Gariban köpek
Köpeklerin sokaktan alınarak meçhule sürüklenmelerine karşıyım. Birilerinin korkması buna bahane olamaz. Ben de korkuyorum. Ancak bu duygum onların vahşi olmalarıyla alakalı değil. Bu benim çözmem gereken bir korkudan ibaret.
Geçen haftadan beri belediyelerce ve kendine vazife çıkaran kişilerce sokak hayvanlarına ve özellikle köpeklere yönelik kıyımlar hız kesmeden sürüyor. Sosyal medyada gördüklerimden o kadar etkilendim ki hafta sonunu büyük bir üzüntü ve çaresizlik duygusu içinde geçirdim. Sokak hayvanları konusunda yazmasaydım olmazdı. Bu yüzden sizleri bu konuda duyarlı olmaya ve beraberce bir çözüm üretmeye davet etmek amacıyla bu yazıyı yazıyorum.
SOKAK HAYVANI?
Küçük bir semtte yaşıyorum ve semtimizin köpekleri kulakları küpeli, aşılı ve son derece sakin çocuklar. Bir kişiyi rahatsız ettiklerini ne gördüm ne işittim. Hatta bazı mağazaların içinde kedilerle beraber uyuyorlar.
Çocukluğumun bir döneminde Aristo isimli bir Sibirya kurdu köpeğimiz vardı ve kendisi bahçedeki kulübesinde ikamet ediyordu. Ben o dönemlerde onun o güzel gözlerine her bakışımda tarifsiz bir heyecan ve hayranlık hissediyordum. Ama maalesef korkumdan yanına yanaşmaya çekiniyordum. Bu yaşıma geldim hala köpeklerden çok korkuyorum. Ancak bu duygum onların öngörülemez ve vahşi olmalarıyla alakalı değil. Bu benim çözmem gereken bir korkudan ibaret. Öte yandan onları o kadar çok seviyorum ki anlatamam. Sadece bizimkisi uzaktan uzağa bir aşk...Bu demek değil ki aşk değildir. Onları sevmekten bir an bile vazgeçemem ve o sevgi dolu bakışları ve sizi görünce yüzlerine yansıyan o neşe en güzel Rönesans tablolarından bile daha nadidedir.
Bunu anlattıktan sonra sonda söyleyeceğimi baştan söyleyeyim. Köpeklerin sokaktan alınarak meçhule sürüklenmelerine karşıyım. Birilerinin korkması buna bahane olamaz. Ben de korkuyorum. Ama bu köpekleri topluca alalım ve itlaf edelim demek değil. Üstelik bütün bu tartışmanın sebebi olan hadisenin sorumlusu tutulan köpekler sahipsiz de değillerdi. Köpekleri mi sahiplerini mi sorumlu tutacağız? Mademki failler belli o halde neden şu an böyle bir kıyıma izin veriliyor?
PROLETER KÖPEKLER
Kapitalizme dair öngörüleri doğru çıkmamış ve ekonomik teorileri de yıllardır birçok ekonomist tarafından eleştirilmiş olmasına rağmen Marx’ın belki de düşün dünyamıza en büyük katkısı tüm bu yaşamın şifresini çözmüş olmasıdır. En azından özü itibariyle... Kısaca şöyle diyebiliriz ki, gerçekten de bütün bu yaşam mücadelesi sınıf çelişkisine dayanmaktadır. Elbette bu kısacık cümlede özetlediğim teoriye dair sonradan sınıfsal kimliğin dallanıp budaklanması ve değişen toplumsal ve siyasal koşullar gibi pek çok yeni olgu ve kavram girmiştir ama lütfen bunu sadece ana hatlarıyla ifade edilmiş bir düşünce olarak alın.
Demek istediğim şu, hayvanlar arasında bile sınıfsal farklılık var. Sahipli hayvanların birçoğu sokak yüzü görmüyor. En fazla insanıyla beraber yürüyüş yapıyorsa o kadar. Bunun dışında pek diğer insanlarla iletişimleri olmuyor. Eğer siz sahip çıkmıyorsanız bu sizin suçunuz, hayvanın değil. Niçin olayın suçu sokak hayvanlarına fatura ediliyor şimdi? Çünkü sahipsizler, garibanlar, parya gibi bir nevi.
Kaldı ki sanırsın bu sokak hayvancıkları her gün diskoda barda dans ediyorlar, bir elleri yağda bir elleri balda günlerini gün ediyorlar. Tam tersine bir de sizinle uğraşıyorlar her gün. Gariban kedi köpek her gün ama her gün her türlü insanla muhatap oluyor. Bunun olumlu yönü de var elbette ama ya peki olumsuz yönü? Her türlü insan şiddetine açıklar. Her sene onlarca belki yüzlerce hayvan insanların onlara çarpıp kaçmaları sonucunda düştükleri yerde çırpına çırpına can veriyor. Yetmiyor dayak yiyorlar, taciz, tecavüz, bin bir türlü iğrençlik ve vahşet...Bunların hepsine açıklar. Karınları doysun diye verilen yemeklerin kalitesi bile şüpheli. Bir köpeğin sürekli ekmek yemesi ne kadar sağlıklı? Kedilere verilen düşük kalite mamalar onları yaşamda tutmaya yetiyor belki ama sağlıklı tutuyor mu?
Hadi diyelim köpekleri kedileri sokaktan aldık, alternatif nedir? Barınak mı? Bence barınak kelimesi bile antipatik. Belki ülkemizdeki barınakların durumundan dolayı böyle hissediyorum.
