Çevre konusundaki faziletlerini kibirle sergilemelerine ya da çevre dostu tüketime bağlı olmalarına rağmen, küresel yüzde 1’in içindekiler, iklime neredeyse doğal olarak zarar veriyorlar. Bu durumu düzeltmenin tek bir yolu var: varlıklarını kamulaştırmak. Süper model Gisele Bündchen, Vogue Hong Kong’un bu ayki özel sürdürülebilirlik sayısının kapağını şereflendiriyor: parıltılı bir vahşilikle, uzun saçlarıyla, batik tişörtü içinde ve Kosta Rika’daki bir ormanın devasa yapraklı bitkileriyle sarılı. Bündchen, dünyanın en ünlü çevreci fenomenlerinden biri. Instagram’ında, kendisi veya (neredeyse kendisi kadar güzel) çocuklarının plajların, ormanların veya ev bitkilerinin tadını çıkaran sevimli fotoğraflarıyla halkın çevre bilincini artırmaya yönelik bitmek bilmez bağlılığını sergiliyor. Bündchen’in gezegene ilgisi salt “beğeniler”den kaynaklanmıyor. Bündchen çok sayıda çevre kuruluşunu destekliyor ve dahası, ailesinin ekolojik açıdan erdemli davranışlarıyla ünlü. Bu bağlılıkları söze döken Vogue Hong Kong, Bündchen’den “diğerkâm süper model” olarak bahsediyor. Bündchen ve kocası, efsanevi oyun kurucu Tom Brady, organik gübre yapıyorlar ve arı yetiştiriyorlar. Oğullarından biri, okyanuslardaki plastik kirliliği konusundaki endişesi nedeniyle doğum günü hediyesi almaktan bile kaçınıyor. Gelin görün ki Instagram’daki #biodiversitiy (biyoçeşitlilik) nidalarına rağmen Bündchen/Brady hane halkı her halükârda Kansas veya Queens’teki herhangi bir hane halkından çok daha az “sürdürülebilir”. Sahip oldukları net varlık 540 milyon dolar olan Bündchen/Brady ailesi, ilham verici bir çevre dostluğu modeli değil, iklim sorununun bir parçasıdır. Birleşmiş Milletler’in 2020 “Emisyon Açığı” raporu, küresel nüfusun en zengin yüzde 1’inin emisyonlarının, en alttaki yüzde 50’nin emisyonlarının toplamından daha fazla olduğunu ortaya koydu. Hatta raporda belirtildiğine göre en alttaki yüzde 50’nin tüketimini yüzde birkaç yüz artırması durumunda bile insan uygarlığının Paris Anlaşması’nın emisyonları azaltma hedeflerine ulaşma şansı etkilemeyecekken, en tepedeki yüzde 1’in karbon ayak izini acilen yüzde 30 oranında azaltması gerekiyor. Sussex Üniversitesi araştırmacılarının Cambridge Sürdürülebilirlik Komisyonu için hazırladığı yakın tarihli bir raporda belirtildiği üzere, iklim hareketi tarafından hane halkı tüketiminin iklim değişikliğine katkısına yapılan vurgu, en çok kimin tüketimiyle ilgilenmemiz gerektiğini belirtmeyi genellikle ihmal ediyor. Diğer pek çok konuda olduğu gibi burada da sorun zenginler. Sussex araştırmacıları, 1990-2015 yılları arasında küresel emisyonlarda gözlenen artış üzerine yapılan 2020 tarihli başka bir çalışmaya atıfta bulunarak, gezegenin en zengin yüzde 10’unun bu büyümenin neredeyse yarısından; en zengin yüzde 5’inin ise bunun üçte birinden fazlasından sorumlu olduğunu ortaya koydu. Buna karşılık, dünyadaki yoksulların karbon etkisi “pratik olarak ihmal edilebilir” düzeydeydi. Bündchen gibi birçok zengin insan samimi çevresel bağlılıklara sahip. Ne var ki zengin insanların yaptıklarını yapıyorlar ve dolayısıyla dünya için tehlike yaratıyorlar. Örneğin otomobilleri ele alalım. Zenginlerde fazlasıyla mevcut. Bir hane halkının geliri ne kadar yüksekse, genellikle, o kadar çok araca sahip olur. Söylenilene göre Bündchen ve kocasının yaklaşık yirmi arabası var. Servetin yol açtığı diğer ekolojik felaketse, kelimenin gerçek anlamıyla, evde başlıyor. Bir fosil yakıt şirketinin sahibi veya işleticisi değilseniz, yaptığınız