Fransa’da yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve seçim kültürü
Fransa, nisan ayındaki cumhurbaşkanlığı seçimine hazırlanıyor. Covid-19’un her alana yarattığı krizin ardından ülke yönetiminin başına geçecek olan cumhurbaşkanını zorlu günler bekliyor. Bu yazıda öne çıkan adayları, söylemlerini ve Fransa’da tartışma kültürünü ele alacağım.
Haber kanallarında, gazete ve dergilerin kapaklarında, araştırma şirketlerinin raporlarında aylar öncesinden oy eğilimleri hakkında bilgiler veriliyor. En son yapılan anketlere göre mevcut Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron %25 ile birinci sırada. Hemen arkasında ise radikal sağ parti adayı Marine Le Pen (%16) , orta sağ adayı Xavier Bertrand (%13) ve henüz resmi olarak adaylığını ilan etmemiş, radikal sağın da sağındaki görüşleri ile gazeteci ve yazar Eric Zemmour (%13) geliyor.
Fransa’da seçimler iki tür olarak düzenleniyor. İlk turda en yüksek oranı alan iki aday, ikinci turda mücadele ediyor. Anket rakamları tarihe ve adayların görünürlüğüne göre değişse de tahminler Macron’un seçimi kazanacağı yönünde. Peki Macron, gerçekten çok « sevildiği » ve « başarılı » öldüğü için mi seçilecek ? Bu sorunun cevabı elbette hayır. Çünkü, bu seçimler –tıpkı öncekiler gibi-, kötünün iyisini seçmek için. Macron da onun partisine destek verenler de ve hatta diğer partilerin seçmenleri de kendisinin adaysızlıktan ve çözümsüzlükten seçileceğini düşünüyor. 2. turda karşısına çıkması muhtemel aday Le Pen’in ırkçı, yabancı düşmanı ve dışlayıcı politikalarından dolayı seçilmesi mümkün değil. Zaten 2017 seçimlerinde de Macron ve Le Pen 2. tura kaldığı zaman, çoğumuz korkudan Marcon’a oy vermiştik.
Seçim kültürüne göre, güncel olarak cumhurbaşkanlığı yapan ve aday olması muhtemel olan politik liderler, seçim yarışına en son anda girerler. Görev yaptığı 5 sene boyuncaki davranışları ve politiklari üzerinden değerlendirme yapılır. Macron’un görevi üstlendiği sürede yaşanan Covid-19 ve kriz yönetiminin de etkisi büyük tartışma konusu. Sağlık, sosyal, aile, ekonomi ve diplomasi alanında yaşanan sorunlar bu değerlendirmenin en büyük parçası olacak.
Bir diğer olasılık ise Macron-Bertrand çekişmesi olabilir. Bertrand, kendisini sağ grubun tek adayı olarak gösteriyor ve yaklaşan Le Pen/ Zemmour tehlikesine karşı bir alternatif olarak düşünüyor. Kendisi eskiden çalışma ve sağlık bakanlığı görevlerini de üstlendi. Eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ile de yakın temas halinde, kendisinin desteğini de aldı.
LE PEN’DEN DAHA SAĞCI VE YAHUDİ OLAN ADAY ZEMMOUR’UN YÜKSELİŞİ
Gelelim en çok konuşulan, medyada en çok yer verilen isimlere. Yani Macron’un karşısına çıkma ihtimali üstüne çokça konuşulan Le Pen ve Zemmour’a. Esasen bu yazıyı da en çok ikisinden bahsetmek istediğim için yazıyorum. Bahsettiğim iki isim üzerinden, Fransa’nın seçim kültürünü ve popülist liderlerin söylemlerinin toplumdaki karşılığını konuşacağım.
Bir yanda Le Pen, yani senelerin radikal sağcı lideri, öte yanda ise şimdilerde « radikalin de sağında » olarak tanımlanan Zemmour var. İki isim de Fransızlar tarafından iyi bilinip tanınıyor. İlki resmi adaylığını ilan etti ve senelerdir seçimlere giriyor, ikincisi ise henüz resmi olarak adaylığını ilan etmemiş bir gazeteci, yazar ve hiç siyasi tecrübesi yok. Fakat söylemleri arasında çok ayrı noktalar yok. Dünyanın her yerindeki popülist liderler gibi, durmaksızın göçten, yabancılardan, farklı dinlere ait vatandaşlardan bahsediyorlar. Fransa’nın güvenlik sorunundan, çıkması muhtemel bir iç savaştan, « Fransız » olarak azınlıkta olacaklarından yakınıyorlar. Afişlerinde, broşülerinde ve söylemlerinde « güvenlik » teması en üstte yer alıyor.
