Türkiye’de dış ticaret açığının en büyük nedenlerinden birisi ihraç edilen ürünlerin de ithal edilmesi. Prof. Dr. Şenol Babuşçu Türkiye’de her geçen gün artan dış ticaret açığının yarattığı problemleri yazdı.
Loading...
Geçtiğimiz hafta Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Temmuz 2022 ayına ilişkin dış ticaret istatistiklerini yayımladı. Buna göre dış ticaret açığı son dönemde her ay olduğu gibi yine rekor kırmaya devam etti ve 2021 Temmuz ayına göre % 147 artarak 10 milyar doları aştı.
Temmuz ayına ilişkin açıklanan verilere göre ithalat artış hızının ihracattan fazla olması dış ticaret açığını büyüttü.
Milyon $ |
07.2021 |
07.2022 |
Değişim % |
İhracat |
16.358 |
18.551 |
13,4 |
İthalat |
20.686 |
29.240 |
41,4 |
Dış Ticaret Açığı |
-4.329 |
-10.690 |
147,0 |
İhracatın İthalatı Karşılama Oranı % |
79,1 |
63,4 |
|
Aynı zamanda kümülatif bazda 2021 ve 2022 yıllarının 7 aylık dönemlerine ilişkin dış ticaret rakamlarına bakıldığında ithalattaki artış hızının ihracattan çok daha fazla olduğu görülmektedir.
Milyon $ |
01-07/2021 |
01-07/2022 |
Değişim % |
İhracat |
121.236 |
144.331 |
19.1 |
İthalat |
146.745 |
206.508 |
40,7 |
Dış Ticaret Açığı |
-25.510 |
-62.177 |
143,7 |
İhracatın İthalatı Karşılama Oranı % |
82,6 |
69,9 |
|
Bilindiği gibi dış ticaret açığı, bir ülkenin yurtdışına sattığı ürün ve hizmetler toplamından daha fazla ürün ve hizmeti yurtdışından alması yani bir ülkenin toplam ithalatının, toplam ihracatından büyük olması durumunda ortaya çıkmaktadır. Dış ticarette açık verilmesi, bir ülke ekonomisini pek çok konuda olumsuz etkilerken bunlardan en önemlisi verilen açık kadar bir döviz girdisini başka alanlardan sağlama zorunluluğu olmasıdır. Bu açığı kapatmada turizm vb.lerinden sağlanan gelirler önemli bir unsur niteliği taşırken, borsa ve borçlanma araçlarına yönelik kısa vadeli sermaye akımları ve uzun vadeli doğrudan sermaye yatırımları açığın kapatılmasında rol oynamaktadır. Ayrıca dış borçlanma da bu açığı kapatmada bir faktördür.
Yukarıdaki verilere göre kapatılması gereken Temmuz 2022’de 10,7 milyar dolar, Ocak-Temmuz 2022 döneminde ise 62,1 milyar dolar dış ticaret açığı bulunmaktadır. Daha önceki dönemlerde bu açık turizm gelirlerinin yanı sıra kısa ve uzun vadeli sermaye yatırımları ve dış borçlanma ile kapatılmakta idi. Ancak geçtiğimiz yılın sonlarına doğru ülkemizde kısa vadeli sermaye hareketlerinin istenmediği yönündeki söylem ve buna bağlı uygulamalar sonucu bugün ülkemize kısa vadeli yanında uzun vadeli sermaye girişleri durma noktasına gelmiştir. Dolayısıyla önemli bir döviz girdi kaynağı yok olmuştur. Bu politikada amaçlanan dış ticaret açığını kapatarak ülkenin döviz ihtiyacının ortadan kaldırılması ve dolayısıyla yabancı sermaye akımlarına gereksinim kalmaması idi. Aradan geçen sürede baktığımızda yurt dışından sermaye girişinin olmaması hedefi gerçekleştirilmiştir. Ancak diğer hedef olan dış ticaret açığının kapatılması ve cari işlem fazlası verilmesi hedefi gerçekleştirilememiştir. Hatta yukarıdaki rakamlardan da görüldüğü gibi tam tersine dış ticaret açığı rekorlar kırarak inanılmaz düzeyde artmıştır. Bu yüksek dış ticaret açığının turizm gelirleri ile kapatılması da mümkün görünmemektedir. Kaldı ki sonbahar dönemi ile birlikte turizm gelirlerinin azalacağı da bir gerçektir. Dolayısıyla yeni ekonomik politika olarak belirtilenlerden yurt dışı sermaye girişi dururken, onun yerini alacağı söylenen dış ticaret ve cari işlemler fazlası oluşturma uzakta kalan bir hayal olmuştur.
Bu yapı içinde payı oldukça düşük olan tüketim malları ithalatını kısarak, ithalatı düşürmeyi düşünmek hayalcilikten başka anlam taşımamaktadır.
