Manşet

Erdoğan, BM Genel Kurulu'nda konuştu: Suriye krizini sona erdirmenin zamanı gelmiştir

Abone Ol
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda konuştu. Erdoğan, "Türkiye DEAŞ eylemlerinden en çok etkilenen ülkedir. Suriye'de DEAŞ'a karşı ilk ve en büyük darbeyi vuran ülke Türkiye'dir. Suriye krizini artık sona erdirmenin zamanı gelmiştir." dedi. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, eski Başbakan Binali Yıldırım ve Ekonomi Bakanı Berat Albayrak'ın da katıldığı Genel Kurul'da konuşan Erdoğan, daha önce birçok kere tekrarladığı gibi yine "Dünya beşten büyüktür" dedi ve Birleşmiş Milletler'de ciddi bir reform gerektiğini kaydetti. Erdoğan’ın konuşmasından satırbaşları şöyle: "Bugün, uluslararası camia geleceği tehdit eden terör, iklim değişikliği gibi sorunlara çözüm üretme kabiliyetini kaybediyor. Dünya 5'ten büyüktür. Zihniyetimizi de, kurumlarımızı da, kurallarımızı da değiştirmenin zamanı gelmiştir. Nükleer güç sahibi ülkelerle bunlara sahip olmayan ülkelerin varlığı tek başına dünyanın dengesini bozmaya yetiyor. Nükleer silah sahibi olanların, nükleer silahı olmayanları tehdit etmesi manidardır. Huzurlu gelecek için bu sorunu adalet temelinde çözelim. Nükleer güç ya herkes için yasak ya da herkes için serbest olmalıdır. Türkiye DEAŞ eylemlerinden en çok etkilenen ülkedir. Suriye'de DEAŞ'a karşı ilk ve en büyük darbeyi vuran ülke Türkiye'dir. Suriye krizini artık sona erdirmenin zamanı gelmiştir. Türkiye, milli gelirine oranla dünyanın en fazla insani yardımda bulunan ülkesidir. 5 milyon sığınmacıya biz, ev sahipliği yapıyoruz. Avrupa Birliği'nden gelen destek, bu da bizim milli gelirimize değil ha, şu an itibarıyla 3 milyar euro. Ülkemize gelen sığınmacılardan 365 bini güvenli hale getirdiğimiz bölgelere geri döndü. Suriye'de ne rejimin, ne de PKK'nın kontrolündeki yerlere dönüş olmuştur. Sadece Türkiye'nin güvenli hale getirdiği bölgelere dönüş oldu. (Fırat'ın doğusunda) ABD ile güvenli bölge oluşturulması yönündeki çalışmalarımız sürüyor. Niyetimiz öncelikle bir barış koridoru tesis ederek burada 2 milyon Suriyelinin iskanını sağlamaktır. Bu güvenli bölge ilan edildiğinde buraya 1,5-2 milyon Suriyeli göçmeni yerleştirebiliriz. Türkiye bunu tek başına kaldıramaz. Bu bölgenin derinliğini Deyr-ez Zor - Rakka hattına indirebilirsek Avrupa'nın diğer bölgelerinden de dönecek Suriyeli sayısını 3 milyona çıkarabiliriz. Kıbrıs meselesi Rum tarafının uzlaşmaz tavrı nedeniyle çözülemedi. Türkiye Kıbrıs'ta garantördür, Yunanistan garantördür, İngiltere garantördür. Kıbrıs'taki sorunun sıfır garantiyle çözülebileceğini söyleyenlerin kötü niyetli olduğu ortadadır. Libya'daki krizin bir an önce çözülmesi herkesin özlemidir. Geçtiğimiz yıl katledilen Cemal Kaşıkçı, halen mahkeme ve yargının olayı neticelendirmemesi sebebiyle ülkemizin olayın takipçisi olacağını belirtmek isterim. Mısır'ın seçilmiş cumhurbaşkanının mahkeme salonunda çırpınarak ölmesi ve ailesinin defnine müsaade edilmemesi, içimizde kanayan bir yaradır. Bu ülkeye yönelik tehditlerin de rasyonel bir şekilde çözüme kavuşturulmasını temenni ediyorum. 'BU İSRAİL NERESİDİR?' Bugün adaletsizliğin en çok yaşandığı yerlerden biri, İsrail işgali altındaki Filistin topraklarıdır. Ben merak ediyorum bu İsrail neresidir? Bu İsrail'in toprakları nereleri kapsıyor? 1947'de neresiydi, 1949-67'de neresiydi ve şu anda İsrail neresidir? İsrail doymuyor. BM'nin İsrail'le ilgili aldığı kararları uygulamıyor. O zaman BM ne işe yarıyor? Türkiye olarak bizim bu konudaki tavrımız nettir, çözüm 1947 anlaşması temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin kurulmasıdır. Size BM kürsüsünden soruyorum, İsrail devletinin sınırları neresidir? 1948 sınırları mıdır, 1967 sınırları mıdır yoksa daha başka sınırları mı vardır? Yüz yılın anlaşması denen girişimin amacı Filistin'i tamamen ortadan kaldırmak mı? Bunlar dünyayı kana mı bulamak istiyorlar? BM başta olmak üzere, uluslararası camianın tüm aktörleri vaatlerin ötesinde somut destek vermelidir. Filistinliler için yardım ve bayındırlık çalışmalarının etkin bir şekilde sürdürülmesi bu açıdan çok önemlidir. Türkiye, mazlum Filistin halkının yanında yer almaya devam edecektir. Şu anda BM Güvenlik Konseyi'nin, BM'nin almış olduğu karara rağmen Keşmir hâlâ abluka altında ve 8 milyon insan dışarı çıkamıyor. Keşmirlilerin Pakistanlı ve Hintli komşularıyla birlikte geleceğe güvenle bakabilmesi için bu sorunun diyalogla çözümü şarttır. (Yeni Zelanda'da) Christchurch saldırısının olduğu 15 Mart'ın, BM'ce İslam Düşmanlığına Karşı Uluslararası Dayanışma Günü ilan edilmesi çağrısında bulunuyorum. 75. Genel Kurul Başkanlığı görevine talibiz, AB eski Bakanı, TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı, Büyükelçi Volkan Bozkır'ı aday gösterdik. Herkes için özgürlük, herkes için barış herkes için adalet. "