Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçiş son derece önemli olmakla birlikte, sanırım artık ittifakın halka söyleyecekleri ve vadedecekleri açısından İttifak söylemlerinin başka bir noktaya evrilmesi gerekliliği bulunuyor. CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu hakkında 2012-2017 yılları arasındaki Twitter paylaşımları nedeniyle Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nce 4 yıl 11 ay 20 gün olan bölümünün onanmasına ilişkin haberler bir haftadır gündemin ana başlıklarından birini teşkil etti. En sonda söyleyeceğimizi en başta söylemekte, lafı eveleyip gevelememekte yarar görüyorum. 20 yıldır ülkeyi yöneten ve bu süreçte ekonomiden, dış politikaya, Fetö darbe girişiminden, Oslo görüşmelerine, Rahip Brunson olayından, temel hak ve özgürlüklerin tırpanlanmasından, yazılı ve görsel basın ve sosyal medyaya baskıya  kadar ülkeyi  türlü sıkıntıların içerisine çeken , “128 Milyar Nerede?” sorusunun yanıtını veremeyen, yandaş müteahhitlere ısmarlama ihaleler için 2002 yılından bugüne İhale Kanununu 192 kez değiştiren, ülkeyi aile şirketi gibi yönetenlerin hiçbir şey yapmadan oturup bir yıl sonraki seçimi ve kaybedişlerini izleyeceklerini beklemek, iktidarlarını çiçeklerle donatılmış bir tepsi ile devredeceklerini ummak en hafif tabiriyle saflıktır. Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan belli olur misali, bu iktidar mağlubiyet karşısında nasıl tepki vereceğini İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerinde göstermiştir. 2019 Yerel Seçimlerinde muhalefetin mutlak galibiyetini hazmedemeyen, özellikle İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlıklarını kaybedişinin hırsı ve hıncı ile her türlü devlet olanağını belediyelere karşı kullanmaktan, tabiri caizse milleti cezalandırmaya kalkmaktan hiç çekinmeyen bir iktidar ile en büyük seçime hazırlanıyoruz ülkece. İktidarda kalma hırsı öyle kuvvetli ki, sanırım kaybetmemek için her şeyi yapıyor ve deniyor. İktidar ve ortağı, HDP’ye kapatma davası, seçim kanununda yapılan değişiklikler ve son olarak Sayın Canan Kaftancıoğlu’na getirilen siyasi yasak ve verilen/onanan cezalar ile seçime yönelik zarlarını atmaya başladı. Kuvvetle muhtemel, önümüzdeki süreçte Anayasa Mahkemesi’nde HDP kapatma davasının adli tatil sonrasında esastan görüşülmesi amaçlanacaktır. Millet İttifakı karşısında oy kaybı devam eden iktidarca HDP’nin kapatılması ile birlikte Kürt seçmenin seçimleri boykot etmesinin amaçlandığı ve hükümetin iktidardan düşmemek için ülkeyi ne kadar gerebileceği, memleketi başka başka fevkalade sıkıntıların ortasına atmaktan çekinmeyebileceği uzun zamandır konuşulan senaryolar arasında yerini koruyor. Tabii burada Selahattin Demirtaş’ın en son yaptığı aşağıdaki açıklama muhalefet cephesini ve ittifakı rahatlatan bir açıklama olmuştur: “Büyük değişime hazır olun. Kimseyi dışlamayın. Herkesin el ele, yan yana durması için uğraşın. Ortak paydamız demokratik cumhuriyettir, ortak evimiz Türkiye’dir, ortak devletimiz Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir" Şu ana kadar 6’lı İttifakı bir arada tutan ve deyim yerindeyse yapı harcı haline gelen Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçiş ana başlığı ülkenin ve milletin geleceğinin sağlam temellerde yükselebilmesi açısından son derece önem taşımakla birlikte, sanırım artık ittifakın halka söyleyecekleri ve vadedecekleri açısından İttifak söylemlerinin başka bir noktaya evrilmesi gerekliliği bulunuyor. Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanlığı’nı kazansa bile meclis çoğunluğunda topal ördeğe düşmemesi açısından salt çoğunluğu yani 301 vekili bulması gerekiyor. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem için ise 360 vekil halk oylamasını, 400 vekil ise meclisten gerekli anayasa değişikliklerini yapma imkanını sağlar. Şu ana kadar yapılan kamuoyu araştırmalarında bunun sağlanacağına dair bir sonuç henüz görülemedi. Günün sonunda sandığa gidecek seçmenin gündemini bu tartışmalar ne kadar meşgul ediyor bunun irdelenmesi de gerekli.
