2025 yılının ilk Kabine toplantısının ardından konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, en düşük maaşta artış bekleyen emekliye değinmedi. Hayat pahalılığı ile mücadelede de topu yurttaşlara atan Erdoğan, "Bunun yolu fahiş fiyat uygulayanları boykot etmekten geçiyor" dedi. Erdoğan, 2025'i 'Aile Yılı' olarak ilan ettiklerini duyurdu.

Beştepe'de saat 15.50'de başlayan ve yaklaşık 3 saat süren yılın ilk Cumhurbaşkanlığı Kabinesi toplantısı sonrasında basının karşısına geçen Erdoğan'dan pahalıktan şikayetçi olan yurttaşlara ilginç bir çözüm geldi.

Erdoğan, pahalı ürün satanları dize getirmek için vatandaşlara boykot çağrısında bulundu. Enflasyon verilerini değerlendiren Erdoğan , yurttaşların fahiş fiyatlara karşı satın almama özgürlüğünü kullanmalarının önemli olduğunu vurguladı.

Ana gündem maddesi 'ekonomi' olan toplantının ardından emeklinin beklediği 'en düşük maaş' ile ilgili açıklama da gelmedi. Erdoğan 2024'teki 'Emekli Yılı'nın ardından 2025 ise 'Aile Yılı' ilan edildi.

Erdoğan açıklamasında, TÜİK tarafından açıklanan son enflasyon verilerinin enflasyonla mücadelede doğru yolda olduklarını teyit ettiğini öne sürdü.

Erdoğan, "Pahalı ürün satanları dize getirecek etkili yöntemlerden biri boykottur. Fırsatçılık yapanlara karşı en büyük kozumuz, satın almama özgürlüğünü kullanmaktır" ifadelerini kullandı.

'Pahalı ürün satanları dize getirin'

* Serbest piyasa ilkeleri çerçevesinde 85 milyonun tamamının hakkını, hukukunu, çıkarını en üst düzeyde koruyacağız. Hayat pahalılığı ile mücadeleye vatandaşlarımızın destek olması sürecin başarısı açısından önemlidir. Bunun yolu fahiş fiyat uygulayanları boykot etmekten geçiyor. Pahalı ürün satanları dize getirecek etkili yöntemlerden biri boykottur. Fırsatçılık yapanlara karşı en büyük kozumuz, satın almama özgürlüğünü kullanmaktır. Dünyada geniş yelpazede bunun çok sayıda örneğiyle karşılaşıyoruz. Bu konuda devlet millet el ele vererek çok daha etkin sonuçlar alabiliriz.

'Filistin devleti mutlaka kurulacak'

Erdoğan, özetle şöyle konuştu: 

* Son 15 aydır tüm dünyanın gözleri önünde son asrın en barbar soykırımlarından birini yaşayan Gazzeli kardeşlerimiz için 2025 senesinin ateşkese, huzura, barışa ve felaha vesile olmasını diliyorum. Türkiye olarak ilk günden beri Filistin’de kanın ve katliamın durması için tüm yolları deniyoruz. 

* Uluslararası toplumun İsrail hükümeti üzerindeki baskıyı artırması için diplomatik temaslarımızı yoğunlaştırdık. Gazze'de barış umutlarını tekrar yeşertecek bir kapının aralanması için ne gerekiyorsa yapıyoruz. Netice alıncaya kadar da buna devam edeceğiz. 

* Biz şu ilahi müjdeye tüm kalbimizle inanıyor ve iman ediyoruz: Allah sabredenlerle beraberdir. 61 yıllık Baas rejiminin ve 13 yıllık katliamların ardından Suriye’de nasıl inanç, iman ve sabır kazanmışsa inşallah Filistin’de de hak yerini bulacak, adalet güneşi zulmün karanlığını delip geçecektir. 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen, toprak bütünlüğüne sahip Filistin devleti mutlaka kurulacaktır. 

'Enflasyonda çok iyi bir noktadayız'

* Enflasyon ve istihdamda da hamdolsun çok iyi bir noktadayız. TÜİK tarafından açıklanan son enflasyon verileri enflasyonla mücadelede doğru yolda olduğumuzu tekrar teyit etmiştir. Uyguladığımız politikalar sayesinde enflasyon Aralık'ta aylık bazda yüzde 1,03 olurken yıllık bazda yüzde 44,38'e gerilemiştir. Senelik enflasyon 2023 sonuna kıyasla 20 puan, 2024 Mayıs ayında zirve seviyesine göre 31 puan düşmüştür. Enflasyonda düşüş trendi inşallah 2025 senesinde daha da hızlanacaktır. Bununla ilgili çok kapsamlı bir yol haritası hazırladık. Buna göre, para politikasının enflasyona gecikmeli etkisi zamanla daha net görülecek. İkincisi, maliye politikası kanalı enflasyonla mücadeleye çok güçlü destek verecek. Üçüncüsü, bütçe imkanları elverdikçe yönetilen ve yönlendirilen fiyatları enflasyon hedefi ile uyumlu olarak belirleyeceğiz. 

