Pazar Politik

Dönüm noktası: Fikirler, eserler ve yasa

Abone Ol
Fikirler ve eserler, ifade özgürlüğünün, gelişimin, birikimin unsurlarını belirleyen evrensel hukuk tarihinin de kaydıdır. Almanya Başbakanı Olaf Scholz 2022 için şöyle dedi: “Zeitenwende”, yani “dönüm noktası.” Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişiminin başlamasından bu yana bir ay geçti. Şimdiki süreç Soğuk Savaş sonrası dönemin sonu, yeni bir devrin başlangıcı olarak görünüyor. Tarihsel süreçte demir perdenin indiği yer, şimdi mayın tarlası. Tüm kozmik karmaşaya Gustave Flaubert’in sözleri aksediveriyor: “İnsanlar, Duygusal Eğitim adlı kitabımı okusalardı, 1870 Savaşı’na gerek kalmazdı.” [1] Flaubert dâhil olmak üzere ve ötesinde; dünyanın bilim, bilgi, edebiyat, sanat, felsefe eserleri gereği gibi okunsa hiçbir savaşa gerek kalmazdı. Peki, hepimizin belirttiği dönüm noktası ifadesinin Almanya’dan gelmesinin, fikri daha doğrusu eseri koruyan hukukla nasıl bir bağlantısı var? Dünyayı fikirlerin yönettiğini söylersek fikrin hukuki koruması hususuna geliriz. 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Almanya’dan mehazla alınmış durumda. Uluslararası gelişmeleri takip eden süreçte, I. Dünya Savaşı zamanı ülkemize gelen akademisyenlerden Prof. E. Hirsch’in hazırladığı bugünkü Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun projesi 1950 yılında TBMM’ye sunularak yasalaştı ve 1 Ocak 1952’de yürürlüğe girdi. Dolayısıyla Almanya’daki yorumların, bakışın, haritalamanın, akabinde mahkeme kararlarının, tutumun, teamüllerin bizim için mühim etkisi var. Dünyanın bu zaman kavşağında; fikrin korunmasının en sağlam yolunun esere dönüşmesi olduğunu söylemeliyiz. Türk Hukukunda fikir değil, eser korunur. Fikrin korunması, bir yoluyla haksız rekabete dayandırılabilirse de en güçlü koruma eser korumasıdır. Kanunda yazılı türlerinden birine dâhil olmak ve sahibinin hususiyetini taşımak, eser niteliğini belirler. Bir eser, sahibinin kendi fikri yaratımı olması bakımından orijinalse korunacaktır. Dönüm noktasında, ekonominin de çalkalandığı hadiseler zincirinde bir yandan fütürist dijital hukuku inşa ederken bir yandan yaşama hakkı gibi bir temel hakkı sürekli zikretmek durumundayız. İnsanın ilkel doğasının akılla dengelenmesini ve sosyal faydayı diyalogla çözümlemenin yolunu aradığı şimdiyi hukuk etnolojisi ile incelemek, yeniden muhakeme etmek ve rasyonelleştirmek en doğrusu olacaktır. FİKİR, PROJE, ESER Dünya ekonomisinin kılcal damarları yenilenmeyi gerektiriyor. Bu girift etki içinde, genel resimdeki hâkimiyet ilişkisini, üretim ilişkilerini, yaratıcılığı betimlerken gündemin aslında buzdağının görünen yüzü olduğunu söylemek, gizili tanımlamak ve en önemlisi bu yönde bir azmi, cesareti, önderliği bilgiyle kuşanmak elzem. Çünkü insanlığın yaratıcılığı, gelişimi, birikimi, barışı hususları bütünsel perspektif ve süreç içinde mümkün. Bu süreçte temel hak ve özgürlüklerden, üçüncü kuşak haklara kadar bin bir fikir ve projeyi, diyalog ve uzlaşı ile  uygulama geçirmek için çalışma, hak korumasını ve hak arama iradesi göstermeyi gerektiriyor. NEDEN VE NASIL? Fikri haklar eser sahibine, meydana getirdiği fikri ürünün üzerinde doğrudan bir egemenlik bahşederler. Modern hukuk sistemlerinde fikri emek ürünleri, fiziksel emek ürünleri gibi iktisadi değere sahip olan, hukuki düzenlemelere ve işlemlere konu edilebilen bir varlık sayılıyor. Ekonominin bu tüm dünyada çalkalandığı zamanda uygulanabilir projelere, eser statüsünde değerlendirilmesini temin etmek için eser sahibinin hususiyetini taşıyan ürünlere ihtiyaç vardır. Fikir, hukuku ve uygulaması dünyanın güvenlik ve gelecek meselesidir.