Sayın Faik Öztrak’ın açıklamış olduğu ekonomik krizden çıkış için 10 aşamalı modelin detaylandırılarak tüm örgüt tarafından halka anlatılması, aktarılması gerektiğine inanıyorum.
Yapılan birçok kamuoyu araştırmasında %20’lik bir kararsız oyun varlığından söz edilmekte ve söz konusu “kararsız” seçmene ‘Mevcut partiler arasından birini seçmek zorunda kalsan tercihin ne olur?’ sorusunun yanıtından muhalefetin çıkmadığını, kısacası kararsız seçmenin henüz ikna edilemediğini görüyoruz. Bu noktada 9 Mayıs’ta MYK sonrası Sayın Faik Öztrak’ın açıklamış olduğu ekonomik krizden çıkış için 10 aşamalı modelin detaylandırılarak tüm örgüt tarafından halka anlatılması, aktarılması gerektiğine inanıyorum. Eğitim seviyesi, yaşı, işi veya yaşadığı bölge fark etmeksizin sokaktaki vatandaşın şu anda en önemli sorunu “Ekonomi”. İnsanların yaşanan ekonomik buhrandan çıkışın, krizin ağır yükü altında ezilmişliğinden kurtuluşun nasıl sağlanacağını duymaya ve ikna olmaya ihtiyacı bulunuyor. Türkiye son 20 yılda daha yoksul, daha yoksun, daha borçlu, daha muhtaç, yüksek enflasyon karşısında her geçen gün satın alma gücü erimiş, rekabet gücü azalmış, parası diğer döviz cinsleri karşısında rekor seviyede değer kaybetmiş hale geldi. Toplumun özellikle dar ve orta gelirli kesimin ekonomik ve psikolojik açıdan depresyonda veya çıkmazda olduğunu görmek gerekli. İnsanlarımızın hem ekonomik hem de sosyal açıdan bir kıskaçta ve baskı düzeninin içerisinde bunaldığını görerek yeni bir dil kullanarak, onlara yeni bir yolun olduğunu göstermek ve bu yolun sonunun ülkeye ve kendisine mutluluk ve refah getireceğine dair umutlarını pekiştirmek, yeşertebilmek gerekiyor. Yazımızı yazdığımız anlarda Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun Maltepe Mitingi’ndeki konuşması başladı. Bu noktada 4 Aralık’ta Mersin Mitingi ile iktidara yürüyüşünü başlatan Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun Maltepe’de gerçekleştirilecek mitingde söyleyeceklerini merakla bekliyorduk. Canan Kaftancıoğlu’na verilen cezalar sonrasında mitingi Bursa’dan İstanbul’a kaydıran CHP Lideri azımsanmayacak bir kalabalığın toplandığı Maltepe’de kadın cinayetlerinden, yurtdışına giden gençlere, göçmen sorunundan, işçi cinayetleri ve sorunlarına, 128 Milyar doların hesabından, 5’li Çeteye kadar iktidara geldiklerinde tek tek tüm sorunların üstesinden geleceklerini ifade eden, ana hatları ile öz ve umut veren bir konuşma yaptı. Özellikle Canan Kaftancıoğlu konusunda toplumun her kesiminin ses çıkarması ve bu yasakçı zihniyetle mücadele etmesi gerektiğini ifade etti. Nihayetinde muhalefetin Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi bir çimento gibi gördüğünü, onun kazanımları ile demokrasi ve özgürlükler dünyasının anahtarının elde edilebileceğine inandığını/inandığımızı kabul etmekle birlikte, toplumdaki bireye doğrudan hitap edecek, onun yaşam kalitesinin değişeceğini, refah seviyesinin artacağını, insanca yaşanacak bir ülkenin yeniden kurulmasının mümkün olduğunu anlamasını sağlayacak politikaları paylaşma zamanının gelmekte olduğunu düşünüyorum. Sokaktaki vatandaş sistemden çok ekonomik krizden nasıl çıkılacağını, gelecekte kendisini nelerin ve nasıl bir ülkenin beklediğini merak ediyor.