* Dördüncüsü, dezenflasyonu sadece talep yönlü politikalarda değil gıda, konut ve enerji gibi birçok alanda arz yönlü tedbirlerle de destekleyeceğiz. Hayat pahalılığıyla ilgili milletimizin şikayet konularının en başında konut fiyatları ve kiralar geliyor. Bunda özellikle 6 Şubat depremleriyle beraber ortaya çıkan ilave konut talebinin şüphesiz etkisi var. Ancak belli başlı alanlarda sadece dönemsel etkilerle açıklanamayacak bir fırsatçılığın ve aşırı kâr hırsının olduğunu da müşahede ediyoruz. 2024 yılı içinde döviz kuru gibi mazeret olarak öne sürülen unsurlar stabil kaldığı hâlde bazı sektörlerde fahiş fiyatlamalar maalesef devam etti. Şöyle bir tabloya şahit oluyorsunuz:

İmralı görüşmeleri: CHP 'kırmızı çizgisini' açıkladı İmralı görüşmeleri: CHP 'kırmızı çizgisini' açıkladı

* Enerji, yakıt, döviz kuru, işçilik maliyetlerinde oluşan farkla satılan ürün, sunulan hizmetin arasında bağ kopma noktasına gelmiş. İşçilik maliyetinde yaşanan artışla ürüne yansıyan fiyat farkı arasında da aynı şekilde kimi zaman uçurum oluşuyor. Mesela, asgari ücretteki artış sebebiyle maliyet belki 2-3 birim artarken bu artış bahane edilerek fiyatlara 5 birim 10 birim zam yapılabiliyor. Bu fiyatlama davranışın ekonomik sebeplerden ziyade aç gözlülükten, tamahkarlıktan ve vicdansızlıktan kaynaklandığı aşikardır.  

'Serbest piyasa kuralsızlık demek değildir'

* Serbest piyasa ilkeleri çerçevesinde 85 milyonun tamamının hakkını, hukukunu, çıkarını en üst düzeyde koruyacağız. Şunun bir defa çok iyi anlaşılması lazım. Serbest piyasa kuralsızlık demek değildir. Serbest piyasa başı bozukluk demek asla değildir. Denetimlerimizin amacı serbest piyasaya müdahale değil, işleyişin sağlıklı zeminde yürümesini temin etmektir. Burada şu hususu da söylemek mecburiyetindeyim, hayat pahalılığı ile mücadeleye vatandaşlarımızın da destek olması, katkı sunması sürecin başarısı açısından çok önemlidir.  

* Vatandaş olarak en büyük kozumuz fırsatçılık yapanlara karşı satın almamama özgürlüğümüzü kullanmaktır. Asrın felaketinin ardından bölgede asrın inşa seferberliğini başlattık. 2023-2024 yılında bu amaçla günümüz fiyatlarıyla toplam 2,6 trilyon lira harcadık. Yani bugünkü kurla 75 milyar dolar tutarında bir harcama yaptık. 155 bininci yuvamızın anahtarlarını Kahramanmaraşımızda hep birlikte afetzede kardeşlerimize teslim etmiştik. İnşallah yapımını tamamladığımız 201 bininci yeni yuva ve işyerimizin anahtarlarını da yakında hak sahibi kardeşlerimize teslim edeceğiz.  

'2025 yılında 252 bin konut ve işyerimizi 365 günde tamamlayacağız'

* 2025 yılında da deprem bölgesi en önemli ve öncelikli gündemimiz olmayı sürdürecek. Aynı gayret ve azimle çalışarak kalan 252 bin konut ve işyerimizi de 365 gün içerisinde tamamlayacağız. Böylece 2025 yılı içinde toplamda 453 bin yuva ve işyerimizi afetzede kardeşlerimize teslim edeceğiz. İnşallah yıl bitmeden deprem bölgesindeki 11 ilimizde tüm vatandaşlarımız huzur, güvenli, dayanıklı yuvalarına kavuşacaktır. İşyerini açmayan hiçbir depremzede kardeşimiz kalmayacak. Şehirlerimizi süratle inşa ve ihya faaliyetlerimiz için 2025 yılı bütçesinden toplam 584 milyar lira kaynak ayırdık. ‘Erdoğan bu enkazın altında kalır’ diyerek milletin acılarına ne kadar duyarsız olduklarını gösteren müflis siyasetçileri Allah'ın izniyle 2025 yılında da mahcup edeceğiz. 

* Milli Mücadele ile Sevr'i yırtıp atmakla kalmadık aynı zamanda bu ülkeyi bir daha böyle bir travma ile karşı karşıya bırakmamak için yemin ettik. 2002'den bu yana bizim de temel hedefimiz, milletimizin bir daha asla beka sorunu yaşamamasıdır. 