Patentten markaya dek tüm alanlar değerlenmeye açıktır. Bütünde ise, gerçekten haklının tespit edilmesi ve caydırıcı cezalar, patriarkanın çarpık düzenini de, kapalı ekonomiyi de aşmayı sağlar.
Ucuzlatmak değil değere değer katmak, mevzuatsızlaşmak değil hakkaniyete uygun yasa, denge ve denetleme mekanizması şart. Ekonomik olduğu kadar hukuki çerçevesinin de belirlendiği fikri ürünler geleceği değiştirecektir. Belli bir zümreye ait olmayan, demokratikleşmiş fikirlerin yargı diliyle atiye bırakılması akılcıl değişim ivmesini yadsımak olur. Mayınların temizlenmesinden, yakın illerden temin edilecek gıda ve gıdanın denetimi çözümlerine dek gerek ülkesel, gerek milletlerarası alanda fikir ve eser atılımı teknik sorunların üstesinden gelinmesini sağlar, sistemi yeniden konumlar. Mali yönleri itibariyle her eser, eser sahibinin malvarlığındadır. Bu yönde dikkat edilecek bir konu da bu ürünlerin diğerlerinden farkının eser sahibinin şahsiyet haklarını ilgilendiren manevi yönlerinin bulunmasıdır. Fikri ürün, proje, eser üzerinde adının belirtilmesini istemekten ürünün orijinalliğinin korunmasını talebe dek korunmaya değer bir manevi hak ve gerçeklik mevcuttur. Fikir ve sanat eserleri dışında kalan diğer fikri ürünler üzerindeki haklar sınai haklardır. Geniş anlamda fikri haklar her iki kategoriyi de kapsar. Patentten markaya dek tüm alanlar değerlenmeye açıktır. Bütünde ise, gerçekten haklının tespit edilmesi ve caydırıcı cezalar, patriarkanın  çarpık düzenini de, kapalı ekonomiyi de aşmayı sağlar. Buradan hareketle, Time’ın son sayısının kapağında Bitcoin’den sonra en başarılı kripto para kabul edilen Ethereum’un yaratıcısı Vitalik Buterin’in sözleriyle ilgilenelim. Buterin, kendi yarattığı Ethereum’un kara para aklama, dolandırıcılık için bir araç olarak değil, otoriter hükümetlere karşı dengeleyici bir güç olmasını, Silikon Vadisi hegemonyasında bir çıkış yolu olmasını istediğini belirtti. Bu teknolojinin zayıf oylama sistemlerinden şehir planlamalarına, teknoloji sektöründeki tekelliğe ve hatta otoriter rejimlere kadar birçok sistematik soruna çözüm getirmesini umduğunu söyledi. Bunu belirtirken de yasal sınırlardan bahis açtı. Aynı Elon Musk’ın daha önce ifade ettiği gibi. Bu kadar büyük bir varlığın sahibi neden yasayla sınırlanmak ister? Çünkü hak sahipliği, peşi sıra hukuki, cezai ve vicdani sorumluğu da getirir. Bu sorumluluğun doğru yönde oluşumunu temin etmek için yeni kuralları ve dolayısıyla özgürlüğün düzeninin talebini görüyoruz. Blok zincirini “sosyal değişim aracı” niteliğinde görmeyi beklediğini belirten Buterin’in insani tınıyla belirttiği amacının gerçekleşmesinin yolu da hukuk. Buterin, “Yanlış yönlere yönelirse kriptonun çok distopik bir potansiyeli var,” diyor. Aynı şu anda yanı başımızda savaş sesleriyle yankılandığı gibi. Dönüm noktasında uyarı içeren bu önermeyi değilleyecek olan tek mevzu, adalet ereği ve caydırıcılığı olacaktır. Dünyaya yararlı etkiler sunmaktan bahseden Buterin’in kast ettiği amacın gerçekleşmesi, doğru yasalar kadar, üretim desteği, denge denetim mekanizmalarının meşru şekilde işlemesine bağlı. En büyük fotoğrafta ise küresel ya da yerel, ekonomik ya da toplumsal tüm tahakkümleri görmek, tanımlamak, aşmak var.  Eser koruması, ifade özgürlüğünün parçası. Fikirler ve eserler, ifade özgürlüğünün, gelişimin, birikimin unsurlarını belirleyen evrensel hukuk tarihinin de kaydıdır. [1] Art in Theory 1900 - 2000: An Anthology of Changing Ideas, ed. Charles Harrison ve Paul Wood, Malden ve Oxford: Blackwell Publishing, 2010, s: 756