Uygulanmaya çalışılan ve dış ticaret açığının kapanmasını sağlayacağı belirtilen politika ihracat artırılırken ithalatın kısılmasıydı. Ancak rakamlardan görüldüğü üzere ithalat çok daha fazla artmıştır ve artmaktadır. Buna yol açan bazı unsurlar vardır. Bunlardan ilki ülkemizin ihraç ettiği ürünleri üretirken kullandığı hammadde ve ara malların ithalata dayalı olmasıdır. Nitekim ithalatta, 2022 Temmuz ayında ara mallarının payı %80,5, sermaye mallarının payı %11,3 ve tüketim mallarının payı %8,1 olmuştur. Yine ithalatta, 2022 Ocak-Temmuz döneminde ara mallarının payı %81,9, sermaye mallarının payı %10,5 ve tüketim mallarının payı %7,6’dır. Bu yapı içinde payı oldukça düşük olan tüketim malları ithalatını kısarak, ithalatı düşürmeyi düşünmek hayalcilikten başka anlam taşımamaktadır. Ülkemizin yeni ekonomik program çerçevesinde yapmaya çalışılan şeyin başarısının mümkün olmaması sadece bu rakamlardan bile görünmektedir.
Diğer bir konu ülkenin yapısal sorunudur. Dış ticarette ihraç ettiğimiz ürünler katma değeri daha düşük olan ürünler iken ithal ettiklerimiz katma değeri yüksek olan ürünlerdir ve fiyat yapısı olarak sürekli aleyhimize gelişme olmaktadır. Bu konuya örnek verecek olursak; imalat sanayi ürünleri ihracatının içindeki yüksek teknoloji ürünlerinin payı düşüktür ve giderek daha da düşmektedir. Nitekim Ocak- Temmuz yedi aylık dönemde, 2021’de bu pay % 3 iken, 2022 aynı dönemde % 2,8’e gerilemiştir.
Diğer bir unsur enerji maliyetleridir. Ülkemiz enerji açısından büyük ölçüde dışa bağımlı bir ülkedir. Petrol ve doğalgaz gibi enerji emtialarının fiyatları çok yükselmiştir ve en azından kısa vadede eski seviyelerine düşecek gibi görünmemektedir. Bu da ithalat üzerinde yukarı yönlü baskıyı devam ettirecektir.
Ayrıca son dönemde Euro/dolar paritesinin dolar lehine değişmesi de dış ticaretimizin ülkeler itibariyle dağılımına göre olumsuz etki yaratmaktadır.
Dış ticaret açısından önemli bir konu, ihracatta yılın ilk yarısında sağlanan artışların artık durma noktasına gelmesidir. Nitekim mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre; 2022 yılı Temmuz ayında bir önceki aya göre ihracat % 5,5 azalırken, ithalat % 2,2 artmıştır. Bunda rol oynayan faktörlerden biri dünyada yaşanmaya başlanan durgunluktur. Özellikle en çok ihracat yaptığımız ülke grubu olan Avrupa Birliği ülkelerinin giderek ekonomik durgunluk içine girdiği bilinmektedir. Bu durumda ihracat büyüklüğüne dolayısıyla dış ticaret açığına yönelik gelecekte ciddi bir sıkıntı sinyali görülmektedir.
Dış ticarette ihraç ettiğimiz ürünler katma değeri daha düşük olan ürünler iken ithal ettiklerimiz katma değeri yüksek olan ürünlerdir ve fiyat yapısı olarak sürekli aleyhimize gelişme olmaktadır.
Ülkeler itibariyle baktığımızda Ocak-Temmuz 2022’de Avrupa Birliği ülkeleri ile dış ticaretimizde yaklaşık 7,5 milyar dolar fazla verilmiştir. Buna karşın, Rusya ile dış ticarette 28,5 milyar dolar, Çin ile de dış ticarette 22,1 milyar dolar gibi çok yüksek açık oluşmuştur.
Sonuç olarak, yeni ekonomi politikası sonucu ihracatta bir miktar artış sağlanmış olmakla birlikte, gerçekte dış ticaret açığı patlamıştır. Türkiye’nin mevcut ekonomik yapısı içinde, ithalat yapmadan ihracat malının üretilemeyeceğini ve ihracat artışının kendinden daha yüksek ithalat artışı ve sonuçta dış ticaret açığı artışı yaratığını göremediğimizden bugün sıkıntılar yaşanmaktadır. Kısa vadede bu yapı değişmeyeceğine ve değiştirmeye yönelik bir çaba da olmadığına göre sıkıntı daha da büyüyecektir. İthalatın küçük bir bölümünü oluşturan tüketim malları ithalatını azaltmaya çalışmanın rakamlardan da görüleceği üzere dış ticaret açığının kapanmasına katkısı olmamaktadır. Bu yapı içinde dış ticaret açığının yanında ödenmesi gereken dış borçlar vb. döviz ihtiyaçlarını da düşünürsek, döviz kurları üzerinde baskının daha da artacağını söylemek yanlış olmayacaktır.
“Üretip yurt dışına sattığından daha fazlasını dış ülkelerden alan ülkelerde dış ticaret açığının düşmesini beklemek hayalciliktir.”