'Arkasına terörü ve teröristi alarak siyaset olmaz, olamaz'

* Terörsüz Türkiye hedefine ulaşmak yakın gelecekteki en önemli önceliklerimizden biridir. Terörün ve şiddetin hüküm sürdüğü bir iklimde demokrasinin neşvünema bulması, gelişmesi, kendi ayakları üzerinde durması mümkün değildir. Arkasına terörü ve teröristi alarak siyaset olmaz, olamaz. Dünyanın hiçbir medeni ülkesi buna izin vermez. Terörün karanlık gölgesi ülkemiz siyasetinin üzerinden çekildikçe inşallah Türkiye daha sağlıklı, olgun, özgürlükçü zemine kavuşacaktır. 

'Yine bir gece ansızın gelebiliriz'

* Komşumuz Suriye'de gerçekleşen epik devrimle hem bu ülkede hem bölgemizde artık yeni bir dönem başlamıştır. Yeni Suriye yönetiminin ülkenin toprak bütünlüğü, birliği temelinde bir Suriye inşa etmeye çalıştığını ve bunda da kararlı olduğunu görüyoruz. Bizim de samimi arzumuz, beklentimiz, politikamız bu yöndedir. Suriye'nin parçalanmasına, hangi kisveyle olursa olsun üniter yapısının bozulmasına rıza göstermeyiz. Bu konuda bir risk görürsek gerekli adımları süratle atarız. Suriye'deki ihtilafı ve DEAŞ tehdidini fırsata çevirip farklı hülyalar görenler son gelişmeler sonrasında bölgemizin kadim gerçekleriyle yüzleşmişlerdir. Bu gerçek bölgenin geleceğinde teröre yer olmadığıdır. Tercihini terörden ve şiddetten yana kullananları bekleyen tek akıbet silahlarıyla birlikte toprağa gömülmektedir. Açık söylüyorum, bunun önüne hiçbir güç geçemez.

* Türkiye, bekasını ve güvenliğini koruma noktasında nasıl tavizsiz bir iradeye sahip olduğunu pek çok kez göstermiştir. İş o raddeye varırsa yine bir gece ansızın gelebiliriz. Allah'a şükür bunu yapabilecek gücümüz, kapasitemiz ve kabiliyetimiz ziyadesiyle mevcuttur. Herkes hesabını buna göre yapmalıdır. Bilhassa sorumluluk mevkiinde olanlar ne provokasyonlara gelmeli ne de milleti provoke edecek cümleler kurmalıdır. Terör baronları adına milleti tehdit edenlere pabuç bırakmayacağımızı burada özellikle ifade etmek istiyorum. Kimi il ve ilçelerimizde açtıkları hendeklerle kantonculuk peşinde koşanları nasıl o çukurlara gömdüysek, bugün de aynı niyeti taşıyanlar çıkarsa bunun bedelini onlara misliyle ödetiriz. 

* Bölücü örgüt ve Suriye’deki uzantıları için çember daralıyor. Dün ve önceki gün de söyledim. Biz iktidar ve ittifak olarak terörsüz Türkiye hedefimizi öyle veya böyle ama mutlaka gerçekleştireceğiz. Bu konudaki hüsnüniyetimizi ve güçlü irademizi kamuoyumuzla paylaştık. Elbette bunu suhulet ve sükunetle olmasını temenni ederiz. Ama bu yol tıkanır veya dinamitlenirse işte o zaman devletimizin kadife eldivene sarılı demir yumruğunu kullanmaktan da çekinmeyiz. Sonuçta kardeşliğin kazanacağına, birliğin, beraberliğin ve huzurun kazanacağına yürekten inanıyoruz. 

“2025 senesini ‘Aile Yılı’ ilan etmeyi kararlaştırdık” 

* Küresel şer odaklarının teşvik ettiği cinsiyetsizleştirme politikaları herkesin malumu. LGBT meselesi bugün ailenin varlığına yönelik en ciddi tehlikelerin başında gelmektedir. 2023 yılında ülkemizdeki doğurganlık hızı 1,51 seviyesine gerilemiştir. Açıkça ifade etmek gerekirse bu durum alarm vericidir, Türkiye açısından varoluşsal bir tehdittir. Her fırsatta yaptığımız ‘en az 3 çocuk’ çağrısının ne kadar önemli olduğunu böylece tekrar görmüş oluyoruz. Toplumun tüm kesimlerinde farkındalık oluşturmak amacıyla 2025 senesini ‘Aile Yılı’ ilan etmeyi kararlaştırdık. Yıl boyunca Aile ve Sosyal Hizmetleri Bakanlığımız koordinasyonunda aile yapımızın korunması, güçlendirilmesi ve gelecek nesillere sağlam bir miras olarak aktarılması için kapsamlı çalışmalar yürüteceğiz.