en karbon yoğun şey muhtemelen evinizi ısıtmak ve soğutmaktır. Eviniz ne kadar büyükse ve ne kadar çok eviniz varsa, çevresel etkiniz o kadar kötü olur. Zengin insanların evleri çok büyük ve çok fazla evleri var. Bündchen ile Brady, hep aynı anda birkaç olağanüstü büyük evde yaşadılar. İşte devasa konutlarından bazıları: https://www.forbes.com/sites/noahkirsch/2021/02/05/tom-brady-multimillion-dollar-homes-brookline-brentwood-indian-creek-super-bowl-55/?sh=6ab7d96c2045. Bir yoga stüdyosu ve bir şarap mahzenine sahip, Massachusetts Brookline’deki 12 bin metrekarelik konakları 32,5 milyon dolara satıldı. Derek Jeter’in Florida St Petersburg’daki çok daha büyük malikânesini kiraladıktan sonra, Miami’nin Indian Creek Adası’nda, Jared Kushner ile Ivanka Trump’un konutlarının yakınlarında bulunan 17 milyon dolarlık bir mülk satın aldılar. Şu anda Tribeca ile Montana Big Sky’da mülkleri var. Ayrıca, dünyaya daha fazla acı çektirmeksizin Bündchen/Brady arazileri arasında seyahat etmenin hızlı bir yolu yok; hava yolculuğu, karbon emisyonlarının azametli bir failidir. Burada yine sorun zenginlik: verili bir yılda -COVID olsun olmasın- çoğu insan hiçbir biçimde uçağa binemiyor ve uçuşların büyük bir çoğunluğu dünyanın en zengin sakinlerine ait. Süper zenginlerin özel jetleri bu uçuşların sadece küçük bir bölümünü temsil etmekle beraber, bu jetler ticari uçaklardan yirmi kat daha fazla karbondioksit yaymakta. Zengin insanlar ulaşım konusunda yaratıcı olduklarında sonuç daha da kötüleşiyor: Helikopter pisti, havuzları ve denizaltıları olan bir süper yat, bazı tahminlere göre, çevresel anlamda bir kişinin sahip olabileceği en korkunç varlık. Bu tür verilerin gerekli olmasının bir nedeni, birçok insanın daha yeşil bir “yaşam tarzı”na sahip olmanın bir lüks olduğunu varsaymasıdır (ve Bündchen gibi ünlülerin eko-bağlılıkları konusunda dalkavukluk eden medyanın bu yanılgıya katkıda bulunması). Organik sebzelerin fiyatına veya jeotermal zeminlerin kurulum maliyetine bakıyoruz ve Catherine Liu’nun ikna edici ifadesini ödünç alırsak, hanemizin karbon ayak izini azaltmanın, yalnızca ayrıcalıklı sınıflar için geçerli bir “erdem istifleme” biçimi olması gerektiği sonucuna varıyoruz. Paranın, tek kullanımlık plastik çerçöp stoklamak için benzin canavarı araçlarımızı Walmart’a sürmek yerine, daha dünya dostu alışkanlıklar edinmemizi (o Tesla’yı ya da geri dönüştürülmüş pamuktan yapılma tasarım elbiseyi sipariş etmemizi) sağlayacağını varsayabiliriz. Aslında araştırmalar tam tersini gösteriyor. Ucuz çerçöplerinizin toplamının çevresel bedeli, milyarder olsaydınız satın alacağınız özel jetinki ile karşılaştırılamaz. Çok fazla paraya sahip olmak, Gisele Bündchen gibi muhteşem bir Dünya Annesi olsanız bile, savurgan tüketime neden olur. Bazı araştırmacılar -bulguları yararlı olmakla birlikte Sussex araştırmacıları da dâhil- bunu bir mesaj iletim sorunu olarak sunuyor: zenginlere adım atmaları, sorumluluk almaları ve daha yeşil yaşamlar sürmeleri söylenmeli. Küresel yüzde 1’in bir parçasıysanız ve şu anda bu yazıyı okuyorsanız, evet, lütfen bunu yapın! Ancak gezegen bu türden ricalarla ve gönüllülük esasıyla kurtarılamaz. Daha basit ve daha etkili olan çözüm, paralarını ellerinden alarak zenginleri kirlilik yaratma araçlarından yoksun bırakmaktır. Geleceği kurtarmak için zenginlerin varlıklarını vergilendirmeli, kamulaştırmalı veya ortadan kaldırmalıyız.
[jacobinmag.com’daki orijinalinden Pelin Tuştaş tarafından PolitikYol için çevrilmiştir.]