Değerli komşularım ve dostlarım, 12 Eylül’de Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi, görevi sona ererken, ekonomik faaliyeti desteklemek için Avrupa ekonomisine likidite enjekte etme uygulaması olan parasal genişlemenin (quantitative easing) yeniden başlayacağını ilan etti. Açıklama ülkenizde öfkeye neden oldu. Bild gazetesi fotomontaj desteğiyle Draghi’yi Almanların tasarruflarını emen bir vampir gibi göstererek “Kont Draghila” manşeti atacak kadar ileri gitti. Öncelikle çoğunuz – Bild Zeitung’da olduğu üzere – bunu açıkça fazla ileri götürüyor olsanız da, AMB’nin para politikasını sert bir şekilde eleştirmekte çoğu bakımından haklı olduğunuzu söylemek isterim. Uygulamanın eşitlikçilikten oldukça uzak olduğu doğru. Bu politika, varlık, hisse ve gayrimenkul fiyatlarını şişirirken, emekçilerin ve orta sınıfların genelde enflasyondan düşük bir şekilde son derece düşük oranlarda karşılık getiren tasarruflarını eritiyor. Ancak Almanya’da olduğu üzere başka yerlerde de bu servetin çoğunu elinde tutanlar en zenginler: servet bakımından eşitsizlikler gelir bakımından olanlara göre her yerde çok daha belirgin. Tatminkar olmanın ötesinde AMB’nin politikası bu aşırı zenginlerin varlıklarını sattıklarında çok büyük sermaye kazançları elde etmesine olanak tanıyor. Gayrimenkul fiyatlarındaki yükseliş, düşük faiz oranlarına karşın, serveti olmayanların ev sahibi olmasını zorlaştırıyor. Spekülatörler ve finansal piyasalardaki aracılar, 2008-09’da duvara toslamamıza neden olanlar tatminkar olmanın ötesine geçen gelir ve komisyonlar elde ediyorlar. Aynı zamanda, yol açtıkları vergi artışlarıyla satın alma güçlerini azaltan ve erişebildikleri kamusal hizmetleri sınırlayarak yaşam standartlarını düşüren mali kemer sıkma politikalarının yükünü emekçi ve orta sınıflar taşıyorlar. AMB’nin politikasının uzun vadede son derece etkisiz – giderek daha da etkisiz – olduğu da doğru. 2014’ten bu yana AMB, Avro Bölgesi ekonomisine 2,4 trilyon Avro enjekte etmiş olsa da toparlanma oldukça geçici oldu. AMB, kalıcı deflasyon riskini bertaraf etmek amacıyla enflasyonu yüzde 2 seviyesine yaklaştırma hedefini tutturamadı. Aynı zamanda bu uygulama krediyi her zamankinden daha ucuz hale getirerek çok sayıda “zombi firmanın” – yeterince yenilikçi ya da verimli olmadıkları için faaliyetleri karlı olmayan firmaların – ayakta kalmasına da olanak tanıdı. Bu politika ekonomik dokunun modernleşmesini yavaşlattı. Aynı zamanda çevremize zarar veren her türlü faaliyeti ayrım gözetmeksizin teşvik ederek ekolojik geçişe de engel oluyor. Kısacası, Almanya’daki değerli dostlarım ve komşularım, AMB’nin para politikasını sert bir şekilde eleştirmek ve değiştirmeyi istemek için gerekçeniz var. Ancak sorun, gerçekte bunun değişmesini engelleyenlerin daha ziyade sizler olmanız. Parasal genişlemeyi şu anda terk etmeyi imkansız hale getiren, birbirini takip eden Alman hükümetlerin (Alman kamuoyunun geniş desteğiyle) Avrupa’da ekonomi politikasına dair yaklaşımları. Genelleşmiş kemer sıkma Almanya’nın 2010’da genelleşmiş mali kemer sıkmaya hızla dönme isteği 2011’de İstikrar, Eşgüdüm ve Yönetişim Anlaşmasının imzalanmasında yansımasını buldu. Aynı zamanda Alman yetkililer komşularını ve bilhassa krizin tarumar ettiği ülkeleri, emek maliyetlerini azaltmaları ve o zamanın şansölyesi Gerhard Schröder yönetiminde 2000’lerin başlarındaki reformları model edinerek emek piyasalarını “serbestleştirmek” üzere sert tedbirler almaları konusunda uyardı. Bu felaket derecede zehirli kokteyl, 2010’da başlayan toparlanmayı etkisizleştirerek, Avro Bölgesinin tekrar deflasyon ve resesyona savrulmasına neden oldu. Söz konusu kapandan kurtulmak için, AMB’nin 2012’de bizzat kınadığınız parasal genişlemeye başlaması esasında sizin yüzünüzden gerekli oldu. 2017’den itibaren Banka para politikasını normalleştirmek ve Avrupa ekonomilerine likidite enjekte etmeyi durdurmak istedi. Ancak aynı zamanda, zaman baskısı, bilhassa Alman hükümetinden ve kamuoyundan gelen Avro Bölgesinde kısıtlayıcı mali politikalar ve deflasyonist emek piyasası politikaları baskısı devam ediyordu. Artan jeopolitik belirsizliklerin desteğiyle birlikte tahmin edilebilecek sonuç ortaya çıktı: Avrupa ekonomisi, Frankfurt’u parasal genişlemeyi yeniden başlatmaya iterek, tekrar durgunluğa savruldu. Parasal genişlemeyi artık istemiyor musunuz? Çok güzel. Ülkede ve komşularınızda harcamalar ve bütçe gelirleri arasında mükemmel denge arayışı anlamına gelen schwarze null (siyah sıfır) politikasını idolleştirmeyi bırakmak elinizde. Dibe doğru toplumsal bir yarışın rekabetçi bir ekonomi yaratmak için gereken her şey anlamına geldiğine – Alman ekonomisi tam tersinin yaşayan örneğiyken – inanmayı bırakmak ve komşularınızı buna inandırmaya çalışmayı bırakmak da elinizde. Kısacası, Avro Bölgesine deflasyonist politikalar dayatmayı (en sonunda) bırakın ki, AMB isteklerinize daha uygun olan daha makul bir para politikası uygulayabilsin. Guillaume Duval aylık basılan sol eğilimli Fransız ekonomi dergisi Alternatives économiques’in baş editörüdür. [Social Europe web sitesinden alınarak PolitikYol için Ali Rıza Güngen tarafından çevrilmiştir.]