BARINAK MESELESİ
Belediye ekipleri ve kendine vazife çıkaran zevat uzaktan köpekleri vurarak, kollarından bacaklarından tutarak fırlatarak, zehirleyerek bu hayvanları ya öldürüyorlar ya da barınaklara götürüyorlarmış. Sosyal medyadaki görüntüler ve iddialar bu yönde. Barınakların hali de içler acısı. İyi örnekler yok mu derseniz? Bir elin parmakları kadar.
Barınakları iyileştirebilecekseniz, barınak bebeklerine güzel bir yaşam sunabilecekseniz hepsinin yerli yerinde yaşaması tabii ki bir seçenek olarak tercih edilir. Ama ortada böyle bir barınak yokken bari bırakın da hayvanseverler onları beslesinler, yuvalasınlar, bakabilsinler. Hayvanları hem toplayıp, hem de “Onları biz berbat koşullara mahkum ederiz, sizin de onlara bakma izniniz yok” demek nasıl bir mantık? Karışmasanız inanın bana hayvanseverler sizden daha iyi bakıyor.
Öte yandan hayvanseverlerin böyle bir mecburiyeti var mı? Hayır. Hukuksal olarak bu sorumluluk öncelikli olarak belediyelerin. Görevleri yani. Hayvanseverler kendi çabalarıyla bu hayvancıklara bakıyorlar. Şunu artık 21.yüzyılda tartışmayalım lütfen; sivil toplum, gönüllüler ve belediyelerin ortak çalışması ile hayvanlar için daha güzel bir hayat kurmakla görevliyiz. Bizim sorumluluğumuzda bu.
DOĞU LETAFETİ
Peygamberin yaşamına dair çok bilinen bir hadise vardır. Savaş başlamadan evvel, savaş meydanında bulunan bir kedi ve yavrularını oradan uzaklaştırmıştır. Yani “Birazdan savaşacağız bunları da bir köşeye atalım gitsin” dememiş. Bunu niye anlatıyorum? Çünkü hep Batı’yı eleştiriyoruz, Batı’dan gelen kültürü yerden yere vuruyoruz. O zaman bu konuda bizim kültürümüz ne yapmış, onu uyguluyor muyuz? Batı’daki örneğe baktığımızda kedi ve köpekler sahipli. Sahipsiz olanlar-ki azınlıkta olan bir grup- barınakta, yoksa geri kalanları da öldürmüşler. Bizim kültürümüz daha insancıl, daha güzel, insanın halinden anlamaya dayanıyor demiyor muyuz? Edeptir, inceliktir, merhamettir, bunlar bizim kültürümüze ait kavramlar. Ağzınızda çiğneye çiğneye şekeri kaçmış sakıza çevirdiğiniz bu kavramların yılda bir kere olsun hakkını verin! Biz böyle değil miydik? Kendisi kedi bakan bir peygamberimiz var. İşinize gelince sosyal medyada paylaşıyorsunuz. Uygulamaya gelince neden unutuyorsunuz? Madem kedisi köpeğiyle yaşayan bir toplumunun çocuklarıyız. İstanbul’da kedilerimize belgesel bile çektik yahu! Dünyada insanlar bizim kedi köpek sevgimizi konuşuyor. Hayvanlarımıza bu muamele bize yakışıyor mu? Hani Allah bizi halife olarak yaratmıştı? Hiçbir konuda sorumluluk almayıp, bir de üstelik hayvan katliamı yaparak mı bize verilen emanete göz kulak oluyoruz? Yarın Allah bize bunun hesabını sormayacak mı sanıyorsunuz?
ÇÖZÜM: YAŞATMAK
Bütün bu yaptığı katliamlara son verip, belediyeler sorumluluklarını hakkıyla yerine getirseler nasıl olur acaba? Köpekleri kedileri kısırlaştırsak, onların sağlıksız üremelerini engellesek, onlara iyi baksak, aşılasak ve en kısa sürede sahiplendirsek, bu süre zarfında da barınakların koşullarını düzeltsek… Bu çok mu zor? Belediyeler biraz çaba sarf etseler bunlar olmayacak işler değil. Üstelik toplumda bu konuda çok ciddi çaba sarf eden sivil toplum kuruluşları ve hayvansever bir grup varken… Çağırın, size destek olacak çok kişi bulursunuz. Öldürmeye değil, yaşatmaya çaba sarf edelim.
Son olarak, yeni yılda dilerim ki bu barınak sorununa dair daha çok inisiyatif kullanalım. Sırf siyaseten çatışmak için kediyi köpeği kurban etmeyelim. Hepsinin istediği sevgi. Bir tabak mama, bir kap su, bir de uyuyacak bir köşe. Bu sene sokak çocukları için bir şeylerin olumlu yönde değiştiği bir sene olsun. Maddi durumu buna elveren arkadaşlardan da istirham ediyorum, bu sene barınaklardan alarak veya sokakta çaresiz kalmış bir patili güzelliği evlat edinerek, bir cana yuva olsanız ne güzel olur. İnanın ki bir kedi ve/veya köpekle yaşanan hayatı deneyimlediğinizde, “Keşke daha önce akıl etseydim” diyeceksiniz.
Yorumlar
Popüler Haberler
Atatürk Havalimanı Katliamı: Ağırlaştırılmış müebbet alan IŞİD'liler tahliye edildi
'Ölünce beni kim yıkayacak?': TRT'nin reklam panoları tepki topladı
Komisyonda mikrofonlar açık unutuldu: 'Çok yanlış yaptı Bakan Hanım'
AK Partili Belediye Başkanı, AK Parti ilçe başkanını Ülkü Ocakları üyelerine dövdürdü
Bakan Fidan: HTŞ, yıllardır bizimle işbirliği içinde oldu
İstanbul'da deprem meydana geldi