CHP'li Esenyurt Belediyesi'ne atanan kayyımın yankıları sürerken İçişleri Bakanlığı, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) yönetimindeki Mardin Büyükşehir Belediyesi ve Batman Belediyesi’ne kayyım atadı.

Mardin Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Ahmet Türk, ilk yaptığı açıklamada, “Asla pes etmek yok. Demokrasi, Barış ve Özgürlük mücadelesinden geri adım atmayacağız. Halk iradesinin gaspına geçit vermeyeceğiz. Bu böyle bilinsin!” ifadelerini kullandı.

DEM Parti Mardin Milletvekili Saliha Aydeniz de şunları söyledi:

*Onlarca yolsuzluğun ve 8 yıllık hukuksuzluğun ardından halkın iradesiyle geri alınan Mardin Büyükşehir Belediyesi’ne kayyum atandı. Halk tarafından seçilenlerin yerine atama yapmak hukuka, demokrasiye ve ahlaka aykırıdır. Bu iktidarın yıllardır halkın iradesini tanımadığı gerçeği, faşist kayyum politikasında somutlaşmıştır. Kayyumunuzu kabul etmiyoruz! Gaspa izin vermeyeceğiz!

Mardin Valiliği, Mardin Büyükşehir Belediyesi’ne kayyım atanmasının ardından şehirde 10 gün boyunca yapılacak her türlü toplantı ve gösteri yürüyüşlerini yasakladı.

DEM Parti'den kayyım tepkisi

DEM Parti, resmi sosyal medya hesabından "Kayyım darbesinde ısrar etmek siyasi tükenmişliğin göstergesidir!" başlığıyla bir yazı yayımladı. DEM Parti'nin yazısı şu şekilde:

*AKP-MHP iktidarı Hakkari ve Esenyurt'tan sonra bugün sabah saatlerinde de Mardin Büyükşehir Belediyesi, Batman Belediyesi ve Urfa Halfeti Belediyesini gasp etti. Bu darbenin, 4 Kasım 2016'da Kürt halkının iradesine yönelik gerçekleştirilen Meclis darbesinin yıldönümünde gerçekleşmiş olması manidardır. Kürt halkını demokratik siyasette tasfiye etme saldırılarının 1994'ten beri devam eden iflas etmiş 30 yıllık tekrarıdır.

*Bir kez daha ifade edelim ki bu saldırı halk iradesine yönelik gerçekleştirilmiş açık bir darbedir. Daha önce gerçekleştirilen kayyım darbeleri halk tarafından reddedilmiş, kayyım pratiği seçimlerde büyük bir yenilgiye uğramış ve halk kendi iradesini partimizden yana kullanmıştır. Her seçimde yenilgiye uğrayan kayyım darbesinde israr etmek, siyasi tükenmişliğin göstergesidir. AKP-MHP iktidarı, seçimle kazanamadığını yargı ve kolluk marifetiyle ele geçirme alışkanlığını ve kayyım darbesini bir rejime dönüşmüştür.

'Bu topraklarda zorbalık ve zulümle hiçbir iktidar abat olmamıştır, olmayacaktır'

*Bu saldırı, aynı zamanda Kürt halkının seçme ve seçilme hakkına büyük bir saldırıdır. Halkın doğrudan katılımının olduğu yerel yönetimlerin, belediyelerin ablukaya alınması ve adeta karakola çevrilmesi, mevcut siyasi rejimin demokratik meşruiyetinin bittiğinin açık ilanıdır. Vesayetle ve darbelerle mücadele ettiğini söyleyenlerin bizzat katıksız birer darbeciye dönüşmüş olması ibretlik bir durumdur. Bu topraklarda zorbalık ve zulümle hiçbir iktidar abat olmamıştır, olmayacaktır da.

*Türkiye halkları bu zorbalığa asla boyun eğmeyecektir. Son yerel seçimlerde, iktidar bu pratikleri nedeniyle büyük kaybetmiştir ve bu yöntemde israr ettikçe de daha büyük kaybedecektir. Kayyım darbesi 85 milyon için demokrasi ve özgürlük sorunudur ve önü alınmazsa ne sadece Kürt illeriyle ne de şimdiye kadar gasp edilen belediyelerle sınırlı kalacaktır. Hangi partiden ve düşünceden olursa olsun, bu darbe artık bütün Türkiye halklarının seçme ve seçilme hakkına, siyasi iradesine yönelmiş açık bir tehdittir. Bu vesileyle bütün demokratik kamuoyuna çağrımızdır: Bu gayrimeşru darbeci anlayışa karşı herkes en yüksek düzeyde sesini ve itirazını yükseltmelidir.

Önder'den Soylu'ya 'helallik' yanıtı: Demirtaş'a ve Figen Yüksekdağ'a sormam lazım Önder'den Soylu'ya 'helallik' yanıtı: Demirtaş'a ve Figen Yüksekdağ'a sormam lazım

'Biz çözüm ve barış için el uzatılmasını beklerken, halkın iradesine el uzatılmıştır'

*Her koşulda halkın iradesini savunmak ve halkın yerel yönetimlerine sahip çıkmak partimizin varlık gerekçesidir. Bu yöntem ve saldırılar, her türlü çözüm arayışını ve yaklaşımını zehirlediği gibi, iktidarın samimiyeti konusunda da daha büyük şüpheler doğurmuştur. Biz çözüm ve barış için el uzatılmasını beklerken, halkın iradesine el uzatılmıştır.

*Biz sorunların diyalog ve müzakereyle çözülmesini beklerken, halkın çözüm beklentilerine tuzak kurulmuştur. Asla boyun eğmeyeceğiz, asla mücadeleden geri durmayacağız. Eğer iktidar iflas etmiş bu yöntemlerle başarılı olacağını düşünüyorsa çok büyük yanılacaktır. Halkımız da her şart ve koşulda kendi iradesine sahip çıkacaktır.