Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO), atmosfere salınan ve küresel ısınmaya yol açan sera gazı yoğunluğunun 2017'de rekor seviyeye çıktığını açıkladı. Örgüte göre, bu gidişatın tersine çevrildiğine dair bir işaret yok ve iklim değişikliğiyle mücadele fırsatı kaçmak üzere. BBC Türkçe'de yer alan habere göre örgüt, yıllık sera gazı bülteninde, atmosferdeki karbondioksit (CO2) yoğunluğunun 2017 yılında milyonda 405 birime ulaştığını duyurdu. WMO Genel Sekreteri Petteri Taalas, "Dünya'da en son bu seviyede karbondioksit yoğunluğunun görülmesi, 3-5 milyon yıl önceydi. O zamanlar iklim şimdikinden 2-3 derece daha sıcaktı ve deniz seviyesi 10-20 metre daha yüksekti" dedi. Ozon tabakasının delinmesi sebebiyle dünya çapında üretimi ve kullanımı yasaklanan klorflorokarbon-11 (CFC-11) kimyasalının da yeniden ortaya çıktığı belirtildi. WMO, hava, kara ve okyanuslar tarafından emilmeyen sera gazlarının ne kadarının atmosferde kaldığının kayıtlarını tutuyor. Tüm emisyonların yaklaşık yarısı denizler, ağaçlar ve canlılar tarafından solunuyor. 1990'dan beri bu gazların küresel ısınmaya yol açma oranı yüzde 41 arttı. 2017'de atmosferdeki karbondioksit konsantrasyonundaki artış oranı da yüzde 46'ya ulaştı. 2016-2017 yılları arasındaki artış, 2015-2016 yılları arasındaki artıştan daha az ancak son 10 yılda görülen ortalama artış seviyesine yakın. 2017 yılında karbondioksit konsantrasyonundaki artışın daha az olmasının nedeni, El Nino etkisinin 2015 ve 2016 yıllarında zirveye ulaşması. Güney Amerika'nın Batı kıyısındaki Büyük Okyanus'ta yüzey sularının ısınmasına İspanyolca'da "erkek çocuk" anlamına gelen El Nino, soğumasına ise "kız çocuk" anlamına gelen La Nina deniliyor. El Nino, 2 ila 7 yılda bir Büyük Okyanus'taki akıntının tersine dönmesiyle oluşuyor. Dünyanın bazı kesimlerinde kuraklığa yol açan El Nino, ormanların ve bitki örtüsünün karbondioksit emilimini azalttı. Bu nedenle daha fazla karbondioksit atmosferde kaldı. El Nino, yarattığı ısıtıcı etki nedeniyle kasırgalara, şiddetli yağışlara, su baskınlarına, kuraklıklara, yangınlara ve tarım ürünlerinde kayıplara yol açıyor. Bütün bunların sonucu salgın hastalıklar artabiliyor ve çok sayıda kişi hayatını kaybedebiliyor. YASAKLI CFC-11 GAZI HANGİ SEVİYEDE? Ozon tabakasını delerek küresel ısınmaya katkıda bulunan CFC-11 ise gazı evlerin yalıtımında kullanılıyor. CFC-11'in üretimi, ozon tabakasını koruma amacıyla 1987'de imzalanan Montreal Protokolü ile yasaklandı. Ancak araştırmacılar, CFC-11'in azalmasında belirli bir düşüş farketti. Bu yılın başında, İngiltere merkezli sivil toplum kuruluşu Çevre Araştırma Ajansı, Çin'in farklı yerlerindeki bir dizi fabrikada CFC-11 üretildiğini keşfetti. Uzmanlar, bu gazların atmosfere salınımının etkilerinin önümüzdeki yıllarda da ortaya çıkabileceğini düşünüyor. METAN VE NİTRÖZ OKSİT GAZLARINDA DURUM NE? Bu iki gaz ile ilgili haberler de pek iç açıcı değil. Metan, en önemli ikinci sera gazı ve bunun atmosferdeki kısmının yüzde 60'ı insani faaliyetlerden kaynaklanıyor. Atmosferdeki metan gazı seviyesi şu an milyarda 1859 birim civarında. Bu, endüstriyel devrimden önceki seviyeden yüzde 257 daha fazla. Son 10 yılda artışı hızı da sabit. Nitroz oxit gazı da doğal kaynaklar ve suni gübre kullanımı ve endüstri gibi insani kaynaklardan oluşuyor. Şu anki seviyesi endistriyel devrim öncesinden yüzde 122 daha fazla. BU ARTIŞLAR NE ANLAMA GELİYOR? WMO'nun son verileri, sera gazını azaltma çabalarının atmosferde başarılı bir sonuç yarattığına dair bir işaret olmadığı anlamına geliyor. Örgüt, bu gazların atmosfer tarafından emildikten sonra iklimi yüzyıllar boyunca etkileyebileceğinin altını çiziyor. WMO Genel Sekreter Yardımcısı Elena Manaenkova, "CO2 atmosferde yüz yıllarca kalıyor, bu süre okyanuslarda daha bile uzun" diyor ve ekliyor: "Küresel ısınma seviyesinde her bir küsürat bile önemli." WMO'nun son verileri, Paris İklim Anlaşması'nın uygulanmasının tartışılacağı Polonya'nın Katowice kentinde düzenlenecek olan Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi'nden (COP24) bir hafta önce yayımlanması nedeniyle de önem taşıyor.