Le Pen, Zemmor’u şimdilik « ciddiye almıyor » gibi görünüyor. Bunun nedeni ise Zemmour’un resmi aday olmaması. Fransa’da aday olabilmek için seçilmiş 500 kişiden imza toplamış olmanız gerekiyor, Zemmour 100 civarında imza topladı. Ancak bu çok uzak bir ihtimal değil. Zemmour’un destekçileri günden güne artıyor ve bu saatten sonra resmi aday olması çok mümkün. Hatta, Le Pen seçmeninden de Zemmour’a oy çıkacağı düşünülüyor. Hatta, Marine Le Pen’in babası, Jean Marie Le Pen de geçtiğimiz günlerde « Zemmour aday olursa ben de onu destekleyebilirim. Onunla aramızdaki tek fark onun Yahudi olması. Onu faşist ya da Nazi olarak fişlemek daha zor olur. Bu da ona özgürlük veriyor » dedi.Zaten geçmişte de baba-kız fikir ayrılıkları yaşamış ve baba partiden ihraç edilmişti.
5 MİLYON MÜSLÜMANI HEDEF ALIYOR
Gelelim ikisinin ortak noktalarına, iki isim de ırkçı, ayrımcı ve yabancı düşmanı söylemler kullanıyorlar. Ortak hedeflerinde müslümanlar ve göçmenler var. Zemmour, İslam’ın değerlerinin, Cumhuriyet değerleri ile uyuşmadığını söylerken, Fransa’da yaşayan 5 milyon müslümanı hedef alıyor. Le Pen ise iç savaşın mümkün olmadığını, İslam ve cumhuriyetin bağdaşmadığı söyleminin kendisine ait olmadığını, onun mücadelesinin radikal islam ile olduğunu belirtti.
Zemmour öte yandan da kimlik ve aidiyet üstünden bir siyasi söylem inşa ediyor. Örneğin, insanların « Fransız » isimleri seçmeleri gerektiğini ifade ediyor. 2012 senesinde Toulouse’da bir Yahudi okuluna yapılan terör saldırısı hakkında da oldukça polemik yaratan sözleri de oldu. Terörist Mohammed Merah ve yahudi aileler arasında bir paralellik kuran Zemmour, ikisinin de Fransa’ya ait olmadıklarını söylüyor. Merah’ın ailesi, cenazenin Cezayir’e gömülmesini, Yahudi aileler de cenazelerin Israel’e gömülmesini istediler ve öyle oldu. Bu Zemmour’a göre Fransa’ya ait olmamanın, yabancı olmanın bir göstergesi. Hatta, bu tezini antropologların söylemleri ile desteklendiren Zemmour, « gömüldüğümüz yere aidiz » diyor. Antropoloji maalesef tarih boyunca kimi zaman çarptırılarak ırkçı ideolojilerin meşrulaştırılmasında kullanıldı.
NEREDEYSE LE PEN’İ YAKALADI…
Seçim kampanyası süresinde adaylar televizyon kanallarında tartışma programlarına çıkarlar. Şimdiye kadar ilk tartışma solcu, « Boyun eğmeyen Fransa » partisi lideri Jean-Luc Mélénchon ve Eric Zemmour arasında yapıldı. Bu program tartışmalara neden oldu, çünkü halk Zemmour’un « parlatılmasından » sürekli ekranlarda olmasından şikayetçi. Öte yandan, bu tartışma eşitlikçi de değil, çünkü resmi bir aday ve henüz aday olmayan iki isim arasında yapıldı.
Son anketlere göre, Zemmour’un oyları Le Pen’e yaklaşmış durumda. Simdiye kadar ne Marine Le Pen, ne de Jean Marie Le Pen cumhurbaskanligi secimlerinde galip gelemediler. Fransız seçmenin gereken cevabı vereceğinden şüphem yok, fakat sivil toplumun ve nefret suçları ile mücadele eden herkesin bu ırkçı politikalara karşı tavır sergilemesi toplumsal bir görev.
Yorumlar
Popüler Haberler
Deniz Zeyrek, Sözcü gazetesinden ayrıldı
MHP'li vekillerin istifa gerekçesine PolitikYol ulaştı: VIP altın kaçakçılığı
Yasadışı bahis soruşturmasında yeni dalga: 7 fenomene yakalama kararı
Sivas’ta dershane bulunan binada yangın: Bir öğretmen öldü
Selçuk Üniversitesi, mutluluğun formülünü aramayı bıraktı
Liderlik hayali kuran Türkiye, puansız Karadağ'a takıldı