önümüzdeki sonbaharda çıkması muhtemel fırtınada geminin limana yanaştırılması, korunması ve yeni kaptanına hasarsız bir şekilde teslim edilme dönemi başlıyor. Geminin, önümüzdeki baharda yeni bir yolculuğa, Karadeniz’in hırçın dalgalarına alışkın yeni kaptanıyla, yol almaya hazırlanması gerekiyor.
“Yaşandıkça yıllar,
Yaprak değildir dökülen ağaçlardan
Umutlar.
Yüreğimizden bir bir kaybolanlar
Yorgundur bir zaman sonra
Sevda peşinde koşan hayatlar
Nihayete ermek üzeredir zaman
Ve
Ne kadar istemesek de
Veda mevsimidir sonbahar.” Ayla Küçük