Loading...
Bir parantez açıp şu noktayı vurgulayalım: Türkiye Vizyonu hamlesini sadece içerik olarak eleştirmek muhalefete seçimleri kazanmak için artı puan kazandırmaz.Türkiye Vizyonu’nun stratejik işlevi, Cumhur İttifakının topluma sunduğu “yeni öykü” olarak seçmen desteğini arttırmaya ve bu yolla da ana hedef olarak görülen Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmasına, olabiliyorsa da Parlamento seçimlerinin kazanılmasına katkı vermek olacak. Bir seçim stratejisi olarak Türkiye Vizyonu’nun başarılı olup olmadığını seçim sonuçlarıyla göreceğiz. Bununla birlikte altını çizelim: Türkiye Vizyonu hamlesiyle, Erdoğan ve Cumhur İttifakı, hem seçim startını muhalefetten önce vermiş, hem de Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu yeni öykü için de önemli bir stratejik adım atmış oldu. Bir parantez açıp şu noktayı vurgulayalım: Türkiye Vizyonu hamlesini sadece içerik olarak eleştirmek muhalefete seçimleri kazanmak için artı puan kazandırmaz. CUMHURİYETİN İKİNCİ YÜZYILINDA TÜRKİYE Çünkü; Millet İttifakı’nın seçim stratejisini, “güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş” ve “ekonomiyi düzeltmek” dışında bilmiyoruz. HDP odaklı üçüncü ittifakın da seçim stratejisi hâlâ belli değil. Muhalefet ittifaklarıyla hâlâ seçim startını vermiş değil. Muhalefetin destekleyeceği Cumhurbaşkanlığı adayının kim olacağını yakın gelecekte öğreneceğiz. 2023’ün ikili önemini Türkiye Vizyonu hamlesiyle yanıtlayan ve bu hamlenin stratejik niteliğiyle seçim startını veren Erdoğan ve Cumhur İttifakına karşı, muhalefetin 2023 için stratejik muğlaklık sorunu hâlâ devam ediyor. Halbuki, son hafta ve dün yaşadığımız, farklı toplumsal aktörler tarafında örgütlenen ya da dillendirilen ve geniş kalabalıklar içinde halkın katılımıyla oluşan Cumhuriyetin 99.yıl kutlamalarının söylem ve içerik analizini yaptığımız zaman İkinci Yüzyılına Girerken Nasıl bir Türkiye sorusuna yanıtın ana hatları da ortaya çıktığını görebiliriz. Evet, Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçiş bu yanıtın çok önemli ve gerekli bir boyutu. Evet, bugün işsişlik, enflasyon, fahiş fiyatlar ve güvencesizlik temelinde yaşanan ekonomik sorunların doğru politikalarla ve kurumsallaşmayla çözümü ve muhalefetin ekonomik vizyonu ve kadrosunun bunu başarabileceği de önemli bir boyut.
2023’ün ikili önemini Türkiye Vizyonu hamlesiyle yanıtlayan ve bu hamlenin stratejik niteliğiyle seçim startını veren Erdoğan ve Cumhur İttifakına karşı, muhalefetin 2023 için stratejik muğlaklık sorunu hâlâ devam ediyor.Fakat, bu iki alan gerekli ama yeterli değil. Türkiye’nin yeni anayasaya ve yeni toplumsal sözleşmeye ihtiyacı var. Yeni anayasa ve toplumsal sözleşme, sadece insan odaklı bir toplumsal sözleşmeye değil aksine, sadece insanı ve insan haklarını değil, tüm canlıları, doğayı ve gezegeni, dolayısıyla, “yaşamı ve yaşamdaşlığı” ön plana çıkartan, “demokratik, denge ve denetim içinde ve hak temelli kapsayıcı yönetimi” benimseyen, sadece ekonomik büyümeyi değil, “sürdürülebilir kalkınma hedeflerini” önceleyen, yaşamla, tarihle, farklı kültürel kimliklerle “döngüsel ve vicdan-adalet” temelinde ilişki kuran; kimlik sorunlarına çözümde “eşit vatandaşlığı” ve “yönetim kurumlarına güveni” uygulamaya sokan, Türkiye’nin artık “Kentlerin Türkiyesi” olduğu gerçeğini kavrayan ve “yerel yönetimleri ve demokrasiyi” güçlendiren, “demokratik vatanseverliği” ötekileştirici milliyetçiliğe karşı savunan ve sadece güçlü değil, “itibarlı ve sorun çözücü dış politika” yapımını gerçekleştiren bir nitelikte ve içerikte olmalıdır. Erdoğan’ın ve Cumhur İttifakının Türkiye Vizyonu hamlesi, seçim odaklı ve stratejik bir hamleydi. Muhalefetin seçim stratejisi şekilenmedikçe, son iki günün, 28 Ekim ve 29 Ekim’in, muhalefetin sessiz olduğu, buna karşın, son yıllarda yaşadığımız “İki Türkiye” tablosunun, bu sefer, iktidarın Türkiye Vizyonu hamlesi ve Türkiye toplumunun geniş kesimler içinde Cumhuriyete ve Atatürk’e sahip çıkma hamlesi olarak yaşadığını söyleyebiliriz.